Arama

İpek Yolu - Tek Mesaj #5

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
22 Haziran 2009       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
İpek Yolu
MsXLabs.org & Temel Britannica

İpek Yolu, Orta Asya'nın büyük çöllerin­den, yüksek dağlarından, uçsuz bucaksız boz­kırlarından geçerek Çin ile Akdeniz kıyılarını birleştiren çok eski bir kervan yoludur. Adını Çin'de üretilen ve çok değer verilen ipekten alan bu yolla başta Roma olmak üzere batı ülkelerine baharat da gelirdi.
Söylenceye göre ipek Çin'de Nuh Tufanı'ndan 400 yıl önce bulunmuştu. İÖ 206'da başlayan Han hanedanı döneminde ipek Çin uygarlığının önemli öğelerinden ve simgele­rinden biri oldu. Bazı ödemelerde ve devlete hizmet edenlerin ödüllendirilmesinde değerli bir ödeme aracı olarak kullanılmaktaydı. Al­tın gibi ipek de tasarruf amacıyla saklanıyor ve yabancı ülkelerle ticarette para yerine kullanılıyordu. Çin'e büyük zenginlik getiren ipek üretiminin yabancı ellere geçmesini en­gellemek amacıyla ipekböceğini geliştirme ve yetiştirme yöntemleri çok gizli tutulur kozala­rı Çin dışına çıkartmak ölümle cezalandırı­lırdı.
Batıda özellikle Roma'da da ipek son derece değerli bir maldı. Büyük servet sahibi olan soylular, yüksek memurlar ve toprak sahipleri süs eşyalarının doymak bilmez alıcı­larıydılar. İpeğin bu süs eşyaları arasında çok özel bir yeri vardı. İpeğe karşı isteğin fazlalığı karşısında Roma Senatosu aldığı bir kararla İS 1. yüzyılın hemen başlarında ipeğin erkek­ler tarafından kullanılmasını yasakladı. Romalıların bu kumaşın üretimi ya da nerede yapıldığı konusunda herhangi bir bilgisi yoktu.
Ticareti büyük kazançlar sağlayan ipek çeşitli baharatla birlikte Batı Asya ve Akde­niz'e 6.400 km uzunluğundaki İpek Yolu'nu aşan kervanlarla gelirdi. Yolun tümünü baş­tan sona aşabilmek çok zordu. Mallar belir­li konaklama yerlerinde tüccarlar arasında el değiştirerek taşınırdı. Batı ucu Doğu Ak­deniz kıyılarından başlayan İpek Yolu, İran ve Afganistan'ın kuzeyinden geçerek Pamir bölgesine ulaşırdı. Burada Taşkule adı verilen yerde doğudan ve batıdan gelen ker­vanlar arasında alışveriş yapılırdı. Bundan sonra yol ikiye ayrılır bir kol Hindistan'a inerken başka bir kol da Batı Türkistan'ın güneyine uzanırdı. Doğu Türkistan'a ulaşmak içinse iki yol izlenirdi. Bu yollardan biri Takla Makan Çölü'nün güneyinden, öbürü kuzeyin­den geçerdi. Daha sonra iki yol birleşerek Çin'in Luoyang bölgesine ulaşırdı.
Batıyı Uzakdoğu'ya, Hindistan'ı Çin'e bağ­layan İpek Yolu sayısız tehlikelerle doluydu. Yol boyunca karşılaşılacak acımasız eşkıyala­ra, yabanıl hayvanlara, bitmez tükenmez kum çöllerine, saldırgan kabilelere karşı hazırlıklı olmak, böylesi tehlikelere karşı koymak gere­kiyordu. Pamir Dağları'nın karlı geçitlerinden yük taşıyan yaklar uçurumları umursamadan yol alırlar, bazı güç geçitlerde tüccarlar malla­rını kendileri taşırlardı. Zaman zaman kar fırtınaları kervan yollarını kapatır, hayvanla­rın ve insanların hastalanıp ölmelerine yol açardı. Aşılan dağların ardından çöller başlar­dı. Kervanlar yakıcı güneşten korunmak için geceleri yol alırdı. Soygunculara karşı güvenli olması için toplu yolculuk edilir, 50–100 bazen de 1.000 deveye ulaşan kervanlar oluşurdu.
Bu ticaretten yalnız tüccarlar değil kervan yollarının geçtiği ülkeler ve yerleşim yerleri de kazanç sağlardı. Bu nedenle İpek Yolu aracılığıyla yapılan ticaretin aksamadan yürü­mesinde çıkarları vardı. Bu yol üzerinde egemenliğini kuran, bu yolu ele geçiren dev­let hem siyasal, hem de ekonomik güç bakı­mından üstün konuma gelmekteydi. Bu ne­denle birçok savaş oldu. Örneğin, Türkistan'a giden yolların egemenliğini Hunların elinden almak için Çinliler, Hunlarla büyük çatışma­lara girdiler. İÖ 60'a gelindiğinde İpek Yolu'nun denetimi Hunlardan Çinlilere geçti. Bilge Kağan döneminde Göktürkler ise Çin ile iyi ilişkiler içine girdiler, bu ülkeden sağladıkları ipeğin ticaretini yaparak önemli bir gelir elde ettiler. İS 1. yüzyılın sonlarına doğru İpek Yolu'nun geçtiği yörelerde dört güçlü imparatorluk kurulmuştu: Batıda Ro­ma, Uzakdoğu'da Çin ve Hindistan'ın kuze­yinde Kuşan İmparatorluğu ile İran'da Partlar. Bu imparatorlukların tümü de ticaretin esen­lik içinde yapılması, güvenliğinin sağlanması konusunda kararlı bir siyaset izlediler. Bunun sonucu olarak da ticari taşımacılık karayoluy­la gerçekleşerek İpek Yolu önemini sürdürdü.
İpek Yolu'nun en hareketli olduğu dönem­de Kuşan İmparatorluğu’nda ve Tanrı Dağları ile Altın ve Karanlık dağları arasında kalan Tarım havzasında Budacılık hızla yayılmaktay­dı. İpek Yolu aracılığıyla Budacı misyoner­ler Çin'e ulaşmış ve bu dinin Çin'de yayılma­sına neden olmuşlardır.
Ortadoğu ticaretinin Araplar'ın eline geç­mesi Roma İmparatorluğu'nun çökmesi ve Bizans'ın eski gücünü yitirmesi İpek Yolu'nun güvenliğinin azalmasına yol açtı. 13. ve 14. yüzyıllarda Moğollar döneminde İpek Yolu canlanmışsa da coğrafi keşiflerin ve yeni denizyollarının oluşmasıyla bu yol önemini yitirmiştir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!