Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Haziran 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
İsviçre Tarihi
MsXLabs.org & Temel Britannica & Vikipedi
İsviçre, Romalılar'ın egemenliği altına girme­den önce burada Helvetler ve Raetialılar yaşıyordu. Savaşçı olan bu kabileler avcılık ve balıkçılıkla geçinirdi. İÖ 1. yüzyılda Jül Sezar karşısında yenilgiye uğradılar. Roma İmpara­torluğu bu toprakları Galya ve Raetia eyalet­lerine dönüştürdü. Roma İmparatorluğu çök­tükten sonra İsviçre 5. ve 6. yüzyıllarda kuzeyden gelen Germen kavimlerinin saldın-sına uğradı. Bunu Ostrogotlar'ın ve Franklar'ın saldırıları izledi. 9. yüzyılın ortalarına kadar Frank egemenliğinde kalan bölge 1033'te bütünüyle Kutsal Roma-Germen İm­paratorluğu'nun egemenliğine girdi. 1273'te Habsburg hanedanından Rudolf ülkeyi dene­timi altına aldı. Rudolf ölünce Uri, Schwyz ve Nidwalden vadilerinde yaşayan halk ortak savunma amacıyla bir birlik oluşturdu. 1 Ağustos 1291'de kurulan bu birlik İsviçre ulusunun başlangıcı sayılır. Bu nedenle İsviç­re'de 1 Ağustos ulusal bayram olarak kut­lanır.
İsviçre üzerindeki egemenliklerinden vaz­geçmek istemedikleri için İsviçreliler ile Habsburglar arasındaki çatışmalar sürdü. Halk kahramanı Giyom Tel'in öyküsü de bu dönemde ortaya çıktı. İsviç­re'nin öbür kentleri de birliğe katılınca, 1386'da Sempach'ta yapılan savaşta Avus­turyalılar yenilgiye uğratıldı.
Bu çatışmalar sırasında İsviçre'nin askerleri yiğitlikleriyle öylesine ün kazandılar ki, kral­lar ve imparatorlar güvenlikleri için onları kiralamaya başladı. 16. yüzyılın başından beri Vatikan Sarayı'nda papalar da İsviçreli asker­lerce korunur.
16. yüzyılda İsviçre dinsel çatışma ve kav­galar nedeniyle ikiye bölündü. Protestanlar'a büyük reformcu Huldrych Zwingli (1484-1531) önderlik etti. Daha sonra onun öğretile­rinin yerini Jean Calvin'inkiler aldı. 1536'da Cenevre, Reform'un merkezi durumuna geldi.
Napolyon Savaşları (1804-15) sırasında bir­çok Avrupa ülkesi gibi İsviçre de bir savaş alanı oldu. Bu sırada İsviçre'de işsizliğin ve yoksulluğun yaygın olmasına karşın, köylüler feodal baskılardan kurtulmuş, yurttaşlık hak­lan genişletilmiş ve ulusçuluk duyguları güç­lenmişti. 1848'de hazırlanan yeni bir anaya­sayla İsviçre, kantonlar ya da bölgelerden oluşan gevşek bir birlik yerine, tek bir devlet durumuna geldi. Bern başkent oldu. Bu devlet, 20 tam kanton ile 6 yarı kantondan oluşuyordu. Bunlardan her birinin önemli ölçüde özyönetim yetkileri vardı. İsviçre, kadınlara üniversite eğitimi olanağı sağlayan ilk ülkelerden biriydi. 1864'te kadınlara kapı­sını açan Zürich Üniversitesi'ne dünyanın her yanından kız öğrenciler akın etti. Ama İsviç­re'de kadınlar oy hakkını ancak 1971'de elde edebildi.
Orta Çağ (Erken Dönem)
Federal Beyanname (1291)
Ad:  680pxbundesbrief.jpg
Gösterim: 1841
Boyut:  91.2 KB

1291 yılında Uri, Schwyz ve Unterwalden kantonlarının oluşturduğu üç orman kantonu temsilcileri bir Federal Beyanname altına imza attı. Beyannameye imza atan taraflar, o zamanlar Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nda Avusturya Düklüğünü elinde tutan Habsburg hanedanının hükmüne karşı çıkabilmek için birleşmeyi taahhüt ediyorlardı. 15 Kasım 1315 günü Morgarten Çarpışması’nda Habsburg ordusunu yenen İsviçreliler, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu içinde İsviçre Konfederasyonunun varlığını güven altına almıştır.

1353 yılına gelindiğinde ilk birleşen üç kantona ek olarak Glarus ve Zug kantonlarıyla Lüzern, Zürih ve Bern şehir devletleri de birliğe katılarak 15. yüzyıla kadar varlığını sürdüren (Zürih bir toprak anlaşmazlığı nedeniyle 1440 yılında konfederasyondan atılmıştır) ve sekiz eyaletten oluşan "Eski Federasyonu" kurdular. 1470’lerde Bourgogne dükü I. Charles’a karşı kazandıkları zaferler ve İsviçre paralı askerlerinin başarılarıyla federasyonun hem gücü hem de zenginliği arttı. İsviçre kantonları sıralaması yapılırken geleneksel olarak, şehir devletlerini takiben kurucu kantonlar ilk sekiz "Eski Kanton" olarak önde anılır, 1481 yılından sonra federasyona katılan diğer kantonlar tarih sırasına göre dizilir. Kutsal Roma Cermen İmparatoru I. Maximilian’a karşı İsviçrelilerin 1499 yılında kazandığı zafer sonucunda, İsviçre, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’ndan ayrılıp de facto bağımsızlığını kazanmıştır.
1506 yılında II. Julius, günümüzde hâlâ Vatikan’ı koruyan İsviçreli Muhafızları işe aldı. Federasyonun genişlemesi ve ilk savaşlarda elde edilen yenilmezlik ünü 1515 yılında Marignano Çarpışması’ndaki İsviçre yenilgisi ile ilk kez durakladı. Bazı kantonlarda Huldrych Zwingli’nin Reformunun başarılı olması 1529 ve 1531 yıllarında kantonlararası savaşların (Kappeler Kriege) çıkmasına neden oldu. Katolik ve Protestan kantonlar arasında anlaşmazlığın devam etmesi üzerine 1656 ve 1712 yıllarında Villmergen Çarpışmaları ile karşılıklı şiddet devam etmiştir. 1648 yılında Westfalya Barış Antlaşması ile Avrupalı ülkeler İsviçre’nin Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’ndan ayrılmasını ve tarafsızlığını tanıdı.


1798 Fransız İşgali

Helvet Cumhuriyeti'nin bayrağı (1798)
Ad:  464pxrepubliquehelvsvg.png
Gösterim: 1903
Boyut:  8.4 KB

1798 yılında Fransız Devrimi orduları İsviçre’yi işgal ederek zorla yeni bir anayasayı uygulattırdı. Bu anayasa ile ülkenin hükümeti merkezîleştiriliyor ve kantonlar ortadan kaldırılıyordu. Helvet Cumhuriyeti olarak bilinen yeni devletin halk arasında hiç desteği yoktu. Yabancı işgal kuvvetleri tarafından zorla kabul ettirilen bu hükümet dinsel inanç özgürlüğü de dahil olmak üzere yüzyıllarca süren gelenekleri yıkmıştı. Bu devlet, İsviçre’yi Fransa’nın bir uydusundan başka bir şey yapmamıştı. Sık sık ortaya çıkan ayaklanmalar, Fransız birliklerinin varlığı nedeniyle başarıya ulaşamamıştı. Eylül ayında Nidwalden isyanının Fransızlar tarafından kanlı bir şekilde bastırılması çok iyi karşılanmamıştı.

Fransa ile diğer ülkeler arasında savaş çıktıktan sonra İsviçre, Avusturya ve Rusya gibi başka kuvvetler tarafından da işgal edilmişti. İsviçreliler, merkezî hükümeti destekleyen "Cumhuriyetçiler" ve kantonların özerkliğinin tekrar verilmesini isteyen "Federalistler" arasında ikiye bölünmüştü. Napolyon Bonapart, her iki tarafın önde gelen politikacılarını 1803 yılında Paris’te biraraya getirdi. Bu toplantının sonucunda İsviçre’nin özerkliğini büyük oranda geri veren ve 19 kantondan oluşan bir Konfederasyonu kuran Aracılık Yasası çıkmıştır. Bu tarihten sonra İsviçre politikasının en önemli konusu kantonların kendi kendini yönetme geleneği ile merkezî bir hükümet gerekliliği arasında geçecektir. 1815 yılında Viyana Kongresi ile İsviçre’nin bağımsızlığı ve tarafsızlığı tüm Avrupa güçleri tarafından tanınmıştır. Bu tarihte, Valais, Neuchâtel ve Cenevre kantonlarının federasyona katılmasıyla birlikte İsviçre tarihteki en son genişlemeyi gerçekleştirmiştir.

1848 Anayasası
İsviçre Anayasasının 1874 yılında değiştilmesi dolayısıyla hazırlanmış anı defterinin baş sayfası "Einer für alle, alle für einen" ("Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için")
Ad:  399pxgedenkblatt1874.jpg
Gösterim: 1795
Boyut:  47.6 KB

1845 yılında katolik ve protestan kantonlar arasında bir iç savaş (Sonderbundskrieg) patlak verdi. O zamanlar hükümette olan Radikal Partinin yaymaya çalıştığı daha üniter bir İsviçre fikrinden hoşlanmayan katolikler Sonderbund adını verdikleri özel bir antlaşma ortaya çıkardılar. Radikallerin de bu antlaşmaya karşı çıkması üzerine ortaya çıkan savaş bir aydan az sürdü ve yaklaşık yüz kayıp verildi. Küçük başkaldırılar dışında bu çarpışma, İsviçre topraklarında yaşanan son silahlı çatışmaydı.

İç savaştan sonra İsviçre referandum uygulamasına geçti ve 1849 yılında federal anayasa kabul edildi. Bu anayasa ile merkezî otorite kuruluyor ve kantonlar yerel konularda kendi kendilerini yönetebiliyorlardı. Nüfus artışı, Sanayi Devrimi ve tek para birimi kullanılması nedeniyle 1872 yılında bu anayasa önemli oranda düzeltilmiştir. Bu anayasayla savunma, ticaret ve yasal konularda federal sorumluluk da düzenlenmişti.
1893 yılında anayasa olağandışı bir şekilde doğrudan demokrasinin uygulanmasına yönelik olarak düzenlenmiştir ve günümüzde de tek örneği teşkil etmektedir.


20. Yüzyıl
II. Dünya Savaşı'nda Mihver devletleri tarafından çember altına alınmış İsviçre
Ad:  654pxsecondworldwareuro.png
Gösterim: 1632
Boyut:  283.0 KB

İsviçre 1920 yılında Milletler Cemiyeti’ne ve 1963 yılında da Avrupa Konseyi’ne katıldı. I. Dünya Savaşı’nda tarafsızlığını açıklayan ülke askerî olarak savaşa katılmadı. II. Dünya Savaşı’nda da tarafsızlık açıklanmış, bir Alman müdahalesi planlansa da bu gerçekleşmemiştir. Bu müdahalenin gerçekleşmemesinin nedenlerinden birisi olarak General Henri Guisan önderliğinde İsviçre Silahlı Kuvvetlerinin seferberliğe geçmesi gösterilir. Bazı İsviçre vatandaşlarının Yahudi Soykırımı esnasında elde edilen paraların yıkanmasına yardımcı oldukları dolayısıyla da İsviçre’nin tarafsızlığına gölge düştüğü iddialarının yanısıra İsviçre, Almanya ve Mihver Kuvvetlere karşı yürütülen casusluk faaliyetlerinin bir merkezi hâline gelerek yenilmelerine yardımcı olmuştur.

1959 yılından itibaren kantonlarda kadınlara oy hakkı verilmeye başlandı. 1971 yılında federal düzeyden sonra en son 1990 yılında Appenzell Innerrhoden kantonunda kadınlara oy hakkı verilmiştir. 1979 yılında Bern kantonunun bazı kısımları bağımsızlıklarını kazanarak yeni Jura kantonunu kurmuştur. 18 Nisan 1999’da İsviçre halkı ve kantonlar tamamen gözden geçirilmiş ve yenilenmiş bir federal anayasanın kabulü yönünde oy kullanılmıştır.
İsviçre tarafsız bir ülkedir, uluslararası ça­tışmalarda yantutmaz. 1815'ten beri bu taraf­sız tutumunu sürdüren İsviçre her iki dünya savaşının da dışında kaldı. Merkezi Cenev­re'de bulunan ve savaşta yaralananlara, dep­rem, su baskını gibi yıkımlara uğrayanlara gönüllü yardım sağlayan Kızılhaç örgütü 1859'da Henri Dunant adında bir İsviçreli tarafından kurulmuştur.
Son yıllarda İsviçre'de gündemin ilk sırasını Avrupa Toplulukları (AT) karşısında takını­lacak tutum aldı. Sanayicilerin büyük bölümü AT'ye katılmayı savunurken, çiftçiler bu dü­şünceye şiddetle karşı çıkıyordu. İsviçre'nin de üye olduğu Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ile AT arasında Avrupa Ekonomik Alanı'nın (AEA) oluşturulması durumu daha da karmaşıklaştırdı. Aralık 1992'de yapılan halkoylamasında İsviçre'nin AEA'ya katılma­sı kararlaştırıldı. Öteki EFTA ülkeleriyle bir­likte İsviçre de AT üyeliği için başvurduysa da, bu konudaki tartışmalar yoğun bir biçim­de sürdü.
1988'de İsviçre'ye 15 bin dolayında sığın­macı gelirken, bu sayı 1989'da 20 bine, 1990'da ise 40 bine yükseldi. 1990'ların başla­rında işsizliğin artmaya başlaması, sığınmacı­lara karşı, zaman zaman şiddet olaylarına dö­nüşen tepkilere yol açtı. İsviçre'deki bir başka önemli sorun da uyuşturucu kullanımıydı. 1989'da 15 bin dolayında eroin bağımlısının olduğu tahmin ediliyordu ve bunların çoğu AİDS virüsü taşıyordu. Avrupa'da AIDS'li oranının en yüksek olduğu ülke İsviçre'ydi.
Ekim 1991'deki seçimlerde katılım yüzde 50'nin altında kaldı. Hükümeti oluşturan dört parti koalisyonu iktidarda kalmayı başardı.


Yakın Tarih
(21. Yüzyıl)
İsviçre 2002 yılında Birleşmiş Milletler’e tam üye oldu. EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Alanı)’nın kurucu üyesi olan ülke EEA (Avrupa Ekonomik Alanı)’nın bir parçası değildir. Avrupa Birliği’ne üye olmak için Mayıs 1992 tarihinde başvuru yapılmış olsa da, Aralık 1992’de EEA için yapılan referandum sonucunda (EEA konusunda referandum yapan tek ülke İsviçre’dir) halkın EEA’ya girişi kabul etmemesi üzerine bu konuda başka bir girişimde bulunulmamıştır. Bu tarihten sonra AB konusunda çeşitli referandumlar yapılmasına rağmen, bunlar ülke içindeki marjinal gruplar tarafından başlatılmış ve hükümetin desteğini almamıştır. Yine de İsviçre yasaları AB yasalarıyla uyumlu hâle gelmek üzere yavaş yavaş düzenlenmektedir ve hükümet Avrupa Birliği ile bir dizi karşılıklı antlaşma imzalamıştır. Avusturya’nın 1995 yılında AB’ye girmesiyle birlikte İsviçre ve Liechtenstein tamamen AB ile komşu olmuştur. 5 Haziran 2005’te İsviçreliler %55’lik çoğunlukla Schengen antlaşmasına katılmayı kabul etmişlerdir. AB yorumcuları bu sonucu geleneksel olarak izolasyonist bir ülke olarak nitelendirilen İsviçre’nin bir iyiniyet gösterisi olarak değerlendirdiler.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!