Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
22:07, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Perşembe, 09 Mayıs 2024 - 22:07
Arama
MaviKaranlık Forum
Hayata Dair
-
Tek Mesaj #1515
reyan
Ziyaretçi
17 Temmuz 2009
Mesaj
#1515
Ziyaretçi
Vakit gece yarısı
Hüzün kar beyaz iniyor gökyüzünden kimsesizliğimin üstüne
İç çekişlerimden buğulanmış gözlerimin ardından insanlar geçiyor
telaşlı…
Ömrümün en derin uçurumunun kıyısındayım bu gece
Ve ölüm bir “ayrılık” ötemde
Yürüyorum…
Her adımda kentin ayaza durmuş nefesi işliyor içime
Hadi yâr tut gözlerimden…
(d)üşüyorum!
Neredesin?
Gittiğinden beri gelmeyişlerinin kapı eşiklerinde nöbet tutuyor gözlerim
Ve hiç tanımadığım çocukların isimsizliğinde arıyorum seni
Belki hâlâ aynı şehrin sokaklarını tüketmekteyiz
Az önce yanımdan geçip gittin belki de! Kim bilir?
Yahut binlerce kilometre var aramızda
Ve bir yerlerde bana benzemeyen birini beklemektesin
Ama sen bil…!
“Bülbül gülce
ben sence konuşuyorum nicedir…” Unuttun mu?
Birbirine koşan cümlelerimiz vardı
Dudaklarımızın kelepçe yüklü şehirlerinden kaçan
Ne vakit aşk düşse geceye;
Mısra mısra sevda damlardı parmaklarımızdan
Ve kafiyeler dökülürdü uykusuzluğumuzun üstüne…
Karanlığa sarılır
ağlardık…
Sonra kelimelerimiz kesişirdi aşkın parantez içlerinde
Biz utanır
susardık….
Söylesene kandırdın mı beni?
Yüreğinin tüm acılarını içime saldın ve benliğimi çalıp gittin mi benden?
Öyleyse sen de yalancı çıktın yâr!
Sen de aşkı “var” zannettirdin bana ve gittin!
Sonrası hiçlik
sonrası acı
sonrası bir yokluğun başlangıcı…
Yoksun!
El ele yürüdüğümüz tüm yokuşları devirdim dilimin üstüne ve sustum!
Sesim yokluğunun ayak izinde gömülü durur şimdi
Ve yüzümde kırılgan gülümseyişleri çocukların…
Var mı haberin?
Parmaklarım Şehirlerarası hüzün taşıyan bir trenin tozlu camında
Yüreğimde müebbete hüküm giydi adın!
Adın ki dilimin ucunda küf tutmuş altı kurşun
Adın ki her harfinde uçurumlarından düşüyorum
Ama bil ve unutma!
Kan kaybından değil
“SEN” KAYBINDAN OLACAK SONUM…!
Vakit yokluğunun ilkbaharı
Umudu sende kalmış yarınlara göçüyorum
Ceplerimde yağmurlarla boyanmış düşlerim var
Ve ellerimde yalanlara batırılmış parmaklarının izi…
Bu gece bir “ben” daha tükettim tütünlerin gölgesinde
Ve bir gün daha tükendim gözlerinsiz
Tükenmiş zamanların zemherisinde kayıbım şimdi
Takvimler benden
ben gözlerinden habersiz…
Kentin üşüyen sokaklarını soluklarımla ısıtarak yürüyorum sensizliğe
Bir çift ayak izinden ibaret yas karası istasyonlara bırakabildiğim
Ben zaten hep kendimi uğurluyorum tren garlarının veda sahnelerinde
Hep kendimden gidiyorum
Ve en çok düşlerimden vuruluyorum İstanbul’un eteklerinde
Kimse bilmiyor; tükeniyorum!
Sen-sizce ölüyorum gözlerimin önünde
Ve sessizce karşılıyorum aşka boyanmış gül rengince toprağın bedenine
öylece kayıp giderken ellerimden bir adım bile atamıyorum kendime
İçime işleyen sevdanın raylara mimlenmiş intihar eylemlerinden kurtaramıyorum yüreğimi
Ve vagonları yokluğunla dolu trenlere ezdiriyorum bensizliğimi
Biliyorum çaresi yok bu hastalığın
Biliyorum yokluğum yokluğuna vurgun
Ve anladım ki alfabesi yok yokluğun
Susuyorum!
Dönmeyeceksen ateşe ver senli düşlerimi
Ve ört üstüme geceyi
Uyuyacağım!
Yolum çok
çook uzun…
Ve yine söylüyorum;
Kan kaybından değil
“SEN” KAYBINDAN OLACAK SONUM…!
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 22:07
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...