kibris
EROL MANİSALI Kıbrıs Sorunu mu? Yoksa... Tarih: Konu: - KKTC üzerinden izolasyonu nasıl kaldırırız? Biz sözümüzü tuttuk, onlar da sözünü tutsun... Kıbrıs üzerinde konuşan, yazan, çizen kimilerinin ''Kıbrıs sorununa bakışı'' böyle. Güler misiniz ağlar mısınız... - Türkiye bir devletse çözümleri kendi üretir ve elindeki bütün olanakları seferber ederek bunun pazarlığını yapar. Hükümetlerin esas görevi budur. - ''Biz sözümüzü tuttuk şimdi de onlar tutsun'' kadar ''safça'' ! bir ifade ancak bir oymakta izciler arasında söz konusudur. - Uluslararası ilişkilerde söz tutma, dış politikayı ve diplomasiyi ''lades oyunu'' ile karıştırmaktan başka bir şey değildir. Kıbrıs, nasıl sorun olmazdı? 1) Eğer Rumlar Aralık 1963'te Londra ve Zürih antlaşmalarını ortadan kaldırmak için Türklere saldırıp soykırım girişimlerinde bulunmasalardı... 2) Eğer ABD Başkanı L. Johnson 1964'te İnönü 'ye gönderdiği mektupla, ''Adadaki Türkleri ve haklarınızı unutun'' anlamını taşıyan bir ültimatom-mektup göndermeseydi... 3) Eğer 1963-1974 döneminde Birleşmiş Milletler'i yöneten büyük devletler, Yunan (ve Batı) yanlısı bir tutum izlemesiydi... 4) Eğer ABD ve Atina'daki Albaylar Cuntası, ''Üçüncü Dünyacı Makaryos' u devirmek için'' Nikos Samson adında bir terörist ve Türk düşmanı katili kiralayıp bir taşla iki kuş vurmak için Kıbrıs adasına göndermeselerdi... 5) Eğer 20 Temmuz 1974'ten sonra zamanla, adada fiilen oluşan iki devlete ABD ve AB eşit yaklaşsaydı... 6) Eğer 1991'de Sovyetler Birliği dağılınca Batı ve Hıristiyanlık âlemi, Türkiye'yi Kıbrıs adasından tasfiye politikasını işletmeye başlamasaydı; ve Ortadoğu'ya yeni bir harita çizmek istemeseydi... 7) Eğer 6 Mart 1995'te Tansu Çiller-Karayalçın ikilisi Gümrük Birliği belgesini imzalayıp bir yandan Türkiye'yi kumalığa sürüklerken öte yandan Rumların AB yolunu açmasaydı... 8) Eğer Aralık 1999 Helsinki Doruğu'nda Ecevit, yanındakiler tarafından kandırılmasaydı... 9) Eğer 2002 Kopenhag AB Doruğu'nda Alman ve Danimarka dışişleri bakanları salonda gazetecilerin önünde, ''Türkiye'yi önce uyutalım sonra da unuturuz'' dediklerinde, TBMM'nin ve hükümetin vatansever, Atatürksever, namussever ve dindar çok sayın üyeleri, ''Bu adamlar ne diyorlar'' diyerek meselenin üzerine gitseydi... 10) Eğer 3 Kasım 2002 seçimlerinin hemen ardından Tayyip Erdoğan, ''Bu iş Denktaş 'la olmaz, 40 yıllık Kıbrıs politikamız değişecek'' diyerek kolları sıvamasaydı... 11) Eğer AKP hükümeti Washington, Brüksel ve Atina ile işbirliği içinde Annan Planı'nı kabul ederek M. Ali Talat ve zihniyetini adaya taşımasaydı... 12) Eğer 1 Mayıs 2004'te AB, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni (Rumların) adanın bütününü temsilen tam üyeliğe alırken AKP hükümeti ''Bu durum uluslararası anlaşmalara aykırıdır, izin vermem'' deseydi... 13) Eğer AKP hükümeti 17 Aralık 2004'te AB ile bir anlaşma yaparak, ''Kıbrıs Cumhuriyeti'nin (Rumların) karşısına görüşmelerde bir uslu çocuk gibi oturmayı kabul etmeseydi...'' Kıbrıs sorunu gibi bir sorun tabii ki olamazdı. Kıbrıs sorunu nedir? Kıbrıs sorunu, Türkiye'nin emperyalizmle yüzleşmesi sorunudur. Batı'nın Kürdistan projesinde, yapay Ermeni soykırım tasarılarında, minyatür Ortodoks Fener Patrikhanesi (Devleti) projelerinde olduğu gibi Türkiye emperyalizmle yüzleşmek ve karşı koymak zorundadır. Sorun Kıbrıs, Ege, Güneydoğu, Ermeni, Patrikhane sorunları değildir. Sorun, Türkiye'nin Batı emperyalizmince bir taraftan sömürgeleştirilirken diğer yandan da ezilme sorunudur. Bu gerçeğin artık görülmesi gerekir... Kıbrıs olayları sadece bir turnusol kâğıdıdır.
www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali
Bu haberi okuyup da Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sini hatırlamamak mümkün mü? Sanki bugünleri görmüşçesine konuşuyor Atatürk; .... İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır.... .... İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Türk ordusunda general rütbesine ulaşmış biri nasıl olur da askerimize çuval geçirenlerle böylesine hain bir işbirliği içine girebilir? Bunu benim aklım kabul etmiyor.Bu durumda o çuval geçirilen timi kimin sattığı da deşifre olmuyor mu? Sadece asker mi? Elbette değil,bu devleti temsil etmek gibi onurlu bir görevi yapmış vali,konsolos nasıl böylesine aşağılık bir işbirliğine girebilir kazanacakları 3-5 yüz bin dolar için? Anıtkabir'deki müzede okudukça tüylerimi diken diken eden bir telgraf var,ilk cümlesini okumak yetiyor bana; GECİKTİREN ASILACAKTIR....Atatürk üzerinden O'nun adına spekülasyon yapmak istemiyorum ama keşke yaşıyor olsa ve bu 3-5 yüz bin dolar uğruna bu işbirliğini yapan satılıklar için İstiklal Mahkemelerini tekrar kursa... http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=166755
Paşa 'çuval geçiren Coni'nin ortağıÇuval krizinde Türk timinin başında bulunan emekli General Köksal Karabay'ın, Irak-Türkiye sınır güvenliğini sağlamak için kurulan ABD'li şirkete ortak olduğu ortaya çıktı.27 Haziran 2006 10:35Yazı boyutunu büyütmek için
Mutlu ÇÖLGEÇEN'in haberi Irak'a ticaret yapan Türk TIR'ları 2007'den itibaren, Türk ortakları bulunan bir ABD'li güvenlik şirketi tarafından korunacak. ABD Savunma Bakanlığı'na (Pentagon) yakınlığı ile bilinen Black Hawk Security, bu amaçla Habur sınır kapısına yakın bir bölgeye güvenlik üssü inşa ediyor. Üs, 300 dönümlük arazi üzerine yapılacak. Yasa gereği Türkiye'de kurulan şirkete 'Black Hawk Uluslararası Güvenlik Hizmetleri AŞ' adı verildi. Kurucu ortakları arasında emekli Korgeneral Köksal Karabay, eski Diyarbakır Valisi Ahmet Cemil Serhadlı, eski New York Başkonsolosu Mehmet Nuri Ezen ile Türk-Amerikan İşadamları Derneği'nin eski üyesi Hüseyin Atkın, Aslan Yıldırım, Günay Hakkı Övünç gibi tanınmış isimler var.
HİSSE DAĞILIMI
ABD'li Black Hawk Security 910 bin YTL'lik 91 bin hisseye sahip olarak en büyük hissedar konumunda. Türk ortaklar arasında en büyük hisse ise Hüseyin Atkın'a ait. 28 bin 600 hissesi bulunan Atkın, 15 Mart'ta yapılan toplantıda Diyarbakır eski Valisi Ahmed Cemil Serhadlı'ya ait hisseleri de devralmış. Emekli Korgeneral Köksal Karabay, New York eski Başkonsolosu Mehmet Nuri Ezen ve Aslan Yıldırım 13 bin YTL'lik 13 biner hisseye sahip durumdalar. Günay Hakkı Övünç'ün hissesi de 6 bin 500.
Habur'a yakın Çalışkan Beldesi'nde 300 dönümlük araziyi satın alan şirket, arazideki hafriyat çalışmasına iki ay önce başladı. Çalışmalar 7 iş makinesi ve 20 kamyon tarafından yürütülüyor. 50 kişinin görev aldığı hafriyat çalışmaları sonbaharda tamamlanacak, üs 2007 yılında hizmete açılacak.
Üste helikopter pisti, hastane, park alanları ve çeşitli sosyal faaliyetleri kapsayan binalar bulunacak. Bunun dışında Türk TIR'larını koruyacak Hummer Jeep'ler burada yer alacak.
35 FİRMAYLA ANLAŞTI
Şirket şu ana kadar 400 kamyondan oluşan 35 Türk TIR şirketi ile anlaşma imzaladı. 2 yıllığına yapılan anlaşmalarda ücretlendirme risk bölgesine göre değişiyor. Anlaşma gereği Türk TIR'ları en az 10 kamyondan oluşan bir konvoy halinde yola çıkacak. Habur'dan hareket eden güvenlik konvoyunun ilk durağı Zaho olacak.
Üssün bir benzeri burada inşa edilecek. Habur ve Zaho'daki güvenlik üslerinde 250 personel görev yapacak. Bu personelin 50'si Türkiye'den, 200'ü ise Irak'ta yaşayan Türkmen, Arap ve Kürtler arasından belirlenecek. Personel maaşları 1000 ila 1500 dolar arasında değişecek.
SINIR DENETİMİNE TABİ
Black Hawk güvenlik şirketi, Türkiye'deki diğer güvenlik şirketlerinin tabi olduğu yasalara bağlı olarak çalışacak. Şirkete ait zırhlı araçlar sınır geçişlerinde gümrük denetimine tabi olacak. Beyana aykırı bir bildirimde bulunması halinde sözleşmesi feshedilecek. Şirketin güvenlik denetimleri jandarma bölgesinde jandarma, diğer bölgelerde emniyet tarafından yapılacak. İki yıl önce TSK'dan emekli oldu
EMEKLİ Korgeneral Köksal Karabay, TSK'da son olarak 3'üncü Kolordu Komutanlığı görevinde bulundu. 2003 yılında terfi etmesi beklenen Karabay'ın görev süresi bir yıl uzatılmış, 2004 Yüksek Askeri Şura toplantısında Harp Adademileri Komutan Yardımcılığı'na atanarak ikinci defa görev süresi uzatılmasına rağmen devam etmemiş, 1 Eylül 2004 tarihinden itibaren emekliliğini istemişti.
Karabay, Kuzey Irak'ta Türk subaylarının başına çuval geçirilmesiyle patlak veren skandalın yaşandığı günlerde Genelkurmay Harekat Başkanı idi. Belediye Başkanı rahatsız
GÜVENLİK Üssü'nün kurulduğu Silopi ilçesi Çalışkan Beldesi'nin DYP'li Belediye Başkanı İsa Yiğit, üs konusunda yeterince bilgi alamamaktan rahatsız. Black Hawk şirketinin 100 dönümlük bir arazi için 300 milyar ödediğini belirten Başkan Yİğit, güvenlik boyutu ile ilgili bazı endişelerinin bulunduğunu söyledi.