Arama


_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
20 Temmuz 2009       Mesaj #118
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Üstbiliş Ölçeği-30'un Türkçe Uyarlaması, Geçerliği, Güvenirliği, Kaygı ve Obsesif-Kompülsif Belirtilerle İlişkisi
Dr. Ahmet TOSUN, Dr. Metehan IRAK

GİRİŞ

Üstbiliş (metacognition) kavramı, bilişleri kontrol eden, düzenleyen ve değerlendiren üst düzey bilişsel yapı, bilgi ve süreçler olarak tanımlanabilir. Üst-biliş, kişinin kendi zihnindeki olay ve işlevlerin farkında olmasını, zihin olaylarını ve işlevlerini amaçlı yönlendirebilmesini içeren bir üst sistemdir (Crick 2000, Dienes ve Perner 1999). Diğer bir ifadeyle, kişinin ne bildiği hakkındaki bilgisi, ne düşündüğü hakkındaki düşüncesi veya kendi bilişsel süreci üzerine çevrilmiş gözüdür.

Üstbiliş sistemi, insanın bilişsel süreçlerinin işlevsel ve uyuma yönelik çalışmasında büyük rol oynar. Dolayısıyla bu sistemde meydana gelebilecek herhangi bir sapmanın, doğal olarak pek çok psikopatolojinin gelişmesi ve sürmesinde önemli bir faktör olacağı düşünülmektedir (Wells ve Cartwright-Hatton 2004). Bu yaklaşımı benimseyen yazarlara göre, psikolojik bozukluklardaki bazı işlevsel olmayan düşünce ve başa çıkma tarzlarına üstbilişsel bir takım işlevler yol açmaktadır. Bu önermeye göre, kişiler olayları değerlendirmelerini etkileyen düşünceleri (işlevsel olmayan bilişleri) hakkında bir takım olumlu ve olumsuz inançlara (üstbilişlere) sahiptirler. Bu tarzdaki üstbilişler kişinin uyuma yönelik olmayan tepki tarzları geliştirmelerine yol açmaktadır (Cartwright-Hatton ve Wells 1997, Gwilliam ve ark. 2004). Örneğin, Obsesif Kompülsif Bozukluğun (OKB) bu yaklaşıma dayanan üstbilişsel modeline göre, kişiler bazı girici tarzdaki düşüncelerinin önemi ve etkilerine yönelik olumsuz değerlendirme içeren inançlara sahiptirler. Örneğin, ?olumsuzluklara karşı hazır olmak için daima endişe içinde olmalıyım? ya da ?çocuğuma zarar vereceğim diye düşünüyorsam, bu onlara zarar vereceğimi gösterir? gibi. Uygun olmayan ölçütlere dayanan üstbilişler kişiyi bir takım nötrleştirici ve kontrol edici (checking) ritüeller sergilemeye yöneltir. Örneğin, ?eğer o davranışı yapmazsam, bu duygu artar ve beni çıldırtır? ya da ?bu ritüeli yapmazsam o düşüncem gerçekleşir? gibi. Böylelikle tehdit hakkındaki değerlendirmelerinin kalıcı hale gelmesine ve belleklerine olan güvenlerinin azalmasına yol açarlar (Mather ve Cartwright-Hatton 2004).

Psikolojik sorunlarla ilgili üstbilişsel modelleri araştıran araştırmaların sayısı son yıllarda hızla artmaktadır. Yaygın Kaygı Bozukluğu (Wells 2005), OKB (Fisher ve Wells 2005, Myers ve Wells 2004, Wells ve Papageorgiou 1998), Travma Sonrası Stres Bozukluğu (Holeva ve ark. 2001), psikozlar (Bacon ve ark. 2001, Morrison ve Wells 2003, Weiss ve ark. 2002), depresyon (Papageorgiou ve Wells, 2003) ve madde kötüye kullanımında (Toneatto 1999) üstbilişin rolünü araştıran çalışmalar üstbilişin etkilerini doğrulayan bulgular sunmaktadır. Bununla birlikte, tüm bu çalışmalar için üstbilişi ölçmek meydan okuyucu bir işlemdir. Üstbilişle ilgili çalışmalarda en yaygın kullanılan üç ölçek, Düşünce Kontrol Ölçeği (Thought Control Questionnaire, TCQ), Kaygı Verici Düşünceler Ölçeği (The Anxious Thoughts Inventory, AnTI) ve Üstbiliş Ölçeği'dir (Metacognitions Questionnaire, MCQ) (Wells ve Cartwright-Hatton 2004). Bu ölçeklerden ilk ikisi hem psikopatolojik hem de normal evrende kullanılabilen ölçeklerdir. Bununla birlikte, Üstbiliş Ölçeği (ÜBÖ) psikopatolojilerle ilgili üstbilişsel modellerden yola çıkarak hazırlanmış ve bu nedenle psikopatolojilerdeki üstbilişleri değerlendirmeye uygun bir ölçektir.

Cartwright-Hatton ve Wells (1997) tarafından geliştirilen ve psikometrik çalışmaları yapılan ÜBÖ, kavramsal olarak birbirinden farklı, fakat birbiriyle ilişki içinde olan beş faktörden oluşmaktadır. Bu beş faktör, (1) olumlu inançlar, (2) bilişsel güven, (3) kontrol edilemezlik ve tehlike, (4) bilişsel farkındalık ve (5) kontrol ihtiyacı şeklindedir. Tüm faktörler, olumlu ve olumsuz üstbilişsel inançlar (yapılar) ile üstbilişsel süreçler (seçici dikkat, içsel bilişsel süreçlerin gözlenmesi) şeklinde iki ortak bileşeni içermektedir. Yazarlar tarafından yapılan çalışmada, bu beş faktörün Cronbach Alpha güvenirliği .72 ile .89 arasında bulunmuştur.

ÜBÖ kullanılarak yapılan çalışmalar, düşünceler hakkındaki olumsuz inançların yaygın kaygı bozukluğu hastalarını diğer kaygı bozukluklarından ayırt ettiğini göstermektedir (Wells ve Cartwright-Hatton 2004). Üstbiliş ile obsesif kompülsif belirtiler arasındaki ilişkiyi çalışan araştırmalar, ÜBÖ ile ölçülen üstbilişsel faktörlerin obsesif kompülsif belirtilerle pozitif yönde ilişkili olduğunu bildirmektedir (Gwilliam ve ark. 2004, Hermans ve ark. 2003, Janeck ve ark. 2003, Wells ve Papageorgiou 1998). Wells ve Papageorgiou (1998), üstbilişlerin aynı zamanda patolojik endişe belirtileriyle de pozitif ilişki içinde olduğunu bulmuşlardır.

Ülkemizde de ütbilişle ilgili çalışmalar bulunmaktadır (Irak 2005, Peynircioğlu ve Tekcan 2000, Tekcan ve Aktürk 2001). Bu çalışmalarda genellikle ?bilme hissi? (feeling of knowing) paradigması kullanılmıştır. Ulaşılabilen kaynaklarda üstbilişi ölçmek için deneysel paradigmalar haricinde anket türü bir ölçeğe rastlanmamıştır. Bu da ülkemizde üstbilişle ilgili olarak yapılacak çalışmalar için bir güçlük yaratmaktadır. Çünkü bilme hissi gibi paradigmalar deneysel ortam gerektiren, uygulamada ve yorumlamada karmaşık işlemler barındıran, ayrıca bütün psikopatolojik örneklemler için kullanışlı olmayan ölçümlerdir. Buradan hareketle araştırmanın amacı üstbiliş ölçeğini Türkçe'ye çevirmek ve Türk örnekleminde geçerlik ve güvenirlik çalışmasını yapmaktır. Böylelikle normal örneklemlerin yanı sıra psikopatolojilerde üstbilişi değerlendirmek üzere klinik araştırmalarda ve uygulamalarda kullanılabilecek bir ölçeği ülkemiz kültürüne kazandırmaktır.

YÖNTEMLER

Örneklem

Araştırmaya 2005-2006 öğrenim döneminde, Ankara ve İstanbul'daki 15 üniversitede 27 farklı bölümde öğrenim gören toplam 850 (282 erkek, 568 kadın) üniversite öğrencisi katılmıştır. Katılımcıların yaş ranjı 17-36 ve yaş ortalaması 21.22'dir (ss=1.90). Katılımcılar gönüllülük esasına göre araştırmaya katılmışlardır.

Araçlar

Üstbiliş Ölçeği-30 (ÜBÖ-30). Cartwright-Hatton ve Wells (1997) tarafından geliştirilen ölçeğin orijinal adı ?Meta-Cognitions Questionnaire (MCQ)? şeklindedir. Daha sonra Wells ve Cartwright-Hatton (2004) bu ölçeğin 30 maddelik kısa formunu (ÜBÖ-30) oluşturmuşlardır. Yazarlar, ölçeği hazırlama sürecinde Yaygın Kaygı Bozukluğu, Obsesif Kompülsif Bozukluk, Hipokondriazis ve Panik Bozukluk hastalarının endişe (worry) ve girici düşüncelerini (intrusive thoughts) sormuşlar, bu tip bilişsel faaliyetlerle uğraşmalarının nedenlerini ve bunlarla ilgili olarak yaşadıkları sorunları bildirmelerini istemişlerdir. Bu işlem sonucunda üstbilişleri içeren bir ifade havuzu elde etmişler, psikometrik işlemler sonucunda bu havuzdan 61 maddelik bir üstbiliş ölçeği uzun formunu meydana getirmişlerdir.

ÜBÖ-30'daki her madde, ?(1) kesinlikle katılmıyorum? ile ?(4) kesinlikle katılıyorum? uçlarına sahip, 4 birimli Likert tipi derecelendirme skalası üzerinden yanıtlanır. Ölçekten alınabilecek puanlar 30 ile 120 arasında değişir ve puanın yükselmesi patolojik tarzda üstbilişsel faaliyetin arttığına işaret eder.

Wells ve Cartwright-Hatton'nın (2004) yaptıkları psikometrik çalışmaya göre, ÜBÖ-30'daki maddeler beş faktöre dağılmaktadır ve bu dağılım uzun formdakiyle özdeştir. (1) Olumlu inançlar, 1, 7, 10, 20, 23 ve 28. maddelerden oluşur ve endişelenmenin, plan yapma ya da problem çözmeye yardımcı olduğuna dair, endişelenmeye yönelik olumlu inançları içerir. Aynı zamanda bu faktöre göre endişe, arzu edilir bir kişilik özelliğidir. (2) Kontrol edilemezlik ve tehlike, 6, 13, 15, 21, 25, 27. maddeleri içerir ve iki boyuttan oluşmaktadır. Birincisi, ?insanın işlevlerini yerine getirebilmesi ve güvende kalabilmesi için endişelerini kontrol etmesi gereklidir' şeklindeki inançtır. Diğeri, endişenin kontrol edilemeyeceğine dair inançtır. (3) Bilişsel güven, 8, 14, 18, 24, 26 ve 29. maddeleri içerir ve kişinin kendi bellek ve dikkat yeteneklerine güveninin olmaması ile ilgilidir. (4) Düşünceleri kontrol ihtiyacı, 2, 4, 9, 11, 16, 22. maddelerden oluşur ve batıl inanç, cezalandırılma ve sorumlu olma temalarını içeren olumsuz inançları kontrol altına alma ihtiyacını içerir. Bu inançlar, kişi onları kontrol edemediği takdirde ortaya çıkacak zarar verici sonuçlardan kişinin sorumlu olacağına ve cezalandırılacağına ilişkindir. (5) Bilişsel farkındalık, 3, 5, 12, 17, 19 ve 30. maddelerden oluşur ve kişinin kendi düşünce süreçleri üzerinde sürekli uğraşmasını ifade eder.

Wells ve Cartwright-Hatton'nın (2004) yaptıkları psikometrik çalışmaya göre, ÜBÖ-30'un maddeler arası korelasyon matrisi .3'ün üstündedir ve bu değer maddelerin faktör analizine uygun olduğunu işaret eder. Kaiser?Meyer?Olkin (KMO) ölçümü .90'dır ve maddelerin faktör analizine uygunluğunu desteklemektedir. İç tutarlılık için düzeltilmiş madde toplam korelasyonları tüm ölçek için .31 - .68 arılığında, olumlu inançlar .77 - .83, bilişsel güven .72 - .87, kontrol edilemezlik ve tehlike .70 - .82, bilişsel farkındalık .56 - .83 ve kontrol ihtiyacı .30 - .65 aralığındadır. Ölçeğin tüm olarak iç tutarlılık Cronbach Alpha değeri .93'dür ve faktörler için Alpha değerleri .72 ile .93 aralığındadır. Alt ölçekler arası korelasyonların tümü anlamlı bulunmuştur ve bu korelasyonlar ÜBÖ-30'un uzun versiyonundakilerle tutarlıdır. Yapı geçerliği için yapılan karşılaştırıcı uyum indeksi CFI (comparative fit index) .90'dır ve yapı modelinin iyi bir uyum gösterdiğine işaret eder. Diğer taraftan, bir yapı test etme analizi olan RMSR (root mean square residual) .04'dür. Bu katsayının küçülmesi model uyumunun arttığına işaret eder ve .05'den küçük olması ise iyi bir model uyumu olduğunu gösterir. Yazarlar yakınsak geçerliği (covergent validity) için, ÜBÖ-30'un sürekli kaygı, obsesif-kompülsif belirtiler ve patolojik endişe ile olan korelasyonuna bakmış ve ÜBÖ-30 bu üç değişkenle de anlamlı düzeyde korelasyon göstermiştir (Wells ve Cartwright-Hatton 2004).

Sürekli Kaygı Envanteri (SKE). Spielberger ve ark. tarafından 1970 yılında geliştirilen Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri'nin sürekli kaygıyı ölçen alt ölçeğidir (Öner 1994). SKE, bireyin içinde bulunduğu durumlar ve koşullardan bağımsız olarak, genellikle kendini ne kadar kaygılı hissettiğini ölçer. Le Compte ve Öner tarafından 1975 yılında Türkçe'ye uyarlama, geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmıştır ve uzun yıllardır klinik araştırma ve uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır (Öner 1994). Ölçekte her madde, ?(1) hemen hiçbir zaman? ile ?(4) hemen her zaman? uçlarına sahip, 4 birimli Likert tipi derecelendirme skalası üzerinden yanıtlanır. Ölçekten alınabilecek puanlar 20 ile 80 arasında değişir ve puanın yükselmesi sürekli kaygı düzeyinin attığına işaret eder.

Maudsley Obsesif Kompülsif Soru Listesi (MOKSL). Hodgson ve Rachman tarafından 1977 yılında geliştirilen ölçek, obsesif kompülsif belirtilerin düzeyini ve türünü araştırmayı amaçlar (Erol ve Savaşır 1988). Ölçek kontrol, temizlik, yavaşlık, kuşku ve ruminasyon alt ölçeklerinden oluşmaktadır. Ölçekte her madde, doğru/yanlış olarak yanıtlanır. Ölçekten alınabilecek puanlar 0 ile 37 arasında değişir ve puanın yükselmesi obsesif kompülsif belirtilerin arttığına işaret eder. Ölçek, Erol ve Savaşır (1988) tarafından yapılan uyarlama çalışmasında 7 madde eklenmesiyle 37 madde olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu çalışmada MOKSL'un ülkemizde normal ve psikiyatrik örneklemlerde obsesif kompülsif yakınmaların türü ve yaygınlığını ölçmede, araştırma ve klinik amaçlar için geçerli ve güvenilir olduğu gösterilmiştir.

İşlem

İlk olarak ÜBÖ-30'un Türkçe'ye çevirisi için bir ön çalışma yapılmıştır. Bu ön çalışma çeviri ve geri-çeviri olmak üzere iki aşamadan oluşmuştur. İlk aşmada ölçeğin maddeleri İngilizce'den Türkçe'ye her madde için birden çok olası alternatif öneren bir şekilde çevrilmiştir. Daha sonra bu taslak çeviri örnekleri Türkiye'de psikoloji alanında doktor dereceli ve İngilizce'ye hakim toplam yedi profesyonele değerlendirmek üzere gönderilmiştir. Değerlendirmede her bir ölçek maddesi için önerilen alternatifler arasından en uygun olanının seçilmesi veya eğer uygunsa yeni bir alternatif önerilmesi istenmiştir. Bu işlem sonucunda yargıcılardan ortak onay alan maddeler Türkçe formu oluşturmuştur. Sonraki aşama olan geri-çeviri aşamasında, elde edilen ölçek maddeleri farklı üç uzman tarafından yeniden İngilizce'ye çevrilmiştir. Bu sonuçla elde edilen maddeler üzerinde gerekli düzenlemeler yapılarak ölçeğin son formu oluşturulmuştur.

Veri toplama aşamasına geçildiğinde uygulamalar Ankara ve İstanbul'daki 17 üniversitede, ilgili bölümlerden ve ders sorumlularından önceden alınan randevu saatlerinde, ders başlamadan önceki 20 dakikalık sürede yürütülmüştür. Araştırma hakkında verilen ön bilgiden sonra gönüllü olan kişiler araştırmaya katılmıştır. Araçlar kısmında belirtilen ölçekler bir araya getirilerek oluşturulan ölçek bataryasındaki ölçeklerin sırası tam dengeleme yöntemine göre düzenlenmiştir. Uygulama grup olarak ve kağıt-kalem testi şeklinde tek oturumda yapılmıştır. Ayrıca tekrar-test güvenirliği için ölçek bataryası 49 kişilik bir örneklem grubuna 20 gün arayla yeniden uygulanmıştır.

BULGULAR


Analizlere geçmeden önce verilerin çok değişkenli istatistiğin temel sayıltıları olan normallik, doğrusallık ve örneklem varyanslarının homojenliği (homoscedasticity) test edilmiş ve ayrıca verilerin aşırı skora sahip olup olmadıkları incelenmiştir. Yapılan analiz sonucunda verilerde aşırı skora sahip denek olmadığı ve ayrıca verilerin sözü edilen sayıltıları karşıladığı görülmüştür.

Analizler araştırmanın amacına uygun olarak iki adımda yürütülmüştür. Buna göre, ilk adımda ÜBÖ-30'un geçerlik ve güvenirliğine ilişkin bulgular, ikinci adımda ise ÜBÖ-30, SKE ve MOKSL arasındaki ilişkileri belirlemeye yönelik olarak yapılan analiz sonuçlarına yer verilmiştir.

Maddeler arasındaki ilişkiler

ÜBÖ-30'u oluşturan 30 madde arasındaki ilişkilerin incelenmesi için Pearson momentler çarpımı korelasyon analizi tekniği kullanılmıştır. Analiz sonuçları Tablo 1'de sunulmuştur. Tablodan da görüldüğü gibi maddeler arasında seçici ilişkiler elde edilmiştir. Anlamlı olan korelasyon katsayıları .090 ile .764 arasında değişmiştir ve bu katsayılar .01 düzeyinde anlamlı olmuştur.

Güvenirlik analizi sonuçları


ÜBÖ-30'un güvenirliğini belirlemeye yönelik olarak test-tekrar güvenirlik yöntemi kullanılmıştır. Test-tekrar test arasındaki zaman aralığı 20 gün olmuştur. Analiz sonuçları Tablo 2'de sunulmuştur. Buna göre, tüm maddeler arasındaki korelasyonlar anlamlı olmuştur. Ayrıntılı olarak test tekrar-test korelasyon katsayıları ölçek maddeleri için .40 (ÜBÖ19) ile .94 (ÜBÖ9) arasıda; alt ölçekler için .70 ile .85 arasında olmuştur. Sonuçlar ÜBÖ-30'un Türkiye örneklemi için güvenilir bir ölçme aracı olduğunu göstermiştir.

İç tutarlılığı belirlemede Cronbach Alpha korelasyon analizi tekniği kullanılmıştır. Analiz sonucuna göre 30 maddelik ÜBÖ'nin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı .86 olmuştur. Ayrıca bu oran ölçeğin ilk yarısı (tek numaralı maddeler) için .72, ikinci yarısı (çift numaralı maddeler) için .79 olmuştur. Sonuçlar ÜBÖ-30'un iç tutarlılığının yüksek olduğunu göstermiştir.

Geçerlik analizi sonuçları

1. Yapı geçerliği


ÜBÖ-30'un yapı geçerliğini belirlemede faktör analizi tekniği kullanılmıştır. Uygulamalarda faktör çıkartma yöntemi olarak temel bileşenler analizi (TBA) kullanılmıştır. Buna göre, ölçek maddelerinin TBA için uygunluğunun bir ölçütü olan KMO indeksi .89 olarak?mükemmel uyum düzeyinde -elde edilmiştir (Bartlett's ki-kare = 9165.11; p = .001). Ayrıca, özdeğeri >1 olan altı faktör elde edilmiş ve bu faktörlerin toplam varyansın %55.98'ini açıkladığı görülmüştür. Scree- plot eğim grafiğine bakıldığında ise beş faktörün olduğu görülmüştür. Beşli faktör çözümlemesi ve Varimax rotasyonu sonucunda elde edilen beş faktör toplam varyansın %52.44'ünü açıklamıştır. Analiz sonuçları Tablo 3'te sunulmuştur. Sonuçlar ÜBÖ-30 Türkçe formunun faktör yapısının orijinaliyle aynı olduğunu göstermiştir. Buna göre 1. faktörde ÜBÖ-30'un 20, 23, 10, 28, 7 ve 1. maddeleri yer almıştır (örneğin, ?Endişelenmek bir şeylerin üstesinden gelmeme yardım eder'). Bu faktör toplam varyansın %12.42'sini açıklamıştır. Ölçeğin orijinal formundakiyle benzer olarak bu faktör olumlu inançlar (positive beliefs) olarak adlandırılmıştır (orijinal formda ikinci faktör). İkinci faktörde ÜBÖ-30'un 26, 29, 18, 24, 8 ve 14. maddeleri yer almış ve bu faktör toplam varyansın %12.39'unu açıklamıştır. Ölçeğin orijinal çalışmasında birinci faktör olan ve Türkçe formuyla aynı maddeleri içeren (örneğin, ?Belleğime güvenmem') bu faktör orijinaline uygun olarak bilişsel güven (cognitive confidence) olarak adlandırılmıştır. Toplam varyansın %11.14'ünü açıklayan üçüncü faktör (orijinal formdaki dördüncü faktör) ÜBÖ-30'un 9, 22, 4, 16, 3, 11 ve 2. maddelerinden oluşmuştur (örneğin, ?Endişelenmeye başladığım zaman kendimi durduramam'). Bu faktöre de orijinal formundakiyle benzer olarak kontrol edilemezlik ve tehlike (uncontrollability and danger) adı verilmiştir. Ölçeğin orijinal formunda bilişsel farkındalık (cognitive self-consciousness) faktörü altında yer alan 3. madde (?Aklımdan geçenlerle çok uğraşırım') Türkçe formunda .652 faktör yükü ile kontrol edilemezlik ve tehlike faktörü altında yer almıştır. Anlamsal özelliği açısından düşünüldüğünde de bilişsel farkındalık faktörü altında yer alması gereken bu maddenin bilişsel farkındalık faktöründeki faktör yükü .297 olmuştur. Faktör yükleri arasındaki bu yüksek fark nedeniyle, 3. maddenin bilişsel farkındalık faktörüne atanmasının mantıksal olarak doğru bir yanı olsa da istatistiksel olarak uygun bir işlem olmayacağına karar verilmiştir.

ÜBÖ-30'un dördüncü faktörü (orijinal formda üçüncü faktör) toplam varyansın %8.37'sini açıklamış ve örneğin, ?Düşüncelerimi kontrol edememek bir zayıflık işaretidir' gibi ölçeğin 12, 17, 30, 5, 13 ile 19. maddelerinden oluşmuştur. Orijinal formundakiyle uygun olarak bu faktöre bilişsel farkındalık adı verilmiştir. Ölçeğin orijinal formunda 13. madde (Düşüncelerimi her zaman kontrol altında tutmalıyım), düşünceleri kontrol ihtiyacı faktörü altında yer almıştır. Uyarlama çalışmasında 13. madde .47 faktör yükü ile 4. faktöre, .43 faktör yükü ile de 5. faktöre yüklenmiştir. Bu durum 13. maddenin ?kararsızlığına' işaret etmektedir. TBA ile ilgili temel kaynaklarda da belirtildiği gibi (örneğin, Kim ve Mueller 1978, Stevens 2002) faktör yükünün birbirine bu denli yakın olduğu kararsızlık durumlarında maddenin anlamsal ve ölçtüğü özellikleri göz önüne alınarak ilgili maddenin uygun faktöre ataması yapılabilmektedir. Buradan hareketle, 13. maddenin anlamsal ve ölçtüğü özellikleri ile söz konusu iki faktör yükünün birbirine çok yakın olması nedeniyle 13. maddenin ölçeğin Türkçe formunda orijinal formundaki gibi 5. faktörde yer almasının uygun olduğuna karar verilmiştir. Ölçeğin son faktörü olan beşinci faktörde 21, 15, 25, 27 ve 6. maddeler yer almış ve bu faktör toplam varyansın %8.13'ünü açıklamıştır. Orijinal formundakine (need to control thoughts) uygun olarak beşinci faktöre düşünceleri kontrol ihtiyacı adı verilmiştir. Sonuç olarak, ÜBÖ-30'un Türkçe formunun faktör yapısı orijinaliyle aynı olmuştur. Söz konusu bulgular ÜBÖ-30'un Türkçe formunun yapı geçerliğine kanıt oluşturmuştur.

ÜBÖ-30'un faktör yapısı doğrulayıcı faktör analizi (confirmatory factor analysis, DFA) ile de AMOS programı (sürüm 6, Arbuckle, 2003) kullanılarak analiz edilmiştir. Bu analizdeki asıl amaç, TBA ile elde edilen faktör örüntüsünün geçerliğini farklı bir yöntem kullanarak test etmek ve ayrıca 3 ve 13. maddelerle ilgili önceki bölümde sözü edilen tartışmaya açıklık kazandırmaktır. Buradan hareketle TBA analizi temel alınarak DFA'da ölçeğin beş faktörden oluştuğu hipotez edilmiştir. Faktörlerde yer alan maddeler TBA sonucunda elde edilen yapıya uygun olarak analize sokulmuştur. Oluşturulan ilk modelin (hipotez model) sonuçlarına göre, uyum indeksleri istenir düzeyde olmamıştır (RMSEA= .054; CFI= .88; GFI = .89; RMR= .54; IFI= .88; TLI = .87). DFA ile ilgili kaynaklarda (Byrne 2001, Hayduk 1987, Scott 1983) RMSEA'nın 0.05 veya daha düşük, diğer (CFI, GFI, RMR gibi) indekslerin ise .90 veya daha yüksek değerde olması modelin uygunluğu için gerekli görülmektedir. Analiz sonucunda program 3 ve 13. maddelerin aynı anda birden fazla faktörde yer alması (cross factor loading) nedeniyle bu maddelerle ilgili değişiklik indeksleri önermiştir. Bu önerilerden en yüksek oranda ve istatistiksel olarak anlamlı değişikliğe sahip olanlar, 3. maddenin kontrol edilemezlik ve tehlike faktörüyle ilişkili olduğu; diğeri ise 13. maddenin düşünceleri kontrol ihtiyacı faktöründe yer alan maddelerle ilişkisi olduğu yönündedir. Bu değişiklikler uygulanarak yapılan dönüştürülmüş modelin (revised model) analizi sonucunda elde edilen uyum indeksleri oldukça yüksek olmuş (RMSEA= .051; CFI= .90; GFI = .90; RMR= .50; IFI= .90; TLI = .89) ve sonuçlar modelin doğrulandığını (good-fit) göstermiştir, c² (465, N = 850) = 1282.91, p<. 001. Sonuç olarak DFA ile elde edilen sonuçlar TBA analizi sonucunda elde edilen ÜBÖ-30'un faktör yapısının geçerliğini desteklemiş ve ayrıca TBA sonucunda 3. ve 13. maddelerle ilgili yapılan önerilere destek oluşturmuştur. Bu sonuçlar 3. maddenin bilişsel farkındalık, 13. maddenin düşünceleri kontrol ihtiyacı faktörü altında yer alması gerektiğini göstermiştir.

2. Yakınsak (convergent) geçerliği


ÜBÖ ile ilgili önceki çalışmalar (Cartwright-Hatton ve Wells 1997, Wells ve Cartwright-Hatton 2004) ölçeğin kaygı ve obsesyon türü belirtilerle pozitif yönde anlamlı ilişkisinin olduğunu göstermiştir. ÜBÖ-30'un yakınsak geçerliğini belirlemek için ÜBÖ-30, MOKSL ve SKE puanları arasındaki ilişkiler Pearson korelasyon tekniği ile incelenmiştir. Sonuçlar Tablo 4'te sunulmuştur. Buna göre ÜBÖ-30'un alt ölçekleri ve toplam puanları ile MOKSL'nin alt ölçekleri ve toplam puanı ve SKE arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler elde edilmiştir. Sonuçlar önceki çalışmalardan elde edilen bulgularla uyumlu olmuş ve ÜBÖ-30 Türkçe formunun yakınsak geçerliği için kanıt oluşturmuştur. Ayrıca Tablo 4'ten de görüldüğü gibi ÜBÖ-30'un alt ölçekleri arasındaki ilişkiler, bilişsel güven ve bilişsel farkındalık dışında, anlamlı olmuştur. Bu katsayılar orijinal çalışmalardan (Cartwright-Hatton ve Wells 1997, Wells ve Cartwright-Hatton 2004) elde edilen katsayılarla uyumlu olmuştur.

Cinsiyet etkisi

ÜBÖ-30'dan elde edilen puanların cinsiyete göre nasıl değiştiği çok değişkenli varyans analizi (MANOVA) ile incelenmiştir. Analizlerde ÜBÖ-30'un beş alt faktörü ve toplam puanı bağımlı değişken, cinsiyet ise bağımsız değişken olarak alınmıştır. Analiz sonucunda Wilks' Lambda anlamlı bulunmuştur (F=58.62, p<.001; c2=.047). Diğer yandan cinsiyetin olumlu inançlar (F (1-848) = 6.63; p<.001), kontrol edilemezlik ve tehlike (F (1-848) = 5.02; p<.05) ve düşünceleri kontrol ihtiyacı (F (1-848) = 14.33; p<.001) alt ölçekleri üzerindeki etkisinin anlamlı olduğu görülmüştür. Kadın ve erkeklerin ÜBÖ-30 alt ölçeklerinden aldıkları puanlara ait ortalama ve standart sapma sonuçları Tablo 5'te sunulmuştur. Anlamlı olan farklar için ayrıntılı olarak bakıldığında, olumlu inançlar alt ölçeğinde erkeklerin, kontrol edilemezlik ve tehlike alt ölçeği ile düşünceleri kontrol ihtiyacı alt ölçeğinde ise kadınların daha yüksek ortalamaya sahip olduğu görülmüştür. Diğer yandan, bilişsel güven alt ölçeğinde kadınların, bilişsel farkındalık alt ölçeği ile ÜBÖ-30 toplam puanında ise erkeklerin daha yüksek ortalamaya sahip oldukları görülmüş, ancak bu farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.

Yaş etkisi

Katılımcıların yaşları ile ÜBÖ-30'un alt puanları arasındaki ilişkiler Pearson korelasyon tekniği ile incelenmiştir. Analiz sonuçları Tablo 6'da sunulmuştur. Korelasyon değerlerinin -.085 ile -.122 arasında değiştiği görülmüştür. Buna göre, yaşın bilişsel farkındalık, kontrol edilemezlik ve tehlike, düşünceleri kontrol ihtiyacı ile toplam puanla ilişkisi istatistiksel olarak negatif yönde anlamlı bulunmuştur. Buna karşın, yaşın bilişsel güven ve olumlu inançlar alt ölçekleriyle ilişkisi pozitif yönde olmuş, ancak bu ilişkiler istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.

Diğer yandan katılımcıların halen kaçıncı sınıfa devam ettikleri de sorulmuştur. Buradan hareketle ÜBÖ-30'un alt ölçekleri ve toplam puanlarının yaşa/sınıfa göre nasıl değiştiği MANOVA ile incelenmiştir. Analizde sınıf (1-4. sınıf) bağımsız değişken, ÜBÖ-30'un alt ölçek puanları ile toplam puanı ise bağımlı değişken olarak alınmıştır. Analiz sonucuna göre Wilks' Lambda anlamlı bulunmuştur (F=5.18, p<.001; c2=.030). Diğer yandan sınıf değişkeninin ÜBÖ-30'un bilişsel farkındalık (F (3-845) = 8.25; p<.001), kontrol edilemezlik ve tehlike (F (3-845) = 4.59; p<.01), düşünceleri kontrol ihtiyacı alt ölçekleri (F (3-845) = 20.665; p<.001) ile toplam puanı (F (3-845)= 8.98; p<.001) üzerindeki etkisi anlamlı bulunmuştur. ÜBÖ-30 puanlarının sınıf değişkenine göre olan değişimi Tablo 6'da sunulmuştur. Post-doc LSD testi sonuçlarına göre düşünceleri kontrol etme ve bilişsel farkındalık alt ölçekleri için 1. sınıflar 2, 3 ve 4. sınıflardan anlamlı olarak farklıdır. Kontrol edilemezlik ve tehlike alt ölçeği için 1. sınıflar 3 ve 4. sınıflardan; 2. sınıflar 4. sınıflardan anlamlı olarak farklıdır. Toplam puan için 1. ve 2. sınıflar diğer sınıflardan anlamlı olarak farklıdır. Tüm puanlar için sınıf arttıkça puanlarda azalma olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar da ÜBÖ-30 ile yaş arasında elde edilen negatif yöndeki anlamlı ilişkileri desteklemiştir.

TARTIŞMA

Bu çalışmada ÜBÖ-30'un Türkçe formunun üniversite öğrencilerinden oluşan katılımcı grubundaki uyarlama, geçerlik ve güvenirlik analizlerine yer verilmiştir. Yapılan analizler ölçeğin iç geçerliğinin oldukça yüksek ve maddeler arasında seçici ve anlamlı korelasyonların olduğunu göstermiştir. Ayrıca faktör analizi sonuçları, ÜBÖ-30 Türkçe formunun orijinal formdakiyle aynı faktör yapısına sahip olduğuna işaret etmiştir. TBA sonuçları ÜBÖ-30'un beş faktörünün toplam varyansın %52.44'ünü açıkladığını göstermiştir. Bu oran orijinal çalışmada %68 olarak daha yüksek olarak elde edilmiştir. DFA sonuçları da ÜBÖ-30'un beş faktörden oluştuğunu ve orijinal formundaki faktör yapısıyla aynı olduğunu göstermiştir.

ÜBÖ-30'un Türkçe formunun güvenirliği ile ilgili olarak yapılan test-tekrar test korelasyon analizi sonuçları ölçek maddeleri için elde edilen güvenirlik katsayılarının maddeler için .40 ile .94, alt ölçekler için .70 ile .85 arasında değiştiğini göstermiştir. Bu oranlar orijinal çalışmada elde edilen bulgularla uyumlu olmuştur. Sonuçlar ÜBÖ-30'un Türkçe formunun güvenilir bir ölçme aracı olduğunu göstermiştir.

Önceki bölümlerde de belirtildiği gibi ÜBÖ ile ilgili çalışmalarda, ölçeğin sürekli kaygı, endişe ve obsesyon belirtileriyle pozitif yönde anlamlı ilişkisi olduğu bulunmuştur. Mevcut çalışmada da, üstbilişin sürekli kaygı ve obsesyon ile anlamlı ilişkisi olduğu yönündeki denence doğrulanmış, ÜBÖ-30'un alt ölçekleri ile sürekli kaygı ve obsesif belirtiler arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler elde edilmiştir. Bu bulgular da, ölçeğin, orijinal formundakiyle benzer olarak, ölçeğin yakınsak geçerliğine kanıt oluşturmuştur. Bu bulgular kaygı ve obsesyon gibi semptomlarda üstbilişin önemli bir yordayıcı olabileceğine işaret etmektedir. Normal ve klinik örneklemlerde yapılacak yeni değerlendirme ve araştırmaların yanı sıra, farklı klinik gruplardaki bilgi işleme süreçlerinin inceleneceği araştırmalarda da üstbilişin önemli bir bilgi kazanımına yol açacağı düşünülmektedir.

Ölçeğin orijinal formuyla ilgili çalışmada cinsiyetin hiç bir ÜBÖ-30 puanı üzerinde anlamlı etkisi bulunmamıştır. Buna karşın mevcut çalışmada bazı alt ölçekler (olumlu inançlar, kontrol edilemezlik ve tehlike, ve düşünceleri kontrol ihtiyacı) üzerinde cinsiyet etkisinin anlamlı olduğu görülmüştür. Mevcut çalışmadaki kadın ve erkek oranları arasındaki oran farkının fazla olması ile, yaş aralığının (17-36) orijinal çalışmada daha geniş (18-69) olması, söz konusu farkların yorumlamasında göz önünde bulundurulmalıdır.

ÜBÖ-30'un Türkçe formunun yaş ile ilişkisinin incelemeye yönelik analiz sonuçları, yaş ile bilişsel farkındalık, kontrol edilemezlik ve tehlike, düşünceleri kontrol ihtiyacı alt ölçekleri ve toplam puan arasında negatif yönde anlamlı ilişkiler olduğunu göstermiştir. Ayrıca MANOVA sonuçlarına göre de sınıf değişkeninin söz konusu ölçek puanları üzerindeki etkisi anlamlı olmuştur. Sonuçlar yaş arttıkça puanlarda olumlu yönde bir artış olduğuna işaret etmektedir. Ölçeğin orijinal formuyla ilgili çalışmadaki yaş aralığının daha geniş olduğu göz önünde bulundurulmakla birlikte, üstbiliş ve yaş arasında elde edilen bu ilişkilerin farklı yaş dönemlerinde incelenmesinin önemli doğurguları olacağı düşünülmektedir.

Sonuç olarak ÜBÖ-30'un Türkçe formunun üniversite öğrencileri üzerinde yapılan uyarlama, geçerlik ve güvenirlik çalışması ölçeğin yeterli düzeyde psikometrik özelliklere sahip olduğunu göstermiştir. İleriye yönelik olarak ÜBÖ-30'un üstbilişin klinik olgulardaki rolüne ilişkin ülkemizde yapılacak çalışmaların önünü açacağı düşülmektedir. Yaygın Kaygı Bozukluğu (Wells 2005), OKB (Fisher ve Wells 2005, Myers ve Wells 2004, Wells ve Papageorgiou 1998), PTSD (Holeva ve ark. 2001), psikozlar (Bacon ve ark. 2001, Morrison ve Wells 2003, Weiss ve ark. 2002), depresyon (Papageorgiou ve Wells 2003) ve madde kötüye kullanımında (Toneatto 1999) üstbilişin rolünü işaret eden son dönem araştırmalar, ülkemizde ÜBÖ-30 ile yapılacak çalışmaların üstbiliş hakkındaki bilgilerimize önemli katkılar sağlayacağını düşündürmektedir. Aynı zamanda, ÜBÖ-30'un normal örneklemler üzerindeki temel bilimsel araştırmalarda kullanılmasının da önemli bilgi kazanımına yol açacağı düşünülmektedir.

KAYNAKLAR

Arbuckle J (2003) Amos 5.0 update to the Amos user's guide. Chicago, Ill.: Marketing Dept. SPSS Inc.: Small Waters Corporation.
Bacon E, Danion JM, Kauffmann-Muller F, Bruant A (2001) Consciousness in schizophrenia: a metacognitive approach to semantic memory. Conscious Cogn, 10: 473?484.
Byrne BM (2001) Structural equation modeling with amos: basic concepts, applications, and programming. Mahwah, N.J.: Lawrence Erlbaum Associates.
Cartwright-Hatton S, Wells A (1997) Beliefs about worry and intrusions: the metacognitions questionnaire and its correlates. J Anxiety Disord, 11: 279?296.
Crick F (2000) Şaşırtan varsayım (Çev. Sabit Say). Ankara: TÜBİTAK.
Dienes Z, Perner J (1999) A theory of implicit and explicit knowledge. Cambridge: Cambridge University Pres.
Erol N, Savaşır I (1988) Maudsley Obsesif Kompulsif Soru Listesi. XXIV. Ulusal Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Kongresi Bildiri Kitabı, Ankara, GATA Basımevi, s.107-114.
Fisher PL, Wells A (2005) Experimental modification of beliefs in obsessive?compulsive disorder: a test of the metacognitive model. Behav Res Ther, 43: 821?829.
Gwilliam P, Wells A, Cartwright-Hatton S (2004) Does meta-cognition or responsibility predict obsessive?compulsive symptoms: a test of the metacognitive model. Clin. Psychol. Psychother, 11: 137?144.
Hayduk LA (1987) Structural equation modeling with LISREL:essentials and advances. Baltimore.: Johns Hopkins University Press.
Hermans D, Martens K, De Cort K, Pieters G, Eelen P (2003) Reality monitoring and metacognitive beliefs related to cognitive confidence in obsessive?compulsive disorder. Behav Res Ther, 41: 383?401.
Holeva V, Tarrier NT, Wells A (2001) Prevalence and predictors of acute stress disorder and PTSD following road traffic accidents: thought control strategies and social support. Behavior Therapy, 32: 65?83.
Irak M (2005) Üst-biliş mi? Yönetici işlev mi? Bilme hissinin nöropsikolojik testlerle ölçülen dikkat süreçlerinden yordanması. Türk Psikoloji Dergisi, 20: 97-116.
Janeck AS, Calamari JE, Riemann BC, Heffelfinger SK (2003) Too much thinking about thinking?: metacognitive differences in obsessive-compulsive disorder. Anxiety Disorders, 17: 181-195.
Kim J, Mueller CW (1978) Factor analysis: statistical methods and practical issues. Beverly Hills, California. Sage Publications.
Mather A, Cartwright-Hatton S (2004) Cognitive predictors of obsessive?compulsive symptoms in adolescence: a preliminary investigation. Journal of Clinical Child and Adolescent Psychology, 33: 743?749.
Morrison AP, Wells A (2003) A comparison of metacognitions in patients with hallucinations, delusions, panic disorder, and non-patient controls. Behav Res Ther, 41: 251?256.
Myers SG, Wells A (2004) Obsessive-compulsive symptoms: the contribution of metacognitions and responsibility. Anxiety Disorders, 19: 806?817.
Öner N (1994) Türkiye'deki kullanılan psikolojik testler. İstanbul. Boğaziçi Üniversitesi Yayınları.
Papageorgiou C, Wells A (2003) An empirical test of a clinical metacognitive model of rumination and depression. Cognitive Therapy and Research, 27: 261?273.
Peynircioğlu Z, Tekcan Aİ (2000) Feeling of knowing for translations of words. Journal of Memory and Language, 43: 135-148.
Scott LJ (1983) Confirmatory factor analysis: a preface to LISREL. Beverly Hills.: Sage Publications.
Stevens J (2002) Applied multivariate statistics for the social sciences. N.J.: Lawrence Erlbaum Ass.
Tekcan Aİ, Aktürk M (2001) are you sure you forgot? Feeling of knowing in directed forgetting. J Exp Psychol Learn Mem Cogn, 27: 1487-1490.
Toneatto T (1999) Metacognition and substance use. Addict Behav, 24: 167?174.
Weiss AP, Dodson CS, Goff DC, Schacter DL, Heckers S (2002) Intact suppression of increased false recognition in schizophrenia. ** J Psychiatry, 159: 1506-1513.
Wells A (2005) The metacognitive model of gad: assessment of meta-worry and relationship with dsm-ıv generalized anxiety disorder. Cognitive Therapy and Research, 29: 107?121.
Wells A, Cartwright-Hatton S (2004) A short form of the metacognitions questionnaire: properties of the MCQ 30. Behav Res Ther, 42: 385?396.
Wells A, Papageorgiou C (1998) Relationships between worry, obsessive?compulsive symptoms and meta-cognitive beliefs. Behav Res Ther, 36: 899?913.