Arama

Nene Hatun - Tek Mesaj #7

AyYıldızBayrağı - avatarı
AyYıldızBayrağı
Ziyaretçi
23 Temmuz 2009       Mesaj #7
AyYıldızBayrağı - avatarı
Ziyaretçi
Kahraman Türk Kadını ; Nene Hatun ...
B.



*Tarihimizden Altin Bir Yaprak: Nene Hatun*




Takvimler 7 Kasim 1877'yi gosteriyordu.

Nene Hatun uc yil once evlenmisti. Henuz yirmisindeydi ve uc aylik bebegi
vardi. On bes gun once, koyleri Rus askerleri tarafindan isgal edilince,
ailesiyle Erzurum'a gelmisti. Turk ordusu uzunca bir zamandir bircok cephede
carpisiyordu. Dogu cephesinde de savas butun hiziyla devam ediyordu. Aslinda
Gazi Ahmet Muhtar Pasa simdiye kadar dusmanin isini coktan bitirecekti; ama
hesapta olmayan bir dusman daha vardi. Yillarca bu topraklarda birlikte
yasadigimiz Ermenilerden bir kismi simdi ceteler hâlinde geziyor, baskinlar
yapiyor, mâsum insanlari -hem de coluk cocuk demeden- katlediyordu. Daha dun
sabah, yakinlardaki bir koyde ceteler tarafindan agaca civilenen bebegin
hikâyesini dinlemisti. Allah'im bu nasil bir vahsetti, bunu yapanlarin hic
mi vicdani yoktu! Nene Hatun, asirlarca birlik ve beraberlik icinde
yasadiklari bu insanlardan bazilarinin bugun nicin bu derece
canavarlastiklarini zaman zaman dusunuyor; fakat ikna edici bir cevap
bulamiyordu. Bu ceteler yuzunden eli silâh tutan herkes cepheye gidemiyor,
mâsumlar katledilmesin diye koylerde nobet tutuluyordu.

Kerpicten yapilma iki odali evlerinin kucuk odasinda safagin sokmesini
bekleyen Nene Hatun, bir yandan sobanin yani basindaki besiginde uyuyan
bebegini salliyor, diger yandan da mum isiginda sag elindeki Mushaf'i
okumaya devam ediyordu.

Bircok yakini cephedeydi. Uzun zamandir hic birinden haber alamamisti. Dun
kusluk vakti agabeyini getirmislerdi. Vucudunda bogaz bogaza carpismanin
sebep oldugu cok derin sungu yaralari vardi. Âdeta damarlarinda kan
kalmamisti. Ve bir-iki saat sonra Nene Hatun'un kollarinda ruhunu teslim
etti. Nene Hatun, kutlu bir yolda canini veren ve sehadet serbetini icerek
sonsuzluga ucan agabeyinin vucuduna sarilip agladi, agladi, agladi...
Sehitlerin ardindan aglanmaz diye engel olmaya calistilar; ama Nene Hatun
sadece agabeyi icin degil, vatan icin de agliyordu.

Cepheden gelen son haberlere gore dusman cok kalabalikti, ondan da onemlisi
iyi silâhlari vardi. Bunlari dusunurken, dilinden hic dusurmedigi duasini
bir kez daha tekrarladi: "Allah'im, dusmanlari Sen'in azamet ve kudretine
havale ediyor ve serlerinden Sana siginiyoruz."

Sabah ezaninin okunmasina az bir zaman vardi. Disaridan gelen bagrismalar ve
silâh sesleriyle irkildiler. Esinin disari cikmasiyla iceri girmesi bir oldu
ve kararli bir sekilde sunlari soyledi: "Ermeni ceteleri ve Rus askerleri
tabyalara saldirmislar, karsi koymaya gidiyoruz. Eger donemezsem ve dusman
buraya kadar gelirse sakin teslim olmayin, alacaklarsa cesetlerinizi
alsinlar. Allah'a emanet olun!" Ve sobanin yaninda duran baltayi kaptigi
gibi kapidan yildirim hiziyla tabyalara dogru kosmaya basladi.

Nene Hatun'un cesaretli ve sogukkanli bir yapisi vardi. Kocasinin kolay
kolay geri donmeyecegini biliyordu. Arkasindan "Allah yardimciniz olsun!"
diye dua etti.

Zaman hayli ilerlemisti. Silâh seslerinin ardi arkasi kesilmiyordu.
Abdestini tazeledi. Yuregi cephede, kulagi ezandaydi. Fakat minarelerden
ezandan hemen once farkli bir ses duyuldu. Aziziye Tabyalari'nin dusman
eline gectigi, askerlerin cogunun sehit oldugu ilân ediliyordu.

Cok dinleyemedi Nene Hatun. Cocugunu optu, kokladi; "Nâzim'im seni bana
Allah verdi, ben de seni yine O'na emanet ediyorum" dedi. Eline satirini ve
sehit agabeyinin tufegini aldigi gibi tabyalara dogru kosmaya basladi.

Tabyalarda mevzilenmis ceteler ve dusman askerleri, kendilerine dogru
akmakta olan iman ordusu karsisinda sanki butun Anadolu uzerlerine
geliyormus gibi hissettiler. Baslarindaki subayin "Ates serbest!" emriyle
namlular birbiri ardina patlamaya basladi. Ilk siralarda olanlar birer birer
yere yigiliyordu; ama gelenlerin ardi arkasi kesilecek gibi degildi. Dusman,
hic boyle bir direnis beklemiyordu. Yediden yetmise butun Erzurumlular,
tabyalarin demir kapilarini bir kâgit gibi cigneyerek dusmanin icerisine
dalmisti. Ceteler ve dusman askerleri sel sularinda eriyen kar gibi eridi.
Carpisma kisa surmustu. Nene Hatun, cetelerin olanca kinleriyle sokerek yere
attiklari sanli bayragi dustugu yerden aldi, alnina goturdu ve gozlerinden
yaslar bosanirken ait oldugu yere asti. Nene Hatun ve kahraman Anadolu
insaninin o sabah baslattiklari mucadele, dusman, vatan topraklarini terk
edinceye kadar devam etti. Iyi donanimli dusman askerlerinden tabyalar geri
alindi. Uc bin dusman askeri oldurulmustu. Buna karsilik bin kadar sehit
vardi. Varsin olsundu, vatan olmadiktan sonra yasamanin ne mânâsi vardi?!..

Nene Hatun da omzundan yaralanmisti. Ama o âdeta kendini unutmus, yarasi
daha agir olanlarin yardimina kosuyordu. Birkac dakika oncesine kadar
cephede mermi tasiyan, askerlere su dagitan ve siper kazan kahraman kadin,
simdi yerini askerlerin yaralarini saran bir hastabakiciya birakmisti.

O gun Aziziye Tabyalari'nda, Musluman-Turk tarihinde Nene Hatun'la
sembollesen altin bir sayfa daha acildi. Allah icin can siperâne mucadele
veren Safiyye ve Nesibe Hatunlarin, Ûmm-û Hiramlarin, cepheye cephane
tasirken donarak sehit olan Serife Analarin, cephane arabasinin
boyundurugunun bir tarafina elde kalan tek hayvanini, diger tarafina da
kendisini kosarak cepheye mermi tasiyan Ayse Analarin olusturdugu altin
halkaya bir kahraman kadin daha eklendi.

Nene Hatun'un vatan icin kahramanca verdigi mucadele bu kadarla da
bitmemisti. O gun evde uc aylikken biraktigi oglu Nâzim ve daha sonra dogan
uc oglundan ikisi, Birinci Dunya Harbi'nde canlarini vatana feda ettiler.

Ne mutlu sana Kahraman Ana. Kendin gazi, ogullarin sehit...
Aziziye Tabyasi'na diktigin bayrak, bugun dalgalanmaya devam ediyor.