Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2009       Mesaj #13
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Cennette Kadın

Gerek cennet ve gerekse cehennem, hem erkek ve hem de kadın kullar için açıktır, yaratılış bakımından bu iki cinsin cennet ve cehenneme girmeyi hak etmede fırsat eşitlikleri vardır. Fiilen hak ediş ise serbest irade ile gerçekleştirilen iyi veya kötü davranışlara bağlıdır.

Kitap ve sünnet kaynaklarında yapılan açıklamaları, uslübü ve islamı tam bilmeyenler yanlış anlamışlar, yanlış yorumlamışlar bunlardan, ilahi sıfatlar, mantık ve vicdan ile bağdaşmayan sonuçlar çıkarmışlardır. "Cennetin adeta erkek sultanların sarayı olması, kadınların orada da ikinci sınıf kullar durumunda oldukları, cehennemi dolduranların çoğunun kadınlar olması..." bu cümledendir. Bu yanlış anlayışları düzeltmek gerekirse;

Ayetlerde ve sayılan çok az sayıda mütevatir hadislerde, cennete veya cehenneme girme ve ebedi mutluluğa erme bakımından kadının aleyhinde olan bir bilgi mevcut değildir. Bu kaynaklarda, "nimette-külfette, cezada mükafatta eşitlik" bulunduğu bildirilmektedir.

Cennet yalnızca erkeklerin sarayları değildir; orada kadın da, erkek de saraylarının sultanlarıdır.

Cennette kadına da erkeğe de dilediği, arzu ettiği, canının çektiği, elde edince mutlu olacağı her şey verilecektir.

Cennet sonsuz bir mutluluk yeridir; ancak insanoğlu bu mutluluğu daha önce ne tanımış, ne tatmıştır. Bu sebeple insanların, dünyadaki zevkleri, alışkanlıkları, kadın-erkek ilişkisindeki cinselliği olduğu gibi ahirete taşımaları, nasları buna göre yorumlamaları gerçeğe uygun değildir.

Mütevatir olmayan hadislerde "cennette erkeklere ikişer adet dünya hatunu verileceği" bildirilmiştir. Bundan kadınların aleyhine ve erkeklerin lehine bir sonuç çıkarmak mümkün değildir; çünkü bu da erkeklerin dünyada tattıkları ve arzuladıkları şeylerin kelimeleri kullanılarak- imrendirmek üzere- söylenmiş bir sözdür. Ayrıca kadın tek olmayı istiyorsa veya başka erke istiyorsa ona da bunlar verilecektir. Burada önmelki olan dünyadaki isteklerimiz ve yapımız ile cennetteki isteklerimiz, isteme kabiliyetimiz ve yapımızı birbirine karıştırmamaktır. Problem varsa işte bu karıştırma sebebiyle vardır.

Vakı'a suresinde huriler kastedilerek "..onları bambaşka bir yapıda yeniden yarattım..." (56/22,37) buyurulmuştur. Müfessirler bu hurilerin dünyada yaşlanmış ve buruşmuş olarak vefat eden kadınlar oldukların ifade etmişlerdir. Buna göre huriler de melek değil, insandır, dünyada yaşamış kadınlardır ve cennette sayılan erkeklerden daha fazladır.

Erkek ve kadın olarak Allah Tealanı has ve arif kulları cenne, köşk, kadın, yiyecek, içecek, bağ ve bahçe için istamezler, cenneti aşık oldukları Cemal-i İlahi için, özledikleri Habibiullah (s.a.) için isterler.


Cennet Ağaçları

Ağaçlık mekanlar insanların, içinde bulunmaktan ruhen zevk aldıkları yerlerdendir İnsanlar her ne kadar binaların yoğunlukta olduğu şehir merkezlerinde yaşasalar da, genellikle ağaçlık, yeşillik mekanlarda bulunmak isterler Ağaçlık bir yere ait bir görüntü izlemek ya da böyle bir fotoğrafa hatta tabloya bakmak dahi insanlar için bir zevktir Dünyada pek çok faydasıyla yaratılmış olan ağaçlar, Rabbimiz'in insanlara sunduğu nimetlerdendir Görkemli görünümleri, benzersiz türleri, çeşitli renkleri, serinletici gölgelikleri ile ağaçlar, insanlara zevk verecek şekilde yaratılmışlardır Allah'ın "Boyları birbiriyle yarışan ve içiçe girmiş ağaçlı bahçeler" (Abese Suresi, 30) ayetiyle bildirdiği ağaçlar, ahirette cennete has üstün özellikleriyle yaratılmıştır Solmadan, kurumadan, yaprakları dökülmeden, ihtişamlı görünümleri ile, ağaçlar da cennetteki kusursuzluk içinde yaratılmışlardır Aşağıdaki hadislerde ise ağaçların özellikle gölgesinden bir cennet nimeti olarak sıkça bahsedilir:
Cennette öyle bir ağaç var ki bir süvari gölgesinde yetmiş yahut da yüz sene gider (de bitiremez) O huld -ebedilik- ağacıdır Cennette bir ağaç var ki, bir kimse dört yaşına girmiş bir dişi deve yavrusuna yahut da beş yaşına girmiş olan bir dişi deveye binmiş olsa da sonra ağacın dip tarafındaki gövdesini dönmeye başlasa hareket ettiği yere ulaşmadan deve ihtiyarlayarak düşer Onun taze dalları cennet surlarının ötesindekilere ulaşmaktadır Cennetteki her ırmak muhakkak o ağacın dibinden çıkmaktadır [Tezkireti'l Kurtubi, s 311/513]



Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır
(Yasin Suresi, 56)
Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüzyıl gölgesinde yürüse onu katedemez İsterseniz şu ayeti okuyun: "Daimi gölgededirler, çağlayıp duran su başlarındadırlar" [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 427/9]



Kuran'da "gölge içinde olmak"tan bir cennet nimeti olarak şöyle bahsedilir:
İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız Ve onları, 'ne sıcak-ne soğuk, tam kararında gölgeliğe' sokacağız (Nisa Suresi, 57)
Takva sahiplerine vaat edilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir (Rad Suresi, 35)
Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır (Yasin Suresi, 56)
Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır; (Mürselat Suresi, 41)
Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler (İnsan Suresi, 13)
Muharref İncil'de de cennetten bahsedilirken, Kuran'daki tariflerle mutabık " Ne güneş ne de kavurucu bir sıcaklık onları çarpacak" ifadesi yer almaktadır (Yuhanna'ya Gelen Esinleme, 7 bölüm, 16)
Cennetteki doğal güzelliklerin tarif edildiği pek çok hadiste Tuba ağacından ve onun özelliklerinden bahsedilir Bu ağaç hakkında Peygamberimiz (sav)'in tarifleri şöyledir:
Tuba cennette bir ağaçtır Büyüklüğü yüz yıllık yer tutar Ve cennet elbiseleri de onun tomurcuklarından yapılır [Ramuz el-Ehadis-2, s 313/7]
Tuba ağacı benzersiz özelliklere ve görülmemiş bir genişliğe sahiptir Bunun yanı sıra dünyadaki sebeplerin geçerli olmadığı cennet ortamında cennet elbiselerinin de bu ağaçtan yapıldığı ifade edilmektedir Başka hadislerde de Peygamberimiz (sav)'in cennetteki ağaçlarla ilgili tarifleri ise şöyledir:
ennet ağaçlarının dip gövdesi inci ve altın, yukarısı da meyvedir [Tezkireti'l Kurtubi, s 315/523]
Cennette hiçbir ağaç yoktur ki gövdesi, altından olmasın [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 427/10]
Cennette Allah'ın benzersiz, sonsuz yaratmasına şahit olacağımız için herşey mümkün olabilir Örneğin cennet ağaçlarının meyveleri yakut, elmas, safir gibi değerli taşlar şeklinde görünüp, ele alındığında yenecek hale geliyor olabilir
Cennetteki ağaçların mahiyetini soran bir sahabeye Peygamberimiz (sav)'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
Bu ağaçların dalları kurumaz, yaprakları dökülmez, suyu kaybolmaz, meyvesi tükenmez [İlahi Dinlerde Cennet İnancı, s 54]

Alıntı