Arama

İsveç ve İsveç Tarihi - Tek Mesaj #3

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
13 Ağustos 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
İsveç
MsXLabs.org & Temel Britannica

isvec

İsveç,
İskandinav Yarımadası'nın doğu ya­rısı üzerinde bulunan bir ülkedir. Batısında yükselen ve kuzeye doğru uzanan bir dağ zincirinin ardında Norveç yer alır. Kuzeydoğusunda Finlandiya, doğusunda Botni Körfe­zi, güneydoğusunda Baltık Denizi ve güney­batısında Kuzey Denizi vardır. Doğuda Fin­landiya ve SSCB'ye, güneyde Polonya'ya güneybatıda ise Danimarka'ya denizler aracı­lığıyla komşudur. Topraklarının yüzde 15'i Kuzey Kutup Dairesi içinde kalan İsveç çok soğuk bir ülkedir. Atlas Okyanusu ve Kuzey Denizi üzerinden gelen ılıman batı rüzgârları­nın etkisiyle güneyde yazlar sıcak geçer. İsveç'in kuzeyinde sekiz ay boyunca yerden kar kalkmaz. Kışın, Baltık Denizi'nin kuzey uzantısı olan Botni Körfezi ve Baltık Denizi'nin bir bölümü donar. Alacakaranlığın uzun sürdüğü ülkenin en kuzey bölgelerinde yaz ortasında güneş hiç batmaz. Burası "beyaz geceler" ülkesidir.
Krallık Arması
545pxcoatofarmsofsweden
İsveç'e ilişkin bilgiler
Resmi adı: İsveç Krallığı
Yönetim biçimi: Tek meclisli meşruti monarşi, Anayasal krallık
Yüzölçümü: 449.964 km²
Başkent: Stockholm
Doğal yapı: Ülkenin yarısından fazlası ormanlık alan­dır ve 90 binin üstünde irili ufaklı göl vardır.
Başlıca ürünler: Şekerpancarı, patates, yulaf, buğ­day, arpa, çavdar, süt ürünleri; kereste, demir cevheri, bakır, kurşun, çinko, arsenik, altın, gümüş.
Dışarıya satılan başlıca ürünler: Makine, oto­mobil, kamyon, kereste, kâğıt, demir cevheri, demir, çelik, gemi, sanayi ürünleri.
Önemli kentler: Stockholm, Göteborg, Malmö, Norrköping.
Eğitim: 7-16 yaşları arasındaki çocuklar için zorun­ludur.

Ülke Bayrağı

800pxflagofswedensvg

Girintili çıkıntılı, kayalık, uzun ve sığ bir kıyı şeridine yakın çok sayıda adacık vardır. Halkın çoğunun bu adalarda yazlık evi vardır ve ulaşım teknelerle sağlanır. Büyük adalar­dan Öland, İsveç'in doğu kıyısına paralel uzanır. Baltık Denizi'nde yer alan Gotland ise çok güzel bir adadır. Gotland'ın başlıca kenti
Visby, Hansa Birliği döneminde büyük bir ticaret merkeziydi.
İskandinav Yarımadası alabora olmuş, yani devrilerek ters dönmüş bir gemiye benzer. Gemi omurgası gibi bir dağ dizisi İsveç ile Norveç'i birbirinden ayırır. Bu dağların en yüksek dorukları 2.000 metreyi aşar. Dağlar, güneydoğuya ve güneye doğru alçalır. Sayıları 90 bini aşan göllerin en büyükleri olan Vâtter, Mâlar ve Vâner'dir. Vâner'in çevresi, güneyi dışında çam ve ladin ormanlarıyla kaplıdır. Güneyinde ise tarım yapılır. Dağlardan inen çok sayıda ırmak, irili ufaklı göllerden geçe­rek denize dökülür; bunlardan güneybatıda Göta Irmağı Vâner Gölü'nü akaçlar.
Kuzeyde bitki örtüsü olarak cüce kayınlara, seyrek çalılıklara ve tundralara rastlanır Yüksek dağlık yörelerde Alp tipi bitki örtüsü görülür. İsveç, iğneyapraklı ağaçlar bakımın­dan çok zengindir. Ülke topraklarının yüzde 57'sini kaplayan iğneyapraklı ormanlardan başka geniş kayın, meşe, dişbudak, karaağaç ormanları da vardır. İsveç'te rengeyiği, sığın, karaca, tilki ve gelincik gibi yabanıl hayvanlar yaşar. Öte yandan soyu tükenmekte olan ayı, kurt ve vaşak koruma altına alınmıştır.

İsveç Toplumu
İsveç, ekonomik büyüme ve gelişme sonucu gelir düzeyi en yüksek ülkelerden biridir. I. ve II. Dünya savaşlarında tarafsız kalmayı başaran İsveç, toplumsal ilerlemede de büyük başarı gösterdi. Örneğin 1919'da pek çok Avrupa ülkesinden önce kadınlara oy hakkı tanındı.
II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin saldırısından kaçan Danimarkalı ve Norveçli göç­menlere İsveç kapısını açtı. 1940'ların sonuna doğru çıkartılan yasalarla emeklilik, çocuk yardımı, eğitim ve işsizlik sosyal yardım kap­samına alındı. İsveç halkı eğitim, çevre sorun­ları, yaşlıların bakımı gibi konularda, resmi yetkililerden izin almaya gerek olmaksızın, bağımsız çalışma grupları oluşturarak, sorunu çözme yoluna gider. Bu gibi konularda sosyal hizmet görevlilerinin çalışmalarından da ya­rarlanılır.
Ülkede nüfusun yüzde 91'i İsveçlidir. Geri kalanını Finliler ve çeşitli göçmen azınlıklar oluşturur. İsveçlilerin büyük çoğunluğu Luteran (Protestan) İsveç Kilisesi'nin üyesidir. Eğitime büyük önem verilen İsveç'te beden­sel ve zihinsel özürlüler için özel okullar vardır. Ayrıca yetişkin eğitimine de önem ve­rilir. 18 yaşından büyükler için, halk yüksek­okulları vardır. İsveç'in kuzeyinde ve Nor­veç'te yaşayan Laponlar hem İsveççe, hem de Laponca eğitim görürler.
Atletizm yaygın bir spordur. İsveçlilerin modern jimnastiğe katkıları büyüktür. Kış sporları, tenis ve yaz aylarında yelken sporu çok yaygındır.
İsveçlilerin başta ringa olmak üzere çeşitli balıkların, peynirlerin, salataların sıcak ve soğuk yemeklerin sunulduğu "ekmek ve tereyağı sofrası" diye bilinen ünlü "smörgasbora"ları zengin bir büfe görünümündedir.

Kentler, Tarım ve Sanayi
İsveç'te büyük kent sayısı azdır. Bunların en büyüğü başkent Stockholm'dür. 1621'de Gustaf Adolfun kurduğu Göteborg ikinci büyük kenttir. Burada deniz ticareti ve gemi yapımının gelişmesiyle kent büyük bir ticaret limanı durumuna geldi. Üçüncü büyük kent olan Malmö, hem İs­veç'in güneyindeki en önemli kent, hem de Danimarka ve Avrupa ile yapılan ticarette bir bağlantı noktasıdır.
İsveç'te devletçe desteklenen tarımda ileri bir teknoloji kullanılır. Başlıca tarım alanları güneydedir. Tarım ürünleri gereksiniminin yaklaşık yüzde 80'i ülke içinden sağlanır. Başlıca ürünler şekerpancarı, patates ve tahıl­dır. Süt ürünleri önemlidir. İsveç hükümeti küçük çiftçileri tarım makinelerini ortaklaşa kullanmaya özendirmektedir. Bu çiftçilerin çoğu ürünlerini kooperatifler aracılığıyla satar.
İsveç'te ormanlardan elde edilen kereste­den yalnızca odun olarak değil, aynı zamanda kâğıt, karton, yapay ipek, alkol, boya ve başka maddelerin yapımında da yararlanılır. Dünyanın en zengin demir cevheri yatakları İsveç'tedir. İç bölgelerdeki madenlerden ve kuzeydeki Kiruna ve Gâllivare bölgelerinden demir cevheri çıkarılır. Demir cevherinin eritilmesi için gereken miktarda kömür çık­madığından demirin büyük bölümü dış ülke­lere satılır. Ayrıca gümüş, bakır, kurşun, çinko ve sülfürik asit üretiminde kullanılan pirit de çıkarılır. 13. yüzyıldan beri Falun'da bakır çıkarılmakta­dır. Bütün ülkenin köy ve çiftlik duvarlarını renklendiren koyu kırmızı boyanın yapımında kullanılan bu yataklardaki bakır cevheri tü­kenmektedir. Çok sayıda gölleri ve ırmakları olan İsveç'te, elektrik hidroleketrik santrallerden sağlanır. Fabrikalarda yüksek nitelikte çelik, bilyeli rulman, elektrikli makineler, silah, taşıt ve dünya pazarında büyük ölçüde alıcı bulan çeşitli sanayi ürünleri üretilir.
Gemi yapımında dünyanın önde gelen ül­kelerinden biri olan İsveç, büyük bir ticaret filosuna sahiptir. Çok iyi düzenlenmiş olan demiryolu sistemindeki trenlerin çoğu elek­triklidir. İsveç'te otomobil sayısı nüfusa oran­la başka Avrupa ülkelerindekinden daha yük­sektir. Kentler arasında otobüs seferleri var­dır. İsveç, Danimarka ve Norveç'in ortak havayolu şirketi, Avrupa ile ABD arasında Kuzey Kutbu üzerinden yapılan seferlerin öncüsü olmuştur.

Tarih
İÖ 12000 yıllarında avcı kabileler karayolu ile Avrupa'dan İsveç'e göç ettiler. Bunları topla­yıcılıkla geçinenler, çiftçiler ve sığır çobanları izledi. İÖ 1500 yıllarında Avrupa'yla ticaret başladı. Daha sonra Roma İmparatorluğu ile ticaret bağları kuruldu. Çeşitli Viking kabile­lerinin egemen olduğu bu bölgede onların nasıl tek bir ülkede toplandığına ilişkin bir bilgi yoktur. Beovvulf adlı eski Anglosakson destanı, İsveç'in tarihine ilişkin en eski kay­naktır.
1397'de Pomeranyalı Erik, Kalmar Birliği'ni kurarak İsveç, Danimarka ve Norveç kralı oldu. Kalmar Birliği Baltık Denizi'ni çevreleyen büyük bir imparatorluk durumuna geldi. 1520'lerde çeşitli ülkelerin Baltık Deni­zi'ne egemen olmak için giriştikleri savaşlar yüzünden Kalmar Birliği dağıldı. Daha sonra Kral Gustaf Adolf, İsveç egemenliğini Baltık bölgesinde sağladı ve ordusuyla Almanya'ya geçerek Otuz Yıl Savaşları'na (1618-48) ka­tıldı.
Önemli İsveç krallarından biri de XII. Karl'dır. Ülkesinin kaynaklarını savaş uğruna tüketen ve sonuçta Rus Çarı I. Petro'ya karşıaçtığı savaşta yenik düşen Kari, 1718'de Norveç'e karşı giriştiği bir sefer sırasında öldürüldü ve böylece İsveç topraklarının bü­yük bir bölümünü kaybetti. 1809'da da 600 yıldır İsveç'in bir parçası olan Finlandiya Napolyon Savaşları'nda Rusya'nın egemenliği altına girdi.
Bir yıl sonra ülkenin yönetimi veliaht ola­rak seçilen, Napolyon'un generallerinden Mareşal Jean Bernadotte'ya geçti. Bernadotte barışı amaçlamakla birlikte, öncelikle Na­polyon'un ülke üzerindeki etkisine son ver­mek ve uzun süreden beri Danimarka yöneti­mindeki Norveç'i geri almak istedi. İsveç, Napolyon'a karşı İngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya ittifakına katıldı. Bernadotte Da­nimarka'yı yenerek Norveç'i İsveç Krallığı'na kattı. 1905'te Norveç'in bağımsızlığını kazan­masına kadar bu birlik sürdü.
I. ve II. Dünya savaşlarında tarafsızlığını ilan eden İsveç, Milletler Cemiyeti çalışmala­rında barışın korunmasında önemli bir rol oynadı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Birleş­miş Milletler'e katıldı. 1948'de Danimarka ve Norveç'le bir savunma ittifakı oluşturmaya çalıştı. Ne var ki, bu ülkelerin daha büyük bir savunma örgütü olan NATO'ya (Kuzey At­lantik Antlaşması Örgütü) katılmaları üzeri­ne, NATO dışında kalarak askeri ittifaklar dışı bir politika sürdürdü.
İsveç, seçimle işbaşına gelen üyelerden oluşan bir parlamentoyla yönetilir. Bir krallık olmasından dolayı yüzyıllar boyunca ülkede siyasal güç soyluların elinde kalmıştı. 20. yüzyılda parlamentoya dayalı bir hükümet kuruldu. Bugün tümüyle simgesel konumda olan kral, yalnızca devletin başkanıdır ve hükümette hiçbir yetkisi yoktur. Parlamento­nun (Riksdâg)500 yıldan uzun bir geçmişi vardır. 1866'ya kadar parlamentoda soylula­rın, rahiplerin, kentlilerin ve çiftçilerin ayrı meclisleri vardı. 1866'dan sonra iki, 1971'den sonra ise yalnızca bir meclis kaldı. 1976'ya kadar 44 yıl boyunca iktidarda kalan Sosyal Demokrat Parti, İsveç'te birçok sosyal refah yasası çıkardı. Altı yıllık bir aradan sonra 1982'de Başbakan Olof Palme'nin önderliğin­de, Sosyal Demokratlar yeniden iktidara gel­di. İsveç halkınca çok sevilen Olof Palme 1986'da vurularak öldürüldü. Barıştan yana, demokrat bir insan olduğu için ölümü dünya­da büyük üzüntü yarattı.
İsveç'in oldukça güçlü bir kara, deniz ve hava gücü vardır. Nükleer enerjiye dayanan bütün programlar, halkın bu konudaki güven­lik kaygısı nedeniyle durdurulmuştur.
1988'de İsveç'te gündemdeki en önemli konu çevre kirliliği oldu. Deniz kirliliği tonlarca ba­lığın ve çok sayıda fokun ölümüne yol açtı. Gittikçe ağırlaşan çevre sorunu genel seçimle­re de yansıdı ve Yeşiller parlamentoda 20 san­dalye kazandılar. Başbakan Olof Palme' nin katili olarak tutuklanan ve yargılanan Christer Pettersson'un delil yetersizliğinden 1989'da serbest bırakılması İsveç adalet siste­mi konusunda yoğun tartışmalara neden oldu. Hükümetin kamu harcamalarında kısıntılar öngören ekonomik programı özellikle öğren­cilerin yoğun tepkisiyle karşılaştı. Dolaylı ver­gilerin artırılması da, hayat pahalılığını artırdığı için hoşnutsuzluğa yol açtı. Hükümetin 1990'da grev yasağı ve ücretlerin dondurul­ması gibi önlemler almaya kalkışması sonucuIngvar Carlsson başkanlığındaki Sosyal De­mokrat Parti hükümeti desteğini yitirdi. Hü­kümetin önlem paketi parlamentoda redde­dildi. Siyasal bunalım maliye bakanının istifa­sı ve daha yumuşak bir önlem paketinin hazır­lanmasıyla sonuçlandı.
Temmuz 1991'de İsveç tam üyelik için Av­rupa Topluluklarına başvurdu. Bu, İsveç'in geleneksel tarafsızlık politikasının da sona er­mesi anlamına geliyordu. Eylülde yapılan se­çimlerde Sosyal Demokratlar ağır bir yenilgi­ye uğradı. Sosyal Demokrat Parti oyların yüz­de 38,2'sini alarak ülkenin en büyük partisi konumunu koruduysa da, gerekli çoğunluğu sağlayamadı. Seçimlerde iki yeni sağcı parti parlamentoya girdi. Ilımlı Koalisyon Partisi önderi Cari Bildt'in başkanlığında, Sosyal Demokrat Parti dışındaki dört partiden olu­şan bir azınlık hükümeti kuruldu. Parlamento İsveç ile Danimarka arasında bir kara ve de­miryolu köprüsü kurulmasını onayladı. Ayrı­ca 2010 yılına değin nükleer enerji üretimine son verilmesi kararlaştırıldı.
İsveç 1992'de son 50 yılın en ciddi ekono­mik bunalımını yaşadı. Ama merkez-sağ koa­lisyon ile Sosyal Demokratlar arasında, geç­mişte görülmedik bir uzlaşma sağlandı. Kamu harcamalarını kısan ve yeni vergiler getiren yasalar çıkarıldı. Bu önlemler halk tarafından da desteklendi. Bununla birlikte, yıl sonuna gelindiğinde ekonomik bunalım hâlâ sürmekteydi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!