Arama


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
1 Temmuz 2006       Mesaj #1068
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Gerçekleri Gören Kul Gerek Bana



Penceresiz kalmak ne demek, bunu hiç yaşadınız mı? Çocukluğunuz sizden habersiz çalındı mı hiç? 2 yaşındaki bir çocuk gibi ağlayıp hani benim gençliğim nerde dediniz mi? Öylesine yaman çelişkilere düşüp kurtlar sofrasında hissettiniz mi kendinizi? Eğer bunlardan birini bile yaşamadıysanız beni anlamanız mümkün değil zaten.Ben; bütün yaşanmamışlıklarıma, özlemlerime, hüznüme rağmen hiç bir zaman mücadelemi bırakmadım yıllarca. Yani yaşamı göze almışım ki ölümden korkmuyorum belki de…
Öylesine kararlı, öylesine güçlü ve öylesine onurlu çıktım ki bu yola yalın kılıç. yılmak istemiyorum. yıldırmasın kendini bilmez insanlar beni diyorum…Ama bazen öyle çaresiz hissediyormuş ki insan kendini korkuyu öğrendim…Bu, ne olduğunu bilmediğin bir korku yaşadınız mı bu hissi hiç?…
Geçen yıllara ait bütün beklentilerimi kendimden çıkarıp sunmaktı benimki. Aileme, eşime, çocuklarıma, öğrencilerime, arkadaşlarıma ve topluma… Yemin ederim sırf bunun mücadelesiydi benimkisi. Doğru bildiğimdi ve öyle olması gerekendi. Onurdu, namustu, erdemdi…
11 yaşımdaydım öğretmen olmaya karar verdiğimde... Hatta yemin ettiğimde…
Şimdi bir öğretmenim. ama pek çoğu gibi hiçbir zaman basite almadım bu mesleği ve bugüne gelinceye kadar az bedel ödemedim: Zamana, insanlara, acımasızlığa nefrete ve kıskançlıklara…
Kolay değildi ve gerçekten de hiç kolay olmadı benim bugün bu yerlerde oluşum. Yokluğunda, çaresizliğinde, acının da, terkedilmişliğinde en alasını yaşadım bu 30 yıl içerisinde. Ama hiçbir zaman yılmadım ve kolay kolay yılmamda…Bilir misiniz her öğretim yılı benim için yeni bir umut ve yeni başlangıçtır her yeni günle doğan hayata. Öyle güzel bir duygu ki renk renk yüreklerle dolu bir sınıfa girmek ve onların sayesinde tüm sorunları unutarak her bir 40 dakika yaşamak ve de ektiğini biçtiğini görmek. Yaşamın gizi burada gizli bence. Sadece o gizi yakalayıp çıkarmak ortaya tüm sorun. O yoksul, çaresiz ve birçok şeyden habersiz gözlerden içeriye, yürekten ve dikkatlice baktığım zaman görüyorum onların yüreklerini de. Aslında açlar hem sevgiye hem bilgiye. Sadece yakalayabilmek o ince çizgiyi. Bunu başardığım zaman değmeyin keyfime, yakalayamadığımda ise isyanıma ve mutsuzluğuma….ve arayışıma.
Çünkü benim hedefim ve amacım, örnek olmak, hem içimle hem de dışımla. dış görünüşümle temizliği, güzelliği estetiği öğretirken, iç görünüşümle, erdemi, ahlakı, sevgiyi, saygıyı ve bilgiyi öğretmek. Sürekli yeniliklerin peşinde koşup, yakalamak ve sunmaktı. 11 yıl boyunca da bunu başarıyla yaptığıma inanıyorum.
şartlar ve olaylar,
kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
• ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz
• gerçekleri gören kul gerek bana…
Şimdi ise kör pencereler arasında öylece kalakaldım.
Boğuluyorum anne!, boğuluyorum dostum! boğuluyorum ey yarim! kendimi paralamaksa bu uzun arayış paralandım galiba… Kimim ben hatırlat bana, kendimle tanıştır beni. Nasıl yalvarayım sana misal ver konuştur beni. Geçen günlerim ziyan olmadan, içime bir güzellik ver küskünüm barıştır beni..Boğuluyorum artık, gönül otağım bile tarumar şimdi. Bu her şeyin küçük göründüğü ortam üstüme üstüme geliyor. İğrenç salyalarıyla beni tiksindiriyor. gönlümün kanadı kırıldığında saramayacağımı biliyorum.
Akşam neden bu kadar erken indi ki benim yüreğime?Şu an ki isyanım kendime mi? Yoksa karanlığı yüreğime indirenlere mi? Neden yalnızım? Ve neden çareyi hep kendi başıma arıyorum? Bu güvensizlik kime? Niye? Ama çaresiz olmadığımı hep biliyorum her labirentten kendim, bir başıma çıkmayı öğrendim. Bundan mı ki güvensizlik ve dik başlılık ve de haykırış her şeye…
Ama şuan haykırmak isterken ağlamam niye? Neden böyle oldum.Yalnızım diye dertleniyorum. aslında biliyorum ki ben yıllar önce zaten yalnız bir başına bırakılmıştım. Onca yılı aşıp ta bugün bu duyguyu hissetmek ve de yaşamak niye?
İsyanlardayım bugün. Benim yaşama sevincimi körelten, amaçlarımı engellemeye çalışan, yüreğime aldığım, ama kalp kapakçıklarımı yırtıp parçalayan dostlara, yada dost bildiklerime. Kazanalım gençliği hadi yürüyün! diyen amirlerime..
Ne bana öğretilen doğrular yanlış, ne de yanlış bildiklerim doğru.. Allah’ım fazla dindar (hatta dinsiz) gibi bilinsem de sen bilirsin seni ne kadar sevdiğimi ve sığındığımı. oruç tutmak dedikleri aç kalmak. Ben zaten yaklaşık 7 yılımı aç geçirmedim mi? Aç insanın kafası ve bedeni çalışmaz ve kendine, topluma yararı olmaz ki sana olsun. Aç insanları doyurmaktır marifet bunu yapıyorum diye mi bana bu yaptıkların?Biliyorum ki 11 yaşımdan beri yanımdasın, ama şimdi kocaman oldum, fakat daha güçsüz ve umarsızım, yardımına ihtiyacım var. Bu kaosu yaşamaktan usandım.
İstediklerim, beklentilerim, hedeflerim ne? Benim yapmak zorunda kaldıklarım ne? Seçtiklerim ise hep acı, ihanet…Açtığım kapılardan girenler bunlar oldu. Ama ben yine de kilitlemek istemiyorum kapılarımı. Bütün anahtarları attım ben yıllar önce bilinmez uçurumlardan…
Gördüklerim çıldırmama yeter aslında, ama göreceklerim beni daha çok korkutuyor. Uçurumlar arasında gidiyorum bulabilirseniz bulun beni. Benim vardiyalarım hep hüzne çalışıyor.
Ey dost! Yoruldum artık her yol ayırımın da kendime rastlamaktan. Nefret ediyorum maskeli balolardan. Ama ne kadar da çok düzenlenir oldu bu maskeli balolar.Neden olduğu gibi görünmez insanlar yada göründüğü gibi olmaz ki.. Neden herkesin yüzünde birer maske? Ortama göre takıp çıkarıyorlar. Bu maskelerle sadece kendilerini aldatıyor insanlar. Biraz da inanmak isteyenleri bence.
Bu bunalım mı dönemim de biliyorum ki yitirmedim ben, inandığım ve inanmak istediğim doğrularımı. Savaşım sürecek yanlışlara ve yanlış yapanlara daha kuvvetlice….Çünkü ben öyle bir felsefeyle yetiştim ki: Eline, Diline ve Beline sahip ol! Kolay değildir bu felsefenin gerçek inancıyla yükünü taşımak, sırf bu felsefeye sahip çıkıp yürekli oldumsa, sırf özüm ve sözüm birse ve bugün bu inanışın ve davranışın suçtur deniyorsa beni sorgulayacağınıza beni yetiştirenleri sorgulayın o zaman…Ve de kolaysa aynen benim gibi yetiştirdiğim çocuklarımı sorgulayın da göreyim…Öz çocuğum Melis ile Arda diye basite almayın 11 yıl boyunca yüzlerce genç yetiştirdim. Kolaysa sorgulayın. Beni harcayabilirsiniz, tüketebilirsiniz ama benle işiniz bitmez ki…Sizler bir kişinin namus ve onur savaşıyla iki ay harcıyorsanız yüzlercesi için ömrünüz yetmez zaten. Sizin bu prosedürünüz benim çocuklarıma vereceğim mutluluğu çaldı, öğrencilerime vereceğim sevecenliği, eşime ayıracağım zamanı, dostlarıma suna!
cağım gülüşleri çaldı. Bir insanın hakkını aramasının bedelini öylesine basite alıp uzun zamana yaydınız ki asıl olan bendeki yaşama sevincimi çaldı. Baharımı yaşayacağım derken kışı yaşattınız bana…Akşamları bir odaya kapatıp yavrularımdan kopardınız. Göz yaşlarımla bir başıma bıraktınız. Yeşil reçete ilaçlara mahkum ettiniz. Lanet olsun bu düzene ve düzeni düzgün görenlere.Öğretmenler odasında gördüğüm tacizde duvarların konuşmasını bekliyorsunuz. Ben ne baykuşların öttüğü dalı, nede namertlerin sunduğu balı istiyorum. Mert olsun insan zehir sunsun eğer içmez isem ben namerdim o zaman…
Bu güne gelene kadar çok bedel ödedim ben. Yaşadığım günü bırak saatin bedelini bile..Yokluğun, acının, ihanetin, sevgisizliğin, ilgisizliğin, tacizin, acımasızlığın, kıskançlığın ve aile tarafından reddedilmişliğin en alasını yaşadım. Yaşadıklarımı unutmadan yeni bir hayat yeni bir düzen kurdum tertemiz ve dürüstçe… Ve bugün den sonra amir değil Allah inse gökten bozduramaz bunu bana. 11 yaşındaki o küçücük yürek büyüdü ki şimdi korkulur zaten ondan.. Anam derdi di: arlı arından korkmuş arsız ise benden korkuyor diye zülum’a kalkmış.