"Diyorlar ki Manas'ın sineğe benzer canı çıktı, Gerçek evine gitti. Diyorlar ki ak saray yapıp içine koydular. Gök saray yapıp içine koydular. Diyorlar ki dokuz gün yattı beklettiler. Doksan kısrak kestiler. Diyorlar ki altı gün yine beklettiler. Altmış kısrak kestiler. Diyorlar ki altın işlemeli giyimlerini Dokuz parçaya ayırıp halka üleştiler. Çam ağacından kalın tabut yaptırıp, Diyorlar ki, iç yüzünü gümüşle kapladılar. Dış yüzünü altınla kapladılar. Manas'ı böyle bir tabuta koydular. Diyorlar ki altından kan sızmasın diye Üstünden güneşin sıcağı geçmesin diye Tabutu saray içine yerleştirdiler."
"Çok yaşlandım. İki şad, küçük kardeşlerim, yeğenlerim, oğullarım, beylerim ve ulusumun gözleri, kaşları berbat olacak diye kaygılandım."
"...bunca kavim saçlarını ve kulaklarını biçtiler."
"Beyrek'in babası kaba sarığını kaldırıp yere vurdu. Çekti, yakasını yırttı. Oğul, oğul diyerek ağladı, inledi. Ak perçemli anası ağladı, gözünün yaşını döktü, acı tırnaklarıyla ak yüzünü parçaladı, al yanağını çekti, yırttı; sim siyah saçını yoldu. Kızı, gelini kas kas gülmez oldu. Kızıl kına ak ellerine yakmaz oldu. Yedi kız kardeşi ak çıkardılar, kara elbiseler giydiler... Beyrek'in nişanlısı kara giydi, ak çıkardı. Bunu işitip Kayan Selçük oğlu Deli Dundar ak çıkardı, kara giydi, yar ve yoldaşları akı çıkarıp kara giydiler. Kalabalık Oğuz Beyleri Beyrek için büyük yas tuttular."