Gidersem Eğer
umutsuz olmak yenilgiyi baştan kabul etmektir. tükenip bitmektir. ne olursa olsun, sakın yavrularım sakın ha hiçbir zaman yitirmeyin umudunuzu. hangi şartlarda olursanız olun, ne onurunuzdan, ne kişiliğinizden ne de namusunuzdan ödün vermeyin kimseye. unutmayın ki hepimiz bir gün mutlaka öleceğiz. ama geride bıraktıklarımızla yaşamamıza devam edeceğiz aslında. geride bıraktıklarımız, çocuklarımız olacak, dostlarımız, ailemiz milletimiz olacak. onların başı dik anlı ak yollarına devam etmesi gidenlerin bıraktığı izlere, bağlıdır. giden ler bazen hüzün bırakır ardında, yokuş bırakır sakın yapmayın bunu. insan hüznünüde, yokuşunuda kendi aşmalıki geriden gelen daha fazla yol alsın.. bırakacağınız izler, kesinlikle, çamurlu, çakıllı, karanlık olmasın emi.
ey çocuk!
büyürsün birgün, görürsün ve anlasrın ki ogün; insanlar ne kadar acımasız… ve sana acımasız olan hayattır diye inandırmaya çalışacaklar. sırtını sıvazlayıp yanındayım diyecekler. ancak gerçekten ihtiyaç duyduğunda kim var yanında doğru gözle bak ve gör emi? sen gülerken yanındakilerde güler, ama ağlarken yalnız ağlarsın. onun için öyle bir ağaca yaslan ki asla yıkılmasın. öyle bir dost edin ki! seni asla bırakmasın…baharı senle yaşarken, kara kıştada yanında olsun. tabiki kolay olmayacak gerçek dostlarını bulman. bulana kadar öyle darbeler yiyiceksin, öyle çelişkiler yaşayacak ve öylesine arkadan hançerleneceksin ki tam yalpalamaya başladığında işte o arkandakilerdir gerçek dostların. seni en zor şartta terketmeyen, omuzunu sırtına destek etmiş ve seninle ağlayanlardır. sanmaki tanıdığın onlarca insan bunlar. sakın hayale kapılma yavrum. gerçek bir sınav verdinse eğer hayata dair yani çıkar savaşı varsa işin içinde.yanında kalanlar bir elin parmaklarının yarısıdır ancak. ve !
sakın bu duruma üzülme emi. yanında kalanlarla yoluna devam ettiğinde bilki hayat daha bir dürüsttür daha bir güzelledir. daha bir mertleşecektir her şey o zaman. ve sen daha yürekli olacaksın.
hayatınız boyunca kuvvetinizi ve beyninizi en yüksek fiyatı verene satın, fakat hiçbir zaman kalbinize ve ruhunuza fiyat etiketi koymayın. ve eğer haklı olduğunuza inanıyorsanız dimdik dikilip savaşmasını bilin. zorbalar görünüşte galiptir. kitapların mucizesini öğrenin. okulda hata yapmanız, hile yapmaktan daha onurludur. kendi fikirlerinize inanmayı bilin. tüm insanları dinleyin, fakat tüm söylenenleri gerçeğin eleğinden geçirin ve sadece iyi olanları alın. gözyaşlarında hiçbir utanç yoktur. üzüldüğünüzde ağlamak istiyorsanız ağlayın, hüzünlüyken gülümsemeyi de bilin….
hayatın basamaklarını tırmanıyorsunuz şimdi. ve daha çok yolunuz var. her basamakta karşılaşacağınız acı veya tatlı olaylar size kim olduğunuzu bir kez daha hatırlatacak, birkez daha kuvvetlendirecek, birkez daha yaralayacak. bu tırmanışta öyle çok şey öğrenceksiniz ki. daha yolun yarısındayım ama bakın benim öğrendiklerime, belki yıllar sonra anlayacaksınız beni ama yine de dinleyin derim.
''yaşamın örümcek ağını ören insanın kendisi değildir.
o, bu ağda sadece bir teldir ve bu ağa yaptığı katkıyı
aslında kendi yaşamına yapmaktadır
öğrendim ki…
hayatında nelere sahip olduğun değil kiminle olduğun önemli.
öğrendim ki... insanların başına ne geldiği değil o durumda ne yaptıkları önemli.
öğrendim ki... kahraman dediğimiz insanlar bir şey yapılması gerektiğinde yapılması gerekeni şartlar ne olursa olsun yapanlar.
öğrendim ki... düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları
kaldırmak için elini uzatır.
öğrendim ki... iki insan ayni şeye bakıp tamamen farklı şeyler görebilir.
öğrendim ki... anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır. hayatin ne kadar zor olduğunu düşünürseniz, hayat bir o kadar imkansızlaşır.
…………………………………
kim olduğumu merak ediyor musun?
hiç merak etme. ben, çevrendeki her erkek ve kadından biri yani maske takan bir insan değilim. ve ne çekiyorsam maske takmadığım için içim ve dışım ne ise o olduğum için çekiyorum. yine de ne gelirse gelsin başıma, ne söylenirse söylensin hakkımda, dürüst olduktan sonra korkmuyorum, hiç bir şeyden, korkmamda….
bu meslekte 11 yılı bitiriyorum. bu yıllar içerisinde yüzlerce gence, müfredatça ve kendimce eğitim ve öğretim verdim. yüzlerce, genç yüzlerce yüz tanıdım. bu benim için önemli olan 11 sayısında allah öyle bir olay verdiki başıma. bu kötü olayda en güzeli ve en doğruyu gör dedi belkide. …
bildiklerinin ve duyduklarının çoğu yanlışmış anla, gör ve idrak et dedi. …
benim için çok önemli ve kabus gibi olan bu olayda bana yada pek çok öğretmeninize öylesine güzel şeyler öğrettiniz ki. …
demekki öğretmen öğretmezmiş herşeyi. görebilene öğrenci, daha anlamlısını öğretirmiş. kendi adıma bunları bana yaşattığınız için sağolun gençler. bu onur ve namus savaşında benden daha yürekli ve güçlü olduğuz için. bu gücünüzü banada yansıttığınız için teşekkürler. tarihini attığım bu günü ve sizi yemin ederim ömürümün sonuna kadar unutmayacağım. mertliğin asaletini, yüreğin gücünü, birlikteliğin anlamını, insanlığın hala var olduğunu ve bunu o küçük yaşlarınızdaki kocaman yüreklerinizde gösterdiğiniz için binlerce teşşekkür….
bu onur ve namus savaşının sonucu ne olursa olsun, şunu bilin ki benim size öğrettiğim bilgisayar dersinden daha çok şeyi hemde fazlasıyla öğretip gururlandırdınız beni….bu da yeter be…insan haklı da olsa bazen yenilgiyle çıkar girdiği savaşlardan…ama önemli olan aldığı dersler ve edindiği tecrübelerdir bence …
meğer küçük gördüğümüz yürekleriniz ne kadarda kocamanmış. ne kadarda dürstmüş. bugün okulda bayıldığıma, yada güçsüz kaldığıma aldırmayın emi! belki bu bendeki yılların yorgunluğu….bu yorgunluğumda bana verdiğiniz güce ve yaşattığınız gurura bir bedel biçemem ki ödeyeyim size…içinizdeki o dört kızıma ne yapmalıyım ki ödeyebileyim kırık kanadımı sardıkları anın bedelini. yada nefret saçıyor sandığım gözlerinde meğer ne kadar büyük bir yürek ve onur saklı olan enisime, bir aydır gülmeyin unuttuğum ama yaptığı taklitlerle bana gülmeyi hatırlatan gökhanıma, en önemlisi el ele yürek yüreğe vermiş adını sayamadığım ama bana yaşama sevincini aşılayan sizlere ne yapmalıyımda ödemeliyim bu bana yüklediğiniz yüce insanlığın yükünün bedelini…ne olur hep böyle mert ve dürst kalın. hep olduğunuz gibi kalın.
eğer olurya ben gidersem bu ellerden, kendime yenik düşersem, daha doğrusu bu düzene yenik düşersem ne olur yitirmeyin bu insanlığınızı. birgün biryerlerde buluşuruz mutlaka. öylesine yürekten sarılalım ki ozaman haksızlıklara inat bilelim ki insanın dini, siyasi, veya felsefe görüşü ne olursa olsun insan insan oldukça kendinden ödün vermeden yaşıyordur o zaman…olur ya güçsüz kalırsam, olurya siyaset namusumun önüne geçerde gidersem buralardan, kendi yavrularım melis ve arda gibi hep yüreğimin bir köşesinde olacağınızı unutmayın emi.ve uzun yıllar geçitiğinde aradan çocuklarınıza anlatacağınız güzel ve onurlu bir dönem geçirmenin onurunu ve gururunu yaşayın alabildiğine… anlatın kendinizi… hayat ne getirsede karşınıza.
belki nereye sürüleceğimi bende bilemeyeceğim. karla kaplı bir yürekle hüzne doğru yol alıp sararıp solacağım. ama ardımda sizi bırakıp gitmek varya o yüzden korkmuyorum belkide. aklımda sizler oldukça hiç acımayacak bir yanım. yada acıyan yanlarımı daha kolay saracağım o zaman. gitmek zor olacak belki bu durumda. ama inanın yoldaş olacak sizin varlığınız bana.
size şunları tüm açık yürekliliğimle ve dürstlükle söylüyorum ki. her ders karşınıza çıkan bu öğretmeniniz, gerçekten kolay gelmedi bu günlere. gururla söylüyorum ki bende bir köylü çocuğuyum. 7 kardeşim var ama tek meslek sahibi olan benim. az mücadelesini vermedim bunun. yokluk, acı ihanet nedir yaşayarak geldim.
sırf okuyabilmek için zengin insanların evine temizliğe gittim. ama onların tuvaletlerini temizlerken hep yemin ettim. bende birgün güzel bir hayata sahip olacağım ne olursa olsun okuyup bir meslek edineceğim diye. aç kaldığım günlerin, yırtık ayakkabıyla 3 yıl en az 3 kilometre yürüdüğümün, hele birgün çok acıkıp kantinden bir simit çaldığımın verdiği acıyı ve utancı anlatamam size. ama şunu bilin ki hiç bir zaman ne namusumdan ne de onurumdan ödün vermeden geldim bugünlere. insan istesin yeterki ulaşamayacağı hiç bir şey yoktur. ve şunu bilinki bugün edindiğim, hiç bir şeyi bana kimse vermedi… hep kendi mücadelemle elde ettim. öylesine yaman acı ve darbelerden sonra bu gün mutlu bir yuvam, evim, arabam, yazlığım ve istediğim herşeye sahipsem inanın ki kendi gayretim ve gücümdür bunlara sebep.
gidersem;
sürgün olurum hüznün gölgelerine
puslanır düşlerim.
gedersem;
yaşanmamışlıklar kalır elimde,
geri dönmelerime kiiitlenirim.
gedersem;
güneş çeker elini gündüzlerimden,
boynu bükülür, yarım kalır gülümsemelerim.
akşam olmuşum, yapraklarım dökülüyor, usul usul
adım sonbahar…..
özdemir asaf’ın dediği gibi;
geçse de umudun baharı yazı, gözlerde kalıyor yaşanmış izi
kimseler kınamaz burada bizi, ne varsa hesabı öder gideriz.
neler gördük neler bu güne kadar, daha gidilecek yerlerimiz var
bizi burularda unutamazlar, kalacak bir türkü söyler gideriz.
09.12.2003, merzifon