Arama


_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #140
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Artık Okullu Olduk!

Anne babalar için okulu seçmek, çocuk ve aile için ihtiyaçlara ve beklentilere uygun olan okula karar vermek oldukça emek gerektiren bir işti değil mi? Ama okulu seçmekle artık yükümüz azaldı diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Anne, baba, çocuk olarak hayatınızın önemli süreçlerinden birine adım atmış bulunuyorsunuz. Bu süreçte tadına doyamayacağınz keyiflerden, önemli üzüntülere dek pek çok yaşantı sizleri bekliyor. Peki bu yaşantılarımızı maksimum düzeyde keyifli hale getirebilmek için neler yapmalı, nelere dikkat etmeliyiz?

Bazı çocuklar okula çabucak alışırlar, bazıları ise alışmakta çok güçlük çekerler. Birtakım faktörler çocukların okula adaptasyon işini güçleştirirler. Özellikle kapalı aile ortamında büyümüş, anaokuluna gitmemiş çocuklar okulu çok yadırgayabilir. “Burası benim hiç bilmediğim bir yer, annem beni tanımadığım çocuklar ve tanımadığım ‘öğretmen’ dedikleri bu kişi ile neden bırakmak istiyor? Yoksa beni terk mi edecek?” diye düşünebilir. Yeni kardeşi olanlar ise okulda kaldıkları süre içersinde anne ve kardeşin neler yaptıklarını düşünmekten kendilerini alıkoyamazlar. Herhangi bir uyum süreci içinde olan çocuklar ( taşınma; bir yakının kaybı; alışmadığı bir anne baba seyahati vb. ) okula alışmakta güçlük çekebilirler.

Aslında tüm çocukların istediği tek şey okulda kendini güvende hissetmektir. Bunu hissettiği an, okula keyifle gidip gelmeye başlar. Bu güven hissi sadece okula ait değildir, aynı zamanda anne baba tutumları ve o güne dek çocuğa verilen eğitim de bunda çok etkilidir.

Yapılacak şeylerin ilki özellikle risk taşıyan çocuklarla okul açılmadan okul ziyaretleri yapmak, okulda öğretmenle teke tek bir tanışma ortamı sağlamak ve okul başlayınca oluşabilecek keyifli ve keyifsiz anlar konusunda onunla sohbetler etmektir. Anne ve babaların pek çoğu bu konuda farkına varmadan bir yanlış yaparlar. Okula başlamadan önce çocuğa okulun sadece hoş yanlarını anlatırlar. “Arkadaşlarınla oynayacaksın” , “Çok cici bir öğretmenin olacak”, “Tenefüslerde arkadaşlarınla oyunlar oynayacaksın” gibi pembe tablolar çocukları ilk okul günlerinden itibaren hayal kırıklığına uğratır. Çünkü okulda bu tür eğlenceli işlerden daha fazla dinlemeleri, yazmaları, okumaları gerekmektedir. Okulun hem eğlence hem de eğitim yeri olduğu, öğretmen modelinin ve okul programının yuvadan çok farklı olduğu okul başlamadan önce mutlaka vurgulanmalıdır. Tabiki onları ürkütmeden.

Okul başladığında kendini güvende hissettiğini anladığınız noktadan itibaren anne babanın okuldan ayrılmasında sakınca yoktur. Bu pek çocukta hemen gerçekleşir. Bu noktaya gelmiş bir çocuğu artık okula servisi ile gönderebilirsiniz. Özellikle ilk günlerde çocuğu okula gönderirken annenin yakından ilgilenmesi gerekir. Çocuğun evden mutlu ve huzurlu ayrılması önemlidir. Aksi durumlarda çocuğun aklı evde kalacaktır. Evden çıkarken çocuğa tekrar, tekrar uzun tembihlerde bulunmak da çocuğa ağır bir yük gibi gelebilir.

Bazen çocuklar güven hissettikleri halde ağlayarak annenin okulda beklemesini isterler. Bu durum da annenin çok kararlı olup, çocuğa uygun açıklamada bulunarak okulu terk etmesi işleri kolaylaştıracaktır.

Okullar, karşılaşılabilecek bu güçlükleri önceden düşünerek pek çok önlem almaktadır. Rehber öğretmenler, sınıf öğretmenleri çocukların adaptasyon sorunlarını nasıl çözeceklerini genellikle iyi bilirler. Pek çok okul okul açılmadan adaptasyon, oryatasyon günleri düzenlemektedir. Bu günlerde çocuğa okula ve öğretmene dersler başlamadan ısınma olanağı sağlar.

Son yıllarda görülme sıklığı azalmış olmakla bereber, nadiren okul fobisi ile karşılaşabiliriz. Okul fobisi, psikolog ve psikiyatr tarafından müdahale edilmesi gereken bir bozukluktur. Aileler basit okul adaptasyonu problemlerinin okul fobisine dönüşmemesi için psikologlara danışabilirler.

Okul araç ve gereçleri için çocukla birlikte alışverişe çıkmak doğru olacaktır. Böylece kullandığı defter, kalem, silgi, önlük, gibi gereçleri birlikte seçerek hem okula ısındırmış olursunuz, hem de bu eşyaları nasıl koruması gerektiği konusunda sohbet ederek sorumluluk duygusunu geliştirirsiniz.

İlkokullarda okul başladıktan sonra ortaya çıkabilecek bir başka problem de okuma-yazma problemleridir. Bu problem motivasyon eksikliği, el-göz becerilerinin yeterince gelişmemiş olması, duygusal problemler, özel öğrenme bozukluğu, dikkat bozukluğu, aşırı hareketlilik gibi sebeblerle ortaya çıkabilir. Bu problemi anne, baba ve öğretmen kişisel çabalarla gideremiyor ise fazla zaman kaybetmeden kaynağının araştırılması için bir psikoloğa danışmak gerekir.

Anne ve babalara bu dönemde düşen önemli bir görev de ders çalışma alışkanlığının çocuğa kazandırılmasıdır. İlk günler çok önemlidir. Çocuk okuldan gelir gelmez kısa bir mola ve sohbetten sonra o gün için çocuğa verilen ödevlere birlikte göz atılmalıdır. Daha sonra birlikte hangi ödevin hangi sırada yapılacağına karar verilebilir. Ödev yapmadan önce ne gibi ön hazırlıklar yapılacağı da gösterilerek, bu işler ilk haftalarda birlikte yapılmalıdır. Daha sonra bu sorumluluklar yavaş, yavaş çocuğa devredilebilir. Her bir ödev için belirli bir süre verilerek çocuk o süre içersinde ödevi bitirirse minik bir ödül verilebilir. Çocuk ödevini yaparken hafif bir göz kontrolü gerekecektir. Yanında veya yan odada bir başka işle meşgul olurken, çocuğa arada bir uzaktan göz atmalı ve gerekiyorsa yönlendirmelidir. Bazı çocuklar ödev yapma konusunda hemen disipline girerken, bazılarının bu disiplini ve sorumluluğu alması uzun sürebilir. Özellikle özel öğrenme problemi, aşırı hareketlilik ve dikkat sorunu olan çocuklar için ödev yapmak oldukça zor bir iştir. Bu problem uzun sürdü ise bir psikologa danışmak yararlı olacaktır.

Anne ve babalar çocuk eğitimi konusunda esnek olmalıdır. Doğru buldukları bazı metodlar öğretmen ve okul psikoloğu tarafından onaylanmayabilir. Çocuğun yanında okulu ve öğretmeni eleştirmek, çocuğun okul saygısını azaltacaktır.Öğretmene çocunuz ile ilgili önerilerde bulunabilir hatta onaylamadığınız davranışları hakkında onunla konuşabilirsiniz. Ancak bu konuşmalara çocuk tanık olmamalıdır. Çocuk ailesini ve öğretmenini benzer fikirleri olan ve birbirlerini seven yetişkinler olarak görmelidir.

Çocuğun aldığı notlar ve sınav sonuçlarına gösterdiğiniz tepkiler de cocukların sınav ve notlara bakış açısını yapılandırmaya başlayacaktır. Kötü sınav sonuçları karşısında “hatalarını görüp düzeltmek için verilmiş fırsatlar” düşüncesi ile hareket etmeniz sınav ve not korkusunu engelleyecektir.

Gördüğünüz gibi anne –baba-çocuk olarak farklı bir sürece giriyorsunuz. İşiniz keyifli, önemli ,bazen de zor. İk yıl en önemli yıldır. İlk alışkanlıklar, ilk algılar ne kadar doğru oturursa çoğunuzun tüm akademik yaşantısına o kadar doğru ışık tutacaktır. Anne baba olarak size de gurur duymak kalacaktır!

Olcay Güner
Klinik Psikolog
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü
Çocuk ve Genç Bölümü