Arama

Osmanlı'da Teknoloji - Tek Mesaj #28

lionhead - avatarı
lionhead
Kayıtlı Üye
5 Temmuz 2006       Mesaj #28
lionhead - avatarı
Kayıtlı Üye
10. ve 11. yy.da İslam dünyasında yetişmiş büyük fen ve din alimidir. Eserlerindeki yüksek fen bilgileri kendisinden 8 asır sonra gelen fen alimlerini dahi hayrette bırakmış , bugünkü fennin kurucularının rehberi olmuştur. Aslen Türktür. İsmi Muhammed bin Ahmed el-Biruni el Harezmi olup, künyesi Ebu Reyhan'dır. El-Üstad lakabı ile anılmış , Biruni diye meşhur olmuştur. 973 senesinde , bugün İran sınırları içinde olan Kas'ta (Şah Abbas-ı Veli denilen yerde ) doğdu. 1049 senesinde Gazne 'de vefat etti.
Küçük yaşta babasını kaybeden Biruni daha o zaman üstün kabiliyeti ve zekasıyla dikkatleri üzerine çekti. Harezmşah Hanedanından meşhur alim ve matematikçi Ebu Nasr Mansur bin Ali bin Irak onu himayesi altına alıp , akli ve nakli ilimleri öğretti. Devlet adamlarına ve saray erkanına yakın bir hava içinde yetişen Biruni , çeşitli sebeplerle gittiği değişik memleketlerde görüştüğü alimlerden ilim öğrendi. Astronomi ilmine düşkünlüğü sebebiyle rasatlar yaptı ve kitaplar yazdı.
Biruni astronomi alanındaki çalışmalarına 995-996 yılları arasında Harezm Şehri yakınlarında Buşkatir'de güneşin ve gezegenlerin deklinasyonlarını (meyillerini) tespitle başladı. Ebul Hasan Ali bin Me'Mun 'un daveti üzerine tekrar Harezm'e gelerek 998'de Ebu'l-Vef El-Buzcani karşılıklı rasatlar yaptı. Harezm şehrinin bulunduğu meridyeni Bağdat' göre tahkik etti. Daha sonra Cürcaniye'ye gelip bir müddet orada kaldı. 1009 'da güneşin ve gezegenlerin deklinasyonlarıyla meşgul oldu. Belirli metotlarla o şehrin meridyenini Harezm'e bağladı.
İbn-i Sina ile görüştü. Aralarında fizik ve astronomiyle ilgili münazaralar oldu. İbn-i Sina'nın dini konulardaki bozuk düşüncelerini red ve tenkit ederken, onun fevkalade zeki , kurnaz , fakat felsefi görüşlere ve yanlış düşüncelere saplanmış olduğunu bildirdi.
Ebu Reyhan el-Biruni 44 yaşındayken Gaznelilerin himayesine girdi. Gazneli Mahmut kendisine çok ihsan ve iltifatlarda bulundu. Gazne'de hükümdar sarayında bir rasathane kurarak , güneşin ve gezegenlerin Harezm'de bulduğu deklinasyon değerlerini tahkik için yeni rasatlar yaptı. 1011 senesi ortalarında Kabil şehrinde çalışmalarda bulundu. Gazneli Mahmut'un Hindistan seferine başdanışman ve hazine genel müdürü olarak katıldı. Hindistan'ın fethinden sonra burada bazı ilim çalışmaları yaptı. Yerkürenin çapını hesapladı. Sankskritçeyi öğrendi. Hindistan'daki çalışmalarını tamamladıktan sonra Gazne'ye döndü. Sultan Mahmut Hanın oğlu Mes'ud ve torunu Mevdud , Biruni'te çok değer verdiler , çalışmaları için ona her imkanı sağladılar. Bu imkan ve fırsatları çok iyi değerlendiren Biruni sıkı bir çalışma ile pek çok hizmetlere vesile oldu. İbranice , Rumca, Süryanice , ve Yunancayı da öğrendi. Tıp , fizik, astronomi, matematik, tarih, kronoloji ve jeodezide pek büyük ihtisas ve maharet gösterdi.
Biruni 1037 senesine kadar çeşitli ilimlere dair 113 eser verdi. 1037 senesinden sonra 12 sene yaşadı ve bu sırada 83 esere daha imza attı. 1049 senesinde Gazne'de vefat etti.
Din ve fen bilgilerinde pek yüksek olan Ebu Reyhan el-Biruni , güzel ahlak sahibiydi. Ehl-i sünnet ve cemaat itikadında (inancında) idi. Onun Harezm 'de iken Şii yani Eshab-ı kiram düşmanı olduğuna dair söylenenlerin aslı yoktur. Peygamber efendimizin Eshab-ı kiramına son derece bağlı olan El-Biruni , Eshab-ı kiram düşmanlarının , İslam dünyasını karıştırmak yolundaki gayretlerinin boşa çıkmasındaki memnuniyetini gençliğinde olduğu gibi ihtiyarlığında yazdığı eserlerde de belirtmişti. Bilhassa batıl inanmış ve hurafelerle durmadan mücadelede bulunmuş , onların yanlışlıklarını delililerle ispat etmişti.
İbadetler hususunda çok dikkatli davranan Biruni, temizlik şartını her fırsatta methetmiş,içki ve kumarın Allahü tealanın Kur!an-ı Kerim' de bildirdiklerini anlamaktan aciz , asi insanların işi olduğunu işaret ederek , zaten kısa olan ömrün ve sağlığın kıymetini bildirmiştir.
Şehirlerin meridyen ve paralellerini ilim namına tespit ederken , Müslümanlara hizmeti ,Allahü tealanın rızasına kavuşturacak bir iş sayarak kendisini bahtiyar addettiğini ve bundan zevk aldığını anlatırdı.
Tarihi hadiseleri iktisadi sebeplerle de izah eden Biruni iktisadi tarihin esaslarını vaz etti. Türklerin İslamiyeti kabullüyle bu medeniyetin çok geniş sahalara yayılmış olmasından dolayı insanlığın bilhassa ilmin büyük kazançlar elde ettiğini bildirdi.
Biruni tam anlamıyla ilmi araştırma metoduna sahipti. Bu yüzden bilim tarihçileri onu bütün devirlerin en büyük mütefekkirleri arasında değerlendirirler. Ortaya koyduğu metot ; eşya ve hadiselerin en ince ayrıntılarından başlayarak araştırma ve incelemelerini sürdürmek , tecrübelerle nazariyeleri sağlam esaslara oturmak ve böylece genel prensip ve kanunlara ulaşmaktır.
Günümüzde özellikle batı bilim dünyasında ve onları körü körüne taklit eden doğulularda yaygın kanaate göre ünlü yer çekim nazariyesi yani cazibe kanunu İngiliz bilim adamı Newton tarafından keşfedilmiştir. Halbuki bu konuda ilk defa fikir ortaya atıp incelemelerde buluna Biruni'dir. Biruni yer çekimi hakkında şunları söylemiştir:dünya dönüyorsa bu dönüşünden dolayı ağaçlar taşlar yerlerinden niçin fırlamıyorlar? Diyenlere şeyle cevap veririz."bu dünyanın dönüşü hakkında ortaya koyduğumuz teoriyi çürütmez. Çünkü her şey dünyanın merkezine düşüyor. Bu da gösteriyor ki o merkezde çekicilik var. İşte bu çekim yeryüzündeki nesnelerin dışarı fırlamasına mani olmaktadır". Bu hususu bilim tarihçisi Carl L. Boyer A History of Mathematics adlı eserinde açıkça belirtmektedir.
Dünya çapının tayinini de ilk defa Biruni yapmıştır. Makale fi İstihracı Kutr-il-ard bi Rasadı İnhitat-il-ufuk adlı risalesinde yer yarı çapının hesabını açıklar ve dünyanın yuvarlak en ufak tereddüde yer vermez.
cosa = R/(R+h)
Biruni düz bir ovada A noktasından uzaktan ölçme metodu ile HH' yüksekliğini h=308 m olarak bu yükseklikte ufuk alçalmasını ise a =34'' olarak ölçtü . OAH' dik üçgenden yukarıdaki bağıntı ile yer yarı çapını R=6297,5 km olarak buldu. Inkra adlı eserinde ise yer yarı çapını R=6324,66 olarak gerçek yarı çapa çok yakın bir şekilde vermektedir.
Biruni'nin eserlerine gerçek ilim haysiyetiyle yaklaşıp tetkik eden bütün bilim adamları, ilim tarihçileri ortaklaşa olarak şu sonuca varmaktadırlar. "Biruni çok nadir yetişen ir dahi , ilim dünyasına şimdi ve gelecekte ışık tutacak büyük bir alimdir. Ona her yaklaşmamızda ; metoduna , haysiyetine , şahsiyetine, derin kavrayış ve nezaketine hayran kalmaktayız". Bu ortak kanaatin sonucu olarak , Amerikalı bilim tarihçisi George Saton 11. asra Biruni asrı demektedir.
Esaslı bir din kültürü almış ve aldığı bu din ilimleri kültürünü tam olarak hazmederek bütün çalışmaları ve hayatına sirayet ettirmiş olan Biruni , ilmi eserlerinde mevzuuyla ilgili Ayet ve hadisleri zikretmiştir. Ayet ve hadisleri eserlerinde zikretmesi onun Kur'an-ı kerim ve hadis ilmindeki vukufunu gösterdiği gibi , Kur'an-ı kerime ve Peygamberimize olan bağlılığını da ortaya koyar.
Biruni'ye göre ilim hazzı yani hak ve hakikati araştırma zevki en yüksek zevkler arasındadır. Bu hususta kendisi şöyle demektedir: "ilim adamına yani ilim hizmetçisine lazım ve kaçınılamaz olan şey, ilmin bütün sahalarında yeterli bir seviyede olamasa bile , ilimler arasında bir ayrım yapmamak her birini hakkını vermektir. Çünkü ilim güzeldir lezzeti de kalıcıdır. Araştırma boyunca bu lezzet sürer gider. Araştırma bitince lezzette son bulur. İlim adamı kendinden önce gelen alimlere hor gözle bakmamalı ; tevazu ile eserlerine yaklaşıp , istifade etmelidir. Böylece en doğru ve sağlam bilgilere ulaşacak , kusurlu , hatalı bilgilerden uzak durmuş olacaktır. İlmin ilerlemesi ve gelişmesi için şunlar lüzumludur:
1. İlmi düşünceye serbestlik tanınmalı yani ilimde söz sahibi olanlar fikir hürriyetine sahip olmalı.
2. İlmi çalışmalar açık ve sağlam metotlara dayanmalı.
3. İlim; batıl düşüncelerden ,sihir ve hurafelerden arındırılmış olmalı.
4. Gerçek ilim adamlarının çalışma zevk , şevk ve gayretlerini arttıran teşvik tedbirleri alınmalı.
5. İlmin ilerlemesi için gerekli her türlü maddi , sosyal ,teknik şartlar ve imkanlar hazırlanmalı.
6. İlme , ilmi eserlere ve ilim adamlarına hürmet edilmeli itibarları sağlanmalı.
7. İnsanların dikkat ve alakalarını ilmi konulara çekme çalışmaları yapılmalı.
8. Devletin ileri gelen adamları ilmin gelişmesi için gereken tedbirleri tespit edip hemen bunları tatbik etmeli.
Biruni beşeri manevi ilimler sahasındaki incelemelerinde bir takım prensipleri esas alıyordu. Bu hususları şöyle demektedir:"Bu ilimlerle meşgul olacaklar önce kalplerini bozuk itikat , kötü huy ve saplantılardan temizlemelidir. İnsanların çoğu manevi hastalıklara yakalanmıştır. Bu hastalıklar sahibini hak ve hakikati göremez hale getirir , kalbi kör kulağı sağır eder. Taassup , başkalarına üstün gelme , nefsin , kötü arzu ve heveslerin peşi sıra gitme ,makam, mevki sevdası peşinde ola , ve benzeri kötü huylar ilim adamına yakışmaz. Bu sebeple de herkes ilim adamı olamaz. İlim yolu çetin bir yoldur. Fakat ele geçmesi de imkansız değildir. Hak ve hakikati araştırırken mümkün olan en yakın , en sahih , en sağlam bilgilere tutunulmalıdır. Bu yapılırken de sahalarının otoritelerine ve ye eserlerine baş vurulur. Yani herkesi sözüne ve eserine değil de , otorite olan alimlerin söz ve eserlerine müracaat edilir. Tespiti mümkün olan hakikatler ortaya çıkarılır."
Biruni muhtelif ilimlere dair 1037 senesine kadar 113 eser yazmıştır. Daha sonra vefat edene kadar 12 sene zarfında ise , 83 eser telif etmiştir. Biruni'nin eserlerini incelediğimizde , onun esaslı bir din kültürü almış ve aldığı bu din ilimleri kültürünü tam anlamıyla hazmetmiş , bütün hayatına ve çalışmalarına sirayet ettirmiş olduğu görülmektedir. Biruni'nin dehasını ve ilmi başarılarının sırrını esasında onun bu yönünde aramak lazımdır. Yazdığı eserlerden bazıları şunlardır:
Asar-ül-Bakiyye: Biruni bu eserini 28 yaşında yazmıştır. Arapça telif eser olup , Cürcan hükümdarı Kabus bin Yaşgir'e ithaf edilmiştir. 1878-1879 senesinde İngilizce'ye tercüme edilen eser 1923 yılında tekrar basılmıştır. Eser beynelmilel bir kronoloji, takvim, tarih, kültür ve astronomi konularını ihtiva etmekte olup, ilmi değerini günümüzde bile sürdürmektedir.
Bu eserinde Harezm şehrinde yaptığı 7,5 m çapındaki duvar rubu' tahtası ile ölçtüğü ekliptik meylini vermektedir.
Sene
Ekliptiğin Meyli
Batlamyus
?
23º50'
El-Me'mun astronomları
832
23º33'39''
Sabit bin Kurre
875
23º33'30''
El-Battani
880
23º27'
El-Biruni
995
23º27'
Techo Brahe
1790
23º30'
Bradley
1750
23º28,8'
Modern Ölçüler
1950
23º26,7'

Bu tabloda da anlaşıldığı gibi Biruni'nin bulduğu değer bu günkü ölçülere çok yakındır.
Tahkiku ma lil-Hind: Bu eserini Gazneli Mahmut ile birlikte gittiği Hint seferinde Hint dini , kültürü ve felsefesi , sanskritçeyi öğrenip yerinde tetkik etme suretiyle hazırlamıştır.
Tahdidu Nihayet-il-Emakin li-tashih-il-Mesakin: 1015 senesinde tamamladığı bu eserde matemetiki coğrafyanın inceleme metotları anlatılmıştır. Harezm, Hindistan ve Afganistan'da yaptığı rasatları ile jeoloji ve jeodeziye ait meselelerden bahsetmekte; trigonometri ile ilgili yeni kavramlar ve yorumlar getirmektedir. Bu eseri ile Biruni jeodezi ilminin kurucusu sayılmaktadır.
El-Kanun-ül-Mes'udi: Astronomik coğrafya demek olan bu eser , Biruni'nin en büyük eseridir. Bu eseri ciddi, ehemmiyeti haiz bir matematik ansiklopedisi mahiyetinde olup, devrinin bir çok yenilik ve keşiflerini ihtiva etmektedir.
Kitab-üt-Tefhim fi Evaili Sanaat-it-Tencim, Kitab-ül Cevahir fi Ma'rifet-il-Cevahir: Bu eseri kıymetli taşlar ve madenlerden bahsetmektedir. Biruni izafi yoğunlukları "mahruti aleti" dediği ve en eski piknometre diyebileceğimiz bir alet vasıtasıyla tayin etmekteydi. Onun sıcak ve soğuk su arasındaki ağırlık farkını daha o vakit 0,041677 olarak tespite muvaffak olduğu bilinirse, kendisinin ne mahir bir ilim adamı olduğu ortaya çıkar. Altının, zümrüdün, kuvarsın izafi kesafetini Biruni daha o zamanlar tayin etmiştir.
Biruni bu eserinde bazı cisimlerin yoğunluklarını aşağıdaki şekilde tespit etmiştir. Bu değerlerle bu gün tespit edilen değerler aşağı yukarı aynıdır.
Bu değerlere göre:
Maddenin CinsiBiruni'ye göreBu günkü değerlere göre Altın19,2619,26Cıva3,74113,59Kurşun11,4011,35Bakır8,928,85Pirinç8,678,40Dem ir7,827,79Kalay7,22 7,29
Kitab-üs-Saydala: Tıp ve eczacılık konusunda yazdığı ansiklopedik mahiyette bir eserdir. Eserde ilaçların ve otların isimleri; Arapça, Farsça, Yunanca, Süryanice, Sanskritçe, Hintçe ve Türkçe olarak kaydedilmiş özellikleri açıklanmıştır.
Biruni yalnız coğrafyaya ait olmak üzere müstakil eserlerde vermiştir. Çapı 6,8m kadar büyük bir yarım küre yaparak , coğrafi mevkilerin enlem ve boylamlarını kendi incelemeleri ile tespit ederek, üzerine kaydetmiştir. Ne yazık ki bu eser ziyan olmuştur.
Taksim-ül-Ekalim adlı bir coğrafya eser ile Tefhim'den alınan bir harita da elde bulunmaktadır. Biruni mühendis ve coğrafyacı olduğu kadar da büyük bir tarihçiydi. Onun Harezm tarihine dair Ahbar-ül-Harezm ve Meşahir-ül-Harezm adındaki eserleri; Gazneliler tarihine dair, Tarihu Eyyam-is,Sultan Mahmud'u; Manihailer ve karamitalılar tarihine dair, Tarih-ül-Mübayyeze vel-Karamita adlı eserleri ile tarih tenkidine ait olduğu isminden anlaşılan Tenkit-üt-Tevarih adlı bir eseri olduğu bilinmektedir.
Jeodeziye dair ilk eseri Biruni yazmıştır. Bu sahada yazılan eserler, ancak 8 asır sonra görülmüştür. Işık hızının varlığını ve bunun sesten kat kat fazla olduğunu belirtmiştir.
Biruni 63 yaşındayken arkadaşına yazdığı bir mektupta büyüklü küçüklü 180 'i bulan eserlerinin listesini vermektedir. Ne yazık ki bunlardan 22 tanesi günümüze kadar gelebilmiştir.
Biruni bütün bu inceleme ve eserleriyle vardığı neticeleri, eski Yunanlıların ve eski İslam alimlerinin ulaştığı sonuçlara nispetle daha dakik ve daha doğru olmasını, İslam fetihleriyle medeniyet sahasının genişlemesine bağlayarak, bundan dolayı Allahü tealaya hamd etmiştir.
Biruni bütün ömrünü ilme vermiş ve eserlerini pek azı müstesna Arapça olarak yazmıştır. O devirde ve daha sonra çok zengin bir dil olan Arapça, edebi ve ilmi bir dil olarak kullanılmıştır. Biruni ;"Eğer eselerimi kendi dilimde yazacak olsam, bunlar çok saf Arap atlar sürüsü arasında zürafalar gibi garip bir şey olurdu" demektedir. Dünyadaki bütün ilim tarihçilerinin tasdik ettiği gibi o, en hassas manası ile dahi bir alimdi.
Biruni için ilmi araştırma ; fıtri bir arzu, tabi bir ihtiyaç derecesindeydi. Başka şeylere itibar etmiyordu. Öyle ki Gazneli Sultan Mes'ud 'un kendisine gönderdiği fil yükü gümüş liraya dönüp bakmamış devlet hazinesine iade etmiştir.
Biruni ilmi araştırmalarda metot olarak hem teoriyi hem de tecrübeyi birlikte esas alıyordu. Ayrıca tecrübeyi tekrar tekrar yapmak ve neticeye bu yoldan ulaşmak ilmi çalışmanın temelini teşkil ediyordu. İlimde açıklıktan yanaydı. Örtülü, kapalı ve müphem sözlerden nefret ediyordu
yasamak kucuk bir umut we insana duyulan sewgiden ibarettir..