Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Edebi ve tarihi metinler arasındaki farklar nelerdir?

Bir sanatçı herhangi bir edebî türde eser verdiğinde ortaya çıkan metne “edebî metin” denir. Edebî metinler toplumların ortak malı da olabilir. Özellikle “efsane, destan, masal, türkü ve halk hikâyelerinin oluşturduğu edebî metinlerin belli bir yaratıcısı yoktur. Böyle metinler toplumların yaşayışından doğar ve toplumların ortak değerlerini yansıtır.
Edebî metinler gerçek bir olaya dayansa da temelde kurgusaldır. Onu ortaya koyan kişinin ya da toplumun duygularını, düşüncelerini, hayallerini, özlemlerini yansıtır. İçinde gerçek olmayan; hatta akıl dışı unsurlar barındırabilir. Edebî metinler insanların veya toplumların yaşamı içinde ortaya çıkar. İnsan düşünür, hisseder, hayal eder ve bunları edebî ürün olarak ortaya koyar. Bu bağlamda edebî metin, ortaya konduğu dönemin bakış açısını ve özelliklerini yansıtır. Edebî metinde bir olay anlatılırken anlatıcının duyguları, sezgileri, hatta hayalleri işin içine girer. Örneğin destanlarda olağanüstü pek çok kişi ve olaya rastlanır. .
Tarih ise, İnsanlığın toplumsal, kültürel, ekonomik gelişmesini belgelere dayanarak anlatır. Bunu her şey olup bittikten çok sonra yapar.

Tarih, bir bilim olduğu için tarihî metinler de bilimsel metnin özelliklerini taşır. Bu metinlerde gerçek dışı unsurlara rastlanmaz. Hayaller, duygular, özlemler, hisler yer almaz. Tarih, nesnel olmaya çalışır. Tarihî metinlerde bireysel veya toplumsal yaratıcılık aranmaz. Tarihî metinler olanı yansıtır. Olayların fotoğrafını çeker. Bunu da delilleriyle ortaya koyar. Tarihî metinler bir araştırma ürünüdür. Ortaya konduğu dönemin bakış açısına göre oluşturulur. Hiçbir şeyi değiştirmez, var olanı ortaya koymaya çalışır. Bilim adamı tarihî metinleri oluştururken işin içine kendi duygularını, hayallerini katmaz.
Örneğin Orhun Abideleri edebî metin olarak, ortaya konduğu dönemi günümüze taşır. Bu âbideler, tarih bilimi açısından incelendiğinde ise o dönemle ilgili bilimsel yargılara ulaşmayı sağlayan kaynak niteliğine bürünür. Bilim adamlarının o dönem ile ilgili çalışmalarına kaynaklık eder. Yani edebî metin tarihten günümüze bir köprü kurarken, tarih de günümüzden geçmişe bir pencere açar. Dolayısıyla edebî metin bir sanat eseridir, tarihî metin ise bilimsel bir üründür.
Edebî metinlerde estetik zevk esastır. Bu metinler okuyanları, dinleyenleri etkilemeyi amaçlar. Bunu yaparken “yaratıcılık”tan ve “hayal gücü”nden alabildiğine yararlanır. Tarihî metinler ise “yararlılığı” esas alır. Geçmişi öğrenmeye yönelik bir etkinliktir. Bu nedenle tarihî metinlerde “hayal gücü” ve “yaratıcılık” gibi niteliklere rastlanmaz.
Edebî eser, bir sanat ürünüdür. Sanat ürünü bilgi vermeyi amaçlamaz. Onun öğretici olma zorunlulu yoktur. Oysa bilimin temel nitelikleri arasında “yararlılık” ve “öğreticilik” de vardır. Bir bilim dalı olan tarih de bu nitelikleri dikkate almak zorundadır. Dolayısıyla edebî metin ile tarihî metinler bu noktada da farklı özelliklere sahiptir.
Edebiyat tarihi, bir bilim dalı; edebiyat ise bir sanattır. Bilim, genel konularla ilgilenir. Deney ve gözleme, istatistik verilere dayanarak her zaman, her yerde geçerli olan kurallar belirler. Öğretmeyi, bilgilendirmeyi amaçlar. Edebiyat ise yer ve zamana göre değişen özel konulan sezdirici, duyurucu bir tutumla ele alır. Gerçekte o, değişen olgular arkasında değişmeden kalan “aşk, ölüm, özlem, yaşama sevinci” gibi evrensel değerleri işler. Bir edebî eseri yaşatan da bu kalıcı değerlere dayanması ve iyiden de öte güzel yazılmış olmasıdır. Bu bağlamda, edebî metinler sanatsal; tarihî metinler ise bilimsel niteliklere sahiptir.