bencil mercan
Çok uzak bir ülkede denizin derinliklerinde yalnız bir mercan yaşarmış bu mercan yalnızlığa mahkum edilmiş bir insanmış. Bir zamanlar dünyanın en güzel sevgisine sahip bu insan öyle gururlu ve öyle bencilmiş ki en sonunda sevda perisi sahip olduğu sevdayı elinden almış ve onu denizin derinliklerinde bir mercan olarak yaşamaya mahkum etmiş. Ama bu insanoğlunun kıymetini bilmediği sevdanın gerçek sahibi onu her gün denizin kıyısında beklermiş, onunla konuşur ona güneşi, ayı yıldızları esen rüzgarı, kokan çiçekleri anlatırmış. Onu orda hiç bırakmazmış ama bencil mercan bunları bilmez. Her gün, kızarmış onu denizin dibinde yaşamaya mahkum eden periye. Bir gün denizde çok şiddetli bir rüzgar esmiş ve bencil mercanın sevdalısını denizin derinliklerine doğru itmiş. Kız yavaş yavaş indikçe derinlere doğru mercanı aramış gözleri. Mercansa yine o en bencil haliyle bakmış kıza. Sonra kızın gözlerine takılmış mercanın bakışları bakmış bakmış; “Ben” demiş “Ben hiç görmemiştim kendimi daha önce başkasının gözlerinde” sonra düşünmüş mercan geçmişi neden bu cezayı aldığını sonra denizde daha da kuvvetli bir rüzgar esmiş, karanlık daha bir artmış derinliklerde. Kız korkmamış ama mercan yine korkmuş ve yine bencilleşmiş birden “Keşke” demiş içinden “Keşke benim yerimde o olsa da ben yüzeye çıksam.” Mercan böyle düşünürken gözlerinde kendini gördüğü, mercanın aynası, mercanın sevdalısı kız gözlerini kapamaya başlamış, ama kaparken de içinden onları ayıran periye son bir istekte bulunmuş; “beni çıkarma razıyım buradan ama onu yalnızlığa mahkum etme, denizin dibinde tek başına kalmasın ama beni de unutmasın.” Peri gelmiş konmuş kızın kirpiklerine, “Bu kadar mı büyük sevdan demiş, seni çıkarabilirim yeryüzüne ama biliyorsun ki ben zaten en büyük cezamı verdim şimdi ödülüme geldi sıra. Sevda perilerinin iki görevi vardır biri sevdayı anlamayan bir bencile ceza ve sevdasını koruyana da bir ödül vermek ben cezamı ona verdim ödülü de sen hak ettin.” Kız periye bakmış kirpiklerinin arasından; “Onu yüzeye çıkar, yalnız bir mercan olmasın mavi karanlıkta. Onun bi sevdası olsun yeryüzüne çıktığında doyasıya yaşayacağı ben razıyım burada kalmaya. Hatta ben hep denizle olmaya razıyım gece olduğunda her yıldızda bir kere parlasam yeter, sevdamıza toprak olan bu mavi karanlıkta.”
Ve gözlerini kapamış kız, peri mercanı çıkarmış yeryüzüne onu denizin kıyısına bırakmış o bencil ruhunun esareti altında. Gururu kelepçesi olmuşken,
yüreği hapsolmuş bencilliğin zindanında ve öyle kalakalmış denizin kıyısında.
Sonra kelepçelerini kıran, zindanını aydınlatan bir ışık görmüş bir ışık daha
bir ışık daha…
Yıldızlar doğdukça gecenin kollarına denizin üstünde parlar olmuş bir ışık daha
bir ışık daha…
Yakamoz!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! Diye bağırmış insan
Yakamozzzzzzzzzzz o anda bir tanesi daha bir parlak gelmiş gözüne ve yüreği çıkmış zindandan yavaş yavaş ilerlemiş yakamozun dua ettiği geleceğe doğru