Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
17:04, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Pazartesi, 08 Aralık 2025 - 17:05
Arama
MaviKaranlık Forum
Türkiye Denizlerinin Fauna ve Florası
-
Tek Mesaj #3
ThinkerBeLL
VIP
VIP Üye
4 Ekim 2009
Mesaj
#3
VIP
VIP Üye
Türkiye Denizlerinin Fauna ve Florası
Marmara Denizi
1. Genel Karakteristik Özellikleri
Marmara Denizi, Karadeniz ve Ege Deniz'i arasında kalan bir iç denizdir. Türkiye’nin Asya ve Avrupa kısımlarını da birbirinden ayırır. İki boğaz ile Karadeniz ve Ege’ye açılan bu iç denizin su hareketleri açısından oldukça canlı bir bölgedir. Adalarında bol miktarda mermer bulunduğu için adı Marmaros'dan (Yunanca mermer) alan bu iç denizin sahip olduğu türlerin çoğu, neredeyse tüm denizlerimizde bulunabilecek bitki ve hayvanlardan meydana gelmiştir. Tuzluluk ve sıcaklık değişimlerine rahatlıkla adapte olabilen türlerin yer aldığı bu iç deniz, aynı zamanda balık türlerinin göç yolunu oluşturur. Yüzey suları az tuzludur. Tuzluluk oranı ortalama % 0,20-22'dir. Denizin yaz aylarında yüzey sıcaklığı 24-28
ºC
arasında değişir.
Aslında Marmara denizi gerçek bir deniz olarak değil, Karadeniz ile Akdeniz arasında bağlantıyı sağlayan Boğazlar sistemi üzerindeki bir genişleme olarak görülmelidir. Marmara’nın hidrografik yapısı da, burasının bir deniz'den ziyade bir haliç karakteri taşıdığını göstermektedir. Marmara denizinde, normal denizlerde gözlenen ve dünyanın dönüşünden, yani koriolis gücünden kaynaklanan dairesel akıntılar yerine, Doğu-Batı doğrultusunda, Karadeniz’in fazlalık veren su bütçesinden kaynaklanan, düz bir yüzey akıntı sistemi ile kıyısal topografiden ve sürtünme direncinden doğan (orkoz) ters akıntılar bulunmaktadır.
% 0,18 - 20 dolayında tuzluluğa sahip Karadeniz sularını Akdeniz’e doğru taşıyan bu yüzey akıntısının altında ise, Marmara ve Karadeniz’in tuz bütçesinin gereği olarak, Batı-Doğu doğrultusunda bir dip akıntısı yer almaktadır. Bu iki akıntı, tuzluluk, sıcaklık, oksijen içeriği, besleyici tuzlar gibi özellikleri açısından farklı iki su kütlesini Marmara’ya getirerek burada iki denizin birbiri üzerinde yer almasına neden olmuşlardır. Düşey doğrultudaki bu iki deniz birbirinden, bu iki su kütlesinin karışımından oluşan ve bu iki denizin karışımını büyük çapta engelleyen bir ara yüzey ile ayrılırlar.
Karadeniz'i temsil eden yüzeysel su kütlesi; normal şartlar altında, dalga hareketleri, akıntının yarattığı karışım ve atmosfer ile olan direkt madde alış-verişi sonucunda, canlıların rahatlıkla yaşayabilmelerini, yumurtlama, gelişme, beslenme gibi fizyolojik gereksinimlerini karşılamaya yetecek kadar oksijenleşmiştir. Bu nedenle, üst su kütlesinin biyolojik verimi oldukça yüksektir. Buna karşın, kararlı ara yüzey sayesinde, atmosfer ve yüzey tabakası ile iletişimi kısıtlanan Marmara dip su kütlesi, canlıların normal yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli eriyik oksijeni, Ege denizinden gelen Akdeniz kökenli suların taşıdığı oranda alabilir. Bu nedenle de bu su kütlesinin oksijen içeriği, normal yaşam koşulları için gerekli miktarın altında kalmaktadır.
Üst su tabakalarının su sıcaklıkları, mevsimsel atmosferik koşullara bağlı olarak 6-25 ºC arasında periyodik değişimler gösterirken, alt su kütlesinin sıcaklığı bütün yıl boyunca ortalama 14,2 ºC dolayında kalmaktadır. Tuzluluk açısından da aynı şey söylenebilir. Yüzey suları Karadeniz’e dökülen nehirlerin getirdiği veya bölgeye düşen yağışların miktarına bağlı olarak % 0,18-25 tuzlulukta olabilirken, alt su kütlesinin tuzluluğu ortalama binde 38 dolayında bir kararlılık göstermektedir.
Bu iki düşey doğrultudaki denizin farklılıkları yalnızca bu üç faktör ile sınırlı değildir. Ancak bunlar dahi, Marmara’nın ekolojisinin ne kadar karmaşık bir yapıya sahip olduğunu göstermeye yetecek niteliktedir. Örneğin hızlı hareket eden ve bu nedenle de yüksek düzeyde oksijene ihtiyaç duyan pelajik balıklar yüzey su kütlesinin altına geçemezken, buna karşın belirli sıcaklıkta yaşamaları gereken canlılar, oksijen gereksinimleri elverse dahi, ara tabakayı zorunlu olmadıkça geçemezler. Her iki su kütlesini kullanabilen canlıların yaşam koşullarının geniş bir toleransa sahip olması gerekir.
Bu açıdan bakıldığında Marmara denizinde yaşayan canlılar, yaşam koşulları açısında birbirinden kesin hatlar ile ayrılmış iki topluluk oluşturmaktadırlar. Bu topluluklar içersinde yaşadıkları ortam koşulları ile çok duyarlı bir denge oluşturmaktadırlar. Aslında Marmara’da bu düşük oksijen düzeyinde yaşayabilen pek çok canlı türü bulunmaktadır. Ancak bu türler, içersinde yaşadıkları ortam koşulları ile çok duyarlı bir denge kurmuşlardır. Bunların yaşadığı ortama ekstra oksijen sağlanması bile, bu dengeyi bozacağından bu oksijen artışı onlar için ölümcül olacaktır.
2. Marmara Florası
Yukarıda da sözü edildiği gibi Marmara Denizinde ancak dayanıklı türlerin bu kararsız ortama ayak uydurabilecek şekilde yayılım gösterebildiği görülecektir. Algler ve denizçayırları Karadeniz’deki türlerden farklılaşmış değildir. Bu bölgede kirlilik yoğunluğuna bağlı olarak Ulva
3. Marmara Faunası
Marmara da tür sayısı, Karadeniz’dekine oranla daha fazladır. Bu bölgenin türü olmamakla birlikte, birçok balık da göç sırasında Marmara’da bulunur. Kirliliğin yoğun olduğu bu bölgede midye gibi alg türleri baskın hale gelmiştir. Bu bölgede de aynı türlerin benzer yayılıma sahip olduğu görülebilir. Marmara da su hareketleri yoğun olduğundan sürekli olarak bölgeye bol miktarda fitoplankton taşınır. Özellikle Karadeniz’e özgü fitoplankton Marmara yüzey sularında da yoğun olarak görülebilir. Buna karşın Ege denizinden taşınan sularda fitoplankton oranında bir düşüş görülür (Mytillus galloprovincialis), belirgin bir yoğunluğa sahiptir. Aynı şekilde denizanasının da (Aurella aurita) yayılımı oldukça geniştir. Marmara Deniz'i balıkları yerli balıklar ve göçmen balıklar olarak ikiye ayrılır. Yerli balıklar Kefal, Tekir, İstavrit, Kırlangıç, Gümüş, Mezgit ve İzmarittir. Göçmen balıklar ise mayıs ayında başlayan Levrek, ağustosta Palamut, eylülde Lüfer, ekim ayı içinde hamsi, mezgit ve uskumru İstanbul Boğazı'ndan Marmara'ya girerler.
Fotoğraf 8. Deniz Anası Aurella aurita
Fotoğraf 9. Deniz Anası Rhizostoma pulmo
Kaynak
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Cevapla
Kapat
Saat: 17:05
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...