Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
00:04, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cumartesi, 04 Mayıs 2024 - 00:04
Arama
MaviKaranlık Forum
Hayata Dair
-
Tek Mesaj #1566
reyan
Ziyaretçi
8 Ekim 2009
Mesaj
#1566
Ziyaretçi
Hüzün yüklü morglarım var benim
sol yanımda. Ağrıyor.
Düştü kelepçeli gözlerin
kırılan deli sözlerinin yanına.
İçimden fersah fersah kaçışın iç denizine
sancım olur.
Benim sancım İstanbul gibidir
biliyorsun…
Sayfalara sığmayacak kadar bitimsiz.
Coğrafyamı bertaraf eden rüzgâr gibidir yâr …
YAR/SIZIM…
Susuzluğun en kesif sayhalarındayım…
Uzun seslenişlere dönüyor suskunluklarım…
Başını alıp gitmiş bir hikayenin peşinden koşarken
düşürdüğüm sözcükleri dipnot düşüyorum eksik günceme…
Hangi kıvrımından tutunsam acıdan bükülmüş harflere;
Kırılgan İmâ’lar çatırdayarak saldırıyor sanki
içimdeki sancılara…
Uzun ve derin camkesiği çiziklerimden kanıyor
anlamı morarmış güncemin önsözü…
İç içe geçmiş anlamların karmaşıklığında sıkışıyor
zamana direnen sevdam…
ZAMAN/SIZIM…
Kekeme yüreğim adını sayıklıyor habire.
Adını şerh
yüzünü dipnot düştüm içime! ...
Ki yağmur sonrası toprak kokar adın.
Hadi ifşa et de düşlerini gökyüzüne. İçsizliğine (h)içleneyim.
Al işte;
İÇİM…
Koynuma doldurduğum insancıl cümlelerin dili sürçüyor…
Şizoid bir krizin
arsız ısrarıyla kaybediyorum benliğimi…
Öfkeli serzenişler çıkıyor demir kapılarımdan altından
hızla ve yanarak…
Savaşlardan bana kalan her şeyi
diğerleri gibi takıp koluma;
Yürüyoruz duvardan duvara…
Dilime düşen birkaç tanıdık şarkının
no(k)tası konulmamış satırlarını
kararlı “ES”lerle no(k)talıyorum…
Boğulmuş sesimle
Acı
ayıplar afişliyorum şehrimin duvarlarına…
AYIBIM…
Elimde belki çoktan unuttuğun iki fotoğrafın var.
Hangisine baksam (d)üşüyorum yâr..
Akrebin yelkovanı defalarca kez yakaladığı zamanlarda
ben seni ezberimden silemiyorum.
Susuyorum / üşüyorum / düşüyorum.
Duyumsuyor musun? Soluklarıma sinen kokunu.
DUYMUYORSUN …
Hapislik gibi atıştıran yağmurlarda
yine hüzünlere gönüllü devriyelik yapıyor
gece yürüyüşlerim…
Bahçemdeki sarı ışığın uzayan gölgesinde
sessiz ve yasak yalnızlıklar büyütüyorum kalabalıklara…
Hüznün röntgenini çıkarıyorum bilmeden…
Hadi ! tut/un bana güneşi
lekelerim çıksın ortaya…
Ya da güneşe tut/un beni…
KARANLIKTAYIM…
Ölmeyi denedim kendime
ölemedim.
Sana gelecek zamanlarda tükendim. Artık gelemem.
Ellerim (d)üşüyor. Nefesim tükeniyor. Ne desem duyulmuyor.
SEN DUY BENİ EY YAR…
Sessizliğin teninden soyamadım çığlıkları…
Bu yüzden deliyorum öfkemin ambargosunu…
Yine salıyorum yüreğimi
ölümlü kavgaların şiddetli çarpışmalarına…
Yalana büyüyen bir çocuğu emziriyor zaman…
İnfazlar büyütüyor geçmişimin beşiğinde…
SALLANIYORUM
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 00:04
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...