Kızıl Papatya
Musa Celil
Seherin nuruyla uyandı papatyalar
Yüzlerinde tebessüm, bir esinti aradılar.
Nazladı rüzgar onları, salladı ak yapraklarını
Seher suladı çiğ damlalarıyla, mis kokulu papatyaları.
Çiçekler keyiflendi, dansettiler rüzgarla
Birdenbire acayip, garip bir hal gördüler;
Yakınlarda bir yerde, derin düşüncelerde
Oturmuş bir papatya…
Ama yaprakları ak değil, kan misali kıpkızıl!
Papatyalar ak olur, bembeyaz gelinlikli
Nasıl olmuş birisi, kırmızı elbiseli.
Dediler:''Sen ey kardeş, niye değiştin, ne yaptın?
Neden kızıl yaprakların, niye pembe yanakların?''
Cevap verdi papatya:''Gece benim yanıma,
Yattı delikanlı savaşçı, attı düşmanlarına.
Tek başına savaştı, onbeş okçuya karşı,
Çekilmedi asla; ta ki fecirde yaralandı kolu başı.
Onun yiğit al kanı, yaprağıma damladı
Benim kızıl elbisemi, herkesler kıskandı.
Yiğit gitti ben kaldım, kanını saklayıp bedenimde
Her vakit özlüyorum, parıldıyorum seher nurunda..''