Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ekim 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

atom bombası nükleer bomba ve hidrojen bombasının yaydığı radyasyon etkisi ne kadar sürer?

Radyasyonu yayan elementin yarı ömrü belirleyicidir radyasyonun etki süresinde! Bir radyoaktif elementin yarı ömrü ise o elementin kütlesinin yarıya inmesi için geçen süredir. Yani radyoaktif elementler her geçen yarı ömürlerinde iki kat azalırlar, tamamen yok olmazlar ama etkisinin minimuma indiği bir nokta vardır o elementin! Bazı radyoaktif elementlerin yarı ömürleri birkaç yılı bulurken bazıların ki ise sadece birkaç saniyedir!

Bir elementin radyoaktivitesinin etkinliği ancak yarı ömrünün on katı gibi bir süre sonunda kaybolur. Dolayısıyla, yarı ömrü yirmi dört bin yıl olan en önemli atık plütonyumun 240 bin yıl kontrol altında tutulması gerekmektedir. Dünyada doğal olarak bulunmayan plütonyum nükleer reaktörlerin bir atık ürünüdür. Atom bombası yapımında kullanıldığı gibi, son zamanlarda işlenerek yeniden yakıt olarak kullanılmak üzere santrallere gönderilmektedir.

Radyasyon türlerinin ortak özelliklerinden biri duyu organları tarafından algılanamaz olmalarıdır. Ancak özel ölçüm aygıtları ile tespit edilebilirler. Alfa ışını ancak birkaç santimetre ilerleyebilmekte, yoluna tutulan ince bir kağıt bile ışını durdurabilmektedir. Dolayısıyla bu ışının kaynağı olan radyoaktif elementlerin dokularda etkisini gösterebilmesi için insanın gövdesine girmesi gerekmektedir. Gövdeye giriş, zedelenmiş deriyle temas, solunumla akciğere ulaşma ya da yiyecek ve içeceklerle sindirim kanalına geçmeleri ile olur.

Gama ışınları metrelerce uzağa ulaşabildikleri gibi belli kalınlıklara kadar kurşun levhalardan da geçebilirler. Bu nedenle gama ışınlarının insan vücudu üzerindeki etkileri daha kolay ortaya çıkar. Radyoaktif elementler gövdeye girdikten sonra vücutta bazı özel organ ve dokularda toplanabilirler. Örneğin; iyot tiroid bezine, stronsyum kemik dokusuna, sezyum kaslara yerleşir. Elementlerin büyük bölümü kolloidal yapısı yüzünden karaciğerde tutunur ve karaciğer kanserine neden olabilir.

Elementler fiziksel ve biyolojik yarı ömürlerine göre etkilerini sürdürürler. Örneğin; iyot 131’in yarı ömrü sekiz gün kadar olduğundan etkisi kişinin iyot açığına, metabolizmasına göre haftalarla sınırlıdır. Buna karşılık stronsyum 90’'ın fiziksel yarı ömrü otuz yıl, biyolojik yarı ömrü ise on yıl kadardır. Toryum'un fiziksel yarı ömrü 14 milyar yıl, biyolojik yarı ömrü elli yıldır.

Birinci Dünya Savaşı sırasında tanı amaçlı kullanılan X ışınlarından kendilerini korumayan yaşam kurtarma çabası içindeki doktorlar ve teknisyenlerde, yüksek dozda radyasyonla etkilenme sonucu ciddi yaralanmalar gözlendi; ellerini, kollarını, hatta yaşamlarını kaybeden insan sayısı azımsanamayacak kadar fazlaydı.

Radyasyondan Korunma Yöntemleri: Nükleer patlamalar, radyasyon serpintisi gibi yollarla yayılan dış kaynaklı radyasyona karşı alınabilecek önlemler şunlardır: - Radyasyon kaynağı yakınında geçirilen zaman azaltılabilir, - Kaynakla kişi arasındaki uzaklık artırılabilir, - Kaynakla kişi arasına bir kalkan konulabilir.

Radyasyonun solunum, sindirim ve cilt yoluyla alınmasına "içten maruz kalma" adı verilir. Radyonükleidler vücuda alındıktan sonra yapılabilecek çok az şey kalacağından alınması gerekli en temel önlem radyoaktif materyalinin vücuda girmesini önlemektir. Alınan radyonükleidler vücuttan biyolojik eliminasyon ve radyoaktif çürüme sonucu atılabilirler. İçten maruz kalmayı önlemek için eldiven ve laboratuvar elbisesi giyilmeli, radyoaktif maddelerle çalışırken herhangi bir şey yenmemeli ve içilmemeli, uçucu bileşiklere karşı gaz maskesi kullanılmalıdır.

Dünya Sağlık Örgütü' nün dünyada görülen tayfun, deprem, sel, yangın gibi felaketleri incelediği bir çalışmada insanın yüzde yüz önleyebileceği tek felaketin nükleer felaket olduğu belirtilmiştir. Bu felaketin önlenebilmesinin tek güvenilir yolu da doğal enerji kaynaklarından faydalanılarak, radyasyon ve radyasyon kaynaklarından olabildiğince uzak durmaktır.