Arama

Köşe Yazısı ve Makaleler - Tek Mesaj #142

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Temmuz 2006       Mesaj #142
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ulaşılamayan yerlere ulaşımı sağladığı, engelleri ortadan kaldırdığı, ekonomileri bütünleştirdiği ve insanların birbirleriyle tanışmalarını, yakınlaşmalarını kolaylaştırdığı için açılan, her yeni karayoluna, demiryoluna sevinirim.

Ne var ki, geçen hafta cumartesi günü yeni açılan muazzam bir demiryolu hattı dolayısıyla bu duygu ve düşünceleri yaşamadım; aksine yeni demiryolu bu defa bana derin bir hüzün verdi.
Bu demiryolu Çin’in başkenti Pekin ile 1950 yılından bu yana Çin işgali altında yaşayan Çin’in Tibet Otonom Bölgesi diye adlandırdığı Tibet’in başkenti Lhasa arasında törenle açılan yeni demiryolu hattı...
Pekin’den başlayıp Qinhay eyaletini kat edip Tibet Platosu’nu baştan başa geçtikten sonra ‘dünyanın damı’ denilen Tibet’in başkenti Lhasa’ya ulaşan demiryolu çok zor coğrafi engellerle dolu 2.000 kilometre uzunluğunda bir hat. Hattın 1.200 kilometre kadarı 4.500 metre yükseklikteki çok soğuk ve oksijeni çok az olan bir alandan geçiyor ve bu yüzden vagonlar bu yükseklik ve oksijen azlığına göre yapılmış, aynen uçaklardaki gibi oksijen maskeleriyle donatılmış bulunuyor.
Hat yaklaşık 5 senede, 100 bin civarında işçi ve teknik personelin çalışmasıyla 4,2 milyar dolara mal olmuş, Batılı demiryolu mühendislik şirketlerinin çeşitli şekillerde yer aldığı bir mühendislik başarısı aynı zamanda. Kanadalı vagon uzmanı Bombardier şirketinin özel vagonları, lokomotif uzmanı Amerikan General Electric şirketinin ise özel lokomotifleri sağladığı hat; kumluk, rüzgarlı, buzlu ve permafrost denen donmuş topraklar üzerinden geçiyor ve bu yüzden çok özel imalat ve mühendislik tekniklerinin kullanılmasını mecbur kılmış olan dünyada bugün belki sadece Peru’da And Dağları’nda bulunan bir başka yüksek irtifadaki hatla mukayese edilebilir. And Dağları’ndaki hat da esasen artık dünyanın ikinci en yüksek demiryolu hattı sayılır; zira en yüksek birinci demiryolu hattı burada anlattığım Pekin-Lhasa hattı oluyor artık.
Çin yönetimini çok sevindiren bu hattın açılışını da Çin Devlet Başkanı Hu Şintao, hat üzerindeki Golmund istasyonunda geçen hafta bizzat yapmış, duyduğu sevinci açıkça ortaya koymuştu. Esasen Şintao’nun, açılışı bizzat yapmasının başka bir anlamı da var. Devlet Başkanı ve Çin Komünist Partisi lideri Şintao, Tibet Otonom Bölgesi’nin Çin ile entegrasyonu (bütünleşmesi) için yıllarını vermiş, Tibet’te 1998-2002 yılları arasında bölgenin Komünist Parti başkanlığını yapmış, başkent Lhasa’da 1989 yılında patlak veren ayaklanmayı sert metotlarla bastırmış, Çin liderliğinin Tibet uzmanı olarak bilinen birisi...
27 No’lu tren olarak tanıtılan ve 16 vagonuyla 48 saatlik yolculuktan sonra Lhasa’ya ulaşan hatla Tibet önceki yıllarda gerçekleştirilen hava ve karayolu bağlantılarından şimdi de demiryolu ile Çin’e sıkı sıkı bağlanıyor. Tren hoparlöründe ‘Çin’in yüz yıllık rüyası gerçekleşti’ anonsuyla tanıtılan bu hatla hem Çinli ve hem de yabancı turistlerin Tibet’e gelmesi ve hem de Çin’de hakim ve çoğunlukta olan Han Çinli unsurunun Tibet’e işçi, yatırımcı, tüccar olarak akın etmesi planlanıyor. Zaten Çinli yetkililer de bunu açıkça ifade ediyorlar. Bu konuda mesela, Qinghay Eyaleti demiryolu şefi Zu Zengşenk ‘Bu demiryolu hattı insanların, malların ve bilginin hızlı akışına ve bölgenin kalkınmasına hizmet edecektir.’ derken başka yetkililer de yılda en az 800 bin kişinin bu hat sayesinde Tibet’e geleceğine işaret ediyor, turizm gelirlerinin katlanacağını söylüyorlar.
Yeni hat söylendiği gibi sadece Tibet’in dünyaya açılmasına, kalkınmasına, Çin ile entegrasyonuna büyük katkı yapmakla kalmayacak, aynı zamanda Çin’in Tibet üzerindeki kontrolünü her bakımdan daha da artıracak. Maden kaynaklarının daha iyi aranmalarından işletilmelerine, merkeze uzak yerlerin merkeze daha sıkı bağlanmalarından Tibet’teki muazzam su kaynaklarının daha iyi kontrolüne kadar pek çok önemli alanda Çin, Tibet üzerindeki hegemonya ve asimilasyonunu bu hatla daha da tahkim edecek zaman içinde. Kısacası bu hatla Tibet’e dönük Çin modernizmi ve asimilasyonu daha da hızlanacak. Tibetliler bunlara ne diyorlar, hattı nasıl karşılıyorlar, doğrusu bilmiyoruz; ama herhalde bu hatla kültür ve kimliklerini daha da kaybetmekten endişe duyuyorlar, ülkelerinin ellerinden gittiğini görmekten dolayı derin bir hüzün yaşıyorlar. Aynen benim yaşadığım gibi...