Arama


nobody34 - avatarı
nobody34
Ziyaretçi
9 Temmuz 2006       Mesaj #57
nobody34 - avatarı
Ziyaretçi
'Kocam aldatıldığını hissederek mi öldü, çok merak ediyorum'
Kocasıyla 'aşk bitti' diye yatmıyor. Genç bir adama âşık olunca kocasını aldatmaya başlıyor. Üç yıl boyunca bu ilişkiyi kocasından gizlemek için atmadığı takla kalmıyor. Sonra sevgililerine aynı oyunu oynuyor. Nihayetinde 10 yıl terapi görüyor
09/07/2006
ŞULE ÇİZMECİ

BAŞLARKEN
İçinizde sevdiği tarafından aldatılmamış biri var mı? Ya da aldatılma korkusu yaşamayan? Ne mutlu özel tarihlerinde aldatılma hikâyeleri olmayanlara... Onlar, aşkın durgun ve güvenli kıyılarında yüzenler. Onlar tutkunun beyaz yüzüyle tanışanlar sadece. İçinizde sevgilisini aldatmamış biri var mı peki? Aldatmanın ne olduğunu en iyi aldatanlar bilir elbette. 'Beceriksizler' dokundukları her şeyi kırar dökerler. Aşk cambazları ise bir ipten diğerine ustaca zıplar, ancak
hiçbir yerde uzun süreli kalamazlar. Aradıkları nedir kendileri de bilmezler. Aşk mı, tutku mu, yok etme ya da yok olma arzusu mu? Günümüzde aldatmak ne kadar da sıradan. Tatminsiz ruhları ne yeni yüzler, ne yeni nefesler doyurabiliyor artık. Aldatma ve aldanış, insan ruhunun en sefil, en yüce yanlarını açığa çıkartan tehlikeli bir oyun. Bu oyunda kim şah, kim piyon belli değil. Hayatına giren tüm erkeklere oyun oynayan, ama kendisi oyuna gelince çılgına dönenler. Aynı anda birkaç kişiyi birden idare edebilenler... Boynuzlanınca inzivaya çekilenler... Sevgilinin karşısında köpekleşenler... İntikam uğruna ellerini kirletenler... İşte, huzurlarınızda örselenmiş ruhlar resmi geçidi!

Bu kadarı da olmaz' diyeceğiniz bir hikâye!.. Ama oluyor. İnsan yüzlerine dikkatle bakarsanız eğer onların size ne tuhaf hikâyeler fısıldadıklarını duyarsınız. Az sonra tanışacağınız eşine az rastlanır kadın da giyimi, kuşamı, beden dili ve bakışlarıyla 'farklı' olduğunu her zaman hissettirir. Güzel ve cazibeli olduğunu bilir. Nüfus cüzdanında yazılı doğum tarihini iplemez. Genç düşünür, genç yaşar. Kaç dil bildiğini, kaç üniversite bitirdiğini kimse bilmez. Bunu ifşa etmeyi ayıp sayar. Kendinden küçük erkekleri sever. Bir zamanlar Boğaz'da yaşadığı çılgın aşklarla epey ünlüymüş. Eh, şimdi de aşk trafiği fena sayılmaz. Hangi arada derede kitap üstüne kitap devirdiği ise bir muammadır.
Canı isterse İngilizce ve Fransızcadan çeviriler yapar. Çoğu kez yaptığı işler için para istemeyi unutur. Hesabına yatırılmışsa ne âlâ... Zaten her şeyi unutur, verdiği sözleri, yediği kazıkları... Onunla uzun uzun konuşamazsınız. Hemen sıkılır ve alır başını gider. Onunla çok sevdiği Boğaz'da bir çay bahçesinde buluşup, çetrefilli aşk hayatını konuştuk. Teybi kapattığımda 'Ben de az manyak değilmişim' dedi.

Aşk hayatınız ne zaman başladı?


16 yaşımdaydım. Erdek'e gitmiştik. İlk flörtüm orada oldu. El ele tutuşma. Öpüşme yok. Sonra... Evet sonra onu da aldattım ben. Daha sonra Çınarcık'a gittik, orada başka bir çocuğa âşık oldum. Onunla da el ele tutuşmalar. Hatta evlenmeye bile kalkıştık. İstanbul'a dönünce o ilk çıktığım çocuğa onu aldattığımı söylemedim tabii. Sonra çok ciddi olarak birine
âşık oldum. Kör kütük. Bizim mahallede oturuyordu. 'Buz Tayfun'du lakabı. Onu elde edene kadar anam ağladı. Elde ettim ama.

'Çapkın bir erkek gibiydim'


Niye elde ettim diyorsunuz?
Çünkü soğuk duran biriydi, ama bana soğuk durmuyordu. Kızlara yüz vermiyordu.
Demek sizde ayartmacı bir yan var.
Olabilir. Hiç bunu düşünmemiştim. Erkeklerde ben hep Tayfun'u ararım. Flörtöz erkeklerden uzak dururum. Onlar benim gözümde ******tır. Cool erkekleri severim. Kendini bir şey sanan anlamında değil. Burada elde etme güdüsü var galiba. Var tabii. Tayfun'la yaşadığımız çok büyük bir aşktı. Sonra o, üniversite okumak için Fransa'ya gitti. Bu gidiş beni yıktı. O zaman bende aldatma olayı başladı. Bu intikam gibi bir şey. Hiç bilmediğim bir ülkeye gitmiş. Ben Türkiye'de salak gibi kalmışım. Mektuplarında bana gittiği yerleri anlatıyor. Lise sondayım o zaman. Upuzun mektuplar yazıyoruz birbirimize. O dönemde çevremde öyle büyük aşk yaşayan yoktu. Ben birkaç ay sonra vıkvıklamaya başladım. Diskolara gittiğini yazıyor ben deliriyorum burada. O zaman kolejde peşimde çok adam vardı, çok güzel kızdım. Hafiften birilerine yüz vermeye başladım ve bunu ona yazma cesaretini gösterdim. Onu kendine getirmekti asıl amacım. Ama o bunları hiç kaldıramadı, 'Bu iş burada biter' diye bir mektup aldım ondan. O gün beni revire kaldırdılar. O kadar kötü oldum ki... Benimkiler oyun gibiydi. Her yaz İstanbul'a geldiğinde ayaklarına kapandım, seni çok seviyorum diye... Üç dört sene Tayfun'un acısını çektim. Çıktıklarım oldu, ama hiçbirini umursamadım. O araya hafiften de olsa sevişmeler girdi. Çapkın bir erkek gibi ondan ona, ondan ona... Ama hissetmiyordum hiçbir şey.
'Kocam kıskanmayanı oynadı'


Bir tür oyalanmak arzusu muydu?


Sanki acıyı hafifletmek gibi... O zaman çok rahatlatıyor, içim yağ bağlıyor, özellikle de terk edilmişsem. Ama ben, beni terk etmeyenleri de aldattım. İşte asıl beni şaşırtan da bu...

Çok mu fazla aldatma hikâyeniz?


Çok tabii... 10 yıl terapiye gittim, terapide bunları çok konuştuk. Asıl aldatmalarım evliliğim döneminde başladı. 'Buz Tayfun'u unutma dönemlerinde ciddi çapkın oldum yani... Tam cinsellik yoktu ama. Ondan sonra kocamla tanıştım. O dönemde mesela Harun'la çıktığımız dönemde, dört beş kişiyle de çıkıyordum. Harun da bunu biliyordu. Sonra Harun'la iş çok ciddiye bindi. Hakikaten seviyorduk birbirimizi. Allah rahmet eylesin, neyse. Onu trafik kazasında kaybettik. İçkiliymiş. Şu yaşıma kadar benim için aşktan başka hiçbir şey önemli olmadı. Seks de önemli olmadı. Aşkı kutsallaştırmıştım kafamda. Harun'la evliliğimiz çok güzeldi. Evliliğimizin beşinci yılında onu istememeye başladım. Tabii ki anormal seviyorum. Ama olmayan bir ağabeyim oldu o. Ensest gibi bir şey.

Evlilikte problemler var mıydı peki?


Vallahi olmadı. Harun kusursuz bir erkekti. İlgili, özenli. Yakışıklı. Ama aşk bitti yaa. Aşk bittikten dört sene ben onu aldatmadım. Ama cinsel anlamda beraber olmuyorduk. Aşk bitince seks yapamamaya başladım. Oynayabilen insanları iyi bilirim ben. Hem kocasıyla, hem sevgilisiyle aynı anda seks yapabilenleri... Ben yapamadım. Kocam bu duruma çok üzülüyordu, o arada ben alkole başladım. Arkadaşlarımla hep aşk muhabbeti yapardım, ama kıpırdıyamadım dört yıl. O dönemler çok hayranım vardı. 'Ben evli bir kadınım, kocamı aldatmam' değil, ama Harun'u sevdiğimi, onun bana âşık olduğunu söylüyordum kendime. Harun'a gelip beğendiğim adamları anlatırdım, o da çaktırmadan gülerdi. Hiç beni kaybetme korkusu yaşadığını hissettirmedi.

Hissettirse farklı mı olurdu?


Belki de. O bana hep gevşek göründü. Üzülmeyeni, kıskanmayanı oynadı. Dört yıl seks yapmayarak, aşktan uzak yaşadım. Oysa sağlık var, para var, her şey var. Harun'u öyle bırakamazdım, son iki sene onu çok alıştırdım, boşanacağız diye... 'Birini bul' diye ısrar ettim. Her gün zavallım 18.00'de eve gelirdi. Çünkü ilk başlarda kıskançlıktan ona nefes aldırmazdım. Sonunda genç bir adama âşık oldum. Benden epey küçüktü. Çok romantikti. Harun'a da hayrandı. Onu önemserdi.

Nasıl geçti o dönemler?


Korkunç. Çok büyük bir aşk yaşıyordum, ama Harun'u da üzmek istemiyordum. Çocuk çok duygusaldı, uzun süre 'Ben bunu Harun abiye yapamam' dedi. Ben onu zorladım yani. Harun hiçbir şey hissetmesin diye azami özen gösterdim. Bir saatliğine çarşıya manto almaya gidiyorum. 45 dakika sevgilimle oluyorum 15 dakikada gidip üç manto birden alıyorum. Tam abartı. Sonra olamadı. Geceyi sevgilimle geçirmek, sabah onunla uyanmak istiyorum. O dönem Harun'un işleri bozuk. Sevgilimle kız arkadaşlarımın evinde buluşuyorum, asla dışarıda birlikte görünmüyoruz. Harun'u asla üzemem, ona bunu yapamam. Üç sene gizli saklı geçti.
Bu üç yıl içinde kocanız hiç sizinle sevişmek istemedi mi? Sizi zorlamadı mı?
O hiç zorlamazdı. Şöyle bir olay oldu. Daha benim bu genç çocukla ilişkim tam başlamamıştı. O sevgilisiyle bize gelmişti. O gece içkiyi çok kaçırdım, sarhoş oldum. İşte o gece kocamla yattım. Ve bu son yatışım oldu. Harun'u kullanmak mıydı? Bilmiyorum. Bu da belki sevdiğin adamı kocanla aldatmak. Sevgilimle beraber olduğum için çok vicdan azabı çekiyorum, Harun'a mutlaka birini bulmasını söylüyorum. O evde oturunca ben çok kötü oluyorum, sevgilimle beraberken bile sürekli telefon başındayım. 'Nasılsın, iyi misin?' Zavallım o da beni arkadaşlarımla birlikteyim sanıyor.

'Asla açık evlilik yapmadım

'
Peki neden boşanmadınız?
Harun iflas etmiş. Çok kötü durumda. Onu asla o durumda bırakamam. Sevgilim beni anlayamıyor. Asla ikisiyle yatıp kalkmıyorum. Benim evliliğim bir b. k değil, ama asla açık evlilik yapamadım. Sonunda Harun birini bulunca çok memnun oldum. Güzel bir kızdı. 'Ben çocuk yapmadım, o yapar' dedim. Onu o kızla evlenmeye zorladım. Sonunda yasal olarak boşandık. Kocam onu aldattığımı hissederek mi öldü çok merak ediyorum. Şöyle bir olay oldu, bu yaşadığımız kaç göç olayı, gizli kapaklı ilişki derken sonunda sevgilim genç yaşta kalp krizi geçirdi. Kendimi çok suçladım. Sonunda kendi evime çıktım, sevgilimle artık evimde buluştuk. Yine dışarda görünmedik.

'Nasıl köpeğim, nasıl köpek!'


Artık ilişkiniz yoluna girdi mi?
Nerde? Birkaç ay sonra başka birinden hoşlandım ve bu sefer de sevgilimi aldattım. Bu sefer farklı bir durum oldu. Sevgilime hâlâ âşığım, ama Can da süper bir yaratık.
Yani tam ne yaptığını bilememe hali mi? Sağlıklı bir insanın tavırları değil.
Çözümsüz kaldım, derken bende ağır bir depresyon başladı. Doktorlar, acil servisler... Hastalıkla uğraşırken sevgilim bana gelip 'Ben bir kıza âşık oldum, eğer onun da bana ilgisi varsa bu ilişki biter. Haberin olsun' dedi. Dürüst bir davranış. Süper. Öyle bir yatağa çakıldım ki... Ağır bir depresyon başladı bende. Parmağımı kaldıramıyorum. Sevgilim etrafımda pervane, ama hiç geri adım atmıyor. Kızdan vazgeçmiyor. Onu kaybetmeyi göze alamamıştım. Sonra yalnız kaldım. Kendimi cezalandırmaya başladım. Can'ı arada bir görüyorum.
O arada depresyon ilaçları, terapi... Kocama yaptığım haltı bir de sevgilime yapmaz mıyım? Terapim 10 yıl sürdü. Doktor iflah olmaz bir vaka olduğumu söyledi, terapiyi bitirdik. Doktor 'Ben sana kendini sevip kollamayı öğretemedim, öğrenemeyeceksin' dedi. Aşk deyince her b.ku yaparım. O arada çok kötü bir ****** oldum. Her gece barlardaydım, öyle iğrenç ilişkilerim oldu ki. Bunu yapıyorum, ama ertesi gün acı çekiyorum.

Onca yıl terapi görmenizin de bir faydası olmadı mı?


Oldu tabii ki. Tek bir şey öğrendim: Asla, asla bir daha kimseyi aldatmayacağım. Allah'tan sonra karşıma Cengiz çıktı. Onu çok sevdim, ama üçüncü yılın sonunda o beni bırakmak istedi. Ayaklarına kapandım. Nasıl köpeğim, nasıl köpek. Hiçbir âşığımın yaşatmadığını o bana yaşattı. Onda da müthiş bir aldatılma korkusu vardı, benim de geçmişimi biliyordu. Ben aldatmadan o beni bıraktı belki de...

'Aldatmak, sanki yok olmaya çalışmak'


Aldatan kişinin psikolojisi nasıldır? Onca yalan dolana nasıl dayandınız?
'Neden ben aldatıyorum?' diye sorduğumda terapistim 'Kaybetme korkusuna karşı hazırlık gibi bir şey' dedi. Bilinçaltının kendini koruması galiba. Benim hayatımda babam ve dayım var. Dayımı babama yakın severim. Hayatıma iki erkek figürü girmiş. İkiye dağılma, sevgiyi dağıtma gibi bir şey yaşamış olabilirim. Aldatmak, sanki yok olmaya çalışmak... Bunun içinde karşındakini acıtma duyguları olduğunu biliyorum. Bir de kendini cezalandırma var. Annemle babam feci kavga ederler. Annem disiplinli, babam mülayim. Altı aylıkken annem beni anneanneme bırakıp Almanya'ya gitmiş. Bir buçuk yıl beni görmemişler. Altı aylıkken g.t gibi bırakılmışım beni doğuran kişi tarafından. Terk edilme fobimin olması doğal. Artık kimseyi aldatmıyorum, ama aldatılma korkum
hiç geçmedi. İnsan biriyle 40 sene aldatmadan nasıl yaşar? Çevremizdeki ilişkiler en fazla beş yıl sürüyor. Aşksız ve aldatmacasız ilişkileri olanlar var ama... Onlar herhalde aşk ve seks delisi değiller.
Son düzenleyen perlina; 11 Temmuz 2016 11:55