Arama


Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Temmuz 2006       Mesaj #7
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
"Korsan" ürünler


Aşağıdaki yazı Serbest Kürsü kategorisindedir ve içeriğinden metnin yazarı olan Barış Atalay sorumludur.
Tüm dünyada korsan ürünler çok yaygın. İnsanlar neden korsan ürünleri tercih ediyor? Ayrıntılı ve derin düşünmeye gerek yok:

1- İnsanlara pahalı geliyor.
2- Cd, kitap ve bilgisayar oyunu gibi ürünler çok daha ucuza aynı işlevi görüyor. Aynı kaliteyi veriyor.

İnsanlar zengin bile olsa, bu tip durumda ucuz olanı tercih eder. Hele de ortada insanların sosyalliğini, popülerliğini, özgüvenini okşayacak; "marka olma" durumu yoksa.

Ancak tabiki bu her ürün tipi için geçerli değil. Mesela giyim. Marka olma mevzusunun en yoğun yaşandığı ürün tipi. Maddi durumu gerçeğini almaya yetmeyenleri ve "markalaşan üstün ırka" mensup olma mücadelesinde bulunanları (Bu mücadelenin farklı cepheleri vardır: İlk cephede maddi durumu yetse de yetmese de sahtesini alanlar vardır. Eğer satın alınan sahte ürün gerçeğinden ayırt edilmiyorsa sahtesini alırlar. Çünkü önemli olanın sadece dışarıya verilecek mesaj olduğunu kavramış pragmatist marka tutkunlarıdır. İkinci cephedekiler kendilerini marka krallığına kaptırmışlardır ki kimsenin bilemeyeceğini bilse dahi sahtesini alamaz, yüreği elvermez, kendini kötü hisseder, ilk dışarı çıktığında, bütün insanlar ona nanik yapacak zanneder. Üçüncü cephede ise maddi durumu yetmediği için, sahtesini alma mecburiyetinde olanlar vardır. Bunlar da "marka giymeyen günahkarlar" sınıfına dahil olmamak için, biz de az buçuk bu kutsal davanın içindeyiz mesajını verebilmek adına, sahte olduğu çok belli olan ürünleri üzerlerinde taşımayı göze almışlardır) bir kenara koyarsak, insanlar genelde gerçeğini almaya çalışır. Çünkü giyimde korsan ve gerçek çoğu zaman ayırt edilir. Dayanıklılıkları, ömürleri farklı olur. Aldığınız t-shirtün rengi solar, sıktığınız sahte parfüm, iki saat sonra yerini doğal kokunuza bırakmıştır.

Korsan giysi "kötü imajdır." Gerçeği "karizmadır." Yani, sahtesini dahi giymiş olsa bile insanlarda gerçek markaya olan bağlılıklarını bildiren dava adamının kutsal ruh hali mevcuttur.

Ancak insanlar cd, kitap ve özellikle bilgisayar oyunlarında korsanlığa daha bir heveslidir. Çünkü; markanın bize hissettirdiği "üstün duygular" bu ürünlerde nispeten daha az yoğunluktadır. Ayrıca kabul etmek gerekir ki korsan bir cd, hele de yüksek teknolojik imkanların yardımıyla kopyalanmışsa gerçeğiyle aynı kalitede olablilir. Bu da, insanların bu ürünlerde korsana yönelmesini kolaylaştırıyor.

İnternetten bedavaya istediğin müziği, filmi indirmenin cazibesi vazgeçilecek gibi değildir. Evet, şimdi bazılarınınz gerçek cd veya dvd'nin kalitesi hiçbir şeye değişilmez diyor fakat ne yazık ki artık kopya cd ve dvdlerde gayet seyredilesi.

İstisna olarak kitabı sayabiliriz. Korsanı ve gerçeği arasında bence sayfa kalitesinden, kapağına kadar büyük farklar var. Ama insanlar onu da nasıl olsa maksat okumak diye rahatlıkla görmezden geliyor.

Bu ürünlerde korsana yönelişin diğer ve belki de en önemli sebebi fiyatı. Son zamanlarda korsana karşı mücadele çerçevesinde, bazı kitaplar ve cdler makul fiyatlara satılıyor olsa da bu ürünlerin fiyatları genelde gerçekten pahalı. Bu gerçekliği ülkemizin eşsiz ekonomisiyle paralel düşündüğümüz zaman, korsan mevzusunu rahatlıkla anlıyoruz.

Şimdi gelelim asıl meseleye. Niye bunları yazma ihtiyacı duydum. Amacım insanların neden korsan cd, dvd gibi ürünlere yöneldiğine dair sosyolojik bir tespit yapmak değil. Ki zaten istesem de yapamam; öyle bir eğitimim yok. Ya da müzik firmalarına, yayınevlerine rapor da hazırlamıyorum.

Evet, itiraf ediyorum. Ben tümüyle olmasa da bazı yönleriyle korsanı savunuyorum, daha doğrusu bazı ürünlerde korsan ürünlere yönelişi mazur ve mantıklı görüyorum. Peki nedir bu bazı ürünler. Tahmin edeceğiniz gibi cd, dvd, kitap ve bilgisayar oyunları. Zaten hangimiz korsan cd veya dvd almıyoruz ki? Kitap bence bir yönüyle ayrı bir değerlendirme konusu olabilir ki ona da değineceğim.

Cd, kaset ve kitap. Bu ürünler gerçekten pahalı. Yani şimdi Ferrari de pahalı ama Ferrari'nin pahalı olması normal. Herkesin Ferrari'ye binmesi gerekmez. Ama bu ürünler için aynı şeyi söyleyemem. Olaya, sanat biraz da halk içindir ana fikrinden bakarsak, daha doğrusu azami sayıda insanın istediği müziği dinleme, istediği kitabı okuma hakkına sahip olması gerektiğini savunan bir insan olarak, insanların bu fiyatlar karşısında korsana yönelmesinde ben gayri ahlaki bir taraf görmüyorum.

Temiz hava yaşamsal bir önem taşır. Ormanlık bölgelerde ise temiz hava boldur. Aynı zaman da ormanlık bölgeler insanın ruhuna da hitap eder. Su yaşamsal önem taşır. Denizler göllerde öyle. Yine böyle yerler aynı zaman da manzara olması sebebiyle ruhumuzu şenlendirir. Yani ormanlar, göller nehirler sadece doğal yaşamın devam etmesi adına anlamlı değildir. Bir de insan ruhuna zenginlik, güzellik veren yönleri vardır. Müzik dinlemek, kitap okumak ta aynı işlevi görebilir. Hüzünlenmek istediğinde, neşelenmek istediğinde müziğe başvurursun. Orman ve sahil manzaralarını seyretmek bir bireyin ne kadar hakkıysa, müzik dinleyip kitap okumak ta o kadar hakkıdır.

"Gelişmiş toplumlarda kitap okuma oranı bizim şu kadar katımız." "Yılda basılan kitap sayısı bizden bilmem kaç kat fazla" Böyle araştırmalarla sık sık karşılaşır ve sonra da şikayet ederiz. "Okumuyor bu millet." Kitap okumanın ticari bedeli, azami sayıda insanın rahatlıkla karşılayacağı kadar asgari olmalı. Hatta olmak zorunda. Tabi toplumsal gelişmenin en önemli araçlarından birinin, okumak olduğuna inanıyorsanız. O yüzden birey kendini geliştirme adına kitap okumak istiyor ve sadece maddi nedenlerden dolayı okuyamıyorsa, korsan kitap almasında ahlaki açıdan bir problem yoktur. Aynı şey müzik için de geçerlidir.

Kitap okumak, sinemaya gitmek, müzik dinlemek, tiyatro izlemek isteyen herkesin asgari bir ücret ödeyerek gerçekleştirmesi gereken eylemlerdir. Toplumsal açıdan bakarsanız da bu böyle bireysel açıdan bakarsanız da.

Kendi davranış şeklime gelince. Korsan ürün satın alıyor muyum? Oyunları alıyorum. Seyyar satıcılardan mp3 de alıyorum, korsan dvd de alıyorum, oyun da alıyorum. Hangimiz almıyor ki? Farklı sosyal kesimlerden herkes alıyor. Eğer, gidip bir sanatçının audio cd'sini alacaksam; korsanı tercih etmiyorum ama ekonomik nedenlerden dolayı tercih edeni de ayıplamıyorum ve mazur görüyorum.

Kitap konusunu biraz daha açarsak: İnsanların gerçeğini satın almaya gücü yetmediği için korsanını almasında etik açıdan yanlış bir nokta görmediğimi belirtmiştim. (Ben hayatımda bir defa, lise ikinci ya da birinci sınıftaydım; yani 8-10 sene önce korsan kitap satın almıştım.) Nedense almak istediğim kitap ne kadar pahalı olursa olsun, korsanına para vermek içimden gelmiyor. Korsan müzik cd'si alıyorum da kitap neden almıyorum? Müzisyenin ürettiği, yazarın yazdığından daha mı az değerli ya da daha basit, daha az saygı duyulası bir şey mi yapıyor? Tabi ki hayır. Bu eleştirilerin hepsi kabülüm. Ne yapayım, istesem de elimden gelmiyor. Zaman zaman özellikle yabancı grup ve şarkıcılara ait mp3'ler satın aldığım oluyor ama aynı şeyi kitapta yapamıyorum. Çelişki olduğunun farkındayım. Peki ya satın alma gücüm daha düşük olsaydı, ne şekilde davranırdım? Bilmiyorum. Sanırım pahalı kitaplarda korsanı tercih ederdim.

Şimdi gelelim işin üretici kısmına. Zaten benim de en fazla hassas olduğum kısım. Medya da sahte marka giyilmesine karşı bir kampanyaya rastladınız mı? Ben hatırlamıyorum. Ama sanatçı ve yazarlarımızın ürettiklerinin korsan kopyalarından şikayetlerini ve bu konuda yürütülen kampanyaları duymayan yoktur. Çünkü onların ürettikleri toplumsaldır ve her anlamda değerlidir.

Yazarlar ve sanatçılar, haklı olarak, maddi manevi belirli bir emek vererek ortaya çkardıkları işin karşılığını yine aynı şekilde, maddi ve manevi olarak almak istiyorlar. Eleştirilecek hiçbir yanı yok. Ayrıca size çelişki gibi gelebilir fakat ben sanatçıların, yazarların ve bilim adamlarının maddi anlamda rahat olmaları taraftarıyım. Temel ihtiyaçlarını ve çoğu sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde kazanmaları gerektiğine inanıyorum. (Ama bu yorumumdan şimdiki gibi abartı bir düzeyi kastettiğimi sanmayın. Yani "sanatçı" sıfatını taşıyan bir takım insanlarla bir öğretmenin, hatta bırakın öğretmeni kendisiyle aynı işi yapan ve sanatçı sıfatını hiç bir şüphe uyandırmayacak biçimde üstünde taşıyabilen birinin gelir düzeyi arasındaki bu uçurumun da normal olduğunu düşündüğümü sanmayın) Halktan kopmadan, sırça köşklere yükselmeden, rahat bir yaşam sürecek kadar kazansınlar ki daha rahat üretebilsin, sadece meslekleriyle uğraşabilsinler. Şimdi diyeceksiniz ki bir yazar düşün, "12 Eylül ve Türk Voleybol'una Etkileri" isimli bir kitap yazmış. Yani ilgi düzeyi nispeten sınırlı bir kitap. Bu adam bu kitabı 5 milyona satarsa, senin söylediğin gibi maddi karşılığını nasıl alacak? Haklısınız. Ben de diyorum ki işte bu konuda devlet aygıtının sahneye çıkması lazım! Devlet sanatçılara, yazarlara, ve bilim adamlarına aradaki bu açığı kapatacak kadar destek olmak zorunda. Olmalı demiyorum, olmak zorunda diyorum.

İstisnasız, kitabı basılan, kaset ve cd çıkaran herkese bu desteği vermek zorunda. Hiç vergi almazssınız ya da çok düşük alırsınız, ama istedikten sonra bir yolunu bulursunuz. Devletin ekonomi veya başka alanlarda etkinliğinin, gücünün sınırının ne olması gerektiği konusunda her türlü görüşü anlayışla karşılayabilirim. Tamamen elini çekmeli diyenden, göbek taşında oturmalı diyene kadar.

Ancak bu konuda farklı bir çözüm göremiyorum. Yazarların, sanatçıların emeklerinin karşılığını almasını. Tamamen serbest piyasanın dinamiklerine bırakırsanız, hele de ekonomik durumu bizim ki gibi bir ülkedeyseniz, ne yazarlar ne de sanatçılar emeklerinin karşılığını alabilirler. Ve elbette kitap ve cd gibi ürünlerin korsan olarak üretimi ve tüketimi tavan yapar. Ve yine, elbette insanların satın alma güçleri bu düzeydeyken, korsanı tercih ederler. Ve haklılar da. Sonuna kadar.