“İlkelerimden kıl payı olsun sapmadan, vicdanıma bir an olsun yalan söylemeden, birisinin hoşuna gitmek veya kolay satabilmek için bir karış tuval olsun boyamadan, hep yalnızca kendi sanatımla yaşamımı kazanacağımı umut ediyorum.”
“Üçgenin bütün kesimlerinde sanatçılar bulunacaktır. Bunlar arasında, bulunduğu kesimin sınırlarının ötesini görebilen her biri çevresi için bir uzakbilicidir ve harekete, sıkışıp kalmış arabanın yürümesine yardım eder. Ama sanatçıda bu keskin göz yoksa, ya da kendisi bu gözü aşağı hedefler uğruna, aşağı sebeplerden ötürü kötüye kullanıyor ya da kapatıyorsa, kesimindeki bütün çağdaşlarınca bütünüyle anlaşılır ve el üstünde tutulur. Bir kesim ne kadar büyükse (yani aynı zamanda ne kadar aşağıda bulunuyorsa) sanatçının söylediğini anlaşılır bulan kitle de o kadar büyüktür.” [KANDİNSKİ, V.; Sanatta Zihinsellik Üstüne, s.27, 28]
“1848 Devrim’i emeği ilk kez başlıca sorun yapmıştır. Dolayısıyla 50’lerin Fransız Realistleri için 1848 Devrimi’nin sanatsal anlamı Devrim’in ideallerine dayanan bir takım alegoriler yaratmak değil, ama daha insancıl, özgün ve popüler konulara dönerek, cilasız, süssüz doğayı ve onun içinde emek sarfeden kadın ve erkeklerin soyluluğunu yüceltmektedir. Bu açıdan Courbet’nin Taş Kırıcıları 1848 ideallerinin gerçek bir örneğidir. Sanatçı işçi sınıfının en alt kesiminden olan bu iki figürü hiçbir yorum yapmadan tüm sıradanlıkları, hantallıkları ve yoksulluklarıyla vermiştir.” [İNANKUR, Z.; 19. Yüzyıl Avrupasında Heykel ve Resim Sanatı, s.56, 57]
“Buradaki bir diğer yenilik de tablonun sıradan bir olayı, tarih resmi düzeyine çıkartan anıtsal boyutudur.” [İNANKUR, Z.; a.g.e., s.57]
“Romantikler ruhun elle tutulamaz öğelerini vurgulamak için dokulu resim yüzeyleri kullanırken Courbet, bunları günlük hayatın sıradan, fakat hayat, acı ve ölümün ifadeleri olarak derin olan yanlarını vurgulamak için kullandı.” [AARNASON, H.H.; History of Modern Art, s.29]