Arama

Köşe Yazısı ve Makaleler - Tek Mesaj #146

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Temmuz 2006       Mesaj #146
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Birkaç gün önce Radikal’de (8 Temmuz) bir haber vardı. Orada verilen bilgiye göre “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin görüşme talebini geri çevirdiği, Ülkü Ocakları’nın ‘aforoz’ ettiği Avukat Kemal Kerinçsiz ve avenesinin yeni adresi belli” olmuş.

Geçen hafta TESEV’in toplantısını basan, daha önce de beğenmediği her yazarı mahkemeye veren ve ülkenin tansiyonunu sürekli yükselten avukat, şimdi de Ülkü Ocakları başkanlığı görevinden alınan Levent Temiz ve Türk Ortodoks Patrikhanesi’nden Sevgi Erenerol ile birlikte yeni bir oluşuma destek veriyormuş.
Vatan’a konuşan Kerinçsiz, “İçimizde komünist arkadaşlarımız da dâhil olmak üzere her kesimden insan var. Bir saat içinde bin kişiyi toplayabiliriz.” demiş. Doğrudur; topu topu hepsi bu zaten. Her eyleme bu kadrolu mitingciler katılıyor...
Bu kaçıncı oluşum çabasıdır bilemiyorum; ulusalcılık çatısı altında toplanmaya çalışan şebeke bir türlü halka mal olamıyor. Bir kere, içlerinde karanlık bağlantıları olan çok sayıda adam var. Güya kendilerini sağdan, soldan insanların bir araya gelmesi gibi gösteriyorlar; ancak defolu insan sayısı kuşkulara sebep oluyor. Bir yandan havaalanını basıp “Patrik’i protesto ediyoruz” görüntüsü verip üstelik konu ile ilgisi olmayan kişilere hakaret ediyorlar, diğer yandan Türk Ortodoks Patrikhanesi’nde ittifak yapıp günah çıkarıyorlar. Milliyetçi camiaya göz kırpıyorlar; ama milliyetçilerden yüz bulamıyorlar. Maocularla aynı karede yer alıyorlar; ama solcuların sempatisini kazanamıyorlar; çünkü samimi bir görüntü vermiyorlar. Söylemlerindeki faşizm, davranışlarındaki hırçınlık, yaklaşımlarındaki ayrımcılık ulusalcıları her geçen gün daha da yalnızlaştırıyor. Bir de darbeci diye bilinen ve karanlık işlere adı karışmış emeklilerle irtibatları olunca, toplum bunların alnına kocaman bir soru işareti konduruyor. Bu karmaşık ilişkilerden sıyrılmadıkça Kızılelma’nın cehennem zakkumuna benzetilmesi kaçınılmaz...
Ikınıyorlar, sıkınıyorlar, üç-beş bin insanı bir araya getiremiyorlar. Geçenlerde Atatürk Hava Limanı’ndaki protestoda beş yüz kişi bile yoktu. “Millî bir tepki” söz konusu ise millet nerede? Bu grup neye el atsa kurutuyor. Mesela Kıbrıs meselesi hâlâ Türk halkı için “millî bir mesele”dir. Ancak bu konuya “ulusalcılar” el atınca, Rauf Denktaş bile yapayalnız kalıverdi. Hatırlanacağı üzere değişik isimlerle faaliyet gösteren ulusalcı oluşumlar, Kıbrıs’a destek mitingi yapıp on binlerce insanı Kızılay Meydanı’na dökmek istemişti. Sonuç? 3 bin adam bile toplanmadı. Üstelik Annan Planı sebebiyle Kıbrıs en sıcak günlerini yaşıyor ve Denktaş bile bu güruha yardımcı oluyordu.
Doğu Perinçek’in Talat Paşa’yı Berlin’de anma mitingini hatırlıyor musunuz? Kahramanlık edasıyla her gün ayrı bir toplantı düzenleyen İşçi Partisi (İP) lideri, Berlin’e 5 milyon insanı davet ediyordu. Bir işin içinde İP olur da bu güzel millet, o işe teveccüh eder mi hiç? Nitekim artistik bir gürültü sonrasında izin alınan mitingde 5 bin adam bile toparlanamadı. Olsun; adam(lar) alışmış yüzsüzlüğe, bildiklerini okuyor “mahşerî kalabalık” dedikleri toplulukları onar onar sayabiliyorsunuz.
Danıştay baskınından sonra maskeleri biraz daha düşen grupların aslında hiç de “vatansever” olmadıkları, rant kavgası verdikleri kendi itiraflarıyla ortaya çıktı. Oysa bu oluşumu duyururken internet üzerinden 2 milyon üyeye kavuşacaklarını iddia ediyorlardı. Değil 2 milyon, 2 bin adam bile bunların yüzüne bakmadı... Ulusalcılık maskesi altında darbecilik provası yapan anti-demokrat grupların şunu anlaması gerekiyor artık: Bu millet, bu ülkeyi yürekten sevmediği halde vatanperver gözüken, bu millete (diline, dinine, kültürüne) hayran kişilere karşı savaş açan grubu sev-mi-yor. Boş salonlardan, sinek avlayan toplantılardan bir ders çıkarmak çok mu zor “ulusalcılar” için. Anlayın artık kardeşim, Türk milleti sizi sevmiyor; çünkü amacınızı da, aracınızı da karanlık görüyor...

EKREM DUMANLI