Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
1 Kasım 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
DOKTOR adlı kullanıcıdan alıntı

bagamlılık yapan maddelerin sindirim sistemine etkileri nelerdir

BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER
1-alkol 12-kokaİn
2-captagon 13-lsd
3-crack 14-mantar (psİlosİbİn)
4-ecstasy 15-meskalİn (kaktüs)
5-eroİn (opİyat) 16-metaamfetamİnler
6-esrar 17-morfİn
7-fensİklİdİn (pcp) 18-nİkotİn
8-ghb 19-rİtalİn
9-ice 20-rohypnol (roche)
10-ketamİn 21-steroİdler
11-uçucu maddeler
ALKOL
Genel Özellikler: Alkolün tarihi neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlığın yerleşik hayata geçmesiyle alkol üretimi de başlamıştır. İlk bira, bundan 8 bin yıl önce Mezopotamyalıların arpayı ekmek yapmak için ıslah etmesiyle yapılmıştır. Sümerlerin 6 bin yıl önce Godin Tepelerinde (Batı İran ve Anadolu) bira ve şarap içtiği bilinmektedir. Daha sonra fermente edilmiş meyve, tahıl ve baldan alkol ederek alkolü, iyice hayatına sokmuştur insanoğlu. Alkol kimi zaman kutsal sayılıp, dini törenlerde kullanılmış, kimi zaman eğlencenin ayrılmaz bir olmuştur. Alkolün icat edilmesiyle birlikte, alkol alışkanlığı da ortaya çıkmıştır. Alkol alışkanlığının bir hastalık olarak kabul edilmesi eski çağlara dayanmaktadır. Roma filozofu Seneca, alkolizmi bir akıl hastalığı olarak tanımlamıştır. Alkolizm terimi, ilk defa İsveçli hekim Magnus Huss tarafından, “Alcoholismus Chronicus” (1849) isimli makalede kullanılmıştır. Bu makalenin ardından, kronik alkolizm tıbbi bir terim haline gelmiş ve bir hastalık olarak kabul edilmeye başlanmıştır.
Kullanım: Alkol; beyin, sinir sistemi, mide, sindirim sistemi, karaciğer, kemik iliği gibi hayati merkezler başta olmak üzere vücudun bütününü etkiler. Etkinin şiddeti, alınan alkolün miktarına ve sıklığına göre değişir. Alkol kullanımının tıbbi olarak kabul edilen normal sınırı erkekler için günde 2, kadınlar için 1 içkidir. Birim olarak 1 içki, kabaca, bir kutu ya da şişe biraya, bir bardak şaraba ya da 45 ml’lik bir “tek” sert içkiye (votka, viski vb) eşittir. Bu şekilde hesaplandığında alınan içkinin türünün hiç bir önemi yoktur. Yani üç bira içmekle üç duble votka içmek aynı miktarda alkol alınmasını sağlar ve aynı etkiyi yapar. Dolayısıyla birayı bu bağlamda zararsız bir meşrubat gibi görmek anlamsızdır.
Etkiler: Alkol alındıktan sonra, hızla ince bağırsaktan kana karışır. Kana karışan alkol miktarına göre, beynin çalışması yavaşlar. İçki içen kişinin kanına karışan alkol miktarı, içkinin hangi şartlar altında içildiğine (yer, kişinin psikolojik durumu, duygusal durumu, yanında başkalarının olup olmaması, herhangi başka bir madde alınıp alınmadığı), belirli bir zamanda ne kadar içtiğine, vücut ölçülerine, cinsiyetine, vücut yapısına ve metabolizmasına, midedeki yiyecek çeşidine ve miktarına göre değişir. Alkol kana karıştıktan sonra, hiçbir yiyecek ya da içecek onun etkisini azaltmaz. Bazen meyve şekeri, alkolün kandan dışarı atılımını hızlandırabilir ve böylece etkisi daha kısa sürer.
Normal bir yetişkinin metabolizması saatte 8.5 gr. alkolü (bir biranın 3/2’si) sindirip vücuttan atabilir.
Kana 50 ml. alkol karışması çakır keyif olarak adlandırdığımız sıcaklık hissi, yüzde kızarıklık, algı yavaşlaması ve rahatlamaya yol açar. 100 ml. algılamanın yavaşlamasına, kendini dizginleyememeye, dikkatini verememeye, reflekslerin yavaşlamasına ve kontrolsüzlüğe (açık sarhoşluk) yol açar. 150 ml. aşırı sarhoşluğa yol açar ve kişide sersemleme hissi, kaslara ve hareketlere hakim olamama, çift görme, konuşma bozuklukları, hafıza ve idrak bozuklukları gözlenir. Kandaki alkol oranı 250 ml. olduğunda kişi aşırı sarhoşluk halindedir ve ayakta duramaz, kusma ve sızma gözlenir. 350 ml.’de bilinç kaybı, solunum yavaşlaması, idrar kaçırma, düşük ateş ve düşük tansiyon görülür, kişi koma halindedir. Kandaki alkol miktarının 500 ml. ve daha fazla olması durumunda ölüm ihtimali vardır.
Kısa bir süre içinde aşırı alkol almak genellikle “akşamdan kalma” haliyle sonuçlanır. Bu durum 8-12 saat sürebilir. Akşamdan kalma olmanın sebebi, alkol zehirlenmesidir. Aşırı alkol alınması karşısında vücut zayıf düşer ve bunu düzeltmesi vakit alır. Alkol ve diğer uyuşturucu maddelerin birlikte alınması çok daha korkunç sonuçlar doğurabilir. Kaza ölümlerin çoğu alkol ve uyuşturucuların birlikte alınmasıyla ortaya çıkmaktadır. Alkol uyuşturucuların etkisini çoğaltır. Tedavi için alınan ilaçlarla birlikte alkol kullanmak da çok tehlikeli olabilir.

Captagon
Sentetik bir uyuşturucu türüdür. Önceleri Almanya'da yasal olarak üretilen bu maddenin üretimi, suistimalinin artması üzerine durdurulmuştur. Üretiminin durdurulmuş olması ile birlikte yasal olmayan yollardan, yüksek kazanç elde etmek için çeşitli ülkelerde kaçak olarak üretilmeye başlanmıştır.
Piyasaya captagon ticari adı ile sürülen ve etken madde olarak fenetylline içeren bu uyuşturucunun özellikle Arap ülkelerinde kullanımı yaygındır.
Captagon üretiminde tespit edilen iki aşama vardır. Birincisi fenetylline maddesinin imali edildiği kimyasal aşama, ikincisi ise elde edilen etkin maddenin tablete dönüştürülmesi olan fiziksel aşamadır. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; yasadışı yollardan captagon üretimi yapan şahıslar, daha fazla uzmanlık, zaman ve laboratuar malzemesi gerektirdiğinden, fenetylline maddesini doğrudan temin edip, ikinci aşama olan ve çok uzmanlık gerektirmeyen fiziksel aşama devresinden itibaren üretime geçmektedirler.
Önceleri etkin maddesi fenetyllin olarak üretilen ve satılan captagonun, üretiminin yasaklanması neticesinde yasadışı yollardan gizli laboratuarlarda üretilmeye başlanması ile etkin maddesi ve içerisinde ne olduğu tam olarak bilinmeyen, ancak hapların üzerlerinde ki captagon logolarından dolayı captagon adı ile satışı yapılan, farklı özelliğe sahip haplarda tespit edilmiştir.

CRACK
Genel Özellikleri: ****** kokainin çok etkili bir formudur. ****** kokain hidroklorid formundan sodyum bikarbonat ya da amonyum ve su kullanılarak edilir. Bu yolla elde edilen ****** sigara gibi içilebilmektedir.
Kullanım Şekli ve Görünüm: "Crack" içime hazır, küçük miktarlarda satılır. Kokaini işleyerek küçük kristalimsi bir hal alması sağlanır. İşlenmesinin sonucu olarak ****** vücut tarafından daha hızlı emilir. Sigara gibi içilmesinden dolayı beyne kısa zamanda yüksek dozda madde gitmesini sağlar. Bu yüzden de etkileri kısa süre içinde hissedilmeye başlar. Crack genellikle 300-500 mg.lık küçük plastik poşetlerde satılır. Kokain genellikle ekonomik düzeyi yüksek olan kişilerce tüketilir. Crack kokaine oranla çok düşük fiyatlarda satılır. Kokaine oranla ekonomik gözükse de bağımlılık geliştikçe kullanılan miktar arttığından harcanan para da bir süre sonra çok artmaktadır.
Amerika’da C, Charlie, Coke, Dust, Snow, Toot, ****** Freebase, Rock isimleriyle satılır.
Etkiler: Diğer sentetik uyuşturucularda da olduğu gibi, kişinin crack diye satın aldığı madde her zaman crack çıkmadığından, etkisinin tam olarak ne olacağını önceden kestirmek çok mümkün değildir. Bu yüzden, aşırı doz kullanımı olmadan da crack kullanımlarında ölüm meydana gelebilir. Bağımlılığı çok çabuk gelişir ve kullanılan miktarı arttırma gerekliliği doğar. Miktar arttıkça harcanan para da arttığından, crack alabilmek için suç işlemeye başlama olasılığı yüksektir.
Madde etkisindeyken kişinin kalp atışları hızlanır, kalp krizi geçirme riski yükselir, ani kan basıncı artışı ortaya çıkabilir, aşırı depresif ruh hali ya da intihar eğilimli davranışlar gözlemlenebilir.
Yoksunluk: Kokainin belirtileriyle aynıdır. Madde etkisini kaybetmeye başlayınca kişi kendini mutsuz, bitkin, sıkıntılı, kaygılı, hiçbir şeyden keyif alamaz, güçsüz, sinirli hisseder. Uyuma isteği doğar, bazen korkunç rüyalar da görülebilir. Bu çöküntüden kurtulmak için kişide tekrar madde kullanma isteği doğar ve bu durum bir kısır döngüye dönüşür.
Sonuçlar: Uzun süreli kullanımın sonunda insanlarda sinirli, telaşlı, paranoid bir tablo ortaya çıkabilir. Crack kullanımı çeşitli solumun yolu problemlerine, akciğer ve göğüs ağrılarına yol açabilir.


ECSTASY
Genel Özellikler: Son yıllarda giderek yaygınlaşan bir maddedir. Özellikle ülkemize girişi çok yenidir. Polis tarafından ecstasy ilk kez 1995 yılı içerisinde yakalanmıştır. Uyarıcı özellikleri olan, tamamen sentetik olan bir maddedir. Ecstasy yapı olarak amfetaminlere benzer. Bilimsel adı 3,4-metilendioksimetamfetamin (MDMA) ya da XTC olarak geçer.
Ecstasy’e benzeyen MDEA ve MDA adı verilen haplar da piyasada bulunmaktadır. Ancak bunların hepsi genellikle ecstasy adı altında satılır. MDEA ‘nın kişiyi aktive edici bir etkisi vardır. Ancak XTC’ ye göre etkisi daha kısa sürede geçer. MDA’nın ise halüsinasyon yaratıcı etkisi daha fazladır.
MDMA yapısı itibariyle Metamfetaminin bir türevidir. Etkileri bilinç artımı, artan algılama yetisi, keyfin değişmesi ve hareketlilik kazanma gösterilmektedir. Kullanılması neticesinde;


---mide bulantısı,
---şaşkınlık,
---konsantrasyon bozukluğu,
---düşünme ve konuşmada zorlanma görülmektedir.

MDMA yüksek bir ruhsal bağımlılık potansiyeline sahiptir.
MDA maddesinin etkisi alınan doza bağlıdır. Düşük dozlar genelde canlanma etkileri yaparken, yüksek dozda alım halüsinasyonlara ve bozuk algılamalara yol açmaktadır. Kullananlarda madde alındıktan sonra artan bir iletişim kurma ihtiyacından bahsedilmektedir. MDA da yanlış doz kullanımında ölümle sonuçlanan vakalar görülmektedir, 300 mg.'da uzun süreli bitkinlik halleri görülmekte olup, 500 mg.'da ise ölüm gerçekleşmektedir. 1960'lı yıllarda A.B.D.'de MDA tüketimine doğrudan bağlanan ölüm olayları kayda geçmiştir.
Ecstasy’ye karşı tolerans gelişmektedir. Bu nedenle kişi giderek kullandığı madde dozunu artırma gereksinimi duymaktadır. Ecstasy kullanan kişi, kullandığı ortamlarda tekrar bu maddeyi kullanma gereksinimi duymaktadır. Çünkü ecstasy olmadan aynı duyguyu yaşayamamaktadır. Bu durum da bağımlılık belirtisi olarak kabul edilmektedir.
Ecstasy, ülkemizde ve dünyada yeni yeni yaygın olarak kullanılmaya başlanan bir madde olduğundan, beden üstündeki etkileri tam olarak bilinmemektedir. Kimi zaman ecstasy adı verilen başka haplar satılmakta ve kişi bunları kullandığı zaman hem beklediği etkiyi görememekte, hem de bilinmeyen bir kimyasal maddeyi bedenine sokmuş olmaktadır.
Ancak ecstasy alımını takiben ölüm olayı sık olarak görülmektedir. Bu ölümlerin, susuzluktan ve beden ısısının aşırı artmasından kaynaklandığı bildirilmiştir. Kesin nedenler henüz açıklığa kavuşmuş değildir.
Görünüş ve Kullanım: Ecstasy, beyaz, kahverengi, pembe ya da sarı tabletler ya da kapsüller şeklinde bulunur. Tabletlerin üstünde kuş, fil, gülen yüz gibi resimler bulunur. Ex, E, Beyaz Kumrular, Soda, Uçuş, Kanat gibi isimlerle anılır.
Etkiler: Ecstasy, dopamin ve norepinefrin adı verilen maddelerin salınmasına neden olur. Amfetaminlerde etkisini dopamin ve norepinefrin ile gösterir. Ancak ecstasy aynı zamanda serotonin salınımına da yol açar. Serotonin, halüsinojenik maddelerin etkisini göstermesine aracı olan bir maddedir. Bu özellikleri ile ecstasy hem amfetaminlere hem de halüsinojenik maddelere benzer. Bu madde sinir hücresine girdikten sonra serotoninin bol miktarda salınımına neden olur ve serotonin üreten enzimleri engeller.
Ecstasy’nin en önemli etkisi kişiyi aktive etmesi ve bilinç değişikliklerine neden olmasıdır. Bu etkilere alınan doza ve kişinin içinde bulunduğu ruhsal duruma doğrudan bağlıdır. Alındıktan 20 ile 60 dakika içinde etki göstermeye başlar. İlk bir saat içinde en güçlü etkiyi yapar. Dört ile altı saat içinde bu etki sonlanır. Ertesi gün içinde de kimi zaman hafif derecede etkileri gözlenebilir.
Ecstasy, beden ısısını ve kan basıncını artırır. Sıcak, havasız ortamlarda ve çok hareket sonrası beden ısısı ciddi boyutlara ulaşır. Ağızda kuruluk, dişlerde tatsız bir his algılanabilir.
Ecstasy, yönelim ve algı bozukluğu yaratır. Diğer insanlara karşı yakınlık hissi, kendini rahat hissetme, görsel algıda bozulmalara yol açmaktadır. kişi kendini enerjik ve aldırmaz hisseder.
Yoksunluk: Etki geçtikten sonra kişi kendini yorgun ve halsiz hisseder. Baş ağrısı, baş dönmesi gözlenir. Yoksunluk belirtileri nadirdir. Ecstasy kullanımı sonrası depresyon sık olarak gözlenmektedir. Kişide serotonin depolarının bittiği gösterilmiştir. Depresyon buna bağlı olarak gelişmektedir.
Sonuçlar: Beden ısısında artış ve aşırı hareketlilik ciddi sonuçlar doğurabilir. Herhangi bir kalp rahatsızlığı, yüksek tansiyonu ya da zihinsel hastalığı olanların ve epileptik (sara hastalığı) hastaların bu maddeyi kullanması ölümle sonuçlanabilmektedir. Aynı şekilde, astım hastalığı olanlar için de ecstasy çok tehlikelidir.
Ecstasy hapının kullanıldığı ortamların getirdiği ek durumlar, bu maddenin tehlikesini katlayarak arttırmaktadır, nitekim bu uyuşturucunun kullanımı ile birlikte vücuda yapılan sürekli yüklemeler (dans ve seks gibi) asıl tehlikeyi oluşturmaktadır. Normalde, gelişen şartlara göre vücut, mevcut ısısını kendi sisteminde düzenlemektedir. Ancak vücut ısısı, uzun süreli ve yoğun dansın etkisiyle normalden daha da yükselmektedir (42 ' olduğu görülmüştür). Ecstasy sonucu vücut, su içmekle dahi tekrar düzelemeyecek kadar büyük ölçüde su kaybına uğramaktadır. Bunun sonucunda kalp ve yüksek tansiyon sorunları, yüksek ateş ve şok durumları görülmektedir.
Beden ısısının artması iç kanamalara, böbrek üstünde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu nedenle sıvı alımı gereklidir. Ancak alkol ya da diğer maddelerin ecstasy ile birlikte kullanımı çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Ecstasy kullanan kişilerde, ani karaciğer yetmezliği de bildirilmiştir.
Ecstasy kullanımı sonrası koordinasyon bozuklukları gözlenmektedir. Bu nedenle ecstasy alanların, otomobil gibi dikkat gerektiren araçları kullanmamaları önerilmektedir.
Bunun yanı sıra; kalp ritminde bozuklukların ve merkezi krampların görüldüğü olaylar gerçekleşmiştir.
Uzun süre kullanımı sonucu panik ataklar, depresyon, halüsinasyon ve uyku bozukluklarının oluştuğu bildirilmiştir.

EROİN (OPİYAT)
Kimyasal Özellikleri ve Elde Ediliş Biçimleri
Afyonun İngilizce karşılığı “opium”dur. Afyon ve benzeri maddelerin tümüne “opioid” adı verilmektedir. Eroin de afyon haşhaşından elde edilen ve uyuşturucu özelliği taşıyan bir maddedir. Büyük oranda bağımlılık yapma özelliğine sahiptir. Opiodlar arasında afyon sakızı, morfin, kodein de sayılabilir. Sokaktaki İsimleri
Mal, beyaz toz, beyaz kelebek, kağıt üstü, h(eyç), junk, staff, charlie, kireç, kar, cevher, kız, beyaz peynir, ilaç, something vb. eroin için kullanılan diğer adlardır.
Görünüşü ve Kullanış Biçimleri
Beyaz ile koyu kahve arasında değişen renklerde olabilen bir tozdur.
Eroin genellikle enjekte edilerek (shooting ya da mainlining diye bilinir), burundan çekilerek ve ağız yoluyla alınarak kullanılmaktadır. Tipik olarak bir eroin kullanıcısı, günde üç-dört kez enjeksiyon yapar.
Damar yoluyla kullanımlarda, çok kısa sürede hızlı etki yapmaktadır. İçildiğinde ya da burundan çekildiğinde tepe etkisini, 10 ila 15 dakika içinde göstermektedir. Etkisi 4-6 saat kadar sürdüğünden, kişi günde 3-4 kez eroin kullanmak zorunda kalır. Burundan çekerek ya da içilerek eroin alma, damardan enjeksiyon yolu gibi yoğun bir “etki” (rush) üretmese de; NIDA araştırmacıları eroinin üç kullanım şeklinin de bağımlılık yapacağını doğruladılar. Ulusal datalara göre eroin kullanıcılarının en geniş gruplarından biri, 30 yaşın üstünde olmaya devam etmektedir.
Fiziksel ve Psikolojik Etkileri
Kısa süreli etkileri:
Enjeksiyondan sonra eroin, beyin bölgelerine geçer. Beyinde eroin morfine dönüştürülür ve beyindeki sinir hücrelerindeki opiod alıcılarına hızlıca yapışır. Yoğunlaşmanın şiddeti; ne kadar madde alındığına, maddenin beyne ne kadar hızla girdiğine ve beyindeki opiod reseptörlerine ne kadar çabuk yapıştığına bağlıdır. Bağımlılık yapıcıdır, çünkü beyne oldukça çabuk girer.
Kullanıcılar ilk başta “rush" diye adlandırılan deneyimi yaşarlar.
Eroin kullanımından sonraki “rush” deneyimine derinin yüzeyinde bir sıcaklık, ağız kuruluğu, göz bebeklerinde küçülme, kol ve bacaklarda ağırlık hissi, mide bulantısı, kusma ve ağır kaşınma hissi eşlik eder. İlk etkilerinden sonra; kullanıcılar genellikle birkaç saat boyunca uykulu olurlar. Konuşmaları yavaşlar, dikkat ve bellek fonksiyonlarında bozukluklar görülebilir. Eroinin merkezi sinir sistemindeki etkileri nedeniyle zihinsel işlevsellik gölgelenir. Kalp ve tansiyon yavaşlar, bazen ölüm noktasına da varabilir. Sokaklarda satılan eroinin ne kadar saf olduğunun tam olarak bilinememesi özel bir risk durumu yaratır. Bu nedenle, eroin kullanıcıları bilmeden de yüksek doz alma riskindedirler. Eroin kullanıcılarında HIV virüsü, Hepatit C ve diğer enfeksiyon hastalıklarının görülme nedenleri, bir başkasının kullandığı enjeksiyon araçlarının paylaşılmasından ya da enjeksiyon yoluyla eroin kullanan biriyle korunmasız cinsel ilişkiye girilmesinden kaynaklanmaktadır.
Uzun süreli etkileri:
Eroinin uzun süreli kullanımında en zarar verici etkilerinden biri bağımlılığın kendisidir. Bağımlılık süreğendir. “Hastalığa” yeniden yakalanma, devamlı bir şekilde (kompülsif olarak) maddeyi arama ve kullanma ile karakterize olur.
Eroin, çok güçlü bir şekilde maddeyi aramaya ve kullanmaya motive eden fiziksel tolerans oluşturur. Herhangi bir bağımlılık yapan maddenin kullanıcıları gibi, eroin kullanıcıları da düzenli bir şekilde maddeyi elde etmek ve kullanmak için çok ama çok zaman ve enerji harcarlar.
Yoksunluk Belirtileri
Fiziksel bağımlılık maddenin yüksek doz alımlarıyla gelişir, vücut maddenin varlığına adapte olur ve eğer aniden azaltılırsa “yoksunluk” belirtileri meydana gelir.
Eroin kesildikten 6-8 saat sonra yoksunluk belirtileri başlar. Belirtiler 2-3 gün içinde en şiddetli dönemini yaşar ve 7-10 gün içinde sonlanır. Ancak bazı belirtiler 6 ay kadar sürebilir.
Yoksunluk belirtileri; rahatsızlık, gerginlik, kas ve eklem ağrısı; uykusuzluk, kusma, kolların diken diken olması (cold Turkey), terleme, sarsıntı ve halsizliktir.
Entoksikasyon ve sonuçları
Yüksek dozlarda alındığında tepkisizlik, yavaş solunum, beden ısısında düşme, kalp atışlarının yavaşlaması, tansiyon düşüklüğü, koma ve ölüm görülebilir.
Metadon ya da LAAM Programları
Yurt dışında uygulanan tedavi programlarıdır. Reçeteyle yazılan Metadonun entoksikasyona ya da sedasyona yol açması görülmez; günlük aktiviteleri yapmayı engellemez. Ağız yoluyla alınır ve eroinin yoksunluk belirtilerini 24 ile 36 saat arasında bastırır. Etkisi 24 saat içinde sonlanır ki bu eroinin etkisinde 6 kez daha fazla bir zaman demektir. Bu nedenle tedavide günde bir defa alınması yeterlidir. Kişiler Metadon alsalar da eroinden farklı olarak acıyı algılayabilmekte ve duygusal reaksiyonlara sahip olabilmektedirler. Metadon ayrıca, eroinin yeniden kullanılmasına neden olan craving “şiddetli arzu”yu hafifletir; dindirir. Davranışsal, danışmanlık ve diğer destekleyici çalışmalarla birlikte metadonun, kişinin eroin alımını durdurmasını sağladığı ve daha dengeli/üretici yaşama döneminde kişiye yardımcı olduğu belirtilmektedir.
LAAM tıpkı metadon gibi sentetik bir opioddur ve 1993’de Amerika’daki “Food and Drug Administration” tarafından eroin bağımlısı hastaların tedavisinde kullanımını onaylamış bir maddedir. Ağızdan alındığı zaman, minimal yan etkilerle, eroinin yan etkilerini 72 saate kadar durdurabilmektedir. Uzun süreli etkisi yüzünden haftada sadece 3 kez kullanımı yeterli olmaktadır.
LAAM ve Metadon, uyuşturucunun verdiği zararların azaltılması amacıyla yurt dışında başvurulan yöntemlerdir. Uyuşturucu ile mücadele, kimi zaman başarılı sonuç vermemektedir. Bu durumda izlenen yol uyuşturucunun verdiği toplumsal, bireysel, psikolojik ve ekonomik zararların azaltılmasıdır. Enjektör değişim programları, Metadon veya LAAM tedavisi bu yönde yapılan çalışmalardan birkaçıdır. Ülkemizde bu tür bir tedavi programı uygulanmamaktadır ve bu maddeler yasadışı olarak kabul edilmektedir



ESRAR
Kimyasal Özellikleri ve Elde Ediliş Biçimi
Tüm dünyada yaygın olarak kullanılan bir madde olan esrar “haşiş” olarak da bilinir. Esrar, Hint keneviri bitkisinin yapraklarının kurutulup bastırılması suretiyle hazırlanan ve aktif maddesini bu kısımlardan salgılanan reçine içindeki kannabinoidlerin oluşturduğu bir maddedir. Kannabinoidlerin içinde esrarda en fazla bulunan ve esrarın farmakolojik etkilerinden sorumlu olan etkin ana madde THC/tetrahidrokannabinol’dür.
Hint keneviri bitkisinin yüksek oranda THC içeren kısımları gölgede kurutulur, daha sonra ufalanıp elenir. Bu eleme sonucu elde edilen ince toz halindeki maddeye “toz esrar”, bu dozun ısıtılıp kalıplaştırılmasıyla elde edilen plaka şeklindeki haline de “plaka esrar” denir. En ince toz ipek elekten geçirilince altta kalan esrar birinci kalite esrardır. Buna esrar piyasasında "Gubar" ismi verilir. Eleğin üstünde kalanlar tekrar elenir ve orta derecede kaliteli esrar elde edilir. Buna da "Marihuana" denir. Bunlardan sonra en altta kalan üçüncü kısım kalitesizdir ve buna da "Paspal" ismi verilir.
Bu arada, “haşiş” (hint keneveri/cannabis indica) ile “Afyon haşhaşı” (papaver Somniferum L) birbirine karıştırılmamalıdır. Bu iki bitki aynı familyadan olmakla birlikte, birbirlerinden farklı bitkilerdir. Afyon haşhaşından üretilen ya da afyon türevleri olan maddeler eroin, morfin, kodein, afyon gibi maddeler iken, haşişten esrar, ganja gibi maddeler elde edilir. İşleniş biçimlerine göre farklılıklar gösteren bu maddeler arasında marihuana, Guba, ve Ganja isimleri sayılabilir.
Esrar kullanımı genellikle “gateway” - (geçiş/giriş kapısı) olarak bilinir ve kişinin daha güçlü maddeleri kullanmaya devam edip etmeyeceğinin büyük bir belirleyicisidir. A.B.D’de gençlerle yapılan bir çalışmada esrar kullananların %73’nün daha sonra kokain, %33’nün eroin kullandığı görülmüştür (Özden,1982). Sokaktaki İsimleri
Derman, ot, plaka, mühür, sarıkız, anten, sarma, paspal, gıya, gogo, gonca, kuru, cigara, cigaralık, deli gonca, ahna, henry, patates, keçi, yeşil, kendir, elek altı, siyah, saddam, kenevir, jelatin, mal, sarı çiçek , sündüz , cam macunu, kına, kuriş, gubar, esrar için kullanılan diğer isimlerdir.
Görünüşü ve Kullanış Biçimleri
Ham esrar kendine has kokusu olan, sarı ile yeşilimtırak renkte bir tozdur. Zamanla kahverengine dönüşebilir. Plaka veya çubuklar halinde piyasada satılır. Bunun için baskı aletleri (pres) kullanılabilir. levha ya da çubuk biçimine getirildikten sonra daha çok tütüne karıştırılarak sigara gibi içilir. Ayrıca çiğnenerek ve bal, yağ gibi çeşitli yiyecek ve içeceklere karıştırılarak kullanılır.
Fiziksel ve Psikolojik Etkileri
İnsanda ağız yoluyla THC maddesinin etkili olduğu doz 50-200mg/kg; sigara ile içildiğinde 25-50mg/kg’dır. Alındıktan 30 dk. sonra etkisini gösterir. Sigara ile içilen esrarın etkisi 2-4 saat; sindirim yoluyla alındığında bu etki 5-12 saat, düşük etkili marihuana etkisi ise 3 saatten uzun sürmez.
Nabız hızında artış görülür. Gözlerin kızarması, ağızın kuruması, baş dönmesi, kalp atışlarının hızlanması, sık sık idrar yapma ihtiyacı duyulur.
Kişinin içinde bulunduğu duygu durumuna göre etki yaratır, ancak gene de değişmeyen etkileri vardır. Zaman algısıyla ilgili bir farklılaşma (zamanının yavaşladığı duygusu; örn, 1 saatlik bir dönem 8-10 saat gibi algılanabilir); renkleri ve sesleri algılamaya karşı duyarlılık artar; yaratıcılığı arttırıyor diye düşünülmesinin nedeni de budur. İştahta artış görülür. Refleksleri bozar; bu nedenle reflekse dayalı işler yapılması bazı kazalara ve yaralanmalar yol açabilir (Ör., araba kullanılması tehlikelidir). Kişiler esrar aldıktan sonra sedasyon (sakinleşme) ve gevşeme yaşarlar; kendilerini daha rahat hissederler, alkolde olduğu gibi ruhsal inhibisyonları ortadan kalkar. Öfori ve bazen önüne geçilemeyen gülme krizleri gerçekleşir. Daha konuşkan olurlar. Yüksek dozda alındığında kullanıcı hoş olmayan duygular yaşayabilir; bunaltıya, ruhsal çöküntüye, aşırı uçlara varan ruhsal değişikliklere yol açabilir.
Uzun süre esrar kullanımı sonucu kişinin çevreye karşı ilgisi azalır, çalışma ve hareket gücü düşer, kısaca yaşam kalitesini düşürür. Mc Glotthin ve West (1968), uzun süreli yüksek doz kullananlarda apati (ilgisizlik) geliştiğini, kişinin daha pasif, ilgisiz ve isteksiz olduğunu belirtmişlerdir. Bu kişiler çalışmak ve üretmek istemezler. Uzun süreli planlar yapamazlar. Kompleks işleri yapmaya karşı hem istek hem de kapasite azalmıştır. Konsantrasyon yetenekleri kaybolmuştur. Tüm bunlara amotivasyon sendromu denmiştir. Karakter değişikliği ve hayat tarzında farklılaşma, anksiyete ve depresyon, amotivasyon sendromu, diğer madde kullanımları görülebilir.
Uzun süre kullananlarda uyku hali, uyuşukluk, dengesizlik, kaslarda eşgüdüm bozukluğu vardır. Birey bazı motor yetilerini kaybedebilir. Fazla terlerler. Ayaklarda karıncalanma olur. Sigara gibi içildiğinde göğüs sıkışması yaşanabilir.
Yoksunluk Belirtileri
Diğer maddelerde olduğu gibi bırakıldığında yada azaltıldığında yoksunluk belirtisi dediğimiz davranışlar gözükmez. Ancak her madde gibi esrarında bağımlılık potansiyeli vardır ve toleransı arttırır. Uzun süre esrar kullananlar kullanımı kestiklerinde sinirlilik, gerginlik, uykusuzluk, iştahsızlık gibi problemler yaşayabilirler.
Entoksikasyon (zehirlenme )Belirtileri ve Sonuçları
En önemli fizyolojik etkilerinden biri tütün benzeri akciğer sorunlarını ortaya çıkarmasıdır (akciğer kanseri,bronşit, astım vb). Uzun süre ve yoğun olarak kullananlardaki diğer bir etkisi belleğin zarar görmesidir, kısa süreli hafıza etkilenir. Öğrenme ile ilgili fonksiyonlar da zarar görebilir. Sık kullananlarda paranoid tipte psikoz yaratır; hezeyanlar gözlenir.
Uzun süreli kullanımı, esrar entoksikasyonuna bağlı olmayan, esrar kullanımından bağımsız, kalıcı bir psikotik tablonun oluşmasına neden olabilir.

FENSİKLİDİN (PCP)
Genel Özellikleri: Fensiklidin ilk kez 1950’lerde sentez edilmiş, 1963 yılında intravenöz yolla kullanılmış cerrahi anestezik olarak tıbbi kullanım alanına girmiştir. Fakat hastaların anesteziden uyanırken orientasyon bozukluğu, ajitasyon ve delirium göstermesi sebebiyle tıbbi kullanımdan kaldırılmıştır.
İlk defa 1967 yılında yasadışı madde olarak kullanılmaya başlanmış, 1970’li yıllarda kullanımı yaygınlaşmıştır. Çok basit ve ucuz imal edilip, çok pahalıya pazarlanmaktadır.
Görünüş ve Kullanım: Beyaz kristal toz şeklinde olup, tabletler, kapsüller ve renkli tozlar şeklinde görülür. Değişik şekillerde kullanılır. Ağız yoluyla, damardan, enfiye şeklinde ya da sigara ile içe çekilerek kullanılabilir. En sık kullanım şekli sigara ile içilmesidir.
Etkiler: Sigara ile 2-3 mg içildiğinde 5 dakika içinde etkisi başlar ve 30 dakikada etkisi en üst düzeye ulaşır. 5 mg’dan az “düşük”, 10 mg’dan fazla “yüksek” doz olarak nitelendirilir. Etkisi 2-6 saat arasında sürebilir. Kesin etki mekanizması bilinmemekle birlikte, asetil kolin blokajı, seretonin inhibisyonu ve dopamin serbestleşmesi yaptığı düşünülmektedir.
Kişinin ruh hali, alınan doz miktarı etkinin değişmesine yol açar. Sessizlik ve yoğun fantezi içine girilir. Vücudun ağırlığı kaybolur, hissizlik meydana gelir. İşitme ve görme halüsinasyonları görülebilir. PCP’nin etkisini genellemek oldukça güçtür; çünkü kişiden kişiye farklı etkilere yol açar. Kimi insanı daha sosyal, konuşkan, pozitif yaparken bir başkasını daha saldırgan, bir diğerini pasif yapabilir.
Sonuçlar: PCP ile ciddi yan etkiler ortaya çıkar. Maddeden kaynaklanan toksikasyon psikozlara, akut zihinsel sendromlara veya komaya yol açabilir. Sıkıntı, korku, zihin bulanıklığı, ajitasyona sebep olur. Hipertansiyon, ataksi, yüz ve boyun bölgesinde adale rijiditesi, hipertermi, hipersalivasyona neden olmaktadır.

GHB
Genel Özellikler: Açılımı Gamma Hidroksi Bürat’tır. Önceleri vücut çalışması yapanlarda kas büyümesini uyarmak için kullanılırken, son yıllarda eğlence partilerinde kullanılmaya başlanmıştır. Elektrik panellerini temizlemeye yarayan bir kimyevi maddeden sentez edilerek elde edilmiştir. Amerika’da sokak dilinde grievous bodily harm (acı veren bedensel zarar), g, liquid ecstasy (sıvı ecstasy), georgia home boy olarak geçmektedir.
Görünüş ve Kullanım: Sıvı, toz, tablet ve kapsül halindedir. Genellikle küçük şişecikler içinde satılır. Çoğunlukla ecstasy ve alkol ile birlikte kullanıldığı bilinmektedir. Kokusu ve tadı yoktur, etkisi 1-3 saat sürer. Kokusu ve tadı olmadığından, içki veya içilen herhangi bir şey içine kolayca karıştırılmaktadır. Özellikle klüp kültürü olan gençlerin kullandığı bir uyuşturucu türüdür.
Etkiler: Ghb’nin birkaç tip etkisi olduğu saptanmıştır. Bunlardan ilki sarhoşluk hissidir. Tecavüz edenlerin kişiyi etkisiz hale getirmek için ghb verdikleri bilinmektedir. Vücut çalışanları ise ghb’yi anabolik etkileri için aldıklarını söylemişlerdir.
Ghb alındıktan 10-20 dakika sonra etkisini göstermeye başlar. Bu etkiler alınan doza göre 4 saate kadar sürer. Az alınan miktarlarda rahatlama hissi, daha yüksek dozlarda ise yatıştırıcı etki uykuya hatta komaya yol açar.
Sonuçlar: Ghb’nin yan etkileri oldukça zararlıdır. Koma, nefes alma zorluğu, beyinde kalıcı hasarlar, ölüm bu etkiler arasındadır.

ICE
Genel Özellikleri: Kristal, ****** ice ya da metamfetamin olarak da bilinir. Bazı kaynaklarda tüttürülebilen metamfetamin olarak geçer. Etkisi metamfetaminden farksızdır. Türkiye’de yoktur.
Görünüş ve Kullanım: Renksiz, kokusuz, mat bir buz kütlesine benzer.
Etkisi: Az dozda kullanıldığında uyanıklık, enerji yoğunluğu, çoşku ya da kaygı, korku, sinirlilik, hassaslık gibi etkileri olabilir. Aşırı dozda ise halüsinasyonlar, paranoya, aşırı şiddet eğilimi, hareketlerde organizasyonsuzluk, korku ve antisosyal davranışlar görülebilir. Kullanıldıktan sonra etkisi 8-24 saat arası sürer.
Fiziksel olarak kan basıncında, kalp atışlarında artış, hızlı soluk alıp verme, böbrek yetmezliği ve kalp krizi gibi etkileri olabilir.
Yoksunluk: Yoksunluk döneminde kaşıntı, rahatsızlık, huzursuzluk, depresyon, intihar girişimleri görülebilir. Kişiler madde etkisindeyken uyumayıp, yemek yemediklerinden; maddenin etkisi geçerken aşırı uyku ve yemek yeme davranışları görülebilir.
Sonuçlar: Ice’ın bağımlılığı çok kuvvetlidir. Bazen sadece bir kullanım bile bağımlılık geliştirebilir. Aşırı doz ölümle sonuçlanabilir. Yoksunluğunda çok ağır depresyona ve intihara sebep olur. Toksikasyona bağlı olarak gelişen psikozların kalıcı olma olasılığı vardır.