Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Temmuz 2006       Mesaj #1153
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ölüme sevinir mi insan?
Peki ya ayrılığa?

Odaya giren kadınlardan biri kapının yanında durdu. Başındaki yazmasını düzeltirken oturan kadınları süzdü bir bir. Farkettirmeden. Kime doğru gitmesi gerektiğini kestirmeye çalışıyordu. Sonra nedendir bilmem, aniden bana doğru geldi ve
- Başın sağ olsun yavrum. Pek de gençmişsin, dedi.
- Yo yooo benim değil, arkadaşın! diye yanımdaki genç kadını gösterdim. Oysa onun yerinde olabilmeyi ne çok istemiştim. Uyumuş uyanmamıştı kocası.

Zahmetsiz, bedelsiz, temiz bir ayrılıktır ölüm.

Ona yıllarca yalvardığımı anımsıyorum.

- Gitmek istiyorum!
- Gidemezsin…!
- Sen git o zaman!
- Ben gitmem!
- Ama ben gidicem!
- Gidebilirsin tabii, Kezzap ve jiletle parçalanmış bir yüzle ancak!

Yıllarca beklediğim ölüm çalmadı kapımızı. her gün içtiği üç paket sigara, onca içki ya da yoldan geçen herhangi bir otomobil de ayrılık getirmedi bize.

Şimdi vapurdayım. yelken açtım ayrılığa. Yıllar önce onun için kaçtığım şehre, bu sefer, ondan kaçarak dönüyorum. Böyle gitmekten üzgünüm ama ağlamıyorum. Canım yanmıyor. Ödediğim bedel ağır. Çocuğumu, işimi, evimi, komşularımı, hatta kendimi bırakarak gidiyorum…

Yeni bir hayatın kapısındayım. Yeni bedeller ödemeyi de göze alarak...