Arama


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
18 Kasım 2009       Mesaj #155
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Fil Güneş ve Kuran

Hayatında hiç fil görmemiş insanları karanlık bir odaya toplamışlar. Filin vücudunun muhtelif yerlerini sırasıyla bu insanlara temas ettirmişler. Filin kulağına dokunan fili bir yelpazeye, hortumunu tutan boruya, bacağını tutan direğe, gövdesini elleyen ise bir duvara benzetmiş.

Mevlana ise bu konuda “Herkes filin neresine dokunduysa fili anladığı şekilde tarif etti. Oysa hepsinin ortak bir ışığı olsaydı filin tümünü görebilirdi” yorumunda bulunmuştur.

Bu insanlar filin vücudunu elledikten sonra bir araya gelip hepsi dokunduğu yerin neye benzediğini birbirlerine söylemiş olsalardı, bu doğrultuda parçalar birleştirilerek ve istişarede bulunularak birliğin verdiği kuvvetle hepsi birden doğru cevabın fil olduğu sonucuna ulaşabilirlerdi. Ve lakin herkes ayrı ayrı değerlendirmede bulunduğundan fil kendisi hariç neredeyse her şeye ve nesneye benzetilmiştir. Mevlana’nın dediği gibi bir ışık olsaydı filin tümü görülecekti.

En büyük ışık, hakiki mürşit, yol gösterici ise ilimdir. Ortak paydaya sahip insanların bu ortak değerleri farklı farklı yorumlamaya çalışmaları, herkesin kendince müçtehit olması (!) filin vücudunun farklı bölgelerine dokunan insanların doğru sonuca ulaşamaması gibi eksik ve sağlıksız sonuçlar doğurabilir. Ortak paydadan herkes her şeyi anlayabilir. Fakat burada anlatılmaya çalışılan ortak payda Kur’an’dır.

Bin beş yüz seneden beri süre gelen ve Kur’an-ı Kerim’de bariz şekilde geçen birçok konu bugün farklı zihinlerde farklı şekilde yorumlanarak fili farklı nesnelere benzetenler misali ışığı kaybettirmeye çalışıyorlar. Başörtüsünü Kur’an’da geçmiyor diyerek inkâr etme, beş vakit namazı üç vakite indirmeye çalışma, sarhoş etmediği sürece içki haram değildir örnekleri bunlardan sadece bir kaçıdır. Belki bunu yaparken ışığın kaynağına, yani Kur’an’a yaptığı saygısızlığı fark etmiyorlar belki de kasıtlı yapıyorlar. Öyle veya böyle ortaya çıkacak sonuçta zarar görecek olan ışığın kendisi değildir. Asıl zarar görecekler ışığı eğmeye, bükmeye çalışanlardır. Zira Allah’a inananlar için söylenecek en doğru şey onun bize ihtiyacının olmaması ve bizim ona muhtaçlığımızın söz konusu olmasıdır. İnanmayanlara diyecek bir söz olamaz. Zaten onlara son sözü sonra anlamına gelen ahir(et)te söylenecektir.

Unutmayın ki güneş, dolayısıyla ışık hiçbir zaman batmaz, o sadece bize kaybolur. Başka yerlerde, başka diyarlarda kendini göstermeye devam eder. Orada kaybolduğunda ise tekrar bize ışığını verir. Kur’an ise bu ışığın yeryüzündeki yansımasıdır. O her daim ışığı kendiliğinden hazır bir vaziyette dünya üzerinde döner. İsteyen dünyayı dolaşan güneşten kaçarak karanlığa sığınanlar gibi Kur’an’ın nurundan, ışığından saklanır; isteyense o ışığa doğru yönelir. Neticesinde herkesin kendince bir bildiği, bir hesabı vardır. Lakin son hesabı olan da Allah’tır, O Hasib’tir. Hasib, herkesin hayatı boyunca yaptıklarının bütün teferruatıyla hesabını iyi bilen anlamına gelen 99 güzel isimden sadece biridir. Cenab-ı Allah bizleri hesabımızı doğru yoldan şaşırmayacak şekilde olanlardan saysın… Selametle…

Müslüm IŞIKLAR
Son düzenleyen Safi; 14 Eylül 2017 02:41
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....