Arama


_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
19 Kasım 2009       Mesaj #1
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Pat Deneyi (Rosenhan Deneyi)

Dr. David L. Rosenhan, 1973’te Science dergisinde "On Being Sane in Insane Places" (Akıl hastanelerinde akıllı olmak üzerine) adlı, psikolojinin en çok okunan makaleleri arasına girmiş deneylerini yayınlamadan önce, Kaliforniya, Arizona ve Harvard üniversitelerindeki kollokyumlarda sunmuş ve olağanüstü ilgiyle karşılanmıştı. Rosenhan deneyleri, çokça tartışılmakla birlikte, psikiyatrinin bugünkü standartlara ulaşmasında başlıca dönüm noktalarından biri kabul edilir.

Rosenhan’ın ünlü makalesi şöyle başlar: "Pek çok cinayet davasında, savunma tarafındaki ünlü psikiyatrlar, sanığın akıl sağlığı yerinde olmadığından ceza sorumluluğunun bulunmadığını iddia ediyor. Savcılık tarafında yer alan, en az onlar kadar ünlü başka psikiyatrlar ise, aynı kişinin akıl sağlığını yerinde bulup ceza sorumluluğu var diyor." Rosenhan sorar, "Bir kişinin akıl sağlığının yerinde olup olmadığı ve akıl sağlığının derecesi anlaşılabilir mi?" Tahmin ettiğiniz gibi, Rosenhan bu konuda bir hayli kötümserdir ve psikiyatri uzmanlarının objektif kriterlere dayanmadığını deneylerle kanıtlamaya çalışır.

Aralarında kendisinin de bulunduğu farklı yaş, cinsiyet ve meslek mensubundan sekiz kişi, adlarını değiştirerek ABD’nin beş ayrı eyaletindeki, kimi eski, kimi yeni, kimi özel, kimi resmi farklı hastanelere başvurur ve başkalarınca işitilmeyen seslerden yakınırlar. "Boşluk" ya da "derinlik" sözcükleridir bunlar ya da ağır bir cismin yere düşerken çıkarttığı "güm, pat" benzeri gürültülerdir. Şikayetleri ve değiştirdikleri adları dışında, oldukları gibi davranırlar. Hatta, psikiyatri servislerine sevk edildikten sonra ses duyduklarından bile bir daha söz etmezler. (Başlangıçta grupta bir kişi daha vardır ama, kurallara uymayıp yaşam öyküsünde değişiklikler yapınca değerlendirmeye alınmamıştır.)

Kliniklerde yatan 118 gerçek hastadan 35’i, grubun bazı üyelerine "Sen deli olamazsın, herhalde hastaneyi teftişe gelen bir gazeteci ya da profesörsün" der, kalanı da bunların evvelce hasta olup şimdi düzeldiğine inanır. Hastane görevlileri ise, onların birer "sahte hasta" olduğunu hiçbir zaman anlamaz. En kısası bir hafta, en uzunu 52 gün olmak üzere, ortalama 19 gün hastanede tutulurlar. Özel hastanede yatan biri "manik depresif psikoz", geri kalanlar, "remisyonda şizofren" tanısıyla taburcu edilir.

Rosenhan, bu deneyin tersini de uygular. Bir araştırma ve eğitim hastanesinin başhekimi ve çalışan personeline, gelecek üç ay içinde bir ya da birkaç sahte hastanın, psikiyatri servisine yatmak amacıyla başvuracağını bildirir. Yatırılan her hasta ile doğrudan bağlantısı bulunan psikiyatr, hekim ve hemşirelerin bir form doldurmasını, hastalara 1 ile 10 arasında puan vermesini, sahte hasta olduğundan kuşkulandığında, 1 ya da 2’yi işaretlemesini ister.

Üç ay sonra Rosenhan, yatırılan 193 hasta ile ilgili formları inceler. Hastalardan 41’i, değerlendirmeyi yapanların en az biri tarafından "kesinlikle sahte hasta"dır. 19’u, birden fazla psikiyatr ve sağlık personeli için "sahte hasta olabilir".

Halbuki, deneyin sürdüğü üç ayda başvuran hastaların hiçbiriyle Rosenhan’ın ilgisi yoktur, bir başka deyişle, aralarında "sahte hasta" numarası yapan, onun bildiği kimse yoktur.

Rosenhan, ünlü makalesinde sorar "İkiden fazla psikiyatri uzmanının normal zannettiği, buna rağmen kliniğe yatırılan 19 kişi, gerçekte normal miydi, yoksa akıl hastası mı? Hiçbir zaman bilemeyeceğiz" ve "Şurası muhakkak ki" diye sürdürür, "Psikiyatri kliniklerinde, akıl sağlığı yerinde olanla, olmayanı ayıramadığımız apaçık ortada."

Rosenhan’ın makalesi, ülkesini ayağa kaldırmış ve Amerikan Psikiyatri Birliği’nin, Akıl Hastalıklarının Ayırıcı Tanısında El Kitabı (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, DSM) adlı rehberini üçüncü kez değiştirmesini sağlamıştır. Bilimsel gelişmeler doğrultusunda DSM III, 1994’te yeniden değişerek, DSM IV oldu, şimdilerde DSM V üzerinde çalışılıyor, büyük bir olasılıkla 2012’de kullanılmaya başlanacak.

Hukuk ve psikoloji profesörü Rosenhan, sadece akıl hastalıklarının tanısında kullanılacak kriterlerdeki değil, yargılamayı düzenleyen yasalara psikolojinin girmesi, jüri seçimlerinde bu bilim dalından yararlanılması gibi devrim niteliğindeki değişikliklere de önayak oldu. 80’ine yaklaşan Rosenhan, 34 yıldır Stanford Üniversitesi’ndeki öğretim üyeliğini sürdürmektedir.

Kaynak