Arama


kamyon - avatarı
kamyon
Kayıtlı Üye
15 Temmuz 2006       Mesaj #1
kamyon - avatarı
Kayıtlı Üye
A

ABDOMEN
Karın Bölgesi, Batın


ABORTUS
Çocuk Düşürme,Düşük.


ABSANS
Kısa Süreli Şuur Kaybı.


ABSE
Çevre Dokulardan Kese Tarzında Doku İle Sınırlı İçerisi Cerahat İle Dolu Oluşum.


ABSORBSİYON
Emilme, Örn.Sindirim, Gıdaların Barsaklarda Absorbsiyonudur Denilebilir.


ADRENALİN
Böbreküstü Bezlerinin İç Kısımları Tarafından Salgılanan Bir Hormondur. Tabiatta Bu Hormonun Görevi, Organizmayı Acil Harekete Hazırlamaktır Ve Etkisini, Nabzın Atışı, Kanın İç Organlar Ve Deriden Kaslara Sevk Edilmesi, Karaciğerdeki Glikojenin Glikoza Değişmesi Ve Böylelikle Acil Bir Enerji Kaynağı Sağlanması Şeklinde Gösterir.


AFAKİ
Gözde, Lensin Olmaması.


AFAZİ
Beyindeki İlgili Alanların Tahribi Sonucu, Konuşma Veya Konuşulanı Anlama Yeteneğinin Kaybı. Disfazi, Aynı Durumun Daha Hafif Bir Formudur.


AFONİ
Ses Kaybı. Kısmi Veya Tam Olabilir. Afoni Sebepleri, Genellikle Konuşma Kaslarını Kontrol Eden Sinirlerin Hastalığı Veya Zedelenmesi, Boğaz, Gırtlak Hastalıkları Veya Nörozdur. Histerik Afoninin Nedeni, Şuuraltı, Hiç Konuşamamak Veya Özel Bir Durumda Konuşmamamk Arzusudur.


AFRODİZYAK
Cinsi Arzuyu Artırıcı Maddeler, İlaçlara Verilen İsim.


AGLÜTİNASYON
Sıvı Bir Süspansiyonda, Ufak Cisimciklerin Bir Araya Gelip Birbirlerine Yapışmasıdır.


AGORAFOBİ
Geniş, Açık Bir Sahada Yalnız Kalınca Hissedilen, Kontrol Edilemeyen Bir Korkudur.


AJİTASYON
Kişinin Etrafa Saldırganlığı, Aşırı Aktivitesi İle Karakterize Durum.


AJİTE
Rahatsız, Huzursuz, Taşkınlık Yapan.


AKNE
Yüz, Omuzlar, Sırt Ve Göğüsteki Yağ Bezleriyle İlgili Kronik Bir Deri Hastalığıdır. En Çok 14-20 Yaşlar Arasında Görülür Ve Bu Hastalığın Tipik Belirtileri Olan Siyah Noktalar, Sivilceler, Gençlerin Bu En Hassas Devirlerinde Genellikle Psikolojik Rahatsızlıklara Yol Açar. Yağ Bezlerinin Kanalında Bir Tıkaç Oluşur Ve Bu Tıkacın Başı Sertleşip Siyahlaşır. Bazen, Kanal Tıkalı Olduğu Halde, Bez Yağ Salgılamaya Devam Eder Ve Böylece İçi Yağ Dolu Bir Kist Oluşur. Siyah Noktalara Tıpta Komedon Adı Verilir.


AKOMODASYON
Gözün Optik Sisteminin Çeşitli Uzaklıklara Uyum Yaparak Net Görmenin Sağlanması.


AKONDROPLAZİ
Tedavisi Olmayan, Sebebi Bilinmeyen Kalıtsal Bir Cücelik Tipidir. Gövde Normal Büyüklüte Olup, Kol Ve Bacaklar Anormal Derecede Kısa Ve Baş Normalden Büyüktür.


AKROMEGALİ
Beyin Tabanında Bulunan Hipofiz Bezinin Ön Bölümünün Aşırı Çalışmasına Bağlı Bir Durumdur. Büyüme Tamamlanmadan, Kemiklerin Uzaması Sona Ermeden Erken Çağlarda Baş Gösterirse Jigantism Adı Verilen Dev Görünüm Oluşur. Bozukluk Büyüme Çağının Bitiminden Sonra Baş Gösterirse, El Ve Ayakların Genişlemesi, Çene Ve Burnun Büyümesi Ve Sesin Kalınlaştığı Görülür.


AKUSTİK SİNİR
İşitme Siniri.


AMBLİYOPİ
Gözde Belirli Bir Bozukluk Olmaksızın Oluşan Görme Tembelliği.


AMNEZİ
Hafızanın Kısmen Veya Tamamen Kaybolması.


ANALJEZİK
Ağrı Kesici.


ANEMİ
Kısaca, Halk Arasında Kansızlık Olarak Bilinen Anemi, Alyuvarların Sayı Olarak Az Olması Ve Alyuvarların İçerisinde Bulunan Hemoglobin Adı Verilen Maddenin Miktarının Azlığıdır.


ANEMİK
Kan Değerleri Düşük Olan, Yani Kan Sayımında Eritrosit Sayıları Ve Hemoglobin Miktarı Düşük Olan Kişi.


ANERJİ
Özel Bir Antijene Cevap Verilmemesi Hali. Organizmanın Savunma Yeteneğinin Kaybolması.


ANESTEZİ
Doktorlar, Ameliyat Sırasında Ağrı Duymaması İçin, Ameliyattan Önce Hastaya Bir İğne Yapar Ya Da Solunum Yoluyla Bir Gaz Verirler. Hastanın Bilincini Yitirerek Uykuya Geçmesine Narkoz, Böylece Vücudundaki Ağrıları Duyamayacak Duruma Gelmesine Anestezi, Bu Duyu Yitimine Yol Açan Maddelere De Anestezik Denir.


ANKSİETE
İç Sıkıntısı, İç Daralması.


ANOREKSİ
Anorexia Nervosa, Özellikle Genç Kadınlarda Görülebilen, Yemek Yememek, Çok Az Uyumak, Buna Rağmen Çok Aktif Olmakla Beliren Psikolojik Bir Bozukluktur. Bu Durum Genellikle Kişinin Çok Şişmanladığı Kanısı İle Mübalağalı Bir Şekilde Rejim Uygulaması İle Başlar, Önceleri Kontrol Edilebilen İştah Bir Süre Sonra Hakikaten Yok Olur Ve Zayıflama Normal Ölçüleri Aşar.


ANOSMİ
Koku Alamama, Nezle Grip Gibi Enfeksiyonlarda Olabildiği Gibi Koku Siniri İle İlgili Beyin Bölgesindeki Patolojilerde De Görülebilir.


ANSEFALİT
Beyin İltihabı.


ANTİENFLAMATUAR
İltihabi Reaksiyonu Önleyen Madde, İlaç...


ANTİSEPTİK
Mikropları, Yani İnsan, Hayvan Ve Bitkilerin Dokularına Yerleşerek Hastalığa Yol Açan Bakteri, Virüs, Mantar Gibi Tek Hücreli Asalak Canlıları Yok Etmek Sağlıklı Yaşamın Temel Koşullarından Biridir. Antiseptik, Antibiyotik Ve Dezenfektan Gibi Değişik Adlarla Anılan Birçok Madde Bu Amaçla Geliştirilmiştir. Ama Genel Olarak "Mikrop" Öldürücüler Denen Bütün Bu Maddelerin Bazı Özellikleri Ve Kullanımları Farklıdır. ANTİSEPTİKLERİN TARİHİ İnsanlar, "Mikrop Kuramının" Bulunmasından Yüzyıllarca Önce Neden Ve Nasıl Etki Yaptığını Bilmeksizin Antiseptikleri Kullanıyorlardı. Örneğin Çiğ Etin Bol Tuz Ve Baharatla Yoğrularak Sucuk Biçiminde Saklanması, Sebzelerin Yoğun Bir Tuz Ve Limon Ya Da Sirke Çözeltisi İçinde Bekletilerek Turşu Yapılması, Bakterileri Büyük Ölçüde Yok Ederek Bu Besinlerin Bozulmasını Önlüyordu. Bugünkü Antiseptikler İse Louis Pasteur'ün Değerli Çalışmalarının Ürünüdür. Antiseptikler Nasıl Etki Yapar Kimyasal Antiseptiklerin Mikroplar Üzerinde Nasıl Etkili Oldukları Tam Olarak Açıklanamamıştır. Bu Maddeler Doğrudan Doğruya Mikrop Hücresine Girerek Yaşamsal İşlevlerini Engelleyebileceği Gibi, Mikrop Hücresinin Dış Zarını Eriterek De Yıkıcı Etki Gösterebilir. Ne Var Ki Birçok Antiseptik Normal Hücreler Üzerinde De Ayn Etkiyi Yapar. Bu Yüzden Bu Maddelerin Dikkatli Kullanılması Gerekir. Bazı Antiseptikler Ağızdan Alındığında Ya Da Vücuda Şırınga Edildiğinde Ağır Sonuçlara, Hatta Ölüme Yol Açabilir.


ANTİSPAZMODİK
Spazm Çözücü, Daha Çok İç Organlardaki Düz Kasların Kasılmalarını Çözen İlaç Grubuna Verilen İsim.


ANTİSTATİK
Statik Elektrik Birikimini Önleyen Madde.


ANTİTOKSİK
Toksin Giderici.


ANTİTÜSSİF
Öksürük Giderici.


ANTİVİRAL
Virüslara Etkili, Virusların Zararlı Etkilerini Önleyen.


ANÜLER
Halka Şeklinde.


ANÜRİ
İdrar Çıkaramama.


ANÜS
Makat, Sindirim Kanalının Bitiş Kısmı.


AORTA
Kalpten Çıkan, Vücudun En Büyük Damarı, Kalpten Çıktıktan Sonraki Kavisli Bölümüne Arcus Aorta, Göğüs Kafesi İçersinde Seyreden Kısmına Torasik Aorta Ve Karın İçersinde Seyreden Bölümüne De Abdominal Aorta Denir.


AORTİK ANEVRİZMA
Aort Damarının Her Hangi Bir Bölümünde Görülen Genişleme.


APANDİSİT
Kör Barsak (Apendiks) İltihabı.


APATİ
Çevre İle Anormal Derecede İlgisizlik, Duygusuzluk, Kayıtsızlık.


APEKS
Uç, Tepe, Zirve.


APİROJEN
Ateş Yükselmesine Neden Olan Herhangi Bir Madde Taşımayan.


APNE
Solunumun Geçici Bir Zaman İçinde Durması.


APOPLEKSİ
Felç, İnme.


ARAKNOİD
Beynin Üzerinin Örten İnce Zar.


ASETABULUM
Uyluk Kemiğinin Başının, Kalça Kemiği İle Eklem Yaptığı Çukurluk


ASETİLSALİSİLİK ASİT
Yaygın Olarak Kullanılan Ve Bilinen Aspirinin Kimyasal Adı.


ASİDOZ
Organizmanın Asit Baz Dengesinde Asit İstikametinde Bozulma Sonucu Ortaya Çıkan Entoksikasyon Tablosu.


ASO
Antistreptolizin O İçin Kullanılan Kısaltma. Streptolizin, "Hemolitik Streptokok" Adı Verilen Bakterilerin Salgıladığı Toksinin Adıdır. Bu Toksinin Varlığını Tespit İçin Yapılan Tetkike De Kısaca ASO Adı Verilir. ASO, Romatizma Gibi Bazı Hemolitik Streptokok Enfeksiyonlarında Yükselir Bu Açıdan Teşhis Te ASO Değerleri Önem Taşır.


AŞİL TENDONU
Baldır Arka Kısmındaki Kas Grubunun, Topuk Kemiğine Birleşmesini Ve Ayağın Aşağı Yukarı Hareketini Sağlayan Yapı(Kiriş).


ATROPİN
Belladonna (Güzel Avrat Otu) Adlı Bitkiden Elde Edilen Bir Alkaloiddir. Tıpta Çok Değişik Kullanım Alanları Vardır. Örneğin, Göz Dibinin Muayenesinde, Göz Bebeğinin Genişletilmesi İçin, Ayrıca Anesteziden Önce Üst Solunum Yollarında Salgıların Azaltılması İçin Kullanılır.


B



BAĞIŞIKLIK
Belirli Bir Mikroorganizmaya Karşı Vücudun Direncidir. Aktif Ve Pasif Olmak Üzere İki Tip Bağışıklık (İmmünite) Vardır. Aktif İmmünite, Hastalığın, Çok Hafif De Olsa, Bizzat Geçirilmesiyle Oluşur. Hastalığa Neden Olan Organizmalar, Vücutta Antikor Reaksiyonları Uyandırırlar Ve Bu Reaksiyonlar, Bazı Vakalarda, Hayat Boyu Devam Eder. Pasif İmmünite İse, Antikor Reaksiyonu Uyandırıcak Nitelikte, Fakat Kuvveti Azaltılmış Veya Değiştirilmiş Olan Mikropların Vücuda Aşılanmasıyla Oluşur.



BAKTERİ
Tek Hücreli Mikroorganizmalardır. Bunlar, Mantarlardan Küçük, Fakat Virüslerden Büyüktürler. Bazıları Hastalık Yapıcı, Bazıları Zararsızdır; Bazı Bakteriler İse, Faydalıdırlar Örneğin, Toprağın Nitrojen Yapıcı Bakterileri. Bakteriler, Şekillerine Göre Sınıflandırılabilirler Coccus'lar Yuvarlak, Bacillus'lar Çubuksu, Vibrio'lar Virgül Şeklinde, Spirillum'lar Dalgalıdır.



BAKTERİYEMİ
Bakterilerin Veya Bakteri Toksinlerinin Kana Geçmesiyle Oluşan Ateş, Titreme İle Seyreden Klinik Tablonun Adıdır. Eş Anlamlı Olarak Septisemi De Kullanılır.



BALLİSMUS
Kol Ve Bacakların, İstemsiz, Şiddetli, Atıcı Hareketleridir. Bu Durum, Gövdenin Yarısında Görüldüğü Takdirde, "Hemiballismus" Adını Alır.



BANDAJ
Yara Sarmaya Veya Yaraları Kapatan Gazları Ve Tespit Edici Tahtaları Yerinde Tutmaya Yarayan Kumaş Parçasıdır.



BARBİTÜRAT'LAR
Sinir Sistemini Uyuşturucu Etkileri Olan Maddelerdir.


BASİL
Çomak Şeklindeki Mikroorganizmalardır. Örneğin Tüberküloz'un Etkeni Koch Adı Verilen Basildir.



BATIN
Gövdenin, Göğüs Ve Pelvis Bölgeleri Arasındaki Kısmıdır. Göğüsten, Bir Kas Bölme Teşkil Eden Diafragma İle Ayrılmış Olan Batının, Alt Kısmında Pelvis Boşluğu İle Devamlılığı Vardır.



BAZAL METABOLİZMA
Vücut Yüzeyi Birimine Göre Hesap Edilen, İstirahat Anında Sarf Edilen Enerji Miktarıdır.Vücut Yüzeyi Şahsın, Boyu Ve Kilosundan Hesap Edilir.Troid Bezinin Fazla Çalışmasında, Bazal Metabolizma Yükselir.



BELL PARALİZİSİ
Yüz Siniri Felcidir.



BENCE-JONES PROTEİNİ
Myelomatosis Gibi Kemik İliğini İlgilendiren Hastalıklarda, İdrarla Çıkartılan Bir Cins Protein.



BENİGN
İyi Huylu.



BERİBERİ
B Vitamini Noksanlığında Meydana Gelen Ağır Bir Polinevrit.



BİFİD
İki Bölüme Ayrılmış Durumda Olan, Çatallı, Yarık.



BİFURKASYON
İki Dala Ayrılma Yeri.



BİKONKAV
Her İki Yüzeyide Konkav, İç Bükey Veya Oyuk Olan.



BİLATERAL
Her İki Tarafa Ait Olan, İki Taraflı.



BİLİRUBİN
Hemoglobinin Yıkılmasından Açığa Çıkan Kırmızı Boya.



BİLİRUBİNEMİ
Kanda Bilüribinin Artması.



BİSEKSÜEL
İki Cinsiyetli, Hem Erkek Hem Dişi.



BİYOPSİ
Canlı Bir Dokudan Muayene Edilmek Üzere Küçük Bir Parça Alınması.



BLEFARİT
Göz Kapaklarının, Özellikle Kenar Bölümlerinin İltihabı.



BONE
Kemik.



BOTULİSMUS
Basillus Botulismus Toksinleri İle Meydana Gelen Zehirlenme.



BRADİKARDİ
Kalbin Dakikadaki Atım Sayısının Azalması.



BRAKİYALJİ
Kol Ağrısı.



BRONCHİOLİTİS
Solunum Sisteminin En Küçük Fonksiyonel Üniteleri Olan Bronşiollerin İltihabına Denir.



BÜL
Ciltte İçi Sıvı Dolu Kabarık Oluşumlar. Çapları 0.5 Cm'den Büyüktür. Küçük Olanlarına Vezikül Denir.



BÜLLÖZ
Büllerden Oluşan Lezyon.


Ç

ÇEKUM (Caecum):İncebarsakla kalınbarsağın birleştiği yerdeki kesedir. Bu bölgede, iltihaplanma, ülserasyon veya kanser görülebilir.

ÇIBAN:Çıbanlar, derideki ter bezleri veya kıl keselerinin enfeksiyonlarıdır.

ÇİÇEK:Akut, enfeksiyöz bir hastalıktır. Her yaşta ve her cinsten kişiler bu hastalığa yakalanabilir. İki tipi vardır: Variola major ve variola minor.

ÇİL: Deride, güneşe maruz kalma sonucu beliren, ufak lekelerdir. Bunlar, daha fazla, lokalize güneş yanıklarına benzetilebilir ve ekseriyetle sarışın veya kızıl saçlılarda görülen melanin pigmenti birikimidir.

CADUCEUS
Mitolojide Tanrı'nın Habercisi Olan Merkür'ün Asasıdır. ABD Ordusu Tıp Mensuplarının Sembolü Olup, Tıp Biliminin Sembolü Olan Eskülap Asaından Farklıdır. Merkür Asaının Çevresinde İki Yılan Vardır, Eskülap'ta İse, Bir Yılan Bulunur.


CAISSON HASTALIĞI
Vurgun. Dalgıçlarda Ve Çok Yükselen Havacılarda Atmosfer Basıncının Ani Değişimlerine Bağlı Olarak Meydana Gelir.


CALCANEUS
Topuk Kemiği.


CANDIDA
Bir Mantar Çeşidi.


CERAHAT
Alyuvarlar, Bakteri Ve Yıkılmış Doku Kalıntıları Gibi İltihap Ürünlerini Kapsayan Doku Sıvısıdır.


CERRAHİ
Tıbbın En Eski Dallarından Biridir. İlaçla Ya Da Başka Tedavi Yöntemleriyle İyileştirilemeyen Hastalıkların, Yaralanmaların, Vücuttaki Yapı Bozukluklarının Ameliyatla Onarılmasına Ya Da Hastalıklı Organı Kesip Çıkararak İyileştirilmesine Dayanır.


CERUMEN
Kulak Kiri. İnsan Kulağında Normal Olarak Bulunan Balmumu Kıvamındaki Salgıdır. Bu Salgının Fazlalığı, Kulak Tıkanması Ve Geçici Sağırlığa Yol Açar.


CESTODIASIS
Yassı Solucan Enfeksiyonudur.


CLAVİCULA
Köprücük Kemiği.


COR
Kalp.


COXAE
Kalça Kemiği.

D


DAKRİYOADENİT
Gözyaşı Bezi İltihabı.


DAKRİYOLİT
Gözyaşı Taşı.


DAKRİYOSİSTEKTOMİ
Gözyaşı Kesesinin Ameliyatla Çıkartılması.


DAKRİYOSİSTİT
Gözyaşı Kesesi İltihabı.


DAKRİYOSİSTOGRAFİ
Kontrast Madde Verilerek Gözyaşı Kesesi Ve Kanalının Radyolojik Olarak İncelenmesi.


DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ
Gözyaşı Kanalının Tıkalı Olduğu Durumlarda Uygulanan, Kesenin Burun Boşluğuna Diranajını Sağlayan Ameliyat.


DALTONİZM
Renk Körlüğü.


DANSİMETRE
Yoğunluk Ölçen Cihaz.


DEBİLİTE
Zeka Geriliği.


DEFEKASYON
Dışkının Dışarı Atılması.


DEFEKT
Eksiklik, Kusur.


DEFİBRİLATÖR
Kalbin Normal Dışı Hızlı Atımını Durdurarak Tekrar Normal Kalp Ritmine Dönmesini Sağlayan Araç.


DEFLORASYON
Kızlık Zarının Yırtılması.


DEFORMASYON
Şeklini Bozma.


DEFORMİTE
Şekil Bozukluğu.


DEJENERASYON
Dokuların Normal Yapılarının Bozulup Normal Fonksiyonlarını Yapamıyacak Hale Gelmeleri.


DEKOMPRESYON
Baskı Yapan Gücün Veya Baskının Kaldırılması.


DEKONJESTAN
Konjesyonu (Şişme) Azaltan, Dekonjessif.


DEKÜBİTİS
Yatalak Olanlarda Hareketsizlik Sonucu Sırtta Ve Kalçalarda Açılan Yaralar.


DELİRİUM
Zehirlenmeler, Ateşli Hastalıklar, Epilepsi, Histeri Ve Akıl Hastalıklarında Görülebilen, Titreme, Hallüsinasyonlar Ve Saldırganlıkla Birlikte Bilincin Kaybolması Tablosuna Verilen İsim.


DEMANS
Bunama, Muhtelif Formları Vardır.Senil Demans, Presenil Demans, Toxic Demans.


DEMİYELİNİZASYON
Sinir Liflerinin Etrafını Saran Myelin Tabakasının Kaybı.


DEMONSTRASYON
Göstererek Öğretme.


DEMORALİZASYON
Moral Çöküntü.


DEONTOLOJİ
Aynı Meslek Grubunda Olan İnsanların Birbirleri İle Olan İlişkilerinde Uyulması Öngörülen Ahlaki, Moral Değerler.


DEPİLASYON
Kılların Çıkartılması İşlemi.


DEPRESYON
Ruhsal Ve Bedensel Çöküntü, İsteksizlik.


DERMABRAZYON
Deri Üzerindeki Benler Veya Yara İzlerini Ortadan Kaldırma Amacı İle Yapılan Kazıma İşlemi.


DERMATİT
Cildin İltihabi Durumu.


DERMATOLOJİ
Cildiye, Cilt Hastalıklarını İnceleyen Bilim Dalı.


DERMİS
Ciltte En Üst Tabaka Olan Epidermis'in Altındaki Tabakaya Dermis Adı Verilir.


DÜŞÜK
Fetusun, Gebeliğin 28. Haftasından Önce Ölümü, Ve Rahmin Dışa Atılmasıdır.

E


EDEMA:Ödem, vücudun her hangi bir yerinde hücre dışında anormal su birikmesi.

E.E.G:Elektroansefalografi kelimesi için kullanılan kısaltma.

EFFEKT:Tesir, etki.

EFFEKTİF:Etkili, tesirli.

EFERVESAN:Suya atıldığı zaman küçük gaz kabarcıkları çıkartarak köpüren, eriyen.

EFFÜZYON:Vücut boşluklarında veya doku içerisinde sıvı birikmesi. "Plevral effüzyon" iki plevra yaprağı arasında sıvı birikmesidir.

E.K.G:Elektrokardiogram kelimesi için kullanılan kısaltma.

EKİNOKOK:Köpek ve kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit olup larvaları memeli canlılarda büyüyerek hidatik kistleri yaparlar.

EKLAMPSİ:İlerlemiş gebeliklerde veya doğumdan hemen sonra yüksek kan basıncı, ödem ve idrarda protein yükselmesi ile karekterize nöbetler ve önlem alınmazsa bilincin kaybolması hali.

EKO:Yankı.

EKOKARDİYOGRFİ:Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntem.

EKOKARDİYOGRAM:Ekokardiyografi yoluyla elde edilen çizelge.

EKOENSEFALOGRAM:Beynin ekoensefalografi ile elde edilen çizelgesi.

EKOLALİ:Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması.

EKSİZYON:Bir dokunun çıkartılıp atılması.

EKTAZİ:Genişleme. Örn. Bronşektazi.

EKTODERM Derinin en dış tabakası.

EKTOPİ:Her hangi bir organın normal bulunması gereken yerde değilde, vücudun başka bir yerinde olması hali.

EKTROPİON:Göz kapaklarının serbest kenarlarının dış tarafa kıvrılmaları.

EKZEMA Deride kızarıklık, şişme, veziküller, kaşıntı gibi belirtilerle görülen daha çok psikosomatik nedenli cilt rahatsızlığı. Akut ve Kronik diye ayrıldığı gibi Yaş ve Kuru ekzema cinsleri de vardır.

ELEKTROANSEFALOGRAFİ:Beynin elektriki faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi.

ELEKTROKARDİOGRAFİ:Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi.

ENDOKRİNOLOJİ:İç salgı bezlerinin fonksiyonlarını, normal dışı çalışma sonucu oluşan hastalıklarını ve bunların tedavilerini inceleyen tıp dalıdır.

ENDOKRİNOLOG:Endokrin sistemin yapı, patolojileri ve tedavisi konusunda uzman kişi.

ENSEFALON:Beyin.

ENVAZYON:Yayılma, örneğin kafatasındaki bir tümörün beyin dokusuna envazyonu denince tümörün beyine yayılması kastedilir.

EPİTEL:Organ ve vücut yüzeylerini örten hücre tabakası.

EROZYON: Deri veya mukozada görülen, sınırlı bir bölgede epitel kaybı, yüzeyel yaralar. Örneğin; Cervical erozyon, halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinir.


F

FALLOP TÜPLERİ:Her biri yaklaşık 10 ar cm. uzunluğunda, uterusun üst köşelerinden yumurtalıklara kadar uzanan iki borudur. Tuba uterina veya uterus tüpleri de denir.

FALLOT'S TETRALOGY:Kalbin doğumsal bir anomalisine verilen isim.

FALKS SEREBRİ:Beynin sağ ve sol yarı kürelerini birbirinden ayıran, orağa benzediği için bu isim verilen kalın zar.

FAMİLYAL:Irsi, kalıtsal, herediter.

FARİNKS:Yutak.

FASİAL SİNİR:Yüz siniri, yedinci kafa çifti.

FASİAL PARALİZİ:Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen hareketsiz ve ifadesiz kalır. Santral ve Periferik olmak üzere iki türlü olur.

FAT:Yağ.

FATAL:Öldürücü, ölümle sonuçlanan.

FEBRİL:Ateşli, hummalı.

FEKALİT:Barsakta bir kısım dışkının sertleşmesi sonucu oluşan dışkı taşı.

FEÇES: Dışkı.

FEMUR:Uyluk kemiği.

FERMENT:Bazı organların salgılarında bulunup kimyasal değişikliklere etki eden maddeler.

FERMENTASYON:Mayalanma.

FERRİTİN: Demir elementinin vücutta depo edilen şekli.

FERTİL:Gelişme yeteneği olan, doğurabilen.

FERTİLİTE: Doğurma yeteneği, verimlilik.

FETUS:Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen isim.

FETAL:Fetus'a ait.

FİBRİN:Kanın pıhtılaşmasına yarayan albumin cinsinden bir madde.

FİBRİNEMİ:Kanda fibrin bulunması.

FİBRİNÜRİ:İdrarda fidrin çıkması.

FİBROM:İyi huylu bağ dokusu uru.

FİBRO-SARKOM:Bağ dokusunun kötü huylu tümörü.

FİBRÖZ:Lif dokusu

FİBULA:Bacaktaki iki kemikten dış kısımda olanıdır. Üstte Tibia ile eklem yapar diz eklemi yapısına girmez, altta ise ayak bileği eklemine iştirak eder.

FİLARİA:Omurgalı canlıların kanında ve dokularında yaşayan kıl kurdu cinsi parazit. Elefantiazis denilen rahatsızlığa neden olur.

FRENİK SİNİR:Nervus Frenicus. Göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran diafragmanın sinirine verilen addır


G

GALAKTEMİ:Kanda süt bulunması.

GALAKTOSEL:Memede, içi süt dolu kist.

GALAKTORE:Memeden kendiliğinden süt gelmesi.

GALAKTOZ:Süt şekeri.

GALAKTOZÜRİ:Gebelerde idrarla galaktoz çıkması.

GALAKTÜRİ:İdrarın süt görünümünde çıkması.

GANGLİON:Lenf bezi, bazı ufak urlara verilen isim.

GANGREN: Dokunun ölmesidir, ancak halk arasında daha çok bir uzvun vücuda bağlıyken ölmesi anlaşılır.

GASTRİT:Mide iltihabı.

GASTRODÜODENİT:Mide ve onikiparmak barsağının iltihabı.

GASTROENTERİT:İshalle seyreden mide barsak iltihabı.

GASTROENTEROLOJİ:Mide, barsak hastalıkları bilgisi.

GASTROENTERELOG:Mide, barsak hastalıkları mütehassısı.

GASTROSKOPİ:Hastaya yutturulan bir kamera ile midenin görerek muayene edilmesi.

GASTROİNTESTİNAL:Mide - barsak.

GASTROLİT:Mide taşı.

GASTROMEGALİ:Midenin genişlemesi.

GASTRONOMİ:İyi yemek yeme bilimi.

GASTROPTOZİS:Mide düşüklüğü.

GİARDİA:Tek hücreli organizmalardandır. Esas adı Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerleşir.

GİARDİASİS:Giardia İntestinalis adlı mikroorgnizmanın sebep olduğu hastalık.


H

HABİTÜEL:İtiyadi, alışkanlığa bağlı.

HALLÜSİNASYON:Gerçekte olmayan şeyleri algılamak.

HALLUKS:Ayak başparmağı.

HALOTAN:Anestezik bir madde.

HAMARTOM:Yeni oluşmuş kan damarlarında meydana gelen tümör.

HAMARTROZ:Eklem boşluğuna kan dolması.

HAŞİŞ:Esrar, haşhaş.

HEMATOM:Organ içerisinde veya aralarında kan birikmesi.

HEMORAJİ:Kanama.

HEMAGLÜTİNASYON:Kan yuvarlarının aglütinasyonu.

HEMANJİEKTAZİ:Kan damarlarının genişlemesi.

HEMANJİOM:Kan damarlarından dogan urlar.

HEMATEMEZ:Kan kusma.

HEMATOSEL:Testis torbalarında kan birikmesi.

HEMATOLOG:Kan hastalıkları uzmanı.

HEMATOMİYELİ:Omurilikte kanama.

HERPES:Uçuk, içi sıvı dolu vezikül.

HERPES SİMPLEKS:Aynı adı taşıyan virüsün sebep olduğu çeşitli deri ve mukoza bölgelerinde yaygın, küçük, içi sıvı dolu oluşumlar ile belirgin virütik enfeksiyon.

HİLER:Hilus'a ait. Örneğin, Hiler Lenf Adenopati denildiği zaman Hilus'a komşu lenf bezlerinde büyüme anlaşılır.

HİLUS:Organlarda büyük damar ve sinirlerin, akciğerlerde solunum yollarının giriş kapısı.

HİPERKROMAZİ:Pigment fazlalığı gösteren.

HİPOFİZ:Beyin tabanında burun arkasının üst kısmına uyan bölgede hormon salgılayan bir bezdir.

HİPOSPADİAS:Penisin doğumsal bir şekil bozukluğudur. İdrar yolunun son kısmı olan üretra'nın dışa açılan deliğinin normal yerinde değil, penisin alt yüzünde herhangi bir yerde olması halidir.


İ


İHTİYOZİS:Cildin pul pul ve kuru oluşu ile kendini gösteren bir hastalık.

İDİOPATİK:Oluşumunda bir sebeb gösterilemeyen.

İKTER:Sarılık.

İKTUS:İnme. darbe.

İDİOT: Doğuştan aptal.

İLEİTİS:İnce barsak iltihabı.

İLEUM:İnce barsağın son bölümü.

İLEUS:Barsak tıkanması.

İLLUZYON: Dışarıdan gelen görsel uyarıların olduklarından faklı algılanması.

İMBESİL:Geri zekalı.

İMİTASYON:Taklit.

İMMATÜR:Tam gelişmemiş.

İMMİNENT:Tehdit eden.

İMMİNENT: ABORTUS Düşük tehdidi altındaki gebelik.

İMMOBİL:Hareketsiz.

İMMÜN:Bağışık,bulaşıcı hastalıktan muaf.

İMMÜNİTE:Bağışıklık,muafiyet.

İMMÜNİZE:Bağışık kılmak.

İMMÜNOLOJİ:Bağışıklığı inceleyen bilim.

İMMÜNOLOG:Bağışıklık uzmanı.

İNFLAMASYON:Çeşitli mikrobik ajanlar veya toksinlerine karşı vücudun göstermiş olduğu; hararet artması, kızarıklık ile karakterize iltihabi reaksiyon.

İNTERMEDİER:Arada oluşan, meydana gelen.

İNTRAEPİTELİAL: Epital hücreleri içerisinde.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Blue Blood; 9 Eylül 2006 20:24