vahşi kız
Silik bir yazı okumaya çalıştığım
Ben ve çocukluğum,
Bir sevgilinin kulağıma fısıldayışındaki sıcaklıklarda gözlerim
Hoş yumuşak birazcıkta ürkek arkada kalan
Firez tarlada kızgın toprak zorla sökülüp atıldı gelincik
Ağaçsız susuz inadına kıraç
Yok etmeye çalıştığınız bu Vahşi Kız
Asmaları gül üzümünden Ümmüs nenenin yırtık şalvarını
Refik Başaran'ın köylüsünü, Karlıklı Cemalin öyküsünü
Sarı çiçek Feride'min türküsünü
Köyümde anlatacak kimse kalmamış
Salıncak kurduğum Söğüt ağacım kurumuş
Diktiğim Kavak ağacımı marangoz Musa amcaya satmışlar
Halen seriliymiş odada ilmekleri dökülmüs yılan bahçesi Halı
Yurdumun adı Ürgüp
Beyazdan gelinlik giymiş eteklerinde sivri kayaların
Kardelenle Çigdemler sevişirken
büyüyemedim çocuk kaldım bu yüzden
Daha onbirinde gurbet elini atmış enseme
Annem taaa uzaklarda ben Ankara yolunda
Tuz Gölüne batıp batıp çıktığımda
Sızlar yaralarım derinden hala
Kara ağaçtan paçayı mart yırttığında
Şapkalı dağlar ardından göğsünü yırtarcasına
Aşkla yayılırdi güneş
Anılarımdaki sabahta
Kapadokya, Periler ve Vahşi Kız