Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Aralık 2009       Mesaj #11
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kültür; en genel anlamıyla bir toplumun maddi ve manevi değerlerinin tamamı olarak tanımlanır. Söz konusu kültürü kuşaktan kuşağa aktararak korumak ve sürekliliğini sağlamak, aile ve diğer toplumsal kurumlar yanında, eğitim ve eğitim kurumlarına düşen bir görevdir. Her toplumun eğitim kurumları, var olan kültürünü genç kuşaklara kazandırmak, aynı zamanda değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre yeni kültürel değerler oluşturmak; yani kültürü zenginleştirmekle görevlidir.

Kültürü korumak ve zenginleştirmek, tarihi derinliklerden beri sosyal hayatımızı düzenleyen, gelenek, görenek, töre, örf ve adetlerimizin korunması ve değişen şartlara göre bunlara yeni değerlerin ilave edilmesi anlamına gelmektedir. İnsanları kaynaştıran, yakınlaştıran ve ilişkilerini sağlam bir zemine oturtan; kısacası millet olarak varlığını devam ettirmesini sağlayan, kültür ve kültürel değerlerdir. Türk milletini, diğer milletlerden ayıran özellikler ve güzelliklerde kendi kültüründe yani değerlerinde saklıdır. Bu değerler; dilden edebiyata, sanattan mimariye, gelenekten göreneklere, folklordan kıyafete, barınmadan süslenmeye kadar birçok alanı kapsamaktadır.

Sanayileşme ve şehirleşme sonucu giderek değişen hayat tarzımız, bu değerlerin birçoğunun bozulması, unutulması ve yok olması gibi sonuçları da beraberinde getirmiştir. Özellikle şehirleşme ile birlikte aile yapısının geniş aileden çekirdek aileye dönüşmesi, değerlerin yitirilmesinde önemli etkenlerden biri olarak görülmektedir. Toplumsal değişme, manevi güzelliklerimizin kaybolmasına, buna bağlı olarak da maddi unsurların bozulmasını beraberinde getirmektedir. Bilindiği gibi maddi kültürel unsurlar manevi kültürel unsurların dışa yansımasıdır.

Maddi olmayan kültürel değerlerimiz, daha çok davranışlarımızı düzenleyen bir takım norm ve standartlardan oluşmaktadır. Bunları görmek ve gözlemlemek için insanlarla ilişkiye girmemiz ve onlarla bazı şeyleri paylaşmamız gerekir. Maddi olan kültürel değerlerimiz ise manevi değerlere göre oluşturduğumuz eşya, araç ve gereçlerden meydana gelmektedir. Mesela, Türk milleti misafirperverdir; bu bir davranış biçimidir. Bu anlayış, evlerimizde bir misafir odası düzenlemek ve eski ev mimarimizde bir ölçüde bağımsız bir bölüm oluşturmak anlayışını beraberinde getirerek söz konusu manevi değerimizi, maddi kültürel unsurlarımıza yansıtmıştır.

Milli kültürü korumak ve genç kuşaklara aktarmak, toplum tarafından eğitim kurumlarına resmen verilmiş bir görevdir. Gerçekten de eğitim kurumları bunu ne ölçüde başarabilmektedir. Kültürümüzü kuşaktan kuşağa aktararak ve geliştirerek, milli birliğimizin ve bütünlüğümüzün sağlanmasında kendisine verilen sorumluluğu yerine getirebiliyor mu? Bunların istenilen şekilde yerine getirildiğini söylemek oldukça zor görünmektedir. Mevcut toplumsal yapıyı koru***** milli bilinci oluşturmak ve geliştirmek yine eğitim kurumlarına verilen önemli görevlerden biridir.

Günümüzün gelişmiş toplumları eğitimi bir devlet politikası olarak ele alıp düzenlemektedir. Türkiye'de ise eğitim, henüz bir devlet politikası haline dönüştürülememiştir. Her ne kadar yazılı belgelerde bu yönde bazı düzenlemeler söz konusu olsa bile, iktidara gelen siyasal partiler bu anlayışın gereklerini yerine getirememektedirler. Özellikle eğitimin milli bir niteliğinin olduğu gerçeği konusunda yeterli bir bilincin oluşmadığı gözlenmektedir. Bugünkü eğitim programlarında milli kültürümüzü genç kuşaklara kazandıracak dersler ve konulara gereği kadar yer ve önem verilmediği görülmektedir. Öncelikle yapılması gereken, kültürümüzü koruyucu ve geliştirici derslere eğitim programlarında yer verilmesinin sağlanmasıdır. Diğer yandan da derslerde, kendi kültürümüze ilişkin konulara daha fazla ağırlık verilmelidir.

Bir Avrupa ülkesi olan Fransa'da, Fransızca'dan başka bir dil kullanıldığı zaman hiçbir Fransızın konuşmadığı çoğumuz tarafından bilinen bir gerçektir. Maalesef eğitim kurumlarımız, Türkçe'miz konusunda gerekli bilinci oluşturmakta yeterli olamadığı için, şehirlerimizdeki iş yeri tabelalarına baktığımızda kendimizi başka bir ülkenin sokaklarında hissedebiliyoruz. Yine gençlerimizin birçoğu günlük konuşmalarında yabancı kelimeler kullanmayı bir ayrıcalık olarak görmektedirler. Bu anlamda, eğitim programlarının düzenlenmesi yanında özellikle öğretmenlerin milli hassasiyetlerimiz konusunda bilinçlendirilmesi ve öğrencileri bu yönde yetiştirmeleri de önem taşımaktadır.

Her Türk vatandaşının, milli kültürü korumada ve geliştirmede sorumlulukları vardır. Özellikle herkesin ilişkili olduğu eğitim kurumlarına, sorumluluklarını yerine getirmesinde katkı sağlamak zorundayız. Eğitimden resmen sorumlu kuruluş, okullar olmasına rağmen; ailenin de yapması ve yerine getirmesi gereken bazı görevler vardır. Öncelikle çocuğunu yetiştirmede okulla iş birliği içinde olmalıdır. Bir veli olarak kendi sorumluluklarının yanında, gördüğü eksiklik ve aksaklıkları giderilmesi için ilgili kurumlarla iş birliği yapmak ve gerektiğinde onları uyarmak görevleri arasındadır.




__________________

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak... NFK