Arama

Atatürk'ün Anıları - Tek Mesaj #62

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2009       Mesaj #62
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
TÜRK ORDULARI BAŞKUMANDANIYIM
Afyonkarahisar'ın hatlarının çözülmesi sonunda birkaç Yunanlı tutsak, geceleyin Mustafa Kemal'in çadırına getirilmişti. Bunlardan birisi, Muzaffer Generalin doğup büyümüş olduğu Selanik'ten gelmişti. Yüz, kendisine yabancı gelmediğinden ve üniformasında da hiçbir bellilik görmediğinden kim olduklarını ve rütbelerini sormaya başlamıştı.
- Binbaşı mısınız?
- Hayır.
- Albay mı?
- Hayır.
- Korgeneral mi?
- Hayır.
- Peki nesiniz?
- Ben Mareşal ve Türk Orduları Başkomutanıyım! Şaşkınlıktan ağzı açık kalan Yunanlı kekeledi:
- Bir başkomutanın savaş hattına bu kadar yakın yerlerde dolaşması işitilmiş değil de!..

--------------
Mustafa Kemal Birinci Dünya Savaşı’nda Viyana’dadır. Generaldir. Bir otelde kalmaktadır. Birçok ecnebi generaller ve diplomatlar da bu otelde kalmaktadır. Mustafa Kemal, yemek salonuna indikçe Avusturyalı bir diplomat ailenin kendisine küçümseyerek baktığını hissediyor. Bir kolayını bulup bu aile ile tanışıyor. İlk fırsatta Mustafa Kemal’e askerlikten bahis açarak bu mesleğin bilgi ile beraber tecrübeye de ihtiyacı olduğunu söylüyorlar ve hemen arkasından da: “Türk Ordusu’nda sizin gibi genç generaller çok mudur?” diyorlar. Mustafa Kemal bunlara unutamayacakları bir ders vermek istiyor. Ve iki gün sonra aynı aileyle birlikte yemek yiyorlar. Mustafa Kemal, Avusturyalıların genç general Napolyon’a karşı kaybettikleri meşhur Olm Meydan Muharebesi’ni anlatmaya başlıyor ve sözü şöyle bitiriyor: “Evet muhterem baylar; Fransız Orduları’nı sevk ve idare eden Napolyon da Olm Meydan Muharebesi’ni kazandığı zaman çok genç bir generaldi.” Avusturyalılar bundan sonra ne Mustafa Kemal ile yemek yemişler ve ne de Türk generallerinden ve tarihten konu açmışlardır.

--------------
Atatürk’e hakaretten sanık bir köylü hakkında takibat yapılıyordu. Durumu Atatürk’e arz ettiler. “Mahkemeye veriyoruz” dediler. “Size küfür etmiş.” Atatürk sordu: “Ben ne yapmışım ki ona?” Evrakı tetkik edenler açıkladılar: “Gazete kâğıdı ile sardığı sigarayı yakarken kâğıt tutuşmuş da ondan.” Atatürk bunu söyleyen bir milletvekilidir. Atatürk sormuş: “Siz hiç gazete kâğıdı ile sigara içtiniz mi?” “Hayır.” “Ben Trablus’tayken içmiştim, bilirim. Pek berbat şey. Köylü bana az küfretmiş. Siz bunun için onu mahkemeye vereceğinize, ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız!”

--------------
Muallimler ankara’da bir içtima yapmislar, içtimaa iki üç muallim hanim da istirak ederek salonda ayri bir yere oturmuslardi.
Muallim hanimlarin içtimaa gitmelerini hos görmeyen meclis’in sariklilari gaziye sikayete gidiyorlar.
Gazi kizarak :
- “kimmis muallimler cemiyeti reisi ? Çagirin onu !”
Ve Mazhar Müfit birkaç dakika sonra içeri girinci gürleyen bir sesle çikisiyor :
-”siz muallimler içtimamda ne yapmissiniz ? Ne ayip sey bu ?”
Mazhar Müfit sasakalir. Gaziden bu hareket mi beklenirdi ? Sariklilar muzaffer bir besaretle gülüyor. Sariklilar nes’e içinde gazinin sesi hep ayni tonda devam ediyor.
- “olur sey degil olur sey degil !”
Mazhar Müfit hala ayakta ve hala ne diyecegini sasirmis bir halde cevap vermeye çalisiyor :
-”efendim vallahi… “
- “birak birak ben hepsini biliyorum; içtimaa muallime hanimlarida çagirdiniz. Fakat onlari niye ayri siralara oturttunuz ? Sizin kendinize mi itimadiniz yok, türk haniminin faziletine mi ? Bir daha öyle ayrilik gayrilik görmeyeyim, anladiniz mi ?