Arama


_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
31 Aralık 2009       Mesaj #11
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

present perfect tense nedir

PRESENT PERFECT TENSE – YAKIN GEÇMİŞ ZAMAN


Bu yazıda, içerisinde "Present Perfect" barındıran yapılarla ilgili, konuyu bir nebze de olsa öğrenmeyi kolaylaştıracak ve karışıklıktan kurtaracak püf noktaları vermeye çalışacağım.

YAPISI

Olumlu: özne + have/has + v3.
- He has moved to Ankara.
"O, Ankara'ya taşındı." (ve hâlâ Ankara'da)

Olumsuz: özne + have not/haven't/has not/hasn't + v3.
- He has not/hasn't moved to Ankara.
"O, Ankara'ya taşınmadı." (ve hâlâ Ankara'da değil)

Olumlu Soru: have/has + özne + v3?
- Has he moved to Ankara?
"O, Ankara'ya taşındı mı?"

Olumsuz Soru: have not/haven't/has not/hasn't + özne + v3?
- Has not/hasn't he moved to Ankara?
"O, Ankara'ya taşınmadı mı?"

VERDİĞİ ANLAM

Bu yapı için genel olarak "Geçmişte başlayıp etkisi bugüne kadar süregelen olaylardan bahsedilirken kullanılır." dense de, duruma göre farklı anlamlar verebilir ve bu da konunun anlaşılmasını zorlaştırabilir. Aşağıdaki kullanım alanlarına baktığımızda, bu yapının genel olarak verdiği anlamları görebiliriz.

KULLANIM ALANLARI

1. Tecrübeler aktarılırken

Geçmişte yaşanan tecrübeler veya hiç yaşanmamış şeyler aktarılırken ya da sorulurken Present Perfect yapısı kullanılabilir.

- I have never been to India.
"Hiç Hindistan'a gitmedim."

- He has eaten sushi for two months.
"O, iki ay boyunca suşi yedi."

- Have you ever driven a taxi?
"Hiç taksi sürdün mü?"

2. Belirsiz bir zaman diliminde gerçekleşen eylemleri aktarırken

Geçmişte yapılan ve ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmeyen ya da söylenmek istenmeyen eylemlerin aktarımı sırasında Present Perfect yapısı kullanılır.

- I have finished my homework.
"Ödevlerimi bitirdim."

- She has gone to visit her father.
"Babasını ziyaret etmeye gitti."

- Has he washed the car?
"Arabayı yıkadı mı?"

3. Zaman içindeki değişimi aktarırken

Belli bir süreç içerisinde gözlemlenen değişiklikler aktarılırken ya da sorulurken bu yapı kullanılabilir.

- The cat has grown since the last time I saw.
"Son gördüğümden bu yana kedi büyümüş."

- Turkish culture has become very popular since the last years.
"Son yıllarda Türk kültürü çok popüler hâle geldi."

- My English has improved too much since I read the new English book.
"Yeni İngilizce kitabını okuduğumdan bu yana İngilizcem çok gelişti."

4. Başarılar aktarılırken

Belli bir süre önce gerçekleştirilen ve genel-geçer ya da özel başarılar aktarılırken kulanılır.

- Man has walked on the Moon.
"İnsanoğlu ayda yürüdü."

- Doctors have cured many diseases.
"Doktorlar pek çok hastalığa çare buldu."

- The baby has learned how to walk.
"Bebek, nasıl yürüneceğini öğrendi."

5. Henüz tamamlanmamış eylemler aktarılırken

Bir süre önce başlanan ve söylendiği an itibariyle devam eden, tamamlanmamış eylemler aktarılırken bu yapı kullanılır.

- Sibel hasn't finished her homework yet.
"Sibel, ödevini daha bitirmedi."

- The writer hasn't completed his new novel yet.
"Yazar, yeni romanını daha tamamlamadı."

- They have still working on a new graphic.
"Yeni grafik üzerinde hâlen çalışmaktalar."

6. Farklı zamanlarda yapılmış değişik eylemler anlatılırken

Önceden gerçeklemiş; fakat belli zaman aralıklarıyla birden fazla meydana gelen eylemler aktarılırken bu yapı kullanılır.

- Russia has attacked Georgia two times.
"Rusya, Gürcistan'a iki defa saldırdı."

- Ali has talked to his mother about his exams four times.
"Ali, annesiyle sınavları hakkında dört kez konuştu."

- We have had three companies since 1999.
"1999'dan bu yana üç şirket sahibi olduk."

PRESENT PERFECT TENSE İLE KULLANILAN ZARF VE EDATLAR

for: ...dır/...den beri, boyunca.
- I have been working for this company for 2 years.
"Bu şirket için iki yıldır çalışmaktayım."

since: ...den beri/bu yana.
- Many things have changed since 2000.
"2000'den bu yana çok şey değişti."

just: henüz/az önce/şimdi/çok kısa zaman önce
- I've just eaten my hamburger.
"Hamburgerimi daha yeni yedim."

yet: daha, henüz.
- They haven't finished their project yet.
"Projelerini daha bitirmediler."

already: hali hazırda, daha şimdi.
- We have already completed our processes.
"İşlemlerimizi daha şimdi tamamladık."

recently/lately/so far: son zamanlarda.
- The scientists have made new developments recenlty.
"Bilim adamları son zamanlar yeni atılımlar gerçekleştirdiler."

over: boyunca.
- People have loved animals over centuries.
"İnsanlar, yüzyıllar boyunca hayvanları sevmişlerdir."

ever: hiç, şu ana kadar (sadece soru cümlelerinde).
- Have you ever been to China?
"Hiç Çin'de bulundun mu?"

never: hiç.
- I have never seen such an amazing artwork.
"Hiç bu kadar etkileyici bir sanat çalışması görmedim."

up till now/until now: şimdiye kadar.
- They have never met with him until now.
"Onunla, şimdiye kadar tanışmamışlardı."