Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
3 Ocak 2010       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
misafir adlı kullanıcıdan alıntı

lütfen cevap verin

Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasiye dayandığını belirtirken, aynı zamanda vatandaş terimine de yer vermiştir. Bu nokta üzerinde dikkatle durmak gerekir. Çünkü Osmanlı Devleti’nin hukuksal temelinde vatandaşlık yoktu. Teb’a vardı, reaya vardı, Padişah Allah’ın gölgesi idi, Allah’tan aldığı yetkiyle idare ettiği teb’ası üzerinde mutlak haklara sahipti. Padişaha koşulsuz itaat zorunluydu. İşte, Devlet şeklinin Cumhuriyete dönüştürülmesi ile Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan halkın vatandaş bilinciyle donatılması hedeflenmiştir. O halde vatandaş kavramının çeşitli açılardan açıklanması gerekir.

Siyasal açıdan: Vatandaş devletin ve toplumun geleceğinden kendini sorumlu tutma bilincine erişmiş bireydir. Bu bilinç “Ulusal Egemenlik” ilkesinin güvencesidir.

Sosyal açıdan: Vatandaş kaderci bir teslimiyetin kalıplaşmış davranış biçiminin dışında yaşama sevinci duyan bireydir. Bunun için dünyayı daha iyi yaşanabilir yapmayı planlar, kendini gelecek kuşaklara karşı sorumlu tutar.

Kültürel açıdan: Vatandaş aklım özgürce kullanmayı temel bir hak olarak benimseyen bireydir. Aklın ön plana çıkışı, bilimin önem kazanmasıdır. Aydınlanmanın gerçekleşmesidir. Aklın ve dolayısıyla bilimin ön plana çıkışı, insanlığın ortak değeri olan uygarlığın ulaştığı son noktada bulunmayı sağlayacaktır.

Tarihsel açıdan: Vatandaş ulusal değerlerinin, evrensel aşamada uygarlığa katkılarının bilincine varan bireydir. Bu bakımdan ulusal değerlerine bağlı, ancak uluslararası gelişmelere kapalı olmamayı öngörür. Atatürk bu konuda: “Çağdaş bir Cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, yaşamın neye bağlı olduğunu bilmesi demektir”5 diyerek Cumhuriyetin insana verdiği değeri ne güzel dile getirmiştir.