Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
13:26, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Pazar, 14 Aralık 2025 - 13:27
Arama
MaviKaranlık Forum
Simit Nedir?
-
Tek Mesaj #2
asla_asla_deme
VIP
Never Say Never Agaın
4 Ocak 2010
Mesaj
#2
VIP
Never Say Never Agaın
V
arlıklısından yoksuluna, patronundan işçisine, öğrencisinden öğretmenine velhasıl yediden yetmişe tüm Türkiye'nin vazgeçemedikleri ata yadigarı bir tattır simit. Simit aynı zamanda Türkiye'nin ilk fast-food'u dur.
E
ski zamanlarda, genelde Safranbolu ve Kastamonulular'ın mesleği olan simitçiliğin kendisine özgü kurallarıda varmış. Bilhassa İstanbul'da Galata, Kumkapı, Samatya ve Beylerbey'indeki fırınlar imal ettikleri kaliteli simitlerle nam salmışlar. Bu kaliteli simitlerin hamuru un, su, şeker, susam ve tuzla karıştırılıp yapılır; hamur mayalanınca parçalara ayrılıp halka biçimi verilir, daha sonra da pekmezli soğuk suya atıldıktan sonra susama batırılıp fırına verilirmiş. Eski ustalara göre simitin kaliteli olması için piştikten sonra 22 ayar Osmanlı altınının rengini almış olması şartmış.
E
vliya Çelebi'nin ünlü "Seyahatnamesi" nde, 16. yüzyılın ikinci yarısındaki gözlemlerinden, İstanbul'da simitçilerin 70 fırında, toplam 300 nefer olarak çalıştıklarını; bunlardan kimisinin de bağlı oldukları fırınların çırakları olarak fırın hesabına çalıştıklarını öğreniyoruz. Ancak, simitçilerin bir araya gelip bir cemiyet kurmaları 10 Haziran 1910 tarihinde gerçekleşmiş; simitçiler, "Ekmekçi ve Börekçiler" adıyla kurulan cemiyetin içinde yer almışlar.
A
raştırmacı Yazar Uğur Göktaş'ın belirttiğine göre, eski İstanbul'da simitçiler günde beş posta, fırınlardan simit alır ve her defasında değişik semtlerde satarlarmış. Gecenin karanlığı ile beraber son postayı alan simitçiler, kalabalıkların biriktiği meydanlarda, sepetlerinin ya da tablalarının köşelerine geçirdikleri uzun çubuklara simitlerini takarlar, görünebilmeleri için de üstlerine küçük bir fener iliştirirlermiş.
E
skiden olduğu gibi günümüzde de sabah erkenden kalkıp evde birşeyler atıştırmaya vakit bulamayanlar, yoldan aldıkları sıcacık simiti yiyerek açlıklarını giderirler. Hele yanınında bir bardak sıcak çay varsa simitin keyfine doyum olmaz. Değişen yaşam biçimiyle, Türkiye'nin ünlü simiti ve simitçileri de ister istemez değişime uğradılar. Yakın zamana kadar, üzerine istif edilmiş simitlerin bulunduğu açık tablayı, başlarının üzerine koydukları içi pamukla doldurulmuş kumaştan yapılmış küçük bir yastık üzerinde hiç düşürmeden büyük bir ustalıkla taşıyan seyyar simitçi esnafı yavaş yavaş kaybolmaya; yerlerini belediyelerin öngördüğü şekilde, simitlerini, üzerleri camla kaplı el arabalarında satan esnaf almaya başlamıştır. Günümüzde simitler, her ne kadar 22 ayar Osmanlı altınının renginde olmasa da, simit ve simitçiler kentin gündelik hayat kültürüyle özdeşleşmiş yerlerini aynı şekilde korumaya devam etmektedir.
Turgay Tuna 6/98 Skylife
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar...
.
Cevapla
Kapat
Saat: 13:27
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...