Arama


_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
14 Ocak 2010       Mesaj #3
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Orhan Gazi.jpg
Gösterim: 946
Boyut:  37.6 KB
Adil bir hükümdar olan Orhan Gazi Bursa'yı fethettiği zaman, kendi insanımıza ve gayr-i Müslimlere karşı adaletli ve merhametli davranışlarını hiç terk etmedi. Bilhassa mânevî dinamiklerimiz olan din âlimlerine ve mürşitlere çok değer verdi.
O devirde yaşayan ve Geyikli Baba diye bilinen evliyaullahtan bir mürşit, Bursa'nın fethedilmesinden sonra gelip orduya yetişmişti. Halk onun geyiğine binip geldiğini söylerdi. Zaten bu yüzden kendisine Geyikli Baba diyorlardı.

Orhan Gazi, Geyikli Baba'ya çok önem veriyordu. Zaman zaman yanına gidiyor ve duasını alıyordu. Bir seferinde, İnegöl'ü, çevresindeki köyleri, tarlaları ile beraber ona vermek istemişti. Geyikli Baba da: "Bizim gayemiz Allah'ın rızasını kazanmaktır. Siz bu arazileri fakir ailelere dağıtırsanız daha büyük bir hayır işlemiş olursunuz." diyerek, yapması gereken şeyin ne olduğu konusunda onu irşad etti.

Osmanlı sultanlarının bazıları, mürşitlerinin dergahlarına bir derviş gibi devam etmek, kalb ve ruh hayatının zevklerinden istifade etmek istiyorlardı. Fakat o mürşid-i kâmiller, sultanları, halkın işlerini görmenin ve adaleti dağıtmanın daha iyi bir hizmet olduğunu gösteriyordu. Sultan Orhan, bir ziyareti sırasında Geyikli Baba'dan dua ve himmet istemişti. Geyikli Baba da, Orhan Gaziye bulunduğu makam ve yaptığı hizmetin mahiyetini izah eder şekilde şöyle dedi: "Tahtınız, Kâbe'nin nuruna, feyiz ve bereketine mazhardır. Devletinizin eşiği de sanki halkın tavaf yerine benzemektedir. Dualarımız gece-gündüz size yöneliktir ve devamlı şekilde şerefle yükselen devletinizle beraberdir. Sevgimiz, gönül merkezimizdedir."

New York'ta, Amerikan Milli Kiliseler Birliğini ziyaret etmiştik. Üç yüz bin kilisenin bağlı olduğu bu teşkilat adına Prof. Dr. Brenier ile görüşmüştük. Bize İslâmiyet'in Müslüman olmayanlara karşı tavrını, bilhassa ehl-i kitaba karşı tutumunu sordu. Biz, Türkiye'de 500. Yıl Vakfı'ndan söz ettik ve dedik ki: "Bu vakıf 1992 senesinde kuruldu. Çünkü dedelerimiz, beş yüz sene önce, 1492 yılında, Endülüs'te Müslümanlar ve Yahudiler katliama maruz kalınca, onları kurtarmaya gittiler. Müslüman, Yahudi hiç ayırt etmeden, katliamdan kaçan herkesi kurtardılar. Yahudileri de getirip, Edirne gibi şehirlerimize yerleştirdiler. Hatta 500. Yıl Vakfı'ndan Bensiyon Pinto, bizeOsmanlıların bize yaptıkları iyilik, beş yüz sene öncesine dayanıyor. Çünkü Sultan Orhan Gazi, Bursa'yı fethedince, orada bulunan Museviler, onun huzuruna çıkıp; Siz adil bir hükümdarsınız, insanların inançlarına saygı gösteriyorsunuz. Bizanslı idareciler bize mabed yaptırmadılar. Bize yardımcı olmanızı istirham ediyoruz. dediler. Orhan Gazi de, bir arsa verip bizimkilerin mabed yapmalarına yardımcı oldu. Daha sonra büyük camiler yapıldı.dedi. Şu anda İstanbul'daki Osmanlı döneminden kalma olan Darül-Aceze içinde hem cami, hem kilise, hem de havra vardır."

Prof. Dr. Brenier, bu durumu çok takdir etti. 500. Yıl Vakfı'nın neşretmiş olduğu ve bu konuda verdiği bilgiler, bu takdiri hakediyordu.
Elhamdülillah, atalarımız, bizi utandıracak hiçbir şey yapmamışlar, bilakis, göğsümüzü kabartacak örnek bir tarih bırakmışlar.

Tekrar gönül ülkesinin sultanlarından Geyikli Baba'ya dönecek olursak, mânâ âlemine açılan nazarları ile Osmanlı Devleti'nin geleceğini ve yapacağı hizmetleri sezmişti. Bir alâmet olması için, evinin önünde bulunan çınarlardan birisini söküp, Orhan Gazinin kapısının yanına dikti. Orhan Gazi, Geyikli Baba'nın dikerken çektiği besmele ve söylediği tekbiri duymuş, ağacın köküne su bırakmasını da seyretmişti. Geyikli Baba, en son olarak da, duasını yaptıktan sonra Orhan Gaziye bakmış ve şu âyet-i kerimeleri okumuştu: "Güzel söz, kökü yerin derinliklerinde sabit, dalları ise göğe doğru yükselmiş bir ağaç gibidir ki, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir." (İbrahim Suresi, 24-25) Böylece Osmanlı Devleti, bir ulu çınar olarak tasvir ve tespit ediliyordu.

Orhan Gazi
  • Bursa Fethedildi ve başkent kabul edildi. Babası (Osman GAZİ) alamayınca Oğluna vasiyet etmişti.
  • Maltepe savaşı- 1329(Palekanon): Bizans-Osmanlı arasında olmuştur. Osmanlı Kazandı
  • Maltepe Savaşı sonrasında Osmanlı'nın Anadoluyla ilgili çalışmaları başlıyor Osmanlı güçlenmeye başladığında beyliklerle mücadeleye başladı .
  • Karesioğulları alındı. Bu nedenle Osmanlı ilk kez denizlerle uğraşır, başarılı komutanlar Osmanlı'nın hizmetine girer. Osmanlı Karesioğullarını alarak ATB (Anadolu Türk Birliği) sağlama çalışmalarını başlatmıştır. ( Bütün beyliklerin tek çatı altında toplanması ATB'DİR)
  • Çimpe Kalesi alındı. Bizans Osmanlı'dan askeri yardım istedi. Orhan Gazi Çimpe'yi istemiştir. Rumeli fetihlerinde üs olarak kullanmak için istemiştir. Osmanlı Devleti Çimpe Kalesi'yle ilk kez Rumeli'ye geçmiştir .
  • Divan örgütü oluşturuldu. Devlet işleri görüşülmüştür. Vezirlik makamı ve ilk düzenli ordu oluşturuldu. Orhan Gazi'nin Devlet örgütlenmesini kanıtlar bu durum.
  • İlk medrese İznik'te(1331) açılmıştır (Hem pozitif hem de dini bilimler okutuluyor) Bu durum kuruluş zemininde bile önceliğin eğitime verildiğini göstermektedir.
  • Kadı (adalet işlerine bakıyor) ve subaşılar (güvenlik ve yönetim işlerinde sorumludurlar) görevlendiriyor.
Son düzenleyen Safi; 5 Nisan 2017 22:37