Arama


_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
15 Ocak 2010       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
KAS YAPISI
Ad:  kaslar1.jpg
Gösterim: 10709
Boyut:  42.6 KB
Vücudun hareket etmesini, bir çok organın çalışmasını sağlayan yapılara kas adı verilir.Kasılıp gevşeme özelliği bulunan hücrelerden meydana gelmektedir.
Kas teli yada kas lifi; kas hücrelerinin birleşmesi sonucunda oluşan ipliksi yapının adıdır.
İskelet kaslarını oluşturan lifler, TİP I (ST) ve TİP II (FT) şeklinde karışık olarak bulunur ve histolojik-morfolojik yönden iki çeşidi oluşturur. Dolayısıyla bu iki tip lif arasında histokimyasal farklılıklar vardır. Yapılan sporun ve antrenmanın özelliğine göre, aynı tip fibrillerde gelişme olmaktadır.

TİP I Lifleri
yavaş kasılan, oksidatif lifler olup kapiller damarlar yönünden zengin olduğundan, kırmızı lif adını da alırlar. Bu lifler daha çok dayanıklılık faktörü ile ilgilidir. Postürü sağlayan kaslarda bol miktarda bulunur. Anaerobik kapasiteleri düşük, oksidatif kapasiteleri yüksektir. TİP II lifleri ise hızlı kasılan glikolitik liflerdir. Beyaz lif adı da verilir. IIa , IIb ve IIc olmak üzere üç alt gruba ayrılırlar. Tip lla süratli kasılan oksidatif glikolitik, Tip llb süratli kasılan glikolitik, Tip IIc çok süratli kasılan glikolitik fibrillerdir. Bu liflerin en önemli özelliği, hızlı kasılmaları, kasılma sürelerinin kısa, kasılma gücünün ise yüksek olmasıdır. Yüksek şiddette ve daha kısa süreli aktiviteye iyi uyum sağlarlar. Anaerobik kapasiteleri yüksek, oksidatif kapasiteleri düşüktür. Bu nedenle çabuk yorulurlar. Hakkinen ve ark hızlı yapılan çalışmalardaki performansın sinir kas adaptasyonundan oluştuğunu, bunu da genetik faktörlerin belirlediğini tespit etmiştir. Bosco ve Komi performansı etkileyen nedenlerin başında motor ünitelerin mekanik karakteristikleri ve onların kas-fibril yapılarıyla açıklandığını belirtmiştir. Ayrıca, ağırlık kaldırmada kabiliyetin artması ise kas grupları arasında koordinenin sağlanmasıyla tespit edilir. Ağır direnç ve patlama gücüne yönelik antrenmanların oluşturduğu performans değişikliğinin, insan kaslarının karakteristiklerindeki elektromyografik ve kuvvet, refleks kasılması anındaki değişiklikler özel çalışmaların yol açtığı sinir-kas adaptasyonundan oluşmaktadır. Yani, kasın performans ve gelişim derecelerinin de sinir sisteminin olgunlaşmasına bağlı olduğu da unutulmamalıdır.

Hettinger, her cm2 kasın 6 kg., Kalyon ise ortalama 3-4 kg. ağırlığı kaldırabildiği ve dolayısıyla kasın enine kesiti arttıkça (hipertrofi) üretebileceği kuvvetin de arttığını ve temelde de kas lifi sayısının artmadığını belirtmiştir. Kaslar antrenmanla yüzde 30-60 kadar daha hipertrofiye olabilir. Bu da büyük ölçüde kas liflerinin çapını arttırmasının yanında genişleyen kas lifleri ortalarından bölünerek lif boyunca ayrılırlar, böylece oluşan lifler sayıyı da çoğaltmış olur . Hakkinen ve ark.az yoğun çalışmalarda hipertrofinin çok fazla olduğunu, bunu takip eden çok yoğun dönemde hipertrofi gözlenmediği hatta kasın inceldiğini ve dinlenme sezonunda kas fibril alanının azaldığını, hatta ileri derecede antrenmanlı kişilerde hipertrofik kaslarda pek verim alınamadığını belirtmiştir. Kawakami ve ark.kuadriceps femoris kasının, antrenman sonrasındaki kesit alanının ortasında ve 10 cm. aşağısında eksantrik, konsantrik ve izometrik kasılma sırasında kas çapının büyümesi bakımından önemli bir ilişki gözlendiğini belirtmiştir. Maughan ve ark. hipertrofik olarak kasın kesit alanıyla kuvvetin ilişkili olmadığını tespit etmiştir. Goldberg ve ark. ise kas lifinin enine kesitinin belirli bir değere geldikten sonra çatallandığını tespit ederek bu olaya hiperplazi demişlerdir.

Kaslarda herhangi bir uyarım sonucu kas-sinir iletiminin elektriksel uyarımı sonucu alınan yanıt, önce kasılma sonra gevşeme tarzındadır. Bu tek kasılma ve gevşemeden olan aktivite, kasın elemanlarla birlikte yaptığı aktivitesini oluşturur ve buna tek kasılma adı verilir. Bu durumda, kasılma, dışardan gelen direkt elektriksel uyarılma ya da fizyolojik olarak sinirlerin uyarılmasıyla gerçekleşir.
Bu iki kasılma şeklinde de kas lifi boyunca uzanan retikülümden lif içine kalsiyum (Ca++) boşalır. Sarkoplazmik sıvıya geçen Ca++, miyozini aktive eder. Bu sayede kasın aktin ve miyozin filamanları birbirine yaklaşır; olayın devamı için enerjiye gereksinim vardır. Bunu da ATP sağlar. ATP 'nin ADP ve P 'ye ayrışması ile büyük miktarda enerji açığa çıkar. Aynı anda kas lifi membranı (sarkolemma), Na + ve K+ için geçirgen hale gelir; Na+ hücre içine girer, K+ dışarı çıkar. Ca++ un açığa çıkmasıyla da troponin ile birleşir ve filamanlar arasında bir etkileşim meydana gelerek aktin filamanları çapraz köprüler vasıtasıyla miyozin filamanları arasına çekilir. Yani filamanlar üzerinde kayar. Bu nedenle de kayan filamanlar teorisi diye adlandırılır. Kasılmaya neden olan uyaranın kalkmasıyla Ca++, sarkoplasmik retikülum içine geri pompalanmaya başlar ve filamanlar eski haline geri döner.. Bu şekilde kasılma ve gevşeme tamamlanır.
Kas lifi membranında, hücre dışına çıkmış potasyumu içeri sokmak, sodyumu dışarı çıkarmak için enerjiye gerek vardır. Bu olay, 'Sodyum-potasyum pompası' olarak adlandırılır. Sarkomerler, bir kasılma sırasında % 50 oranında kısalırlar. Eğer uyaranlar çok hızlı ve kısa aralıklarla peşpeşe olursa, Ca++ hücre içinde kalır ve birikir. Uyaran sıklığı çok artarsa, tek kasılmalar ayırt edilemez ve tetanik kasılma ortaya çıkar.
Buna göre kassal aktiviteyi etki eden faktörleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
1. Sinir liflerindeki deşarj sıklığı
2. Aktif hale geçirilen motor ünite sayısı,
3. Kasın başlangıç uzunluğu.

Bu faktörlerin ilk ikisi, kası innerve eden motor sinirlerle; üçüncüsü ise kasın durumu ile ilgilidir. Hep veya hiç yasası uyarınca kas lifleri, uyaran şiddeti belli bir eşik değeri aşınca kasılma ile yanıt verir. Uyaranın şiddeti arttıkça kasılmaya katılan liflerin sayısında da artış olur ve kas daha güçlü kasılır.
KASILMA TİPLERİ (KASILMA MEKANİZMASI)
Kaslar normal koşullarda sinirler yolu ile uyarılarla kasılırlar. Kasılma çok sayıda aktin ve miyozinin birbiri ile etkileşimleri sonucunda kasta kuvvetin meydana getirilmesini ifade eder. Miyozin flamentlerinin çapraz köprüleriyle aktin filamentlerinin etkileşmesi sonucu gelişen mekanik, kimyasal ya da elektrostatik kuvvetler aktinin miyozin içinde kaymasını sağlayarak kontraksiyon denilen kasılmayı meydana getirir. Kasılmayla oluşturulan kuvvet ile organlar hareket ettirilir, bir dış yük kaldırılır, yer çekimine karşı konulur, vücudun sabit durması sağlanır, dıştan gelen bir yüke daha büyük-küçük kuvvet ile yönünün değiştirilmesi gibi etkiler sağlanır. Bu tip hareketler genellikle dinamik (hareketli) ve statik (durgun) kas çalışması olarak iki ana grupta toplanabilir. Dinamik çalışma bir hareket içerdiğinden dolayı eklemlerin eklem açıları değişir ve bu değişiklikte kasların gerilmesi ve dolayısıyla kas boyunda bir değişiklik olduğunu belirtir. Statik çalışmada ise eklemlerin eklem açılarında bir değişiklik oluşmadığı için kas boyunda da bir değişiklik oluşmaz. Dinamik ve statik kuvvetlerin oluşturulması vücutta farklı kasılma türlerini de meydana getirirler. Bu nedenle kombine çalışma şekilleri daha çok kullanılmaktadır, çünkü bunlar gerek maksimal kuvvet gerekse hızlı kuvvet açısından iyi sonuçlar vermekte ve genellikle elverişli ve branşa özgü dinamik bir seyre sahip bulunmaktadır. Bunları inceleyecek olursak :
İzometrik Kasılma
Uzunluğu sabit kalan bir kasta, tonus (gerilim) atmasıyla oluşan statik bir kasılma şeklidir. Kas boyunda bir değişiklik oluşmadığından dolayı ekstremitelerde hareket ortaya çıkmaz. Hettinger ve Müller adlı iki araştırmacı bu kasılma şeklinde hareketin ortaya çıkmamasına karşın kuvvet artışı olabileceğini ilk defa ortaya koymuştur. Bu araştırmacılar submaksimal güçte 6 sn süre ile yapılan izometrik çalışmaların, kasta belirgin bir güç artışı sağladığını ortaya koymuştur. Yapılan kas gücünün yalnızca kasılmanın yapıldığı hareket açısında kasın güçlendiği anlaşılmıştır.
İzometrik kasılmada dış direnç kasın ürettiği iç gerilimden fazla olduğu için kas boyunda ve eklem açısında değişiklik olmadan kasın gerilimi artar. İzometrik çalışma maksimum gerilimin ifadesidir.
İzometrik egzersizle kasın gücü arttırılmak istenirse, hareket açıklığı boyunca değişik açı derecelerinde bu egzersizi tekrarlamak gerekir. Sportif hareketlerin çoğu komplike hareketler içerdiğinden, izometrik egzersizler tek başına yeterli olması mümkün değildir. Ancak belli bir pozisyonda (dirence karşı), kas gücü azlığı gibi sakatlanmalarda bundan yararlanmak uygun olacaktır. Özellikle immobilizasyon gereken durumlarda, alçı ya da atel içinde kalan ekstremitelerde kasların artrofisini önlemek amacıyla yararlanılır.
İzotonik (Konsantrik) Kasılma
Basit olarak kasılma esnasında kas kısalması olarak tanımlanır. 'İzotonik' in kelime anlamı aynı ya da sabit gerilimdir. Bu kasılmada kas kuvvet üretirken eklem açısı küçülür, kasın boyu kısalır. Kas gücünü arttırmak ve kasta hipertrofiyi oluşturmak için en çok kullanılan ve tercih edilen kasılma türüdür. Örneğin koşma veya merdiven çıkma sırasında aktif kaslar başlıca konsantrik olarak kasılırlar.
Eksantrik Kasılma
Dinamik bir kasılmadır. Kasılma sırasında eklem açısı büyürken kasın boyu uzar. Bu tip kasılmada kasta oluşan net gerilimin kuvveti, kasın kendi olağan kasılma mekanizması ile oluşturulan kuvvetten daha fazladır. Ayak parmakları üzerinde dikilip, vücudu yere doğru yavaş yavaş eğme esnasında soleus ve gastroknemius kaslarının kasılmaları eksantrik kasılmadır. İnsan günlük yaşamında genellikle eksantrik kasılmayı takip eden konsantrik kasılma ile hareketlerini yapar. Bu şekilde yapılan çalışmalar ise gözle görülebilen hareket yeteri kadar sık ve dirence karşı yapılması durumunda kasta güç artışı ve hipertrofi sağlanabilir. Bunun sonucunda egzersiz sonrasında kas ağrılarına çok sık neden olur.

İzokinetik Kasılma
İzokinetik kasılmada bütün hareket boyunca maksimal bir gerilim sabit (aynı açı ile) şekilde devam ettirilir. Yani tüm hareket açıklığı içinde, sabit bir hızla yapılan kasılma şeklidir. Hareketin her açısında maksimal bir güçte kasılma olur ve bu kasılma tüm hareket boyunca devam eder. Böylece tüm hareket açıklığı boyunca kaslar aynı dirençle yüklenmiş olur. Yani, eşit yada sabit hareketli kasılma; aletlerin dayanıklılığının, tüm hareket dizisi boyunca sabit tutulduğu zaman meydana gelir. Konsantrik yada eksantrik kasılmaları birleştiren hareket sırasında, makine sporcunun uyguladığı kuvvete eşit bir direnç sağlar. İzokinetik egzersizlerin yapılması oldukça komplike ve pahalı sistemlere gereksinim duyulur. Bu nedenle piyasaya çıkmış olan en tanınmış aletler Cybex, Kinetro, İzotron, Orthotron, Nautilus, Mini-Gym ve Biyodeks adlarıyla bilinmektedir.
Bu tip sistemlerle çalışılırken kişi ne kadar hızlı kasılma yapmak isterse istesin hız ayarlayıcı dinamometre buna olanak tanımaz ve hareket ancak belirli bir hızda yapılır. Buna karşılık kasılma gücü artar. Sabit hıza karşın kişi daha çok efor harcadığı zaman daha çok dirençle karşılaşır ve bu direnç hareketin her noktasında kasa aynen yansıtılır. İzokinetik sistemlerdeki hız kontrolü, elektromanyetik veya hidrolik düzeneklerle sağlanır.
Blattner ve Noble izokinetik çalışmaların plyometrik egzersizler kadar etkili olduğunu tespit etmiştir.
Oksotonik Kasılma
İzometrik ve İzotonik (konsantrik) kasılmanın birlikte yapılmasıyla olur. Bu şekilde kasın hem boyunda hem de tonusunda bir değişme meydana gelir. Pozitif, mekanik bir iş yapılır. Kuvvet alıştırmalarının büyük kısmı, oksotonik kas çalışmasının kapsamına girmektedir.
KAS VE KAS KASILMA TÜRLERİ

Hareket sistemimizin temelini iskelet ve kaslar oluşturmaktır. Yapılan tüm sportif etkinlikler kassal aktivitelerle gerçekleşir.
İnsan organizmasında 217 çift civarında kas vardır. Her insanda değişkenlik göstermesine rağmen, erişkin bir insanda yaklaşık %40-50 civarında kas dokusu bulunmaktadır.

Kas Bilesimi
Kasın kimyasal yapısında %75 su, %20 kas proteinleri, %5 inorganik materyallar (karbonhidrat. glikojen) vardır.
Kas fibrilleri proteininde,
a) Myosin: Fibrillerde bol miktarda bulunur. Globülin yapısındadır. Kasılma faaliyetlerini gerçekleştirir.
b) Aktin: Molekül ağırlığı yaklaşık 60.000 dolayında olan bir globülindir.
c) Globülin x: Sarkoplazma proteinidir.
d) Miyojen: Albumin yapısında bir sarkoplazma proteinidir.
e) Myoglobin: Oksijen taşıma görevi olan kas hemoglobinidir.
Kasların Fonksiyonları:
Hareket: Organizmanın hareketleri (koşma, atlama, itme-çekme vb) kas kasılmaları ile sağlanır.
Koruma: İç organları korurlar. Kemik, sinir, damar, venöz ve arterler kas içinde yer alır. Kaslar dış darbelere karşı koruma görevi yapar.
Isı Oluşturma: Meydana gelen enerjinin bir kısmı mekanik işe çevrilir, geri kalanı da ısıya dönüşür. Örneğin; sabah kalktığımızda gerinme.
Mekanik İş Yapabilme: Kasılma ve gevşemeler sonucunda mekanik iş oluşur. Yükün belirli bir mesafe sonucunda uygulanmasını sağlar. Sportif etkinliklerde, teknik antrenmanlar sayesinde bu verimi arttırma olanağı vardır.
Postür Sağlama: Vücudun dik duruşunu sağlar.
Kasların Ortak Özellikleri:
Uyarılabilme: Kaslar, her canlı doku gibi, kendilerine yapılan bir uyarana cevap verme özelliğine sahiptir. Kasın uyarana cevabı kasılmadır.
İletilebilme: Sinir yoluyla gelen uyarıları sinaps yoluyla iletebilme özelliğine sahiptir.
Kasılabilme: Kasın kendisine yapılan uyarana cevabı kasılma şeklindedir.
Elastik Olabilme: Kasılma sonrası gevşeme durumunda kas eski formuna dönebilme özelliğine sahiptir.
Vizkozite Özelliği: Kas kasılırken şeklini değiştirmek isteyen iç ve dış kuvvetlere karşı iç sürtünmeyle direnç gösterir. Kasılma sırasında bir frenleme meydana gelirken, buda kası tehlikelerden (yırtılma, kopma) korur.

Kasın Yapısı
Kas dokusu, fibril (lif) denen iğ şeklindeki hücrelerden oluşur. Bu fibrillerin boyu 1-40 mm ve çapları ise 1-100 mikron arasında değişiklik gösterir. Fibriller bir araya gelerek fasikülü meydana getirir. Fasiküllerin bir araya gelmesiyle kas dokusu oluşur. Her fibrilin üzeri endomisyum denen kalın ve güçlü membranla kaplıdır. Her fasikülün çevreside perimisyum denen membranla kaplıdır. Fasiküller arasındaki bağ dokusu kasın iki ucuna doğru ilerledikçe tendona dönüşür ve bu tendon1ar kemiğe yapışarak hareketin oluşmasını sağlar.

Kas dokusunun en küçük birimi olan kas fibrilleri, myofibril denen daha küçük lifçiklerden oluşmuştur. Myofibrillerde myoflament denen protein yapısından daha küçük yapılardan meydana gelmiştir. Kalın olan kısma myosin, ince olan kısma ise actin denir. Kas lillerinin dıştan sarcomella denen hücre zarı ile sarılmış ince elastiki hücresel olmayan bir rnembrandır. Sarcomella olağan üstü elektriksel özelliklere sahiptir. Hücrenin kasılma elementi myofibrilden oluşur. Her bir kas lifi içinde birçok miyofibril vardır ve birbirine paralel dizilidirler. Tek myofibrils sarcomella içinde sıraya dizilir. Kas liflerinin kalınlıkları arasındaki geçişi gösterir.

Sarcomer, Z çizgisi (dar. ensiz) membran tarafından sımrlandınlır. Bölüm aralarını myofibril keser. Sarcomerin orta bölgesinde koyu bir bant vardır. A bandı olarak adlandırılır. A bantlarının karşılıkları arasında I bantları yer alır. Z çizgisi I bandının ortasında yer alır. A bandının merkezindeki bölge H zonu olarak adlandırılır. H zonunun ortasında daha koyu yapıya M çizgisi denir. Myosin flamentleri uzunluğuna sıralanır ve A bandını doldurur. Actin flamentleri daha incedir ve H zonu başlangıcı, A bandı boyunca devam eder ve Z çizgisinin kenarına kadar uzanır. I bandı sadece ince flamentler tarafından tutulur. H bandı daha kalın flamentler tarafından tutulur. A bandı dışındaki parçaları hem ince hem de kalın flamentler tarafından tutulur. Kas fibrillerinin çevresinde. uzunlamasına seyreden tüplerden ibaret olan sarkotübüler sistem yer alır. Bu sistemde başlıca 2 kısım vardır: 'T sistemi' ve 'Sarkoplazmik retikulum'.
T sistemi, kas liflerinin çevresindeki membranın devamıdır. Sarkoplazmik retikulum ise A ve I bandlarının birleşme yerinde, fibrillerin çevresinde yer alır. T sistemi aksiyon potansiyelinin daha hızlı iletilmesini sağlar.

Kas Reseptörleri
Kaslardaki sinir liflerinin %40 kadarı duysal fonksiyonla ilgilidir ve reseptör görevi görürler. 3 tip reseptör organ vardır:
1) Kas İğcikleri: Fibriller veya tendonlara yapışık haldedirler. Görevleri;
a) Aktif veya pasif şekilde kasta oluşan gerilim değişimlerini santral sinir sistemine iletmek.
b) Özel reflekslerin ortaya çıkmasına yardımcı olmaktır.

2) Golgi Tendon Organı: Kastaki aşırı gerilmeleri önleyicidir.

3) Serbest Sinir Uçları: Kasın derin palpasyonu ve tendonun sıkılması sırasındaki ağrının oluşmasında rol oynayan ve kan damarlarıyla birlikte bulunan sinir uçlarından ibarettir

Kasın Kanlanması
İstirahat durumundaki kasların kan gereksinimi çok fazla olmadığı halde egzersiz sırasında çok artar ve yapılan eforun şiddetine göre 10-20 kat artış meydana gelir.
Dinlenme esnasında 100 gr iskelet kası 4-7 cc/dk.
Kassal çalışmada 100 gr iskelet kası 50-75 cc/dk. Kan ihtiyacı bulunur.
Kasılma
Çizgili kasların kasılması, santral sinir sisteminden gelen uyarıların kasa ulaşması ile olur. Bir motor nöron hücresi ve bu hücreden innerve olan kas liflerinin tümü birden ınotor üniteyi oluşturur. Motor ünitede ne kadar az fibril varsa kas o kadar hızlı kasılabilir.
Tek bir sinirsel uyarıma, kas ani bir kasılma ile karşılık verir. Kasa gevşeme olanağı vermeden artarda sinirsel uyarılar gönderilirse tetanik kasılma örneği ortaya çıkar. Kastaki kasılmanın gücü uyarılan motor ünite miktarının yanı sıra, sinirsel uyarımların sıklığına ve şiddetine bağlı olarak değişir.
Sinirsel uyarım kasa gelmeden önce motor son plağa ulaşır. Son plak potansiyeli kas aksiyon potansiyelini oluşturur ve kas 'hep veya hiç' yasasına uygun olarak kasılır. Bu sırada ATP nin ADP ve indirgenmesiyle gerekli enerji ortaya çıkar. ADP den yeniden ATP oluşması da glikolitik mekanizmadan gelen enerji ile gerçekleşir.
Kas Kasılması ve Enerji
Hareket edebilmeyi sağlayan kas kasılması ATP adı verilen molekülün varlığı ile sağlanır. Bunun rolünü de şöyle özetleyebiliriz;
ATP'ye myozindeki çapraz köprülerinin ATP az enzimleri sayesinde kas hareketi için gerekli enerji sağlanır.
Sarkoplazmadaki biyolojik pompanın enerjisi ATP'den sağlanarak Ca++ iyonlarının sarkoplazmadan sarkoplazmik retikuluma dönmesi sağlanır. Ca iyonlarının sarkoplazmik retikuluma dönüşü ise kasın gevşemesine neden olur.
Kasta depolu bulunan ATP'den maximum bir kasılma için enerji ihtiyacını 0,5-1 sn kadar karşılayabilecek düzeyde enerji açığa çıkar. ATP'nin yeniden sentezlenmesi için devreye alaktik anaerobik metabolizma girer ve böylece birkaç saniye daha kasılma ve hareket için gerekli enerji sağlanır.
Eğer kas kasılması devam ediyorsa ve 02 borçlanması söz konusu ise, enerji glikoz ve glkojenin laktik anaerobik ınetabolizması ile sağlanır. Meydana gelen enerji ile ATP sentezlenir, buda 2-3 dk lık hareket sağlar.

Şu halde kas maximal egzersizde enerjisini;
Kasta depolu ATP'den
Kasta depolu PC'den
Kasta mevcut glikojenin glikoz yoluyla laktik asite kadar indirgenmesiyle Mitokondriada meydana gelen aerobik oksidasyon enerjisinden sağlamaktadır.

Kas kasılması esnasında sağ ve sol kenarlarından actin (I Bandı), A bandında actin ve myosin, H bandında ise sadece myosin fLamentleri bulunur. Kasılma ile Z çizgileri birbirine yaklaşır yani, sarcomerin boyu kısalır. Bu sırada A bandında bir değişiklik yokken, I ve H bölgesinde küçülme vardır. Bu olaya 'kayan flamentler teorisi' denir. Kayma sırasında kalın flament (myosin) sabit dururken, ince flament (actin) kalın flarnentlere doğru kayar (ortaya doğru) H bandına doğru çekilir yani kaydırılır. Actin flamentleri myosini örter ve H bölgesi kaybolur. I bandı kısalırken. A bandı değişmez kalır.
Kasın Dinlenim Aşaması
Myosin flamentlerinin çapraz köprüleri actin flamentlerine doğru uzanır fakat onlara temas edemez. Actin üzerinde bulunan myosin çapraz köprü başlarının tutunacağı aktif bölgeler, Ca iyonlarının sarkoplazmik retikulumda depolu oluşu nedeniyle troponin-tropomyosin kompleksi tarafından kapatılmıştır. Bu yüzden kasılma söz konusu değildir.
Kasın Kasılmasının Başlama Aşaması
Sinir uyarılar motor son plağa ulaştığında asetil kolin salınım ile uyarı kas hücre zarında yayılarak, T sistemi yoluyla kas lif içine girerek sarkoplazmik retikulumda depolu bulunan Ca iyonlarının sarkoplazmaya salınmasına neden olur. Ca iyonları actinin aktif bölgelerini kapatan troponinle birleşerek actin myosin etkileşimini başlatır. Myosin çapraz köprü başlan actinin aktif bölgelerine bağlanarak actomyosin kompleksini oluştururlar ve böylece kasılma süreci başlatılmış olur.
Kasın Kasılma Aşaması
Actomyosin kompleksinin oluşumu ile myosin çapraz köprü başına önceden bağlanmış bulunan ATP'nin parçalanması için myosin ATP az enzim aktivitesi harekete geçirilerek enerji açığa çıkarılır. Açığa çıkan bu enerji actin flamentlerinin myosin flamentleri üzerinden merkeze doğru (H bandına) kaymasını sağlar. Böylece kas kasılır.

Kas Kasılmasının Sürdiirülme Aşaması

Myosin çapraz köprü bağlandığı bölgeden ayrılır, çapraz köprüde meydana gelen bükülme hareketi ile parçalanan ATP yeniden sentezlenir. Böylece myosin çapraz köprüsü başına yeniden ATP yüklenir. Bu duruma myosin çapraz köprü başının actinden ayrılması neden olur. Yine dikey duruma geçen çapraz köprü actin flamentinin başka bir bölgesine bağlanır, buda kasılmanın devam etmesini sağlar.

Kasın Gevşeme Aşaması
Ca iyonları ile troponin molekülleri arasındaki bağ bozulur. Ca iyonları sarkoplazmik retikuluma geri pompalanır. Actinin tutunma bölgelerinin troponin tarafından örtülmesine neden olur.Böylece troponin actin-myosin etkileşimi engellenir. Yeni sinirsel uyarı gelene kadar kas gevşemiş durumda kalır.
Kas kasılma tipleri:
İzometrik kasılma
  • ' Uzunluğu sabit
  • ' Tonusu artar
  • ' Statik bir çalışma
  • ' Mekanik bir iş yapılmaz.
Örnek : Ayakta dik durmamızı sağlayan kaslarımız izometrik olarak kasılmaktadır. İki eli karşı karşıya getirip birbirini itme.
Elimize aldığımız poşetleri dirsek ekleminden hareket ettirmeden taşıma.
Burada taşımayı sağlayan kaslar izometrik olarak kasılmaktadır.
Bu kasılma en çok güreş sporunda görülür.

A konsantrik kasılma, B ekzantrik kasılma, C izometrik kasılma
izotonik (konsantrik) kasılma
  • ' Dinamik kasılma
  • ' Tonusu aynı
  • ' Boyu kısalır
  • ' Kısalarak kasılma
  • ' Mekanik bir iş yapılır.
  • ' Kas gücünü arttırmada tercih edilen kasılma türüdür.
Örnek Ağırlığın yerden yukarı kaldırılması.

Dambıl çalışması
Elimize aldığımız bir ağırlıkla dirsek eklemimize fleksiyona getirdiğimiz sırada dirsek bölgesini önceden kat eden biceps brachii kası konsantrik kasılmaktadır.

İzokinetik Kasılma
  • ' Konsantrik kasılma
  • ' Kas kuvveti ve dayanık artar
  • ' Hareket sürati sabit
  • ' Max.kasılma
Örnek: Serbest yüzme tekniğinde kol kulaçlan.
Saniyede 300º, 240°, 180° yada 60° dairesel hızlarda hareket yapılabilir. Hareket sabit hızda yapılırken direnç yada yük kasın o açıda üreteceği güce göre farklılık göstermektedir. Dirsek eklemini ele alırsak hareketin 170° yada 115° lik açılarında uygulanan direnç farklı farklıdır. Böylece o açıda uygulanması gereken kuvvet de farklı ortaya konacaktır. Bu hareketler dinamometre ile gerçekleştirilebilir.
Oksotonik kasılma
İzometrik ve izotonik kasılmaların beraber olması yani; kasın hem uzunluğunun hem de tonusunun değişmesi şeklindeki kasılmalardır.
Eksantrik kasılma
  • ' Dinamik kasılma
  • ' Tonusu artar
  • ' Gerilimi artar
  • ' Boyu uzar.
Örnek:
  • Otomobil direksiyonu kullanma
  • Merdiven inme
  • Yokuş aşağı inme
  • Ağırlığı kolla indirme
Biceps brachii kasının kasılma şeklini incelersek; burada eksantrik kasılma vardır. Biceps brachii kasının görevi ön kolun fleksiyonu olmasına karşılık bu kasın kasılmasına rağmen ön kol ekstansiyona gelmiş, kasın boyunda uzama olmuştur.

Tetanik kasılma
Kasa yapılan bir defa max. uyarıya, kas kasılır ve gevşer. Uyarılar çok sık aralıklarla tekrarlanırsa (sn. 100-200 uyarı gibi) kas gevşemeye firsat bulamaz.Uyarı boyunca kasılıma devam eder.Kasın bu kasılmasına Tetanik kasılma denir.Bu kasılma kalb'de görülür.

Tonus
Liflerinin kasılmaları yavaş ve süratli kasılan çizgili liflerin aksine her zaman kontraktür (kas kasılır fakat gevşeyemez) şeklindedir. Tonus lifleri çizgili kas liflerinin aksine hep veya hiç kanununa uymazlar.

Kramp
Lokal bir kas spazmıdır ve serttir ayrıca ağrılıdır. Kas metabolizmasında oluşan şiddetli üşüme kasa gelen kan akımındaki azalma kasın çok ağır bir çalışma içine girmesine neden olur. Krampın neden ağrılı olduğu henüz saptanamamıştır. Duyusal reseptörlere sürekli gelen uyarılar daha şiddetli kasılmaya neden olur. Sürekli olan kasılmalar sonucu kramp meydana gelir . Kramplı kas isteme bağlı olarak gevşetilemez . Terleme ve aşırı tuz kaybı krampa zemin hazırlar. Sıcak bir ortamda çok terleyen bir kişinin 2 gram kadar tuz kaybettiği bilinmektedir. Tuzla birlikte K, Mg gibi diğer minerallerde kaybedilir. Buda elektrolit dengesini bozduğu için kramplara neden olur. Sıvı kaybı da kramplara neden olur. Sıvı ve tuz kaybı karşılanırsa kramp meydana gelmez.
Son düzenleyen Safi; 27 Nisan 2016 03:57