Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Tek Mesaj #4982

ChinaDoll - avatarı
ChinaDoll
Ziyaretçi
26 Temmuz 2006       Mesaj #4982
ChinaDoll - avatarı
Ziyaretçi

ÖZLEDİM SENİ..!


Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir...

Beynimi uyuşturuyor özlemin...

Çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu

bilmenin bunca yıl

içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum.

Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime saplanan bir sızı

olmaktan çıkıp

sürekli bir boşluğa dönüşüyor.

Sabahlara seni okşayarak başlamaları, akşamları

her işi bir kenara koyup

seninle baş başa karşılamaları özlüyorum;

oynaşmalarımızı,

yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu

küskünlüğünü...

Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken;

ve ne yumuşak,

bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına

bırakırken...

Ya da kolyeni çözdüğümde kollarıma atlarken...

Hasta olduğunda, o korkunç kriz gecelerinde günler,

geceler boyu nöbet tuttuk başında... O şen

kahkahalarına

yeniden kavuşabilmek için sessiz dualar ederek...

"Atlattı" müjdesini kutlarken yorgun bedenindeki

yaraları okşayarak,

doktorun böldü sevincimizi: "Yaşayamaz artık bu

evde...

Yüksek binalar ve beton duvarların gri kentinde"

dedi,

"O gitmeli... Ve kendine yeni bir hayat çizmeli..."

Bilsen ne zor, gitmen gerektiğini bile bile "Kal"

demek sana...

Ne zor, senin için ebedi mutluluğun beni

unutmandan geçtiğini bilmek...

Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur

olduğumuzu görmek

ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" demek...

"Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk

kavuşacaksın

mutluluğa" demek sana ne zor...

Sesimi, kokumu çekip alıvermek beyninden,

sesin, kokun hala beynimdeyken...

Seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda

bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...

Yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz

geçirmek...

Ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancı bir

arabanın

arka koltuğuna, birlikte güneşlendiğimiz onca yazı,

yan yana titreştiğimiz onca kışı, paylaştığımız bunca

acıyı,

onca kahkahayı ve bütün o uzak yeşillikleri katıp

yorgun bedeninin yanına,

arkadan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor...

Ne zor hiç tanımadan seni emanet ettiğim bir

şoföre "Hızla

uzaklaş buradan ve gidebileceğin kadar uzağa git"

demek...

Yokluğunu beklemek, ne zor...

Bunları düşündükçe, şu anda uzaklarda bir yerlerde

üşüdüğünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün

engelleri aşıp,

terk edilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları, yalnız

bulvarları arşınlayarak

sana ulaşmak, sessizce başını okşamak, kulağına

sevgi sözcükleri fısıldamak

ve yavaşça üzerini örtmek geliyor içimden...

Paylaştığımız bir mazinin, yitirdiğimiz bir geleceğe

dönüşmesinden hicran duyuyorum.

Gizli gizli hüzünlendiğim akşamlardan birinde,

terk etmişlere özgü bir terk edilme korkusunu da

yüreğimin derinliklerinde duyarak sana koşmak,

yaptıklarım ve daha çok da yapamadıklarım için özür

dilemek

ve "Dön bebeğim" demek istiyorum:

"Geri dön...