Arama

Köşe Yazısı ve Makaleler - Tek Mesaj #160

ramsstein - avatarı
ramsstein
Ziyaretçi
30 Temmuz 2006       Mesaj #160
ramsstein - avatarı
Ziyaretçi
Ertuğrul ÖZKÖK

10b Off the record konuşmalar


ÖNCEKİ akşam Haris Aleksiyu’nun konserinden çıkarken telefonum çaldı.

Bir arkadaşım, "Biliyor musun Başbakan şu sırada bazı gazetecilerle özel sohbet yapıyor" dedi.


Bizim böyle bir davetten haberimiz yoktu.

Hangi gazeteciler davet edilmiş diye baktım.

Milliyet’ten Taha Akyol, Sabah’tan Mehmet Barlas, Zaman Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Yeni Şafak’tan Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu ve Fehmi Koru, Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Karaca.

Mehmet Barlas, Bodrum’da olduğu için katılmamış.

* * *

Davet edilecek gazetecilerin hangi kıstasa göre belirlendiğini öğrenemedim.

Merak da etmiyorum.

Başbakanlar, cumhurbaşkanları, siyasetçiler hangi gazetecilerle konuşacağını, hangilerini uçağa alacağını belirleme özgürlüğüne sahiptir.

Gazetecilere davet son anda bildirilmiş.

Başbakan o gece geç saatte CNN’de Larry King’in programına çıkacakmış.

O arada boş bir zamanı olmuş.

Tahmin ediyorum, basın bürosu da böyle bir sohbeti araya sokmuş.

Sohbet "off the record" olarak, yani yazılmamak kaydıyla yapılmış.

Ben orada olmadığıma göre, öğrendiklerimi yazabilirim.

Başbakan, ABD Başkanı Bush’la yaptığı son telefon konuşmasını anlatmış.

"İlk defa bu kadar kuvvetli bir angajmana girdiler" demiş.

Bir ara, Hasan Cemal’in yazdığı son yazılar gündeme gelmiş.

Hasan Cemal, iş dünyasının Başbakan’a ve AKP’ye bakışını anlatan üç yazı yazdı.

Bir gazeteci, Başbakan’a bunları özetlemiş.

O da, "İş dünyası ile aramızda büyük mesele yok" demiş.

* * *

Sonra sohbet benim asıl merak ettiğim konuya gelmiş.

Yani İsrail’in Lübnan’ı vurması konusuna.

Başbakan biraz sonra CNN’e çıkacağını, konunun kendisine sorulacağını belirterek şöyle ilginç bir söz söylemiş:

"Merak etmeyin, dikkatli konuşacağım."

Bunu orada bulunan gazetecilerin telkini üzerine mi, yoksa kendiliğinden mi söylediğini öğrenemedim.

* * *

"Merak etmeyin"
diye başlaması, bazı gazetecilerden öyle bir telkin geldiği izlenimi veriyor.

Ama bunlar benim ikinci kanallardan öğrendiğim şeylerdi.

Sohbete katılan arkadaşlara açıp direkt olarak sormayı da doğru bulmadım.

Çünkü kendilerine "off the record" olarak anlatılan konuşmaları bana aktarmaları, onlar açısından da benim açımdan da doğru olmazdı.

Belki bu noktayı kendi yazılarında aydınlatırlar.

Başbakan’ın "dikkatli konuşmakla" neyi kastettiğini, CNN’deki konuşmasını dinleyince anladım.

Larry King’in bu olaylarda kimin suçlu olduğu yolundaki sorusuna Başbakan özetle şu cevabı veriyor:

"Şu an suçlu arayacak durumda değiliz. Suçlu aramaya kalkarsak, hepimiz duygusallaşır ve var olan durumu daha da kötüleştiririz. Yapmamız gereken şey, bir ateşkesi sağlamaktır."

Başbakan’ın üslubundaki değişikliği fark ettiniz mi?

Bundan beş gün önce tatili geçirdiği yerde gazetecilere, "Medya dikkat etsin, bu işi başlatan onbaşının kaçırılması değil, 7 çocuğun şehit edilmesidir" diyerek direkt İsrail’i sorumlu tutuyordu.

* * *

Orada gerçekten barışı istiyorsak, doğru üslup ekranda kullandığıdır.

Bırakın halk, istediği tepkiyi göstersin.

Zaten dünyanın çoğu yerinde kamuoyları İsrail’i yeterince suçluyor.

Ama resmi düzeyde Türkiye’nin böyle dikkatli bir üslup kullanması gerekir.

Ben de üç gündür bunu yazıyorum.

İnşallah yeni bir "belagat şehveti" bu dikkati dağıtmaz...