Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı halife isim, din b. (***) (hali:fe) Arapça ¬al³fe
1 . Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse.
2 . Hükümdar.
3 . Osmanlı padişahlarının kullandıkları unvanlardan biri.
4 . Babıali kalemlerinde kâtip.
5 . mecaz Çok iyi yetişmiş, eğitilmiş kimse:
"O, ustalarının postunda oturan bir sanat halifesiydi."- M. Ş. Esendal.
halifelik -ği isim, tarih
1 . Halife olma durumu.
2 . Halifenin görevi, hilafet.
3 . Halife niteliği ve makamı:
"Müslüman Araplar arasında bir Arap halifeliği hükûmeti peşinde olanlar vardı."- F. R. Atay.
4 . Halifenin egemenliği altındaki ülkeler.
Alıntı
HALİFELİK, Hz. Muhammed'den sonra Müslümanlar'ın yönetimini üstlenen kurumdur. Daha Hz. Muhammed'in sağlığında ondan sonra Müslümanlar'ın dünyasal sorunlarını çözecek, dinsel birliğini koruyacak bir kuruma gerek olduğu ortaya çıkmıştı. Ama Hz. Muhammed bu konuda açık bir kural koymamıştı. Onun ölümünden (632) sonra İslam toplumunun ileri gelenleri toplanarak Hz. Muhammed'in peygamberlik görevleri dışında kalan işleri yürütmek üzere Hz. Ebubekir'i halife seçtiler.
Hz. Ebubekir de kendinden sonra halife olarak Hz. Ömer'i önerdi. Hz. Ömer ise bir seçiciler kurulu oluşturarak kendinden sonraki halifenin seçimini bu kurula bıraktı. Hz. Osman bu yöntemle seçildi. Hz. Osman döneminde (644-654) baş gösteren siyasal çekişmeler halifelik kurumunu da etkiledi. Onun ölümünden sonra yeni halife seçimi başlı başına sorun oldu. Müslümanlar'ın bir bölümü Hz. Ali'yi halife tanırken, bir bölümü buna karşı çıktı. İslam toplumunda bir iç savaşa yol açan bu çekişmeler Hz. Ali'nin öldürülmesinden sonra daha büyük boyutlara ulaştı.
Şam Valisi Muaviye halifeliğini ilan etti. Hz. Ali yandaşları bunu tanımadılar. Her iki gruba da karşı çıkan Hariciler ise yeni bir halife seçilmesini istediler. Bütün bu gruplar halifelik konusunda kendilerini haklı kılan görüşler ortaya koydular. Muaviye'ye göre halifelik Hz. Muhammed'in ve kendisinin de bağlı olduğu Kureyş kabilesine aitti (Sünni görüş). Hz. Ali yandaşlarına göre halife seçimini insanlar yapamazdı. Bu konuda ancak peygamber karar verebilirdi. O da Hz. Ali'yi seçmiş ve onun soyundan 11 halife geleceğini bildirmişti. Yani halifelik ehlibeyte (Hz. Muhammed'in ailesi) tanınmış bir hakti (Şii görüş). Hariciler ise her iki görüşe de karşı çıkarak aklı başında her Müslüman'ın halife olabileceğini ve halifenin seçimle işbaşına getirilmesini savundular. Ama halifeliği eline geçiren Muaviye durumunu gittikçe sağlamlaştırmış, sonra da halifeliği babadan oğula geçen bir kurum haline getirmiştir.
Şiiler de Hz. Ali soyundan gelen kişileri halife olarak tanımış ve bunlara imam demişlerdir. Hariciler ise her iki topluluğa karşı da çok sert davrandıklarından aynı sertlikte karşılık görmüş, kıyıma uğramışlardır. Bundan sonra hukukçular bir kişinin zorla da olsa halife olması ve halkın da bunu kabul etmesi durumunda halifeliğin meşru sayılması görüşünü ortaya atmışlardır. Nitekim Abbasiler de halifeliği bu yolla Emeviler'den almışlardır. Şii kökenli Fatımiler 920'de Tunus'u ele geçirdiklerinde ayrı bir halifelik merkezi yaratmışlar, buna karşılık Endülüs Emevi Hükümdarı III. Abdurrahman da 929'da kendini halife ilan etmiştir. Bu dönemde İslam dünyasında üç halife ile bir de Şii imam aynı zamanda var olmuştur. Bu karışıklık Endülüs Emevileri ile Fatımiler'in tarih sahnesinden silinmeleriyle azalır gibi olmuş, 1258'de Bağdat'ı ele geçiren Moğollar'ın Abbasi Halifeli-ği'ne son vermeleriyle de yeni bir biçim almıştır.
Mısır'a sığınan Abbasi halifelerinden Zahir'in (1225-26) oğlu Ahmed, Memlûklar tarafından halife olarak ilan edilmiştir. Bundan sonra halifelik Sünni Müslümanlar arasındaki birliği simgeleyen göstermelik bir kurum olmuş, dünyasal görevleri yerine getirme gücü sultanların eline geçmiştir. Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim 1517'de Mısır'ı alıp Memlûk egemenliğine son verince Halife III. Mütevekkil'den halifeliği devralmış, Kahire'de korunan kutsal emanetleri de İstanbul'a getirmiştir. Bununla birlikte Osmanlı padişahları uzun süre halife sanını kullanmamışlar, ancak devlet parçalanmaya başlayınca Müslümanlar'ın birliğini simgeleyen bu kurumdan yararlanmaya çalışmışlardır. Pek de başarılı olmayan bu çabalardan sonra Türkiye'nin doğuş süreci içerisinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi önce 1922'de saltanat ile halifeliği birbirinden ayırarak saltanata son vermiş, 3 Mart 1924'te yürürlüğe giren bir yasayla da halifeliği kaldırmıştır.
__________________
.