Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
21:21, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cuma, 05 Aralık 2025 - 21:23
Arama
MaviKaranlık Forum
Müslüman Araplar'ın örf ve adetleri hakkında bilgi verir misiniz?
-
Tek Mesaj #2
Daisy-BT
Ziyaretçi
18 Şubat 2010
Mesaj
#2
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir
adlı kullanıcıdan alıntı
Arkadaşlar ögretmenımiz ödev verdı Müslüman arapların örf ve adetleri nelerdir araştırımısnız
Araplar
, anadili Arapça olan, başlıca Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika'da yerleşmiş bulunan yaklaşık nüfusu 400 milyon olan sami halk. Akdeniz'in güneyinde Afrika'da Büyük Sahra ve Sudan'a, doğusunda Irak'a ve Arap Yarımadası'na kadar uzanan bir coğrafyada yaşarlar. Nüfusunun büyük kısmı Araplardan oluşan ve Arapça konuşulan ülkeler Arap ülkeleri olarak adlandırılır. Bu ülkelerde, Arapça’nın dışında Kuzey Afrika'da Berberice, Irak'ta Kürtçe ve Türkmence, Güney Arabistan'da ise çeşitli yerel diller konuşulur. Türkiye'de Hatay, Mardin ve Güneydoğu Anadolu'nun bazı illerinde yaşarlar.
Arap toplumu ve kültürü
Arapların tamamına yakını Arapça konuşur ve çoğunluğu da aynı dine (İslam) inanır. Ne var ki, Arabistan dışındaki bölgelerde yaşayan Araplar, yerli halkla karıştıkları için töreleri de değişikliğe uğramıştır. Öte yandan Afrika-Asya kurak çöl kuşağında yaşadıkları için aralarında büyük benzerlikler de vardır.
Çok eski zamanlardan beri kurak çöl kuşağını iki tür topluluk yurt edinmiştir: Göçebeler ve yerleşik olanlar. Yerleşik olanlar çiftçiler ya da kentlilerdi. Göçebeler ise hayvancılıkla uğraşır ve yılın büyük bir bölümünü otlaklar aramakla geçirirlerdi. Yazın otlaklar kuruyunca, yerleşme bölgelerine ya da vahalara çekilir ve buralarda kurdukları çadırlarda yaşarlardı. Böylece yerleşik halk ile göçebeler her zaman yakın ilişki içinde olmuşlardır. Yerleşik halk, göçebelerden eti için koyun ve keçi, ulaşım için de deve satın alırlardı. Bunların karşılığında göçebeler de tarım ürünü, silah, giysi gibi gereksinimlerini yerleşik halktan sağlardı.
Güney Arabistan, çok eski çağlarda, baharat ticaretinin önemli bir merkeziydi. Anadolufolklorunda da adı geçen Saba Melikesi Belkıs’ın, buradaki baharat krallıklarından birinde kraliçe olduğu sanılır. Baharat Arabistan'dan Akdeniz limanlarına deve kervanlarıyla taşınırdı. Bedevi adı verilen kabileler, Arabistan'dan geçen bütün baharat yollarını denetim altında tutuyorlardı.
Kırsal kesimde yaşayan Arapların çoğunun yaşam biçimi birbirine benzer. Üzerinde oturulan ve uyunan halılar, kilimler ve yastıklar, evlerin başlıca eşyasıdır. Evler genellikle iki bölüme ayrılmıştır. Erkeklerin girip çıkabildikleri bölüme selamlık, ailedeki kadınların yaşadığı bölüme de harem denir.
Geleneksel konukseverlik, özellikle kırsal kesimde bugün de sürmektedir. Yörelerinin önde gelenleri, tanımadıkları yolcuları bile evlerinin selamlık bölümünde ağırlarlar.
Bedeviler, günümüzde toplam Arap nüfusunun yüzde 5-10'unu oluştururlar. Özellikle Suudi Arabistan'da yaşarlar. Kentlerde yaşayan Arapların sayısı nüfusun yüzde 40’ı kadardır. Geri kalanlar birbirlerinden uzak küçük köylerde yaşadıkları için geleneklerini daha çok korumuşlardır.
Sanat ve bilim
Araplar, askeri başarılarının yanı sıra, sanat ve bilimde de büyük gelişme gösterdiler. AbbasiHalifesi Harun Reşid döneminde (786-809), başkent Bağdat önemli bir kültür merkeziydi. Avrupa’da ve doğu ülkelerinde, tanınmış eğitim kurumlarıyla olduğu kadar mimarlık, astronomi, tıp ve matematik alanlarında da ün kazandılar. Bugün kullanmakta olduğumuz sayı sisteminiAvrupa'ya Araplar tanıtmış, bir matematik dalı olan cebir de onların katkılarıyla gelişmiştir. 11. yüzyılda Avrupa'daki Hıristiyan ülkelerin, Suriye ve Filistin'e düzenlediği Haçlı Seferleri de, Avrupa ile Arap ülkeleri arasındaki ticaretin gelişmesine, ayrıca Arap sanat ve biliminin
dünyaya yayılmasına yol açtı.
Arapların sonradan fethettikleri Mısır'daki Kahire, İspanya'daki Kurtuba gibi kentlerde de sanat ve bilim çok ileriydi. Ne var ki Araplar, ele geçirdikleri toprakları uzun süre tek bir yönetim altında tutamadılar. Mısır ve İspanya'da ayrı halifelikler ortaya çıktı. Orta Asya'dan gelen Moğolların bir kolu olan İlhanlılar 1258'de Bağdat'ı ele geçirerek Abbasi Halifeliği’ne son verdiler. Bu tarihten sonra Araplar bir daha güçlü bir devlet kuramadılar.
Kaynak
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 21:23
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...