Arama

Salmakis Efsanesi - Tek Mesaj #2

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Şubat 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Halikarnaslı Salmakis İle Hermafrodit’in Öyküsü



Cinsellik ve aşk tanrıçası, tanrıların tanrısı Zeus’un çapkın kızı güzeller güzeli Afrodit, üvey kardeşi hırsızların, habercilerin, tüccarların koruyucu tanrısı Hermes ile sevişince gebe kalmış ve nurtopu gibi bir oğlan doğurmuş.




salmakis




Ona, baba ve annesinin isimlerini bir arada taşıyan “Hermafrodit” adını vermişler. Dağlarda, bayırlarda, bahçelerde yorulmadan koşan, sıçrayıp hoplayan, bir ceylan kadar zarif ve güzel olan bu körpe, yakışıklı delikanlı, onaltı yaşına gelince çevresini tanımak, gezip görmek için yollara düşmüş. Halikarnas’a kadar gelmiş. Limanın hemen yanında, bugünkü adı Bardakçı Koyu olan yere, “Salmakis Koyu”na ulaşmış. Koy sanki cennetten bir köşe imiş. Küçük, berrak bir gölcük bu koya bambaşka bir güzellik veriyormuş. Gölcüğe şırıl şırıl akan, pırıl pırıl bir de su varmış.

Bu şirin cennet gibi koyda, kendi güzelliğine hayran, uzun saçlı, mavi gözlü “Salmakis” adında bir su perisi yaşarmış. Salmakis gece gündüz çırılçıplak o güzel vücuduyla suya girer çıkarmış. Suya daldığı zaman, su olur akarmış. Günlerden bir gün Hermafrodit, göl kenarındaki rengarenk, mis gibi kokan çiçeklerin arasında dolaşırken, Salmakis ile karşılaşmış. Salmakis delikanlının güzelliğine hayran olmuş, heyecandan dili tutulmuş, çılgına dönmüş. O anda delikanlıya aşık olmuş.

Titreyen bir sesle Hermafrodit’e yaklaşmış, ellerinden tutmuş, gözleri gözlerinde güzel şeyler söylemiş ona. Beraber yaşamayı teklif etmiş.

Genç, toy ve çekingen delikanlı; utanmış, sıkılmış, kızarmış, sesini çıkarmadan hemen oracıktan uzaklaşmış. Serinlemek ve biraz da heyecanını giderip, rahatlamak için bir palmiyenin altına oturmuş. Biraz dinlendikten sonra soyunmuş, çırıl çıplak gölcüğün serin sularında yüzmeye başlamış.

Salmakis de bir sakız ağacının altında gizlendiği mis kokulu ıtırların arasından delikanlının tüm hareketlerini sevgi ve arzu ateşiyle yanıp tutuşarak seyretmiş. Bu ilahi güzelliğe bir an önce kavuşabilmek için, yerinden fırlamış, suya atlamış, kolları ve bacakları ile delikanlıyı sarıp sarmalamış. Eller ellerde, bacaklar bacaklarda, dudaklar dudaklarda kenetlenmiş. Sevginin ve aşkın doruğa ulaştığı iki bedenin bir birlerine sarıldığı bu anda, su perisi Salmakis tanrılara haykırarak yalvarmış: “Ey yüce tanrılar! Ne olur bu yakışıklı delikanlıyı benden ayırmayın, aynı bedende bir can gibiyiz. Hiç bir güç bizi birbirimizden ayırmasın”.

Tanrılar bu yürekten gelen sesi cevapsız bırakmamışlar. Salmakis’in o büyük aşkını, Hermafrodit’in bedeninde birleştirerek ölümsüzleştirmişler. O gün bu gün Hermafrodit, insan vücudunda erkek ve dişi yarımlarının bölünmez bir bütünü, iki cinsli bir mitos olarak dünyamızda yaşamış.