TOPLULUK
1. Ortak bir etkinlik, ortak çıkarlar nedeniyle; görüş ya da karakter birliğiyle bir araya gelmiş insanların tümü: Dinsel, etnik topluluklar. Bir tiyatro topluluğu. Onu topluluğumuza kabul edemeyiz.
2. Bir yerde toplanmış olan, hazır bulunan insan grubu; dinleyici, seyirci: Konuşmacı, topluluğu selamlayarak konuşmasına başladı.
3. Aynı türden hayvanların, bitkilerin vb. oluşturduğu küme: Bu adada değişik bir bitki topluluğu vardır.
4. Uluslararası topluluk, özellikle BM çerçevesi içinde yer alan uluslar topluluğu.
—Bank. Topluluk bankası, sermayesi hiç olmazsa kısmen bir grubun elinde bulunan ve bu grubun işleri yönünde etkinlikte bulunan banka. (Genellikle bu bankanın kaynaklarının önemli bir bölümü, grup içindeki şirketlerce sağlanır.)
—Bot. ve Zool. Bulundukları ortamda dengeli biçimde yaşayan yerleşik bitki ve hayvan türlerinin öbekleşmesi ve genellikle belirli ortak nitelikler taşıyan birkaç türle temsil edilmesi.
—Dilbil.
Topluluk adı, tekil durumda bir varlık ya da nesne bütününü gösteren ad. (Kalabalık, ordu, sürü, kovan, yığın, orman topluluk adlarıdır) ll
Dilsel topluluk, belli bir dönemde aynı dili ya da aynı lehçeyi kullanan ve aralarıhda bildirişim kurabilen insanlar bütünü.
—Fels. Kant'ta, özellikle tözleri kapsayan bağıntı kategorisi. Hegel'de, tinin varlık' tarzı.
—Fels. ve Topbil. Klasik alman toplumbiliminde, Tönnies’in "toplumsaljçgüdü” adını verdiği şeye yani bir yaşâma.alişkanlığına, gruba mensup herkesin paylaştığı duygusal eğilimlere dayanan gruplaşma. ll Proudhon’a göre bir grubun yapısında eşitsizliğe dayanan güç ilişkisi. ll İlkel topluluk, marxçılara göre, kendine yeterli bir yaşam tarzıyla belirginleşen ilk örgütlenme biçimi. (İLKEL KOMÜNİZM de denir.)
—Huk. Seçmen topluluğu, bir seçimde oylamaya katılan seçmenlerin oluşturdukları topluluk.
—Nük. müh. Yakıt topluluğu, YAKIT DEMETTnin eşanlamlısı.
—Ormanc. Ağaç topluluğu. Ağaç topluluğu kendiliğinden yetişmişse doğal, insan eliyle yetiştirilmişse yapay; bir ağaç türünden oluşuyorsa saf, birçok değişik türden oluşuyorsa karma sayılır. Ağaçların dalları birbirine girmişse topluluğa sık, ağaç tepeleri birbirine girmeden dokunuyorlarsa yanaşık, dallar birbirine dokunuyorsa seyrek, arada biraz boşluk kalıyorsa aralıklı, çok boşluk kalıyorsa çok aralıklı denir.
—Psik. Tedavi topluluğu, psikiyatrik bir hastane yapısı içinde tedavi edenler ve tedavi edilenler arasındaki etkileşimleri başlıca tedavi aracı olarak kabul eden ve bu etkileşimlerden yararlanmaya çalışan tedavi tekniği.
—Ruhbil. Bir değişkenin ortak etkenlere atfedilebilen değişke payı. (Bazı etken çözümleme modellerinde, çeşitli değişkenli ortak etkenler ve her değişkene özgü tek etkenler arasında bir ayrım yapılır)
—Ruhbil. ve Topbil. Çekirdek ailenin oluşturduğu ailesel, toplumsal ve siyasal modelden ve alışılagelmiş üretim süreçlerinden uzaklaşmayı amaçlayan bireylerin meydana getirdiği kendiliğinden gruplaşma.
—Tic. Satın alma topluluğu, satıcılardan daha elverişli koşullarla mal alabilmek için, atımlarını ortaklaşa yapan tüccar, üretici ya da tüketiciler grubu.
—Yerbil. Çeşitli mineral türlerin ya da oluşum bakımından birbirine bağlı çeşitli kayaçların tümü. ll
Jeokimyasal topluluk, kayaçlarda, magmalarda ya da doğal sularda özel bir ana öğeyle birleşmiş öğelerin tümü. (Üç tip jeokimyasal topluluk vardır: kalkofil, litofil ve siderofil.)
—Zool Hayvan topluluğu, aynı biyotoptaki birçok hayvan türünün, asalaklık söz konusu olmadan sürekli birlikteliği (ortak yaşam, ortakçılık, ortak barınma, koruma, iletim, hatta mimetizm benzerleşmedeki gibi saklanma ilişkileri).
Kaynak: Büyük Larousse