Arama


_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
10 Mart 2010       Mesaj #4
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi

Kaside


Vikipedi, özgür ansiklopedi&derleme

Kasideler, genellikle birini övmek veya yermek amacıyla yazılan şiirlerdir. Daha çok din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan divan edebiyatı şiirlerdir. Kaside şairlerine kaside-gü (kaside söyleyen), kaside-sera ya da kaside-perdaz (kaside yazan) denir. Çok katı bir kalıpla yazılan kasideler, 6 bölümden oluşur

Kaside'nin Özellikleri

  • Türk edebiyatında 13. yüzyılda kullanılmaya başlanır.
  • Nazım birimi beyittir.
  • Kafiye düzeni aa, ba, ca, da ... şeklindedir(Gazel'le aynı kafiye düzenine sahiptir)
  • Beyit sayısı 33-99 arasında değişir.
  • Kasidenin ilk beyitine matla denir.
  • Şair kasidesi içinde matlayı tekrar ederse tecdid-i matla denir.
  • Matlayı birden çok tekrar ederse bu zat-ül metali veya zül metalidir
  • Kasidenin son beyitine makta , şairin mahlasının bulunduğu beyite taç beyit denir.
  • Kasidenin en güzel beyiti beyt-ül kasid olarak isimlendirilir.

Kasidenin Bölümleri


1. Nesip (Teşbib)
  • Kasidenin ilk bölümüdür, şiir yönünden en ağır bölümdür.
  • Genelde 15-20 beyit olur.
  • Şair bu bölümde betimleme yapar ; kadın, kış, at, bahar vs.
    • Baharın tasviri yapılıyorsa: Bahariye
    • Kışın tasviri yapılıyorsa: Şitaiye
    • Temmuzun tasviri yapılıyorsa: Temmuziye
    • Ramazanın tasviri yapılıyorsa: Ramazaniye
    • Atın tasviri yapılıyorsa: Rahşiye
    • Hamamın tasviri yapılıyorsa: Hamamiye değişik tasvirler yapılır. yani kasidenin tasvir bölümüdür.
2. Girizgah
  • Nesip bölümünden methiye bölümüne geçerken söylenen ve basamak görevinde olan beyitlerdir.
  • Şair bu bölümde övgüye başlayacağını haber verir.
  • 1-2 beyitten oluşur.
3. Methiye
  • Kasidenin sunulduğu kişinin övüldüğü bölümdür.
  • Şiir yönü çok zayıf, dil yönü diğer bölümlere göre çok ağırdır.
4. Tegazzül
  • Gazel söyleme anlamına gelir, bütün kasidelerde olması zorunlu değildir.
  • Methiyeden sonra şair bir fırsatını düşürüp aynı ölçü ve uyakta bir gazel söyler, buna tegazzül denir.
5. Fahriye
  • Şairin kendini övdüğü bölümdür.
  • Fahriyeyi en seven şair Nefi'dir.
6. Tac
  • Şairin kendisi hakkındaki yeni düşüncelerini söylediği bölümdür.
  • 2-3 beyit bulunur.
  • 'Nefi' çok kullanır.(Tac bir bölüm değil sadece şairin isminin geçtiği beyittir)
7. Dua
  • Kasidenin son bölümüdür.
  • Birkaç beyit olur.
  • Şair burada övdüğü kişinin başarılı, uzun ömürlü, talihinin iyi olması yönünde dua eder.
Kaside Çeşitleri
Kasideler şu ölçülere göre sınıflandırılırlar.
  • Nesip (teşbip) bölümlerinde işlenen konulara göre
Bahariye (Bahar), Iydiye (Bayram), Şitaiye (Kış) Ramazaniye (Ramazan), Sayfiye (yaz)
  • Rediflerine göre:
Su Kasidesi, Sühân kasidesi, Gül kasidesi, Sünbül Kasidesi Not: Şehirleri konu edinen kasideler de vardır. İstanbul Kasidesi
  • Konularına göre:
Tevhid: Allah’ın varlığını ve birliğini anlatan kasidedir.
Münacaat: Allah’a yalvarmak için yazılan kaside.
Naat: Hz. Muhammed(S.A.S)’i ve din büyüklerini anlatmak için yazılan kasidedir.
Medhiye: Devrin ileri gelen kişilerini övmek için yazılan kaside çeşididir.
Mersiye: Sevilen insanların ölümünden duyulan acıları anlatan kasidedir. Türk Edebiyatında bu kasidenin en güzel örneklerinden biri Baki’nin Kanuni Sultan Süleymân için yazdığı Kanuni Mersiyesi’dir.
Hicviye: Herhangi bir kişiyi yermek amacıyla yazılan kasidelerdir. Acımasız ve abartılı bir dil kullanılır. Edebiyatımızda hicviyenin en güzel örneklerini Nef’i vermiştir. Onun Siham-ı Kaza’sı bu türün en güzel örneklerinden biridir.
Not: Divan şiirindeki tevhid, münacat, naat, mehdiye, mersiye, hicviye gibi türler, nazım türü kavramıyla karşılanır ve başta kaside olmak üzere çeşitli nazım şekilleriyle yazılabilirler. Mesela, mersiyeler terkib-i bend; tevhid ve münacaatlar terkib-i bent ve terci-i bend; medhiyeler gazel, hicviyeler terkib-i bend nazım şekilleriyle de yazılabilir.

Kaside ve Tarihsel Önemi


Kasideler, sosyal ve kültür tarihi araştırmacısı için önemli bir belge ve bilgi kaynağı olarak değerlendirilebilirler. Resmî tarihi vesikalar kadar, edebî metinlerin de tarih araştırmacısı için önemli bir belge olduğunu ispatlayacak mühim kaynaklar arasındadır.
Kasideler, ideal devlet adamı profili çizme, sosyal ve ekonomik konularda devrin özelliklerini yansıtma, sosyal hayatın değişik sahnelerini anlatma, tarihî şahsiyetlerin biyografik bilgilerine katkıda bulunma, siyasal ve kültürel tarihin pek çok değişik safhası için yazılmış edebi eserlerdir.

Kaside Örnekleri;

Ad:  sair-nedim.jpg
Gösterim: 1268
Boyut:  71.3 KB

Kaside
Bu şehr-i Sitanbûl ki bî-misl ü behâdır
Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedâdır

Bir gevher-i-yekpâre iki bahr arasında
Hurşîd-i cihân-tâb ile tartılsa sezâdır

Altında mı üstünde midir cennet-i a'lâ
Elhak bu ne hâlet bu ne hoş âb u hevâdır

İnsâf[ı] değildir anı dünyâya değişmek
Gülzâr[ı]ların cennete teşbîh hatâdır

İstanbul'un evsâfını mümkün mü beyân hiç
Maksûd[ı] hemân sadr-ı kerem-kâra senâdır

Ez-cümle Nedîmâ kulun ey Âsaf-ı devrân
Müstağrak-ı lütf u kerem ü cûd u atâdır
NEDİM

Fuzûlî'nin Su Kasidesi;


Nesîb 15 beyit, Giriz 1 beyit, Medhiyye 13 beyit, Fahriyye ve Tâc 1 beyit, Duâ 2 beyit olarak kaleme alınmıştır.
Tegazzül yoktur.
Fuzûlî nesib bölümüne itina etmiş, gerçekten güzel beyitlerle kendi aşkını ve âşığın hallerini anlatarak usta olduğu bir vâdîde şairlik gücünü göstermeye çalışmıştır. Girizgâhı başarılıdır, bir bölümden diğerine ustaca geçmiştir. Medhiyyede mübalağacı şairler gibi değil, olanı anlatmış; Hz. Peygamber'i gerçek vasıfları ile övmüştür. Bu bölümde onun Peygamber sevgisi, aşkı, coşkun bir ifade ile nakledilmiştir. Tâc beyte fahriyyeyi de yüklemiş, bir yandan mahlasını tevriyeli kullanılışı ile, sözleri ile tevazua sığınırken, diğer yandan da edep ölçülerini aşmadan kendisini övmüştür. Şiirin dua bölümünde de çarpıcılık, farklılık vardır. Dikkat edilirse şair Hz. Peygamber için duâ etmemiş, duâya ihtiyacı olmayan Resûl-i Ekrem'in şefâatine sığınmıştır.
Kasidenin nesib bölümünde âşığın hallerinden ve aşktan bahsedilmiştir. Na't içinde âşıkâne sözler söyleme aslında Fuzûlî'nin tabiî tavrıdır.
Su Kasidesi aruzun remel bahrinden fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün kalıbı ile yazılmıştır. Fuzûlî'yi bu şiirde aruza hâkimiyet bakımından fazla başarılı bulmuyoruz. Az bir kısmı özel vurgu sağlayarak şiire ses güzelliği sağlasa da, kırk beş kelimede yaptığı birer imâle, yedi kelimede yaptığı ikişer imâle, bir kelimede yaptığı üç imâle ve bir kelimede (seng-i hârâ'da) yaptığı zihâf onun teknik yönden başarısını gölgelemektedir.
Son düzenleyen perlina; 29 Kasım 2016 15:08