Arama


_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
10 Mart 2010       Mesaj #6
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Mevlana1.jpg
Gösterim: 1012
Boyut:  29.2 KB

Mesnevi

özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan divan edebiyatı şiir biçimidir.

Mesnevinin geçmişi

Arapçada "müzdevice" denilen mesnevi türü ilk olarak 10. yüzyılda İran edebiyatında ortaya çıkmıştır. Türk edebiyatına girişi 11. yüzyılda Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı yapıtıyla başlar. Kutadgu Bilig mesnevî nazım biçimiyle kaleme alınmış hacimli bir siyasetnâme örneğidir.
Mesnevi türünün temeli Arap ve İran edebiyatlarına dayanır. Diğer pek çok edebi türde olduğu gibi mesnevide de Türk Divan şairleri başlangıçta Arap ve İran edebiyatına ait belli başlı mesnevileri çevirmeyle işe başlamışlar; ardından da müstakil ve orijinal mesneviler yazmışlardır. Özellikle 17. yüzyıldan sonra artık bu şairler, yapılarını milli kimliğin oluşturduğu mesneviler yazmaya başlamışlardır. Bu konuda Muhammed Kuzubaş'ın Mahzen-i Esrar ile Nefhatü'-l Ezhar Mukayesesi adlı çalışması, Türk mesnevilerinin İran ve Arap kültüründen çıkarak yerli kaynaklara yöneldiğini ortaya koyması bakımından dikkat çekicidir.

Mesnevi'nin Özellikleri:
  • Her beyti kendi arasında kafiyelidir. Yani aa, bb, cc, dd…
  • Bu şiirlerde konu ve beyit sayısı bakımından sınır olmadığı için Divan şairleri bu tür ile uzun şiirler yazmışlardır. Mesela, Mevlana’nın Mesnevi’si 25.700 beyitten oluşmuştur. Ünlü İran Şairi Firdevsî’nin Şeh-nâme’si de yaklaşık 60.000 beyittir.
  • Edebiyatımıza İran Edebiyatı’ndan geçmiştir.
  • Mesnevide beyitler, kendi içinde anlam birliğine sahiptir, beyitler arasında konu birliği gözetilir.
  • Her beytin ayrı ayrı kafiyelenişi yazma kolaylığı sağlar.
  • Uzun mesnevilerde monotonluğu ortadan kaldırmak için hikaye kahramanının ağzından söylenen gazellere de yer verilmiştir.
  • Bazı şairler beş veya beşten fazla mesnevi yazmışlardır. Bunlar da ayrı isimlerle anılır. Beş mesnevinin bir araya gelmesiyle oluşturulmuş esere hamse denir. Ali Şir Nevâî, Taşlıcalı Yahya, Hamdullah Hamdi, Nergisî hamse şairlerinden bazılarıdır.
  • Aruzun kısa kalıpları ile yazılır.
  • Edebiyatımızda mesnevi türünün ünlü isimleri şunlardır: Fuzûlî, Şeyhi, Nâbî, Şeyh Galip.
  • Mesnevilerde çeşitli konular işlenir.
Not: Her beytin kendi arasında uyaklı oluşu şaire söyleme kolaylığı sağlamış, şair böylelikle işlediği konuyu istediği kadar uzatabilmiştir.
  • Aşk konulu mesneviler: Fuzûlî- Leyla vü Mecnun
  • Dinî ve tasavvufî mesneviler: Mevlid (Vesiletü’n-Necat)- Süleyan Çelebi, Şeyh Galib- Hüsn ü Aşk
  • Tarihi- Destanî mesneviler: Mihailoğlu Ali Beğ – Gazavatnâme
  • Bir şehri ve güzelliklerini anlatan mesneviler: Bu tip mesnevilere şehr-engiz de denir. Türk edebiyatına özgü bir mesnevi türüdür. Önemli bir kenti güzellikleri ve önemli özellikleri ile anlatmayı amaçlar. Taşlıcalı Yahya – İstanbul Şehr-engizi, Enderunlu Fazıl – Zenan-nâme.
  • Hiciv ve mizah konulu mesneviler: Toplumun ya da kişilerin aksak ve eksik yönlerini, zaaflarını yermek ve bir anlamda ibret vermek amacıyla yazılan iğneleyici mesnevilerdir.Şeyhi’nin Harname’si bu tür mesnevilerin en güzel örneğidir.
  • Ahlakî-öğretici mesneviler: Nâbî- Hayriyye
Not: Divan Edebiyatında bugünkü anlamda öykü ve roman yoktu. Mesneviler bir bakıma bugünkü öykü ve romanın, İslamiyet’ten Önce Türk Edebiyatı’ndaki destanın Divan Edebiyatındaki karşılığıdır.

Konuları
Mesnevide konu ne olursa olsun , ilk dikkati çeken özellik olayın bir masal havasında anlatılmasıdır. Akıl ve mantık ölçülerini aşan bir sürü olay birbirini izler. Olayın geçtiği yer ve zaman belirsizdir. Konuda birlik sağlanamamıştır. Hikayenin bölümleri birbirine eklenmiş ilgisiz parçalar gibi görünür. Çevre tasvirleri gerçeğe uygun değildir, hikâye kahramanları doğaüstü davranışlarda bulunur. Hikayelerde cinler, periler, devler, cadılar, ejderhalar gibi masal motifleri sık sık işlenir.

Her beyti kendi içinde uyaklı uzun nazım biçimidir. Bir anlamda Divan edebiyatında manzum hikâyelerin yazıldığı bir biçim olarak da tanımlayabiliriz. Mevlânâ’nın ünlü tasavvufi mesnevisi 25.700 beyitten oluşmuştur. Mevlana eserine ayrı bir isim koymamıştır; eser, nazım türü olan mesnevi adı ile bilinir.
Mesneviler aşk, dini ve tasavvufi, ahlaki-öğretici, savaş ve kahramanlık, bir şehri ve şehrin güzelliklerini anlatma, mizah gibi türlü konularda yazılmıştır. Divan edebiyatında roman ve hikâye gibi türler olmadığı için mesneviler bir bakıma bu türlerin yerini tutmuşlardır. On bölümden oluşur.Aynı şair tarafından yazılmış beş mesneviye “Hamse” adı verilir. Hamse sahibi olmak bir itibar kaynağıdır. Hamse sahibi olarak tanınmış önemli divan şairleri: Ali Şir Nevâi, Taşlıcalı Yahya, Nev’i-zâde Atâi’dir.

Mesnevi Örnekleri;
Fuzuli - Leyla vü Mecnun
10. yüzyılda çok yaygın bir hale gelmiş, Mecnun'a ait olduğu söylenen şiirlerin arasına nesirler de eklenerek hikaye haline getirilmiştir. Bu konu daha sonra Fars ve Türk edebiyatlarında da işlenmiştir. Bunların arasında en ünlüsü Fuzuli‘nin 1535′te yazdığı Leylâ vü Mecnun adlı mesnevisidir. Fuzuli,Leyla ve Mecnun mesnevisini istek üzerine yazmıştır. Kanuni Sultan Sü­leyman Bağdat şehrini ele ge­çirdikten sonra burada toplanan bilim ve sanat adamları, Fu­zuli'den, bu türde bir eser yazmalarını istemişler, bunu bir çeşit sınanma sayan Fuzuli de 1535 yılında eserini tamamlayıp Bağdat valisi Üveys Paşa'ya sunmuştur.

Şeyh Galib - Hüsn ü Aşk
Hüsn ü Aşk, kurgusal anlamda Hüsn (Güzellik) isminde bir kız ile Aşk isminde bir erkeğin aşkını anlatan, tasavvufi bir tema ve temele sahip bir mesnevidir. Hüsn ü Aşk (Güzellik ve Aşk) adlı mesnevi Şeyh Galip'in (1757-1799) başyapıtıdır. 2041 beyittir. Aruzun "mefulü-mefailün-feülün" kalıbı ile kaleme alınmıştır. Son dönem divan edebiyatının en önemli örneklerinden biri olmasının yanı sıra, tasavvufi alt yapısı ve sembolizmi ile genel olarak edebiyat ve spiritualizm açısından çok önemli bir eserdir. Eserin kahramanları güzellik (hüsn) ve güzelliğe yönelişin sonucu olan aşk'tır. Eserin her bir satırında tasavvufi simgeler bulunur; kişi isimlerinden, yer isimlerine ve benzetmelere kadar. Sebk-i Hindî (Hint üslûbu) ile kaleme alınmıştır.

Mihailoğlu Ali Beğ - Gazavât-nâme (Gazavatname)
Gazavatname, Arapça gazve, yani gaza, cenk etmek, nâme Farsça destan manasına gelmektedir. Arap edebiyatında "magazi" diye bilinir. Ordunun akınlarını, savaşları, kahramanlıkları, zaferleri anlatılan düz yazı ya da şiir biçiminde anlatılır. Gazanâme olarak da bilinir. Türk edebiyatında ilk gazavatname örnekleri 15. yüzyılda yazılmaya başlanmıştır. Kâşîfi'nin Gazaname-i Rum'u bu türün örnekleri arasındadır.

Şeyhi - Harname
Harnâme, ünlü divan edebiyatı şairi Şeyhi tarafından kaleme alınmış bir mesnevidir. Aynı zamanda bir hekim olan Şeyhi Sultan Çelebi Mehmed'i tedavi edince, Çelebi Mehmed ona bir köy (Tokuzlu Köyü) hediye etmiştir. Köye doğru yola koyulan Şeyhi, yolda eşkiyalar tarafından soyulmuş ve dövülmüştür. Bunun üzerine Harnâme'yi kaleme alır. Eser toplumun kötü yönlerini hicvetmektedir. Fakat bunu mizahi bir üslub ile yapmıştır.
Vikipedi, özgür ansiklopedi&derleme
Son düzenleyen perlina; 29 Kasım 2016 15:19