Arama


mustakar - avatarı
mustakar
VIP VIP Üye
11 Mart 2010       Mesaj #8
mustakar - avatarı
VIP VIP Üye
Bu Ülke ve Metternich

Cemil Meriç’in “Bu Ülke”si 6 Temmuz 1974’te elime geçtiğinde çok sevinmiştim. Çünkü o zaman yazarın yazılarının dışında hiçbir eserine henüz ulaşmamıştım. Üç bölümden oluşan bu kitaptaki yazıları heyecanla ama düşünerek ve sorgulayarak çok kısa zamanda okumuştum. Bu kitaptaki fikirlerin tamamı vurucu ve düşündürücü tespitlerle dolu idi ama bir cümle var dı ki düşünen her okuyucunun düşüncelerini sallayarak kendisine getirmesine yetiyordu:

“Bu ülke 89’dan beri su alan bir gemi… Fransız İhtilâli yalnız Batı feodalizm’inin değil, ihtiyar Şarkın da ölüm çanı. Osmanlı bir başka medeniyetin varlığını o zaman fark eder. Henüz ne îmânını kaybetmiştir, ne haysiyetini. Zirvelerden bakar diyâr-ı küfre. Avrupa maddedir, kendisi ruh.”

İşte Cemil Meriç’in “Bu Ülke”si böyle bir ülke olarak okuyucunun karşısına çıkıyor. Daha sonraları da tekrarlayarak ve neredeyse her bir cümlenin altını çizerek okuduğum bu eserin “Bizler ve Onlar” bölümünde Metternich’ten bir alıntı ta o zaman dikkatimi çekmiş fakat bu kişi ile ilgili bir bilgiye de ulaşamamıştım. Yıllar sonra hem bu kişi ile ilgili hem de Cemil Meriç’in alıntı yapmış olduğu bu yazının tamamı ile ilgili bilgilerin zamanımız için de geçerliliğini devam ettirdiğini düşündüğümden bu yazımın konusu yapmaya karar verdim.

Meriç’in de işaret ettiği gibi “Bu Ülke” 1789’la birlikte su almaya başlamış ve bu su alış ileriki yıllarda da hızlanarak devam etmiştir. Tanzimatlar, ıslahatlar, fermanlar vs benzer çabaların ürünü olarak sergilenmiştir. Bu cümleden olarak Hıristiyan âleminin özellikle İngilizlerin baskı ve hileleri ile, Batı’da beyinleri yıkanmış, geçmişine düşman yapılmış, sözde aydınların yönlendirmeleri ile 1840’lı yıllarda Osmanlı yeni bir sistem arayışına da girmişti. Fransa veya Avusturya’nın örnek alınması tartışmaları bu yıllarda hız kazanmıştı. Fakat hangi ülke örnek alınırsa alınsın sistemin mutlaka değiştirilmesi fikri dönemin devlet adamlarında ortak düşünce olarak ağırlık kazanıyordu. Tartışmalar bu şekilde yapılırken işte o zaman Avusturya Başbakanı Prens Metternich (1773 – 1859) , İstanbul’daki sefiri Appony Kontuna aracılığı ile Osmanlı’ya bir tavsiye mektubu gönderir. Cemil Meriç’in bir kısmını kitabına aldığı bu reçetenin tamamını aşağıya alıyor ve zamanımız devlet adamlarının da hiç olmazsa yaklaşık iki asır sonra bundan dersler çıkarması gerektiğine inanıyorum.

Prens Metternich diyor ki;

“İmparatorluk günden güne zayıflamakta ve çökmektedir. Bu bir gerçektir. Gizlenmesi mümkün olmayacak kadar açıktır. Bir an önce bunu masaya yatırıp çöküş sebepleri ve çöküşün nasıl durdurulabileceği hususunun tartışılması gerekir.

Bana göre, Osmanlıyı bu hale düşüren sebeplerin başında Avrupalılaşma zihniyeti gelir. Bunun temelinde, tam bir cehalet ve akıl almaz hayalperestlikten başka bir dayanağı olmayan ve ısrarla savunulan Avrupa kopyası reformlar yapma hevesi yatar.

Osmanlı Devletine tavsiyemiz şudur: Hükümetinizi varlık sebebiniz olan dininize saygı esası üzerine kurunuz! Devlet olarak varlığınızın temeli, Padişahla Müslüman halk arasındaki en kuvvetli bağ, dindir. Zamana uyun, çağın ihtiyaçlarını dikkate alın. Fakat dinden uzak olmayın!

İdarenizi yeni bir düzene, sisteme sokun, ıslah edin. Ama yerine size hiç de uymayacak olan müesseseleri koymak için eskilerini yıkmayın! Avrupa medeniyetinden sizin kanun ve nizamlarınıza uymayan kanunları almayın. Zira bu, sultanı, yıktığı ve yerine koyduğu şeylerin değerini bilmeme durumuna sokar.

Avrupa uygarlığından, sizin kurumlarınızla uyuşmayan sistemler almayın. Zira Batılı kurumlar, imparatorluğunuzun temelini meydana getiren ilkelerden farklı ilkelere dayanmaktadır.

Batı kanunlarının temeli Hıristiyanlıktır. Siz Müslümansınız, Türk’sünüz; böyle kalınız. Tatbik edemeyeceğiniz kanunu çıkarmayın! Hak bellediğiniz yolda ilerleyin. Batı’nın sözlerine kulak asmayın. Siz ilerlemeye bakın...

Dininizin sizi toleranslı yapacak, diğer medeniyetlerden üstün kılacak ilkelerinden yararlanmaya bakın. Diğer dinlerden olan halkınıza tam bir himaye sağlayın. Onların dini işlerine karışmayın.

Kanunlarınızı kesinlikle uygulayın. Batının gösterdiği yollara aldırmadan doğruca yürüyün. Bu yollara sapmayın. Çünkü tavsiye edilen bu yollar sizin bilmediğiniz yollar...

Adalet ve bilgiyi elden bırakmayın. Avrupa kamuoyunun az çok değeri olan kısmını yanınızda bulacaksınız...

Kısaca, biz Osmanlı’yı kendi idare tarzının tanzim ve ıslahı için giriştiği teşebbüslerden vazgeçirmek istemiyoruz. Fakat ona, bu ıslahatın, Osmanlı imparatorluğunun şartlarına ortak hiçbir yöne sahip bulunmayan modellerde aranmamasını, kanunlarında Doğulu âdetlere zıt düşen devletlerin kanunlarını taklide yönelmemesini tavsiye ederiz. Ama, Avrupa’yı örnek olarak almamalıdır kendine. Zira Avrupa’nın şartları başkadır, Türkiye’nin başka... Avrupa’nın temel kanunları Doğu’nun örf ve âdetlerine taban tabana zıttır. İthal malı ıslahattan kaçının. Bu gibi ıslahat Müslüman memleketlerini ancak felakete sürükler. Onlardan hayır gelmez sizlere.”

İhsan KURT