Arama


mustakar - avatarı
mustakar
VIP VIP Üye
14 Mart 2010       Mesaj #3
mustakar - avatarı
VIP VIP Üye
Hayvanlarla ilgili deyimler

Aslan yürekli:
Yılmaz, hiçbir şeyden korkmayan, yiğit, kahraman,”Aslan yürekli Mehmetçik düşmanı çil yavrusu gibi dağıttı.”

Atın yüğrükse bin de kaç:
İmkânın varsa kendini kurtarmaya bak.

Ağzıyla kuş tutsa...:
"Ne kadar çaba gösterse, ne yapsa da" anlamında kullanılır."Ağzıyla kuş da tutsa, artık bu eve adım atamaz."

Alacağına şahin, vereceğine karga! Yazıklar olsun!"
Alırken bütün gücünü kullanan ve kolaylık gösteren, kimsede parasını bırakmayan; verirken ise bin bir güçlük çıkaran, vereceğini geciktirmek için elinden geleni yapan kimse için kullanılır."Ne adamsın be! Alacağına şahin, vereceğine karga! Yazıklar olsun!"

Arı kovanı gibi işlemek:
Girip çıkanı, gelip gideni çok olmak."Şu seçim dolayısıyla doktorun evi arı kovanı gibi işliyor."

Atı alan Üsküdar`ı geçti:

"Fırsat kaçtı, artık yapılacak şey kalmadı" anlamında kullanılır."Sen daha dur, atı alan Üsküdar`ı çoktan geçti."

Atı eşkin, kılıcı keskin:

Her bakımdan güçlü, dilediğini yapabilir."Zalimlere karşı durmak mı istiyorsun? Atın eşkin, kılıcın keskin olmalı!"

At oynatmak:
1. Ata hüner göstermek. 2. Bildiği ve istediği gibi davranmak. 3. Belli bir alanda üstünlük kurmak."Meydan adamlara kaldı, istedikleri gibi at oynatıyorlar."

Attan inip eşeğe binmek:

Bulunduğu dereceden, mevkiden, önemli görevden daha aşağı bir yere inmek veya alınmak."Aklını başına toplamazsan adamı işte böyle attan indirip eşeğe bindirirler."

Acemi çaylak:

Toy, tecrübesiz, beceriksiz. "Acemi çaylağa bak hele! Sen mi tamir edeceksin o saati?"

Balık istifi:
Çok sıkışık bir durumda."Otobüs, balık istifi gibi yerleşmiş insanları zor taşıyordu."

Balık kavağa çıkınca:
Gerçekleşmesi mümkün olmayacak işleri anlatmak için kullanılır."O kız, o çocukla ancak balık kavağa çıkınca evlenir."

Bit yeniği:

Kuşkulu bir nokta, işin gizli kalmış, kötü ve aksak yönü."Bir bit yeniği var gibime geliyor bu işte, haydi hayırlısı."

Mart içeri pire dışarı:
Birbirinden hoşlanmayan iki kişiden biri gelince ötekinin dışarı çıkışını anlatmak için kullanılır.

Bulanık suda balık avlamak:
Karışık durumlardan yararlanarak kendi çıkarını sağlamak."Bulanık suda balık avlamayı kural hâline getirmiş."

Maymun iştahlı:
Kararsız, hevesi çabuk geçen; bugün şunu yarın ötekini beğenen."Maymun iştahlılığı yüzünden başına olmadık işler geldi."


Sağmal inek:
Kendisinden durmadan çıkar sağlanan, sömürülen, istismar edilen kimse.

Sinekten yağ çıkarmak:

Hemen her şeyden, olmayacak şeyden bile çıkar sağlamaya çalışmak; yarar ummak."Öyle açıkgözdü ki sinekten bile yağ çıkarırdı."

Dananın kuyruğu kopmak:
Olay patlak vermek, beklenen ve korkulan sonucun gerçekleşmesi."Dananın kuyruğu bu gece kopacak, inşallah hayır demezler."

Deveye hendek atlatmak:
Birisine yapılması çok zor, hemen hemen yapamayacağı bir işi yaptırmaya çalışmak."Senin yaptığın deveye hendek atlatmak, bırak şu garibin yakasını."

Devede kulak:

Bütüne göre çok ufak bir parça."Onun yaptığı iş devede kulak kalır."
Deve kini: Bitmeyen, geçmeyen, unutulmayan büyük kin."Tam anlamıyla bir deve kini besliyordu komşusuna karşı."

Devlet kuşu:
Umulmadık, iyi talih; zenginlik, mutluluk getiren talih.

Domuzdan kıl çekmek:

Sevilmeyen, eli sıkı olan, cimri bir kimseden bir şey alabilmek."Domuzdan bir kıl koparmak kârdır."

Eşeğini sağlam kazığa bağlamak: İşini güvenli kılacak önlemler almak."Ne demişler: Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah`a ısmarla."

Eşek kadar:

Büyük, iri; aşırı derecede gelişmiş."Eşek kadar oldu ama hiç söz dinlemiyor."

Eşek sudan gelinceye kadar dövmek
:
Adamakıllı, çok ve iyi dövmek."Eğer aklını başına toplamazsan seni eşek sudan gelinceye kadar döveceğim, anladın mı?"

Eşek şakası:
Ağır, hoşa gitmeyen, incitici, kaba şaka."Ben eşek şakasından hiç hoşlanmam."

Kargacık burgacık:

Eğri büğrü, kötü, okunması güç, çarpık, düzensiz (yazı).

Karınca duası gibi:
Çok küçük, sık ve okunaksız, birbirine girmiş (yazı).

Karınca yuvası gibi kaynamak:
Çok kalabalık ve hareketli olmak (bir yer)."Pasajın girişi âdeta karınca yuvası gibi kaynıyordu."

Kazın ayağı öyle değil:
"Durum, mesele senin sandığın gibi değil" anlamında kullanılır.

Kedi ciğere bakar gibi (bakmak):
İmrenerek, iştahla, ele geçirme isteği ile bakmak.

Kedi gibi dört ayak üstüne düşmek:
En zor, en tehlikeli durumdan zarar görmeden kurtulmak.


Kedi olalı bir fare tuttu:
İlk defa, neden sonra kendisinden beklenen bir iş yapabildi."Temsilcimiz, nihayet kedi olalı bir fare tuttu, yüklü bir iş yakaladı."

Koyun kaval dinler gibi:
Düşünmeden, hiçbir şeyi anlamadan, ne denildiğini kavramadan dinlemek."Beni koyun dinler gibi dinleyip çekip gittiler."

Kuş beyinli:

Akılsız, aptal, ahmak.

Kuş kadar canı olmak:

Küçük, cılız, zayıf, çelimsiz bir vücuda sahip olmak.

Kuş uçmaz, kervan geçmez:
Çok ıssız, sapa, kır, insanın uğramadığı yer."Başını alıp kuş uçmaz kervan geçmez bir diyara gitti."

Kuyruk sallamak:

Yaltaklanmak, birisine yaranmak için yapmacık davranışlarda bulunup şirin görünmeye çalışmak."Bütün gece boyunca şirket müdürüne kuyruk sallayıp durdu."

Öküzün altında buzağı aramak:
Kimi sebepler, bahaneler uydurarak suç ve suçlu bulma çabasında olmak.

Öküz öldü, ortaklık bozuldu:

Aradaki yakınlık dayanağı kalktı, yakınlık da kalmadı.

Ölme eşeğim ölme (yaza yonca bitecek):
Umutsuz bir bekleyişi anlatmak için kullanılır.

Tavşana kaç tazıya tut:
Birbirine karşı olan tarafları çatışma için kışkırtma, davranışlarında yüreklendirme.

Tavşanın suyunu suyu:

İki şey arasında çok uzak bir ilgi olduğunu anlatmak için kullanılır.

Tavşan yürekli:
Korkak, ürkek, çekingen."Amma da tavşan yürekli bir adammışsın."

Tazıya dönmek:
1. Oldukça zayıflamış olmak. 2. Sırılsıklam, çok ıslanmış olmak.

Uçan kuşa borcu (borçlu) olmak:
Pek çok kişiye borçlu olmak."Babanın uçan kuşa borcu varmış diyorlar, doğru mu?"

Ya devlet başa, ya kuzgun leşe:

"Giriştiğim iş beni ya büyük bir varlığa ve mevkiye ulaştıracak ya da mahvedecek, batıracak" anlamında söylenir.

Yağlı kuyruk:
Kolayca ve bolca yararlanılabilecek kaynak; basitçe sömürülebilecek iş veya kimse."Bulmuşsun bir yağlı kuyruk, çek babam çek!"

Ya bu deveyi gütmeli, ya bu diyardan gitmeli:
"Bu işi mutlaka yapmalısın, başka yolu yok, aksi taktirde burada kalamazsın." anlamında kullanılır.

Yedi canlı:
Pek çok ölüm tehlikesi geçirip sağ kurtulan insan ya da hayvan."Yedi canlı mısın nesin, nasıl kurtuldun o kazadan?"

Yılan hikâyesi:

Bir türlü sonuca bağlanamayan, çözümlenemeyen, uzayıp giden (mesele ya da iş)."Yılan hikâyesine döndü iş, ne yapacağız şimdi?"

Yılanın kuyruğuna basmak:
Zararı dokunacak, kötülük yapacak bir kimseye ilişmek ya da sataşmak yoluyla fırsat vermek.
Son düzenleyen Safi; 28 Şubat 2016 23:31