Arama

Gülben Ergen - Tek Mesaj #151

kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
14 Mart 2010       Mesaj #151
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Deliler asla korkmaz

Gülben Ergen bu sıralar tüm enerjisini Türkiye'nin 5 ilinde anaokulu yaptırmak için başlattığı 'Çocuklar Gülsün Diye' projesine harcıyor.

Çocuklar Gülsün Diye, Gülben Ergen’in tek başına çocuklar için çıktığı uzun ve meşakkatli yol. Proje ilk duyulduğunda haberleştiğimizde, “Dur” demişti, “biraz daha yol alalım, o zaman anlatacağım”. Yolunu aldı, 4 günde 10 milyara yakın para topladı. Gülben Ergen’le Çocuklar Gülsün Diye kampanyasının yolculuğunu konuşmak üzere buluştuk. Karşımda samimi, enerji dolu, yaptığı işi azimle yapan bir kadın vardı. Kampanyayı, çocukları anlatırken gözleri dolu dolu oluyor, kızıyor, toplanan bağışları düşündükçe yüzü gülüyor. O kadar heyecanlı anlatıyor ki yaptıklarını, sizi de içine alıyor.

- Her şeyin en başına dönersek nasıl başladı tüm bunlar?

- Ben hiç köy görmemiştim. Haberlerde, gazetelerde gördüğümüz kadarını görmüştüm. Ben de görünce etkileniyordum ama hayatım devam ediyordu bir şekilde. Mardin’in Bilge köyü ve etrafındaki altı köyü gezdim. Çok etkilendim. Görüp de etkilenmeyenin insanlığını sorgularım. Çok şehirde konserler verdim. Ama ben en iyi şartlarda karşılanıp en iyi otelinde kaldım tabii ki.

- Gerçeğini göremediniz yani.

- Nasıl İstanbul Etiler demek değilse, Türkiye de İstanbul demek değil. Mardin’e gittiğimde tabii ki çok etkilendim ama en çok çocuklardan. O kadar sıcak, alçakgönüllü ve toklar ki. Hani özlemezsiniz ya bilmediğiniz şeyi. Ve o çocuklar bilmedikleri şeyi özlemiyorlar. Onların dünyaları o kadar farklı ki keşke televizyon olmasa burda diye geçirdim içimden.

- Reklamlar, dizilerdeki lüks...

- Aynen. O reklamlar, dizilerdeki muhteşem evler, lüks hayatlar... Oradaki yaşamda televizyon izlemek bizim uzayı seyretmemiz gibi bir şey. Ama yaşıyorlar ve gerçekten mutlular. Tabii çocuklar için konuşuyorum. İlkokullarda öyle manzaralar var ki. 1’den 5. sınıfa kadar aynı yerdeler. Tek öğretmen var. Müthiş bir ahenk. Anaokullarını gördüm orada.

- Anaokulu var yani?

- Bir oda vardı desem daha doğru. Anasınıfları ilkokulların yanına yapılmış. İlkokula gelen çocuk, bir kardeşi kucağında, sırtında çantası, 3 yaşındaki kardeşinin elinden tutuyor. Ve yürüdükleri yollar çok uzun. Biz kampanyamızla para toplayıp onlara servis alacağız, evlerinden köylerinden toplayıp okula götürecek.

- Servisleri de siz alacaksınız yani?

- Evet. Bir şeyi yaptık tam yapalım diye. Anaokulları da ilkokulların yanında. Servis de işe yarayacak bu anlamda. Yürüdükleri yol çok engebeli, belki sonra yollarını da yaptırırız... Servisler için fiyat aldık. 17 kişilik servis 58 bin lira. 150 bin lira da bir anaokulu.

- Çok pahalıymış

- Bilinirliğimiz de arttıkça indirim alırız belki. Biz bu görüşmeleri yaparken söylemedik kim olduğumuzu. Sadece yardım olduğunu söyledik. Bilinirliğimiz sağlandığında, doğru bir şey yaptığımızı gösterdiğimiz zaman, hatırı sayılır bir indirim bekliyoruz. Firmalar da kendilerine bunu bir prestij sayarlarsa.

- Hangi iller seçildi? Neye göre seçildi?


- Trabzon, Mardin, Erzurum, Hatay, Tokat seçildi. Milli Eğitim Bakanlığı seçti. İhtiyaca göre.

- Acilliğe göre mi? Çok yer var böyle.

Ben genel bir dağılım olmasını istedim. O dağılıma göre seçtiler. Ama Ağrı sırada. Sinop’la haberleştik. Köylerin resimleri geldi araştırmalar yapıldı. Belki de 7 okul yaparız...

- Sizi izinler de çok zorladı sanırım...

- Çok hem de. İlle de resmi yazılar, izinler, onaylar gerekiyor. Para toplamak makbuzla. Bir arkadaşım 10 koli giysi, bilgisayar, oyuncak veriyor ama onu yollayamazsın. Makbuzla yazmalı, teslim almalıyız. Belki aceleciliğimin bir terbiyesi hayat beni bu konuda çok terbiye etti devam da ediyor. İyi hissediyorum kendimi.

- Vicdanınız daha mı rahat?

- Vicdan... Mardin’den dönerken kendimi iyi hissedeceğimi sanıyordum. Bir kamyon dolusu kalemtıraş, silgi, gofret, çizme, monte, boyalar, laptoplar. Oradan ayaklarım havada döneceğimi sanarken boğazımda bir tokmakla geri döndüm. Çünkü ben oraya kalıcı bir sevinç bırakmadım. O gün sevindiler. Ama oradaki ışık, hava, sessizlik, hüzün aynı. Kendimi iyi hissedeceğime kötü hissettim. Daha da sorumluluk almış gibi hissettim. Eve geldiğimde Atlas’ın oyuncaklarına yan yan bakıyordum ne yapabilirim diye. Ben o toprağa bir şey dikince ancak tatmin olabileceğim. İnşallah bu yaptıklarımdan da tatmin olmam, daha çok şey isterim.

- Peki neden sesli yapılıyor bu iş eleştirisi almıyor musunuz?

- Katılım çok olsun diye sesli yapıyorum. Yapılan araştırmalarda gençlerin sosyal sorumluluk projelerine çok inançsız olduklarını görüyoruz. Ben 3 tane hali vakti yerinde arkadaşımdan bu parayı toplayabilirdim, hâlâ da yapabilirim. Bu projeyi kendimiz de bitiririz ama bu katılımı sağlamak çok önemli. Ben size dekontları göstersem çok duygulanırsınız. 5 lira, 7 lira. Bu ufak, helal helal öğrencilerin elinden çıkma paralar daha kıymetli. Bir televizyon programı yapar toplarız. Ama ben boyumun ölçüsünü görmek istiyorum. Sesimizi böyle duyurarak, böyle küçük ve alçakgönüllü giderek ne yapabiliriz onu görmek istiyoruz.

- Korkmadınız mı tek başınıza buna girişmekten?

- Annem “deliler hiçbir şeyden korkmaz” der, ben de evlatlarımın sağlığı haricinde hiçbir şeyden korkmam. İnsan istedikten sonra her şeyi yapabilir diye düşünüyorum.

- Ya tek başıma yapamazsam demediniz mi?


- Ben asla tek başıma değilim. Çok kalabalık bir kadınım ben. Yani bu ülke benim için çok önemli şeyler yaptı. Ben bu ülkenin kadınlarını ve annelerini çok önemsiyorum. 20 yıllık meslek hayatımda çok önemli zamanlarda arkamda durdular. Benim sesimi çok duyarlar biliyorum. Asla yalnız değilim. Bu projeye gerekli para miktarını toparlayamayabilirim. Ama asla yalnız hissetmiyorum. İyi bir şey yapıyorum ben. Her türlü eleştiriye de kulağım kapalı. “Bunu yapmış, ay oraya gitmiş şov yapmış, reklammış” gibi söylentilere tamamen kulağımı kapamış durumdayım. Mesleğimizde bir ego vardır ama burada ağır işçiyim ben.

- Müziğe ara mı verdiniz?


- Albüm de olur, konserlerim var. 10 Nisan’da. Doğumdan sonra normal bir süreç. İkizler doğalı 8 buçuk ay oldu. Yazın çıkarım ben. 3-4 aydır size bu anlatacaklarımı anlatabilmek için uğraşıyorum biliyorsunuz siz de.

- Twitter bu arada çok işe yaradı galiba?


- Yani twitter çok işe yarıyor. Çok önemsiyorum. Başka bir gazete, müthiş bir sosyal güç. Bazen çok eğleniyorum, bazen minicik araştırmalar yapıyorum. İnsanların fikrini, sansürsüz alıyorum.

- Anne olmak insanı daha da hassaslaştırıyor mu?

- Daha duyarlı yaptığı kesin ama ben anne olmadan önce duyarsızdım diyemem. Biri düştüğünde yoluma devam edemem. Ama 3 çocuk sahibi olduktan sonra daha da tırmalayan bir duygu. Hatta suçluluğa gidiyor. Yapmazsanız suçlu hissediyorsunuz. Ben onları görüp hayatıma devam edemem. Paylaşmalıyım, birleştirici olmalıyım. Ben bir firmayla anlaşma yapınca, bu marka kullanılıyor. Ben diyorum ki şimdi de Çocuklar Gülsün Diye bir proje yapıyoruz. Ben gücümle buraya dikkat çekmek istiyorum.

- 10 Nisan’da konser var dediniz. Konserden gelen parayı oraya aktarmayı düşünüyor musunuz?


- Düşünmüyorum. Herkes soruyor ama bunun çok klasik bir bağış toplama yöntemi olduğunu düşünüyorum. Sahnede biz eğlenirken onun duygusunu hissetmiyorum, duygusu bana geçmiyor. Sizi teşvik etmek bana daha yakın geliyor. Tıkanırsak yapabiliriz ama inşallah gerek kalmaz. Konseri bununla bağdaştırmak istemiyorum. Magazinde durduğum yerle bu yaptığım işin yerini de ayırmak istiyorum birbirinden. Eğleneceğiz biz o konserde. Şarkılarımızı söyleyeceğiz, oranın biletiyle bu ayrı. Hissetmiyorum bunu. Yardım konserleriyle ilgili yanlış bir şey söylemiyorum umarım. Ama kendi yürüttüğüm kampanya için bunu son çarelerden biri olarak düşünüyorum. Bir konseri Çocuklar Gülsün Diye yararına yapmak değil istediğim. Taksim’e çıkalım pankart açalım. Daha hareketli başka şeyler yapalım.

(Bağış yapmak isteyenler Çocuklar Gülsün Diye Msn Happy sitesinden hesap numaralarını öğrenebilirler.)