Arama

Köşe Yazısı ve Makaleler - Tek Mesaj #166

Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #166
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Emin Çölaşan'ın müthiş iddiası!

Büyükanıt Paşa ile ilgili son günlerde ortaya atılan iddialar sır değil. Büyükanıt'a yakınlığ ile bilinen Ercan Çitoğlu birkaç gün önce gerçekleşen bir telefon görüşmesinde geçen sözlerinin İnternet'te aynen yayımlandığını söyleyince, her şey çorap söküğü gibi geldi. Emin Çölaşan'ı dinliyoruz:

Bir telekulak skandalı daha


Yazı: Emin Çölaşan
Kaynak: www.hurriyet.com.tr

ERCAN Çitlioğlu"nu herhalde ekranlardan ve yazılarından tanırsınız.


Terör konusunda uzmandır. Terörle ilgili sivil kurumlarda görev yapar, üniversitede Stratejik Araştırmalar Merkezi başkanıdır. Terörle ilgili kitapları vardır. Çitlioğlu ayrıca, Büyükanıt Paşa"ya yakınlığıyla bilinir.

Bundan birkaç ay önce İsrail Başbakanı Şaron hastalanıp komaya girmişti. Bu aşamada Çitlioğlu, Ankara"daki bir İsrailli diplomata geçmiş olsun dileklerini iletti.

Sonrası ilginç. Sürekli olarak Büyükanıt aleyhine yayın yapan ve onun "Yahudi (!)" olduğunu iddia eden internet sitelerinden birinde birkaç gün önce şöyle bir haber yayınlandı: "Büyükanıt"ın yakını Çitlioğlu da İsrail ve MOSSAD"la yakın ilişki içinde. O kadar ki, Şaron"un hastalanması üzerine Ankara"da İsrail Büyükelçiliği"ne gidip geçmiş olsun dileklerini iletti ve Şaron için duacı olduğunu söyledi."

Şimdi olayı Ercan Çitlioğlu"ndan dinleyelim:

"Bu sitede yazılan konuşma aynen doğrudur. Gerçekten de İsrailli diplomata kelimesi kelimesine böyle dedim. Fakat ben İsrail Büyükelçiliği"ne gitmedim. Bu konuşma telefonda oldu. Siteyi kullananlar elbette ki "telefonları dinleniyordu ve bize bu bilgi, dinleyenler tarafından aktarıldı" diyemezdi. İşlenen suçu gizlemek için telefon konuşması yerine benim büyükelçiliğe gittiğimi yazıyorlar."

Bu telefonları -yasaları çiğneyerek- kim dinliyor? Burada dinlenen İsrail Büyükelçiliği mi, yoksa Ercan Çitlioğlu mu? Hangi taraf dinlenirken o "geçmiş olsun" konuşmasına ulaşıldı?

Diyelim ki birinden biri, ya da ikisi de dinleniyordu.

O halde bu konuşma başkalarına, özellikle Yaşar Büyükanıt Paşa aleyhine yayın yapan siteye kimler, devletin hangi kuruluşu tarafından sızdırıldı? Emniyet mi, başkaları mı?

Kişilerin haberleşme özgürlüğü nasıl böyle pervasızca çiğneniyor? Bireysel hak ve özgürlüklere bu utanmazca saldırı nasıl yapılıyor? Devlet görevi nasıl böyle kötüye kullanılıyor? Bu suçları işleyenlere karşı kim ne yapıyor?

Unutmayın, Türkiye"de -yukarıda verdiğim örnekte olduğu gibi- pek çok telefon birilerinin işine gelen biçimde yasadışı dinleniyor.Bir telefonun dinlenmesi için mahkeme kararı gerekli. Hani yukarıda anlattığım olayda mahkeme kararı? Yok!

İşin daha da kötüsü, dinlenen konuşmalar, dinleyen devlet kurumu tarafından belli kimseler yıpratılsın diye sorumsuz yerlere, internet sitelerine, bazen de basına sızdırılıyor.

Dün bu konuyu Çitlioğlu"na sordum: "Senin konuşmalarını kim dinledi, kim sızdırdı?" Yanıtı ilginçti: "MİT ve Jandarma olmadığı kesin. Geriye herhalde Emniyet kalıyor!"

Şimdi AKP hükümetine çağrıda bulunuyorum: "Emir verin, ilgili makamlar Ercan Çitlioğlu"nu derhal çağırıp ifadesine başvursunlar. Bu rezaletin üzerine gidilsin ve sorumlular bulunsun."

Bir gelişme olursa buradan size iletirim ama olacağını hiç sanmıyorum.