MELEK'İN ÖYKÜSÜ
2002 yılının mayıs ayında piyasaya çıkan 'Neden' albümünün hemen ardından üretim çalışmalarına başlanan 'Melek' hem Candan Erçetin'den özlenen klasikleri hem de sürpriz şarkıları, 2004 yazında dinleyicisiyle buluşturuyor.
'Melek' albümünde kayıtlar, 'Çapkın', 'Elbette' ve 'Neden' albümlerinde olduğu gibi Erekli&Tunç stüdyosunda gerçekleştirildi ve müzik prodüktörlüğünü yine Rıza Erekli yaptı. Herkesi yüreklendirdi ama fazla yüreklendiklerinde de ayaklarının yere basmasını sağlayarak 'Melek'in ortaya çıkmasındaki en büyük rolü oynadı.
Ekip, aylar boyunca gece gündüz çalışmanın yorgunluğunu, her yeni şarkının ortaya çıkışında duyduğu heyecanla yendi ve 4 ay süren stüdyo kayıtlarının sonunda 14 yeni çalışma ile 'Melek'i yarattı.
Alper Erinç 14 şarkının 11'inin düzenlemesini yapmakla kalmayıp bir çoğunda davul, akustik, elektro ve bas gitarları da çaldı. Şarkılara kattığı modern elektronik seslerin mix aşamasında kim vurduya gitmemesi için gerekirse bedenini siper etti, çaldığı bas, gitar ve synth tonlarının yılmaz bir bekçisi oldu, bu sayede de yıllarca kulaklardan silinmeyecek 11 yeni 'sound'un yaratıcısı olarak 'Melek'in kendi kanatlarıyla uçmasını sağladı.
Ses kayıt teknisyeni Tolga Görsev, alışılageldiği gibi asli görevinde harikalar yaratmanın yanı sıra vokalleriyle, çaldığı perküsyon aletleriyle 'Melek'i renklendirebilmek için elinden geleni ardına koymadı.
Nihal Bilgen hem kayıtlarda Tolga'ya, hem de tüm üretim aşamasında Alper'e asistanlık yaptı, hem her dişi kuş gibi stüdyonun idari işlerinde Rıza Erekli'nin sağ kolu oldu bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de Candan Erçetin'in yapım asistanı olarak çalıştı. Kısacası, çok az uyudu, biraz kilo verdi, 4 ay stüdyoda yaşadı ama ekibin eli, kolu, gözü, kulağı yani bu ekibin 'Melek'i oldu.
Ceza, projenin bir yerinde ekibe katılarak alışıldığı gibi söylemek istediği her şeyi teker teker söyledi ve 'Melek'in ruhuna ruh kattı.
Cihan Güçlü, bir konservatuar öğrencisi olarak ekibe bu projede biraz stüdyo deneyimi kazanmak için dahil olmuştu, stüdyo deneyimi kazanmasına kazandı ama buna ek olarak bir şarkının bestesini yaptı, 2 şarkının da klasik gitarlarını çaldı ve 'Melek'in kanatları altındaki yerini aldı.
Çağlar ve Alper, projenin en başında askere giden Başar'ın yerine kayıt asistanları olarak gruba dahil oldular. Tabi ki en yeniler olarak biraz acemilik çektiler ama çabuk alışmış olacaklar ki sonuç olarak Çağlar bir şarkının düzenlemesini yaparak, Alper ise bir diğerinin Remix çalışmasına şimdiden başlayarak 'Melek'e güç kattılar.
Bu projenin üretim sürecinde, ayran eşliğinde bol bol simit yendi ve bol bol gülündü. Neyse ki kimse şişmanlamadan keyif içinde albüm tamamlandı ve mastering için Londra'ya Ray Staff'a gönderildi.
Aylin Atalay, İngiliz dili edebiyatı son sınıf finallerinin arasına 2 şarkı sözü yazmayı da sıkıştırarak 'Melek' te beklenen yerini aldı. Bunların yanısıra Meltem ve Bozkurt'un asistanlığı, tüm albümün hukuki işlemlerinin takibi ve herkesin dert ortaklığı görevini de başarıyla yerine getirerek 'Melek' in kanatları oldu.
Sinan ise 'Melek'e özel yeni şiirler yazmasına rağmen yine de şiir kitaplarında yer alan bir başka şiirinin şarkılaştırılmasına bol bol sitem ederek huysuz bir 'Melek' olduğunu kanıtladı.
Hakan Aydoğan fotoğrafları çekti ve ortama yaydığı mutluluğun katkısını da 'Melek'ten esirgemedi.
Bozkurt Bayer sanat yönetmeni olarak şarkıları her aşamasında dinledi ve her bir şarkının duygusunu görsele aktararak 'Melek'in melek gibi görünmesini sağladı.
Meltem Tulukçu stüdyoda, çekimlerde, evde, ofiste her yerde Candan Erçetin'in sağ kolu, hatta sol kolu, her şeyi yani başka bir deyişle albümün ikinci 'Melek'i oldu. Evet biraz fazla yorulmuş olabilir ama melektir bunu da atlatır'
Uzun lafın kısası 'Melek' birbirini seven, çalışmayı seven, müziği seven, heyecanlı kocaman bir ekip tarafından yaratıldı.
Ve Candan Erçetin tarafından yorumlandı.